Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.6.4---3.6.5

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.6.4

 

Râfizî şöyle diyor:

 “İmam ma'sum olmazsa, ma'sum olan bir imama muhtaç olur.”

Ey Râfizi!

Ehli sünnetin dediği gibi, bütün ümmetin hataya düşmemesi için, idare edilenlerden biri hata işlediğinde imamın onu ikaz ederek hatasını düzelttiği gibi, imam hata ettiğinde ümmetten biri de imamı ikaz ederse, böylece hatada ittifak etmeyeceklerinden dolayı masumiyet bütün ümmetin olursa daha iyi olmaz mı? Neden bu caiz olmasın?

Aynı şekilde haberi nakledenlerden her birisinin yalan söylemesi veya hata etmesi caiz olbailir ama, bütün ümmetin böyle olması normal değildir. Aslında masumiyeti bir cemaate mal etmek bir tek kişiye mal etmekten daha kolaydır. Böylece ma'sum imam tayin edilmeden de ondan beklenen şeyler hâsıl olmuş olurdu. Ama bu câhil râfizîler ümmetten bir kişinin ma'sum omasını vacip, tümünün de hata işlemelerini -aralarında ma'sum imam yoksa- caiz görüyorlar.

Bazılarının belirttikleri gibi, Ali'nin (r.a.) ma'sumiyetini ve Onun nass ile halife olduğunu iddia eden ilk kişi bir zındıktır. Bu zındık İslâmı ifsad ederek, Pavlosun hıristiyanlara yaptığı gibi o da müslümanlara aynısını yapmak istemiştir. Fakat Pavlos'un hıristiyaniara yaptığını bu zındık müslümanlara yapamamıştır. Çünkü hıristiyanlar aptaldırlar. Onlar, İsa (a.s.) göğe kaldırılmadan önce Ona ittiba ederek dinini öğrenmemişler ilmen ve amelen de O dini tatbik etmemişlerdir. Pavlos, İsa (a.s.) hakkında aşırı gidince (Onu ilahlaştırınca) kralları ile birlikte halkın çoğunluğu Ona uydular. Bir kısım ilim adamları Pavlos'a karşı çıkmaları üzerine bunlardan kimisi krallar tarafından öldürülmüş kimisi de kiliseye çekilmiştir.

Fakat Allah (c.c.)'a hamd olsun ki, ümmetimiz arasında her zaman hakkı müdafaa ve tatbik edecek bir topluluk mevcut olacaktır. Hiç bir mülhid ve müfsid yaptığı fesad veya hakka karşı direnmesi ile bu ümmeti yolundan saptıramıyacaktır. Ancak körü körüne Mülhid ve Müfsidlere tabi olacak bazı kişiler sapıklığa duçar olabilirler.

Ey Râfizî!

İmamın ma'sumiyeti ne demektir? Söyle bakalım, imamın kendi ihtiyarı -isteği- ile iyilikleri yapıp kötülükleri terketmesi midir? Halbuki siz Allah (c.c.)'ın, kulun ihtiyarını yaratmadığını söylüyorsunuz.

Yoksa iyilikleri yaparken O'na kudreti verip, kötülükleri işlemek isterken de kudreti ondan alması mı demektir? Bu da olamaz. Çünkü daha önce Allah (c.c.)'ın kulun ihtiyarını -isteğini- yaratmadığını söylemiştin.

Buna göre sence Allah ma'sum birisini yaratamaz. Kaderle ilgili sözlerini reddedersen, o zaman ma'sum imamın yaptığı iyilikler karşısında sevab almaması gerekir.


بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.6.5

 

Râfizî şöyle diyor:

“Ali'den başka ma'sum olmadığı ittifak ile bilinmektedir.”

Ey Râfizî!

Senin bu iddianın doğruluğu mümkün değildir. Âbid ve avam halktan bir çoğu sizin gibi şeyhlerinin ma'sum olduklarına inanırlar. Onlar buna rağmen Ashab-ı kiramın kendi şeyhlerinden daha üstün olduklarını kesinlikle kabul ederler. Kaldı ki, hulafâ-i Râşidîn hakkındaki itikadları şühesiz ki daha müsbettir. İsmâililer de imamlarının ma'sum olduklarına inanırlar. Bunların imamları da oniki imamın dışındadır. Ümeyye oğulları'na tâbi olanlar da, halifenin sorguya çekilemeyeceğini ve tecziye edilemeyeceğini iddia ediyorlar. İmamın her emrine itaat vaciptir diyenlere göre imamın ma'sum olma şartı da yoktur. Bunlar:

“Allah'a itaat ediniz ve Rasûlüne itaat ediniz ve sizden olan idaricilere...” (Nisa: 4/59) ayetini delil getirerek liderlerine mutlaka itaat ediyorlar.

Ey Râfizî!

Bunların muhalefetine itibar edilmez diyecek olursan, şunu iyi bil ki, senin bu iddiana kulak verilmez. Kaldı ki Onlar mevcud olan birisine İttiba etmişler. Sizin gibi ortada olmayan ve ondan hiçbir menfaat beklenmeyen Muntazar'ınıza tabî olmamışlardır. Bütün bunlardan başka ashab, tabiîn ve müctehid imamlar arasında Ali'nin (r.a.) ma'sum olduğunu söyleyen olmamıştır. Bu iddiayı ancak imamiyye mezhebinin câhil mensupları yapmışlardır.

İmâmîlerin sapık iddiaları kadar, sapık haricîler de Ali'nin (r.a.) (Hâşâ!) tekfirini, nâsibîler de fâsıklığını iddia etmişlerdir. (Nasibiler: Ehl-i Beyte düşmanlık eden zümrelerin umumunun adıdır. )

Ey Râfizî!

Ma'sum imamın varlığı ya vaciptir veya değildir. Vâcip değilse haliyle iddianız boşa çıkmıştır. Vacip olduğunda İsrar ediyorsanız ma'sum imamların ilk üç halife değil, yalnız Ali (r.a.) olduğuna teslim olmuyoruz. Sizin bu sözünüz doğru ise Ma'sum imamların Ebubekir (r.a.) ve Ömer'in (r.a.) olması gerekir. Çünkü ehl-i Sünnet her ikisinin imamet için Ali (r.a.)'den daha layık oldukları hususunda ittifak etmişlerdir. Bu iki zat için ma'sumiyyet söz konusu olmadığına göre, Ali (r.a.) için de haliyle söz konusu değildir.

Bu durum Musa (a.s.) ve İsa'nın (a.s.) peygamberliğine benzer. Müslümanlar ancak Rasulullah'ın peygamberliğiyle beraber onların peygamberliklerine teslim oluyorlar. Bunun gibi Ebubekir, Ömer ve Osman'ın  (r.a.) hilafetiyle beraber Ali'nin halifeliğine inanıyor, başta Ali'nin (r.a.) ma'sumiyeti olmak üzere ilk üç halifenin ma'sumiyetini de nefyediyoruz.

“İlk üçünün halifeliklerinin hilâfına Ali'nin (r.a.) hilâfeti icma ile sabittir” şeklindeki sözün;

- Yahudilerin “Muhammedin Peygamberliği hilâfına Musa'nın peygamberliği icma ile sabittir” ile

- Hıristiyanların; “İlâhlık”(!) Musa ve Muhammede değil, İsa'ya has bir özelliktir” şeklindeki sözlerine benzer.

Halbuki biz kesin olarak biliyoruz ki İsa'nın, Musa ve Muhammed (a.s.) (Allah (c.c.)'ın selamı hepsine olsun) den ayrı olarak özel bir meziyeti olmadığı gibi, Onun ilahlığını (hâşâ!) gerektirecek hiçbir özelliği de yoktur. Aynı şekilde Ali'nin (r.a.) diğer üç halifede olmayan ve ma'sumiyetini gerektirecek ayrı bir özelliği yoktur.



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol