Kur'an ve Sünnet
   
 
  CAİZ OLAN NAY ÖLÜMÜ HABER VERMEK

CAİZ  OLAN NAY  ÖLÜMÜ HABER VERMEK:

 

 

 

 

 

 

 

 

-23-  Beraberinde cahiliye türü ölümü haber verme şeklini andıran herhangi bir husus bulunmadığı sürece ölümün ilan edilmesi caizdir.

 

Bu yanında gasletmek, kefenlemek, namazını kılmak ve benzeri hususları hakkıyla yerine getirecek kimseler bulunmadığı takdirde vacib dahi olabilir. Bu hususta bazı hadis-i şerifler vardır:

 

Birinci Ebu Hureyre (r.a)'dan rivayet edilmektedir: "Rasûlullah (s.a) öldüğü günü Necaşi'nin ölüm haberini verdi. Namazgaha çıktı, ashabı saf halinde dizdi ve onlara dört tekbir getir(ip cenaze namazını kıl)dı."[1]

 

 

 

İkinci hadis: Enes (r.a)'dan dedi ki: Peygamber (s.a) buyurdu ki:  "Sancağı Zeyd aldı, o da isabet aldı. Sonra Cafer aldı, o da isabet aldı. Sonra Abdullah b. Revaha aldı, o da isabet aldı. -Bu arada Rasûlullah (s.a)'ın gözlerinden yaş akıyordu.- Sonra sancağı Halid b. Velid (onların başına geçmesi hususunda tarafımdan) emirliği tayin edilmeksizin aldı ve ona zafer nasib oldu."[2]

         

 

"Kişinin ölenin akrabalarına bizzat kendisinin ölümü haber vermesi" Hafız (İbn Hacer) de şöyle demektedir: "Bu başlığın faydası ölümü haber vermenin (na'yin) büsbütün menedilmediğine, ancak cahiliye halkının yaptıklarının yasaklandığına işaret etmektedir. Çünkü onlar evlerin kapılarına ve çarşı pazara ölenin ölüm haberini ilan edecek kimseler gönderirlerdi..."

 

Derim ki: Eğer bu ölen kişi müslüman bir kimse ise minareler de bunu yüksek sesle ilan etmek öncelikli olarak bir na'y olur. Bundan dolayı bundan önceki fıkrada biz bunu açıkça ifade etmiş bulunuyoruz.

 

Ayrıca bizatihi haram olan başka hususlar da bu haber verme ile birlikte bulunabilir. Bu şekilde yüksek sesle ilan karşılığında ücret almak ölenin bu şekilde olmadığı bilinen ifadelerle methedilmesi buna örnektir. Mesela: "Kerem ve lutfa nail olmuş şerefli kimselerin övüncü ile salih ve şerefli selefin kalıntısı olan bu zatın haydi cenaze namazına" demek buna örnektir.

 

-24-  Ölümü haber veren kişinin insanlardan ölü için mağfiret dilemelerini istemesi müstehabtır.

 

Çünkü Ebu Katade (r.a) rivayet ettiği hadiste şöyle demektedir:

 

"Rasûlullah (s.a) emir (kumandan) tayin ettiği kimselerin bulunduğu orduyu gönderdi ve şöyle dedi: Kumandanınız Zeyd b. Harise'dir. Eğer Zeyd şehid düşerse, Cafer b. Ebi Talib olsun. Eğer Cafer şehid düşerse, ensardan Abdullah b. Revaha olsun. Cafer ileri atılarak dedi ki: Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasûlü. Ben, benim başıma Zeyd'i kumandan tayin edeceğinden korkmadım. (Peygamber) buyurdu ki: Git sen bunlardan hangisinin daha hayırlı olduğunu bilmezsin. Ayrılıp gittiler, Allah'ın dilediği kadar bir süre kaldılar. Daha sonra Rasûlullah (s.a) minbere çıktı ve "es-salâtu camiatun: hep birlikte namaza" diye nida edilmesini emir buyurdu.

 

o             Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: "Bir hayır oldu ya da dün bir hayır oldu ya da hayır gerçekleşti. -Bu şüpheli ifadeleri Abdu'r-Rahman (yani Abdu'r-Rahman b. Vehdi) kullanmıştır.- Ben şimdi şu gazaya giden ordunuza dair size haber vereceğim. Onlar yollarına koyuldular, düşmanla karşılaştılar. Zeyd isabet alarak şehid oldu. Ona mağfiret dileyiniz. -Hazır bulunanlar da ona mağfiret diledi.- Daha sonra sancağı Cafer b. Ebi Talib aldı. O kâfirler üzerine şehid olarak öldürülünceye kadar sıkı hücum yaptı. Ben onun şehid olduğuna şahidlik ederim. Onun için mağfiret dileyin. Daha sonra sancağı Abdullah b. Revaha aldı. Şehid olarak öldürülünceye kadar ayaklarını sağlam tuttu.

 

Onun için Allah'tan mağfiret dileyin. Sonra Halid b. el-Velid -ki (Peygamberin) tayin ettiği emirlerden (kumandanlardan) değildi kendi kendisini emir yapmıştı- sancağı aldı. Daha sonra Rasûlullah (s.a) iki parmağını kaldırarak şöyle buyurdu: "Allah'ım o senin kılıçlarından bir kılıçtır. Sen ona zafer nasib et. -O günden bu yana Halid'e Allah'ın kılıcı adı verildi- sonra şöyle buyurdu: Haydi sefere hazırlanın, kardeşlerinizin yardımına koşun. Hiç kimse geri kalmasın. İnsanlar oldukça sıcak bir zamanda binekli, bineksiz savaşa hazırlanıp çıktılar."[3]

 

Peygamber (s.a)'ın Necaşi'nin ölümünü insanlara bildirdiği vakit: "Kardeşiniz için mağfiret dileyiniz." sözü ile ilgili olarak Ebu Hureyre'den ve başkalarından gelmiş rivayetler vardır. İleride 60. meselede bu husus gelecektir.”[4]

 

 

 

*   *   *   *   *   *   *

 

Sallallahu Teâla alâ Muhammedin ve alâ A'lihi ve Sahbihi ecmaîn.

 

VE'L- HAMDÜ Lİ'LLAHİ RABBİ'L ALEMİN

 

 



[1] Hadisi Buhari, Müslim ve başkaları rivayet etmiştir. İleride çeşitli rivayet yollarıyla, bütün fazlalıklarıyla altmışıncı meselenin yedinci hadisi olarak sözkonusu edilecektir.

 

[2] Hadisi Buhari rivayet etmiş olup, bu hadisin ve bundan önceki hadisin bulunduğu babı şöylece kaydetmiştir:

[3] Hadisi Ahmed  rivayet etmiş olup, senedi hasendir.

 

[4] Geçen bu açıklamalardan günümüzde bazı yerlerde insanların: "Filanın ruhuna fatiha" demelerinin sözü geçen sünnete muhalif olduğu açıkça görülmektedir ve bu şüphesiz ki bir bid'attir. Özellikle sahih olan görüşe göre kıraat ölülere ulaşmaz. Yüce Allah'ın izniyle ileride açıklaması gelecektir.

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol