Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.10.18---3.10.19

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.10.18

 

Râfizî şöyle diyor:

“Ashab, kendilerine karmaşık gelen meselelerde Ali'ye müracaat etmişlerdir. Ömer, bir çok meselenin hükmünü Ona havale ederek, Ali olmasaydı Ömer helak olacaktı, demiştir.”

Ey Râfizî!

Ashab-ı Kiram dinî bir mevzuda Ali'ye (r.a.) müracaat etmemişlerdir. Ancak Ömer (r.a.), soru sormaya gelenlere cevap vermek üzere Ali, Osman, İbn-i Mesud, Zeyd b. Sabit, Ebu Musa ve emsalleriyle istişarede bulunduğu doğrudur.

Hatta İbn-i Abbas yaşça küçük olmasına rağmen, ashab-ı Kiram ile beraber istişare meclisine giriyordu. Sonra istişare Allah (c.c.)'ın emrettiği hususlardandır. Âyet-i Kerimede şöyle buyuruyor:

“İşleri de hep aralarında şûra iledir” (Şûra: 42/38).

Şûraya başvurduğu içindir ki, Ömer'in (r.a.) görüşü, hüküm ve siyaseti en isabetli işlerden idi.

İbn-i Abbas Ali (r.a.)'den sonra ve ondan daha fazla yaşadığı için bir çok müşkül meseleyi halletmiştir. Gerçekten de insanlar, Onun ilmine muhtaç olmuşlardır. Ömer (r.a.), daha âlim olmasına rağmen etrafındakilerle istişarede bulunuyordu.

“Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu” şeklindeki iddiaya gelince:

Ömer (r.a.) -doğru ise- bu sözü bir tek mesele esnasında söylemiştir. Kaldı ki, Ömer (r.a.) bu gibi sözleri Ali (r.a.)'den çok daha gerilerde gelen kişilere de söylemiştir. Hatta mehir konusunda kendisine itiraz eden bir kadına:

“Ömer yanıldı, kadın isabet etti” demiştir.


بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.10.19

 

Ey Râfizî!

“Meselelerin hükümleri ilhamla bilinir” diyorsun.

Bu sözün mânâsına göre, kendisine “Bu hüküm doğrudur” diye ilham edilen kimsenin mücerred olarak o ilhama göre hüküm vermesi gerekir. Halbuki İslâm dininde bu şekilde hüküm vermek caiz değildir.

İlham, hüküm vermek için bir yol olsaydı, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bununla hükmetmesi herkesten daha çok uygun olacaktı. Çünkü Allah (c.c.), Ona hak sahibini vahiy ile bildirebilirdi. O zaman delile de gerek duymazdı.

Eğer yukarıdaki sözün mânâsı “Allah, Şer'î hükmü ilham ediyor” şeklindedir diyorsun, bu mânânın doğru olduğuna dair şer'î bir delil getirmen gerekir. Kaldı ki Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde:

“Daha önceki ümmetlerde kendilerine ilham edilenler vardı. Ümmetimden böyle biri olursa (O kişi) Ömer'dir” buyurmuşlardır. (Buhari Fedail: 6, Enbiya: 54, Ahmed: 6/55).

Bununla beraber ilham ile hükmetmesi Ömer (r.a.) için caiz olamazdı. O, meseleyi kitap ve sünnete arzetmeden, kalbine ilham edilen mücerred hükmüyle amel edemezdi. Ancak kalbin ilham edilen hükmü kitap ve sünnete arzettikten sonra, onlara muvafakat ettiğini görürse o hükümle amel ediyor, etmezse onu terkediyordu.



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol