Kur'an ve Sünnet
   
 
  2.3.34

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

2.3.34

 

Râfizî şöyle diyor:

“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), serbest bırakılmış esir oğlu esir olan Muaviye'ye lanet ederek:

“Onu mimberimde görürseniz öldürünüz,” demiştir. Ehl-i sünnet ise, “Vahiy kâtibi” diyerek ona yüksek bir makam vermektedirler. Halbuki Rasulullah için vahiyden bir tek kelime bile yazmamıştır. Ancak Ona mektup yazmıştır.”

Ey Râfizî!

Hadis diye rivayet ettiğin ve “Onu mimberimde görürseniz öldürünüz” şeklinde olan sözün İslâmî kitaplarda asla yeri yoktur. Hadis âlimlerine göre bu söz Rasulullah'a yapılan bir iftiradır. İbn'ül Cevzî Onu uydurma hadisler arasında zikretmiştir. Kaldı ki Muaviye'den (r.a.) daha şerli olanlar çıkmıştır ki Rasulullah onların öldürülmesini emretmemiştir.

“Serbest bırakılmış esir oğlu esir” şeklindeki sözüne gelince; bu sözün zem ifade eden bir tarafı yoktur. Çünkü Mekke fethinde serbest bırakılmış kişilerin çoğu İslâm'ı kabul etmişler ve Ona göre kendilerini terbiyelendirmişlerdir. Haris b. Hişâm, İkrime, Süheyl b. Amr, Safvan b. Ümeyye, Yezid b. Ebi Süfyan, Hakîm b. Hizam ve emsali zatlar gibi.

Bütün bunlar, müslümanların seçkin zatlarından olmuşlardır. Muaviye de İslâmî yönden terakki eden zatlardandır. Ömer (r.a.) bile Onu vali olarak tayin etmiştir. Hiçbir zaman yağcılık olsun diye bu tayini yapmamıştır. Allah (c.c.)'a kasem ederim ki, Ömer (r.a.) böyle bir karaktere sahip değildir. O, Allah için yaptığı bir şeyden dolayı başkasının kendisini kınamasından asla korkmazdı. Mekke fethinden önce Ebu Süfyan'ı da sevmiyordu. Hatta Abbas (r.a.) fetihten önce Ebu Süfyan'ı Rasulullah'ın yanına getirdiğinde Onu öldürmek istemiştir. Ömer (r.a.) başkasının gözüne girmek isteyen insanlardan biri olsaydı, mensub olduğu Adiy oğulları kabilesinden olan akrabalarını devletin çeşitli kademelerine tayin ederdi. Ondan sonra  Muaviye (r.a.), Şam ve çevresine yirmi sene valilik ve emirlik yapmıştır. Siyasetteki meharetinden ve onlara karşı olan iyi muameleden dolayı maiyetindekiler de onu çok seviyorlardı. Hatta Ali'ye (r.a.) karşı hepsi onun yanında savaşmışlardır. Halbuki Ali (r.a.), Muaviye ve emsalinden daha üstün ve ondan daha haklı idi. Muâviye'nin (r.a.) birçok askerleri de bu hakikati itiraf ediyorlardı. Fakat Osman'ı (r.a.) şehid edenlerin Ali'nin (r.a.) ordusunda olduklarını zannederek Ona karşı savaşmışlardır. Bu zanlarından dolayıdır ki karşı taraf savaşa başlamadıkça savaşa girişmemişlerdir. Tabiî ki karşı taraf savaşa başlayınca Muâviye'nin (r.a.) taraftarları da kendilerini müdafaa etmişlerdir. Çünkü önce hücum edene karşı savaşmak caizdir. Bunun içindir ki. Ester Nehaî:

Onlar bize galip gelecekler çünkü önce biz savaşa başladık, demiştir. Ali (r.a.) de ordusunda bulunan âsîlerin hakkından gelemiyordu. Hatta taraftarları bir çok hususlarda sözünü dinlemiyorlardı. Halbuki Muâviye'nin (r.a.) taraftarları O'nun emirlerine muvafakat ediyorlardı.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol