Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.2.13---3.2.14

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.2.13

 

Râfizî:

“Ebubekir, “Beni kaybetmeden sorunuz. Göklerin yollarını sorunuz. Ben onları yerdeki yollardan daha iyi bilirim” sözünü söyleyen zatla mukayese edilir mi?” diyor.

Evet, Ali (r.a.) bu sözü dinlerini öğretmek için Küfe ehline söylemiştir. Çünkü Küfe ehlinin çoğu câhil idi. Ama Ebubekir'in (r.a.) mimberi civarında olanlar Ashab-ı Kiram'ın en yüceleri idi. Binaenaleyh idaresindeki müslümanlar, ümmetin en âlimi ve en dindarı idiler.

Yine Ali'nin (r.a.) hitab ettiği kişiler, halkın ve tabiînin avamından idiler. Hatta aralarında tabiînin şerli olanları da vardı. Bunun için Ali (r.a.), onları zemmeder ve bedduada bulunurdu. Mekke, Medine, Şam ve Basra'da bulunan tabiîn onlardan daha iyi idiler.

Dört halifenin verdikleri fetvalar bir araya getirilmiş, onlardan en doğru ve sahibinin ilmî derinliğine delâlet edenlerin Ebu Bekir'in (r.a.) fetvaları olduğu müşahede edilmiştir. Onu da Ömer'in (r.a.) fetva ve işleri takib etmiştir. Ömer'in (r.a.) nassa muhalif işleri olmuşsa, bu durum Ali'de (r.a.) daha çok görülmüştür. Fakat Ebu Bekir (r.a.) için böyle bir şey söz konusu değildir. Muğlak meseleleri Ebubekir (r.a.) çözüyordu. Zamanında ihtilaf vuku bulduğu vaki değildir.



بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.2.14

 

Râfizî şöyle diyor:

Ebul Bahteri (H. 83 te vefat eden Said b. Ebi İmran olduğu umulur. Bu zat Salih idi. Maalesef ona isnad edilmiş bir çok uydurma haberler mevcuttur. Bu haberde de aynı şey görülmüştür. ) şöyle der:

“Üstüne bir zırh giymiş, kılıç kuşanmış ve sarıklı olduğu bir halde Ali'nin (r.a.) Küfe mimberine çıktığını gördüm. Parmağında Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) yüzüğü olan Ali, karnını açarak şöyle dedi:

“Beni kaybetmeden sorunuz. Kaburgalarımın arası ilimle doludur. Bu göğüs ilim sandığıdır. Vâhiysiz olarak, doğrudan doğruya Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) bana verdiği ilimdir bu. Allah (c.c.)'a yemin ederim ki, bir döşek serip üzerine oturur ve fetva vermeye kalksaydım, Tevrat ehline Tevrat ile, İncil ehline de İncil iie hüküm verirdim. Öyle ki, Tevrat ve İncil:

“Ali doğru söylüyor, gerçekten Allah (c.c.)'ın indirdiğiyle size fetva veriyor” diyeceklerdi.”

Evet, bu haber fahiş bir yalandır.

Hakikaten Allah (c.c.)'ın varlığını tanıyan Ali (r.a.), Ehl-i Kitaba da olsa Tevrat ve İncil'e hükmedilemiyeceğini biliyor. Çünkü Kur'an varken böyle bir hüküm caiz olmaz.

Kim Ali'nin (r.a.) Yahudi ve Hıristiyanlar arasında Tevrat ve İncil'le hükmettiğini veya fetva verdiğini der ve Onu bununla överse, ya dinde câhil veya dinsiz bir zındıktır.

Bu kişi, sahabeyi zem ve cezaya müstahak kılan bu gibi sözlerle Ali'yi (r.a.) töhmet altına almak istemiştir. Ali (r.a.) hiç bir zaman bu sözle övülemez ve bundan dolayı da sevaba nail olmaz.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol