Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.6.2---3.6.3

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.6.2

 

Râfizî şöyle diyor:

“Ma'sum bir imamın ta'yini şarttır.”

Ey Râfizî!

Bu sözünle mutlaka Allah (c.c.)'ın bir ma'sum imamı yaratmasını mı istiyorsun? Yoksa insanların böyle bir imama biat etmelerinin vacip olduğunu mu kastediyorsun?

Aslında sizin gayeniz Ali'nin (r.a.) masumiyetini iddia etmektir. Lâkin Allah (c.c.) Ali'yi (r.a.) ne ilk üç halife zamanında ve ne de kendi hilâfetinde ma'sum kılmamıştır. Binaenaleyh sizce Allah (c.c.), zâlim (hâşâ!) olan ilk üç halifeyi desteklemiş, onlar da müslümanların maslahatına uygun olanı yapmışlar, Ali'yi (r.a.) de te'yid etmediği için, maslahata uygun olanı yapamamıştır. Böyle bir şey olamaz!


بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.6.3

 

Râfizî şöyle diyor:

“İnsan tabiî olarak şehirde yaşayınca, şehir halkından kötülüğü defetmek için ma'sum bir imamın tayini vaciptir.”

Ey Râfizîler:

Siz Allah (c.c.)'ın yarattığı her beldede, oranın halkından zulmü defeden ma'sum bir imamın hâlen mevcut olduğunu kabul ediyor musunuz?

Kabul ediyorsanız bu açık bir zorlamadır. Kâfir ve müşriklerin beldelerinde masum imam var mıdır?

Şam'da Muaviye'nin (r.a.) yanında ma'sum imam var mıydı?

Her beldede ma'sum imamın vekilleri vardır, diyecek olursan, sen gerçekleri inkar edip cerbeze ile galebe etmeğe çalışıyorsun. Yok, bazı beldelerde vardır dersen ve yakardaki iddianın Allah için vacip olduğunu ileri sürersen beldeler arasındaki fark nedir?

Üstelik ihtiyaç da aynıdır. Farzedelim ki, her beldede ma'sum imamın vekilleri vardır, deyip sana teslim olduk. Peki bunlar bizzat kendisi ma'sum olmadıklarına göre, ma'sum imamın belde halkına faydası nedir?

Elbette onların hiç faydası olmaz. Çünkü ma'sum olmayanın arkasında namaz kılıyor ve Ona itaat ediyorlar.

“O zaman işler ma'sum imama rucu' eder.” denilecek olursa, biz de şöyle diyeceğiz:

Bu imam Ebubekir (r.a.), Ömer (r.a.) ve Onlardan başkaları gibi muktedir olmayıp her şehire adaleti ulaştıramazsa veya her belde için âdil ve güçlü birisini bulamazsa, ve bulamadığı için de sorumluluk ondan düştüğüne göre, “Allah için vaciptir” sözü nereden geliyor. Kaldı ki, sizce ma'sum aciz kabul edilmiş oldu. Zaten bizce böyle birisi asla mevcut değildir.

Meselenin diğer bir yönü de şudur:

İddia ettiğiniz ma'sum imamın başkasına gelecek zulmü defetmesi ve insaflı olması, bizzat kendisine yapılan zulme mani olması ve hakkını almasının bir çeşididir. Bu imamınız kendisine yapılan zulmü defetmiyecek derecede âciz olursa, Ona uyanların başına gelecek zulmü nasıl defedebilir? Bu imamınız öldürülecek diye korkusundan dörtyüzaltmış seneden beri ortaya çıkmadı.

(Hasan el-Askeri'nin oğlu ve Şiilerin muntazar imamı kasdedilmektedir. Şiilere göre Muntazar, çocuk iken Sirdaba (Mağara) girmiştir. Halen de Onu beklemektedirler. Halbuki Hasan el-Askeri'nin oğlu bile yoktu. Hatta hanım ve cariyeleri iddet müddeti içerisinde bir evde tutulmaları, onların hâmile olmadıklarını göstermektedir. )

Ey Râfizî!

Allah (c.c.) asla zulmetmez. O gerekli olan hiçbir şeyi ihmal etmez. O gerekli olanı yapmıştır. Buna rağmen sizce maslahatların kendisi tarafından yapılacağı ma'sum bir imam yaratmamıştır. Eğer mücerred olarak ma'sum imamın yaratılmasıyla maslahatlar meydana gelecekse, -Halbuki maslahatlar meydana gelmemiştir.- ma'sum imamın yaratılması vacip olur. Yok eğer bu maslahatların meydana gelebilmesi için masum bir imam ile birlikte daha bazı şeylerin yaratılması vaciptir, diyorsanız, Allah (c.c.) böyle bir şey yaratmamıştır. Halbuki size göre bunları yaratması vaciptir. Vacibi ihlal etmek de Allah için caiz değildir. Yaratmadığına göre bundan da anlaşıldı ki imamet konusunda Allah için hiçbir şey vacip değildir. Şu halde Allah (c.c.)'ın, mücerred varlığıyla maslahatların meydana gelmeyeceği ma'sum bir imamı yaratması ile yaratmaması arasında hiçbir fark kalmadı. O zaman da bu imamın mevcudiyeti gerekmez.

Bütün bu anlattıklarımızın neticesi şudur:

“Ma'sum bir imamı yaratmak Allah için vaciptir.” şeklindeki râfizîlerin sözü bâtıldır.

“Allah, yaratması kendisine vacip olan ma'sum imamı yaratmıştır, fakat insanlar Ona isyan etmekle maslahatı kaçırdılar” diyecek olursanız size şöyle deriz:

Birincisi; Allah (c.c.) böyle bir ma'sumu yarattığı takdirde, maslahatın tahakkuku için insanların Ona yardımcı olmayacaklarını, aksine Ona isyan edeceklerini, bundan dolayı da cezalandırılacaklarını bilmişse, O imamı yaratması vacip değildir demektir.

İkincisi, bütün insanlar imama (Ali (r.a.) kaydediliyor) isyan etmemişler. Bir kısmı Ona isyan ederken diğer bir kısmı da Ona itaat etmişlerdir. Acaba onları itaattan alıkoyan nedir?

Zâlimler onları itaattan alıkoymuşlar, diyecek olursanız o zaman şöyle deriz:

Allah zulmü defetmeye kadir olduğuna göre neden zâlimlere mâni olmadı? Allah bunun olmayacağını ve maslahatın da tahakkuk etmiyeceğini bildiği için onlara mâni olmamıştır, diyecek olursanız size şöyle deriz:

Peki bu iddialarınıza rağmen neden “Peygamberden başka ma'sum bir imamın yaratılması vaciptir” diyorsunuz? Bu ma'sum imam size lâzımdır! Bize lazım değildir.

Üçüncüsü, Siz “Allah (c.c.) kulların fiillerini (cebren) yaratır” diyorsanız, Allah (c.c.)'ın zulmü gerektirecek şeyleri yaratmaması lazımdır ki, itaatta bulunsunlar. Bunu kabul etmez.

“Allah kulların fiillerini yaratmaz” diyorsanız, Ma'sumiyet kulun kötülükleri değil, iyi olan şeyleri istemek ve yapmakla mümkün olur. Halbuki sizce Allah, kulun iradesini değiştiremez. Binaenaleyh kulunu Ma'sum kılması da gücünün dışında kalmış olur. Böylece kaderi inkar edenlere göre de Ma'sumiyet iptal edilmiş oldu. Çünkü ma'sumiyet kulun yalnız iyilikleri dilemesi demektir. Onlara göre kul kendi iradesini yaratıyorsa, yine onlara göre Allah (c.c.)'ın iradesini yaratamadığı bir kulu ma'sum kılması mümkün olmamış olur.

Ey Râfizî!

Ma'sum imamdan istenen şey, Onun kötülükleri tamamen yok etmesi midir? Yoksa azaltması mıdır? Tamamen yok etmek ise âlemde böyle bir şey olamaz. Azaltmak ise, ma'sum olmadan da bu durum hasıl olabilir. Hatta Ebubekir  ve Ömer (r.a.) zamanında Ali'nin (r.a.) ve başkalarının zamanından daha fazla hâsıl olmuştur.



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol