Kur'an ve Sünnet
   
 
  İslam-da İffet

İSLAM'DA İFFET

Şeyh Huseyn Âlu'ş-Şeyh

22.04.1422 hicri

Muhterem müslümanlar!

Şüphesiz İslam dini bütün hayırları kapsayan ve bütün fazilet olgularını içeren bir şekilde gelmiştir. Davranışların yücesini ve değerlisini emretmiş, adisinden ve değersizinden sakındırmıştır. Kulu güzelleştirip değerli kılan kuralları getirmiş, onu kirleten ve değersiz kılan şeylerden uzaklaştırmıştır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Muhakkak ki, Allah azze ve celle cömerttir ve cömert olanları sever. İşlerin yücesini sever ve aşağılığından hoşlanmaz." Bunu, Taberani el-Kebir'de rivayet eder ve ricali sikadır.

İslam'ın en yüce amaçlarından ve en büyük hedeflerinden biri de nefislerde iffet, onurluluk ve temizlik duygusunu yerleştirmektir. Topluma, faziletler ve güzellikler yerleştirerek onu; alçak ve çirkin şeylerden, büyük günahlardan uzak tutmaktır. İşte bu amaçla İslam, insanın hayvani şehvetlerden ve şeytani ahlaktan uzak durmasına gayret eder. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Nikah (için gerekli mehir ve nafakayı) bulamayanlar da Allah lütfundan kendilerine zenginlik verinceye kadar iffetlerini korusunlar.) (24/en-Nûr/33) Ve şöyle buyurur: (İffetli davranmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah çok iyi işitendir, çok iyi bilendir.) (24/en-Nûr/60)

Buhari ve Müslim'de, İbni Abbas'ın rivayet ettiği ve Ebu Süfyan'ın Kayser ile arasında geçenleri anlattığı rivayette şu zikredilir: Ebu Süfyan radıyallahu anh şöyle der: "O (Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere; yalnızca Allah'a ibadet etmemizi ve O'na hiçbir şeyi şirk koşmamamızı emreder; babalarımızın ibadet ettiği şeyleri yasaklar. Bizlere namazı, sadakayı, iffetli olmayı, ahde vefâyı ve emaneti edâ etmeyi emreder."

Tirmizi'de hasen bir senetle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'den şu rivayet edilir: "Bana, cennete ilk girecek üç grup insan gösterildi: Şehid, iffetli olup iffetini koruyan, Allah'a güzelce ibadet edip sahibine karşı görevini yerine getiren köle."

Muhakkak bu, insanların davranışlarını düzenleyerek aşağılık ve adilik tuzaklarına sapmasını önleyen İslam iffetidir. Onların iradelerini muhafaza eder ve şehevi duygularını hatalara düşmekten ve düzensizlikten korur. İnsani değer olgularının ortaya çıktığı, temizliğin ve imani olgunluğun görüldüğü bir iffettir. Kişilik ve gerçek izzet ile bütünleşen bir iffettir. Bu şekilde nefisler, övülmeye layık amellere ve yüksek âdâba sarılmak için kuvvet bulur. Yüksek âdâbın gözetilmesi de kişiyi güzel adetler ve sıfatlar edinmeye, değersiz ve adi şeylerden uzak durmaya yöneltir.

İslam; şeref ve onurun muhafazası, ırzın ve namusun korunması için iffet ilkesinin üzerinde önemle durur. Bunun sonucu insan, sağlam bir iradeye ve cesur bir yüreğe sahip olur. Küçülerek şehvete boyun eğmez. Alçak bir şekilde ona itaat etmez. Bilakis o, fazilet semasında yükselir ve rezilliğin aşağılığından uzakta olur. Şehveti, şer'i ölçüye ve ahlaki anlayışa uygun olarak kendisi için yaratıldığı sınırda durur.

İslam kardeşleri! İslamdaki bu yüce değerler hakkında konuşurken akıllı, basiretli ve insaflı bir kimse için bu dinin güzellikleri ve öğretilerinin yüceliği açıkça ortaya çıkar. O; bugün dünya üzerindeki birçok ülkeye bakar ve oralarda iffetin kaybolduğunu, her şeyi mubah sayan bir anlayışın hakim olduğunu, kişinin şeref diye bir şey bilmediğini ve ırza hiç değer vermediğini görür. İzzet ve saygınlık nedir bilmeyen, kişilik ve asalet sıfatlarını taşımayan düşük ahlaklar ve utanç verici davranışlar görür. Şehvetlerin serbest bırakıldığını, ırzların mubah görüldüğünü, hayânın ve nezaketin kaybolduğunu görür. Kişinin mahremini kıskanması, fuhuştan ve günahtan tiksinti duyması diye birşey yoktur.

Acaba, bu herşeyi mubah gören anlayış onlara ne sağladı? İffeti bir tarafa bırakan, temizlik ve hayâ duygusunu tamamen söküp atan bu ahlak anlayışı beraberinde ne getirdi?.

Sonu gelmeyen kötülükler ve miktarı bilinmeyen zararlar sağladı. Günahı bir sınırda durmayan, kötü etkileri ve çirkin sonuşları bir yerde son bulmayan bozukluğu; çeşitli elemleri, gerçek gamları, yaygın kederleri ve helak edici olayları beraberinde getirdi. 

Allah'ın kulları! İffetin ve temizliğin gerçekleşmesi, hayânın ve onurun fert ve toplum seviyesinde yaygınlaşması için şeriat bu yüce gayeleri garanti edecek ve bu seçkin hedefleri çeşitli vasıtalar ve yollarla gerçekleştirecek şekilde gelmiştir. Bunlardan bazıları şu şekildedir: Mü'minlerin geneline ve bütün müslümanlara gelen ve edep yerlerinin haramdan, rezillikten ve günah alanlarından korunmasını emreden İslam'ın bağlayıcı kuralları, kesin emir ve talimatlarıdır. Edep yerlerini fuhuştan korumak nefisleri arındıran faktörlerden biridir. Bu şekilde toplumlar sağlıklı olur ve namuslar korunur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Mü'minlere söyle ki; gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, edep yerlerini de korusunlar. Böylesi onlar için daha temizdir. Şüphe yok ki Allah, yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır. Mü'min kadınlara da söyle ki; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve edep yerlerini korusunlar.) (24/en-Nûr/30-31)

Allah azze ve celle, edep yerlerini muhafaza eden erkeklere ve kadınlara övgüde bulunarak bunu kurtuluşun işaretlerinden, kazancın ve başarının alametlerinden sayar. Şöyle buyurur: (Mü'minler gerçekten felah bulmuşlardır. Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekatı edâ ederler. Onlar edep yerlerini (ırzlarını) muhafaza ederler.) (23/el-Mü'minûn/1-5)

Buhari'nin Sahihi'nde, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Kim bana iki bacağı arasındaki (edep yeri) ile çene kemikleri arasındaki (dili)ni (korumayı) garanti ederse ben de ona cenneti garanti ederim." İmam Ahmed'in Müsnedi'nde ise Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu sahih bir senetle rivayet edilir: "Kadın beş vakit namazını kılıp (Ramazan) ayı orucunu tutursa, ırzını koruyup kocasına itaat ederse ona "Cennetin istediğin kapısından gir" denilir." 

Muhterem müslümanlar! Bu koruma engelini çiğneyen ve bu yüce anlayışın surlarını yıkan en büyük ve en kötü şey zina suçudur. Bu nedenle zina fuhşun ve büyük günahların en büyüğüdür. İbnu'l Kayyım rahimehullah şöyle der: "Allah subhânehu Kitabı'nda diğer günahlar hariç şirki, zinayı ve livâtayı pislikle ve iğrençlikle nitelendirmiştir." Ve şöyle der: "Günahlar arasında kalbi ve dini şu iki fuhuştan, zina ve livâtadan daha çok ifsad eden başka birşey daha yoktur. Bu ikisinin kalbi Allah'dan uzaklaştırıcı özelliği vardır. Kalp bu ikisiyle boyanırsa, kendisine ancak temiz olan şeyler yükselen Allah'dan uzak kalır."

Allah celle ve alâ zinanın son derece çirkin özelliğini ve helak edici sonucunu açıklayarak zinadan sakındırır. Şöyle buyurur: (Onlar ki Allah ile birlikte başka bir ilaha ibadet etmezler. Hak ile olması dışında, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi de öldürmezler. Zina da etmezler. Kim bunları işlerse o günahları ile karşılaşır. Kıyamet gününde onun azabı kat kat verilir, o azapta ebediyyen hor ve hakir bir halde kalır. Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler müstesnâ.) (25/el-Furkân/68-70) Ve şöyle buyurur: (Zinaya yaklaşmayın; o gerçekten bir hayâsızlıktır ve kötü bir yoldur.) (17/el-İsrâ/32)

Ey mü'minler! Zina, mü'minlerin sıfatlarına aykırıdır. İyilerin ve takva sahiplerinin yollarına ters düşer. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Zina eden erkek ancak zina eden veya müşrik olan bir kadını nikah edebilir. Zina eden kadını da ancak zina eden veya müşrik olan bir erkek nikahlayabilir. Böylesi mü'minlere haram kılınmıştır.) (24/en-Nûr/3) Buhari ve Müslim'de Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Zina eden kimse zina ederken mü'min olarak zina etmez." Ebu Davud ve diğer bazı muhaddislerin rivayetlerinde ise şu şekildedir: "Kul zina ederken iman ondan çıkarak başının üzerindeki gölge gibi kalır. Zina etmeyi bitirince ona geri döner." Hakim bunun sahih olduğunu söylemiş ve İmam Zehebi de buna katılmıştır.

Allah'ın kulları! Zina, bütün kötülük sıfatlarını birarada bulundurur ve zararların hepsini içerir. Zina ile toplumda ölümcül hastalıklar yaygınlaşır. Zina yoluyla çeşitli türlerde ve şekillerde belalar ve musibetler gerçekleşir. Zina soyların karışmasına ve aile olgusunun yokolmasına neden olur. Bereketi giderir ve rızıkların daralmasına yolaçar. Zinanın kötülüğünü anlamak için insanlar arasına soktuğu vahşet ve düşmanlığa bakmak yeter. Zinanın neden olduğu, insanları mahveden ve küçük-büyük bütün devletleri korkutan çeşitli hastalıklar yeter!.

Ey müslüman! Nübüvvet-i Muhammediyye'nin çağrısına kulak ver! O, bütün bu zararlardan bahsederek tehlikelerden ve kötülüklerden sakındırır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Ümmetim içerisinde veled-i zinalar yaygınlaşmadıkça onlar hayırdadır. Onların arasında veled-i zinalar yaygınlaşınca Allah'ın onları azap ile kuşatması yakın olur." Bu hadisi, İmam Ahmed hasen bir senetle rivayet eder. Hakim'in rivayet ettiği ve isnadının sahih olduğunu söylediği bir rivayette Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Bir kavimde zina ve faiz yayılırsa kendilerini azaba atmışlardır." Büreyde'nin rivayet ettiği bir hadiste ise şöyle buyurur: "Anlaşmasını bozan bir kavim yok ki, aralarında öldürme olayları ortaya çıkmasın. Fuhuşun yayıldığı hiç bir kavim yok ki, Allah onlara ölümü musallat etmesin." Bu hadisi Bezzâr rivayet eder ve ricali sahihin ricalidir. İbni Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de şöyle buyurur: "Fuhuşun yayıldığı ve ilan edildiği hiçbir kavim yok ki; aralarında, veba ve kendilerinden öncekiler arasında görülmeyen hastalıklar yayılmasın." Bu hadisi, İbni Mâce rivayet eder. Hakim bunun sahih olduğunu söylemiş ve İmam Zehebi de buna katılmıştır.

Ey müslüman! Zinanın gelip geçici bir an ve salt hayvani bir duygu olduğunu, sonucunun pis bir hastalık ve etkilerinin kötü olduğunu hatırla! Lezzeti çabucak gider ve hemen yokolur. Geriye utanç ve âr kalır. Cebbâr olan Allah'ın gazabı kalır. Sahih-i Buhari'de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in uzun rüyasının anlatıldığı hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Yürüdük ve tandır gibi bir şeye rastladık. Üstü dar ve altı genişti. İçerisinden sesler ve bağrışmalar geliyordu. Ona bakınca bir de ne görelim, içerisinde çıplak erkekler ve çıplak kadınlar vardı. Altlarından bir alev yükseliyordu ve onlara bu alev gelince bağrışmaları daha da artıyordu. "Bunlar kim ey Cibril?" dedim. "Bunlar zina eden erkekler ve zina eden kadınlar" dedi."

Allah'dan hakkıyla korkun ey Allah'ın kulları! O'nun emirlerine sarılın ve sınırlarını aşmayın ki mutlu olasınız, başarıya ve felaha eresiniz.

Allah beni ve sizleri Kur'an ile bereketlendirsin...

İslam kardeşleri! Fuhuş yolları çoğalıp çeşitlendiği ve günümüzde tüm dünyada oldukça kolay bir hale geldiği için mü'minin özel bir gözetime ve Allah celle ve alâ'dan korkma duygusunu diriltmeye aşırı şekilde ihtiyacı vardır. Müslüman, Buhari ve Müslim'de rivayet edilen, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu sözünü hatırlasın. "Yedi grup insanı Allah, gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı günde Arşı'nın gölgesinde gölgelendirir." Onların arasında şunu da sayar: "Makam ve güzellik sahibi bir kadın kendisini (zinaya) çağırdığı halde (çağrısını reddedip) "Şüphesiz ben Allah'tan korkarım" diyen kimse."

Ey oldukça yaşlandığı ve gençlik vaktini geçirdiği halde hâlâ günah içerisinde yaşayan kişi!. Düşün ve olayın büyüklüğünü, kötü akıbeti ve sonu unutma!. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Üç grup insan var ki, Kıyamet günü Allah onlarla konuşmaz, onları arındırmaz, onlara bakmaz ve onlar için elem verici bir azap vardır: Zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve kibirli fakir." Bu hadisi, Müslim rivayet eder.

Sonra bilin ki, Allah sizlere yüce bir emirde bulunmuştur. Bu emir, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e salât ve selam'da bulunma emridir...


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol