Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.2.19

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.2.19

 

Râfizî şöyle diyor:

“İbn-i Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasalullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hastalığı esnasında şöyle buyurmuştur:

“Bana kâğıt kalem getiriniz. Size öyle bir kitap (vaziyetname) yazacağım ki, benden sonra sapmıyacaksınız.” Bunun üzerine Ömer:

Bu adam sayıklıyor mu? Allah (c.c.)'ın kitabı bize kâfidir, dedi. Rasulullah:

“Yanımdan savulun, benim yanımda kargaşa olmaz” buyurdu. İbn-i Abbas şöyle dedi:

“Ah ne büyük musibettir. O musibet ki Rasulullah ile yazmak istediği kitap arasına engel çıktı. Rasulullah vefat ettiğinde Ömer:

“Muhammed ölmedi. Bazılarının el ve ayaklarını kesmeden de ölmez.”

Ebubekir Ömer'i bu sözlerinden vazgeçirtip Ona:

(Ey Resulüm) elbette sen öleceksin ve elbette o kâfirler de ölecekler” (Zümer: 39/30),

“Şimdi O (Muhammed) ölür veya öldürülürse siz ardınıza dönüverecek misiniz?” (Al-i İmran: 3/144) ayetlerini okuyunca Ömer: Bu ayetleri işitmiş gibiyim, dedi.”

Ey Rafizî:

Herşeyden önce Ebu Bekir'in (r.a.) dışında hiç kimseye nasib olmamış ilim ve faziletin Ömer (r.a.) için sabit olduğu bir gerçektir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Ömer (r.a.) için şöyle buyurmuştur:

“Sizden önceki ümmetlerde (Allah tarafından mülhem olan) öyle kimseler vardır ki, onlar peygamber olmadıkları halde kendilerine haber ilham olunurdu. Ümmetim içinde de bunlardan bir kimse varsa o da muhakkak Ömer'dir.” (Buhari, Fedail: 6, Enbiya: 54, Ahmed: 6/55)

Müslim'de de buna benzer rivayetler vardır.

Buhari'nin Ebu Hureyre yoluyla rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

“Uykuda iken bana bir kadeh süt getirdiler. O kadar içtim ki, kanıklık tâ tırnaklarımdan sızdığını duyuyordum. Artığımı Ömer b. Hattab'a verdim” buyurmuştur.

“Ya Rasulullah! Bunu ne ile te'vil ettin?” diye sormaları üzerine:

“İlim ile” cevabını- verdi. (Buhari, İlim: 22 Tabir: 15, Müslim Fedail: 16, Darimi Rüya: 13)

Buharî'deki bir -başka hadiste Ebu Said'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Rüyamda gördüm ki halk bana arz olunuyordu. Üstlerinde gömlekler vardı. Kiminin gömleği memelerine kadar uzanıyor, kiminin ki daha uzun bulunuyordu. Ömer b. El-Hattab da bana arzolundu. Üstünde (etekleri) yere sürünen gömleği vardı ki onu yukarıya doğru çekiyordu.”

“Ya Rasulullah, bunu ne ile te'vil ettin” diye sormaları üzerine:

“Din ile” cevabını verdi.” (Buhari, Tabir: 15)

Buhari ve Müslim'de rivayet edildiiğne göre Ömer (r.a.) şöyle buyuruyor:

“Ben üç şeyde Rabbime muvafakat ettim. (Yani görüşüm, Rabbimin ezeli hükmüne muvafık düştü).

“Ya Rasulullah, makam-i İbranim'i musalla (Yani namazgah) ittihaz etsek” dedim. “Makam-ı İbrahim'i namazgah edinin.” âyeti nazil oldu.

Bir de âyet-i hıcab: “Ya Rasulallah, emretsen de ezvac-ı tâhirâtın hicab içine girseler. Çünkü iyiler ve kötüler onlarla konuşabiliyor” dedim. Derken tesettür ayeti nazil oldu. Üçüncüsü Bedir esirleri meselesidir.” (Bedir esirleri hakkında “Allah’ın ilmî ezelisinde mukarrer olmasaydı aldığınız fidyeler mukabilinde elbet büyük bir azaba erişecek idi,” (Enfal: 68) ayeti nazil olup Ömer'in (r.a.) fikri te'yid edilmiştir. )

Vasiyetname meselesine gelince, Buhari ve Müslim'de rivayet edildiğine göre Aişe (r.a.) şöyle buyurur:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (son) hastalığında (bana) şöyle buyurdu:

“Babanı, kardeşini bana çağır da bir mektup yazayım. Belki biri bir sevdaya düşer, bir müddet davaya kalkar da, ben daha lâyıkım, der. Lakin Allah da, mü'minler de Ebubekir'den başkasını istemezler.” (Buhari Megazi: 83, Müslim Fedail: 11)

Buhari'de rivayet edildiğine göre Aişe (r.a.):

“(Şiddetli bir baş ağrısından) Vay başım (ölüyorum!) demişti. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de:

“Eğer sen ölür de ben hayatta kalırsam senin için istiğfar eder ve senin için dua eylerim,” buyurdu. Bunun üzerine Aişe (r.a.):

“Vay başıma gelen musibet! Vallahi öyle sanıyorum ki, muhakkak sen benim ölümümü istiyorsun. Eğer ben ölürsem muhakkak sen o son günün gecesinde kadınlarının birisiyle gerdekte olup yaşayacaksın,” dedi Aişe'nin bu sözü üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Yâ Âişe! (Endişelenme!) belki ben “vay başım!” demeliyim.

“Yâ Âişe! Şimdi Ebubekir'e ve oğluna haber göndermek ve -Hilafet dedikoducuların sözlerinden ve hilafet umanların temennilerinden nefret ederek- Hilafeti Ebubekir'e vasiyyet etmeği arzu ettim. Fakat sonra düşündüm ki, Allah (Hilafeti Ebubekir'den başkasına müyesser kılmaktan) imtina eder. Mü'minler de Ebubekir'den başkasının halife olmasını men' ederler. Yahud Allahu Taâlâ (Ebubekir'den başkasının halife olmasını) men' eder. Mü'minler de (Ebubekir'den başkasına bîat ve mutâbaattan) imtina' ederler.”

Müslim'de rivayet edildiğine göre İbn-i Ebi Müleyke şöyle diyor:

“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yerine halife tayin etseydi, kimi edecekti? diye Aişe'ye soruldu. Aişe:

“Ebubekir'i”, dedi. Ondan sonra kimi?”

“Ömer'i” dedi.

“Ömer'den sonra kimi denilince”:

“Ebu Ubey'de'yi” dedi.”

Ömer'in (r.a.) sözleri ise; Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hastalığı anındaki sözlerini hastalık şiddetinden mi? Yoksa bilinen normal sözlerinden midir? Şeklindeki bir şüpheye düşmesinden kaynaklanıyor. Tabii ki Peygamberler için de hastalık caizdir. Onun için Ömer (r.a.):

“Rasulullah sayıklıyor mu?” diye şüphe etmiştir. Kesin olarak sayıklıyor dememiştir. Ömer'in (r.a.) şüpheye düşmesi caizdir. Çünkü peygamberlerden başka masum bir kimse düşünülemez. Binaenaleyh Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) söylediklerini hummanın şiddetinden olduklarını caiz görmüştür. Hatta bundan dolayı vefat etmediğini zanetmiştir. Ama vefatını müşahade edince inanmıştır. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da Aişe (r.a.) için zikrettiği kitabı (vasiyetnameyi) yazmağa azmetmişti. Ancak bazı şüpheleri müşahade edince bu vasiyetnamenin şüpheleri kaldıramıyacağına, böylece faydasının da olmayacağına inandı. Fakat, Allahu Taala'nın ashab-ı kiramı razı olacağı davada birleştireceğini bildiği için:

“Allah da, mü'minler de Ebubekir'den başkasını istemezler” buyurmuştur. (Müslim Fedail: 11)

İbn-i Abbas'ın:

“Ah ne büyük musibettir. O musibet ki Rasulullah ile yazmak istediği kitab (vasiyyetname) arasına engel çıktı” sözü engelin gerçekten musibet olduğunu gösteriyor.

Bu söz haddi zatında Ebubekir'in (r.a.) hilafetinde şüphe edenlerin ve meselenin kendillerine şüpheli geldiği kimselerin aleyhindedir. Hilafetin Ebubekir'in (r.a.) hakkı olduğuna inananlar için hiçbir musibet yoktur. Allah (c.c.)'a hamd olsun!

Vasiyyetname, Ali'nin (r.a.) hilafeti ile ilgiliydi, diye hayal kuranlar, bütün ehl-i sünnet âlimlerinin ittifakı ile dalalettedirler. Hatta şiîlerin bir kısmı da, ehl-i sünnetin Ebu Bekir'in (r.a.) hilafet ve imametinde müttefik olduklarını kabul etmişlerdir.

Ali'nin (r.a.) halife olduğunu söyleyen şiîler ise, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) daha önce açık bir nass ile Ali'nin (r.a.) halife olduğunu beyan ettiğini iddia ederek, onun için Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) vasiyyetname yazmamıştır, diyorlar.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol