Kur'an ve Sünnet
   
 
  Sihir

SİHİR

 

Şeyh Ali b. Abdurrahman el-Huzeyfi

28.12.1421 hicri

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Rasullerini mucizelerle destekleyen, dinin kurallarını delillerle ve açıklamalarla sapasağlam belirleyen; dini, bidatlardan ve sapıklıklardan koruyan, iyilikleri emreden ve haramları yasaklayan Allah'a hamdolsun. Rabbime hamdeder, gizli ve aşikar nimetleri için şükrederim. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. O; tektir ve ortağı yoktur. Yerin ve göklerin Rabbi'dir. Ve şehadet ederim ki; nebimiz, efendimiz Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür. Allah'ın rızasına ve cennetine iletendir. Allah'ım! Kulun ve rasulün Muhammed'e, ailesine ve sahabilerine salât ve selam eyle, onları mübarek kıl.

Bundan sonra; Allah'tan hakkıyla korkun ey müslümanlar! Allah'ın sağlam ipine ve doğru yoluna tutunun. İşte bu apaçık kurtuluştur. Bilin ki ey Allah'ın kulları, çirkin işlerin en çirkini Allah'a günah işleyerek karşı gelmektir. Günahların en kötüsü ise zararı büyük olan ve tehlikesi gerçekleşendir. Büyük günahlar, Allah'a karşı işlenen günahların en büyüğüdür. Büyük günahlar, Allah'a ve Rasulü'ne karşı açılan bir savaştır. Kötülük ve zarar bakımından günahların bir kısmı diğerinden daha kötüdür. Dünyadaki ve ahiretteki cezaları da; kainatın yaratılış gayesine ters düşmesine, hakka ve doğruluğa verdiği zarara göredir. Allah Teâlâ; kainatı, ortağı olmayan tek Allah'a ibadet edilmesi için yaratmıştır. (Allah, gökleri ve yeri hak ile, bir de her kişiye kazandığının karşılığı verilsin diye yaratmıştır. Onlara zulmedilmez.)

Allah; yeryüzünü, rasuller göndererek ve kitaplar indirerek bir düzene koymuştur. Bu yüce kurallara ters düşen herşey, Allah Teâlâ'nın sevmediği ve hoşlanmadığı bir şeydir. Allah onu, dünya ve ahirette, çeşitli cezaların en şiddetlisiyle cezalandıracağı tehdidinde bulunur. Bu nedenle, ibadette Allah Teâlâ'ya şirk koşmak, büyük günahların en büyüğüdür. Cezası da cezaların en şiddetlisidir. Allah, şirk koşana cenneti haram kılmış ve cehennemde ebedi kalmasına hükmetmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını, dilediği kimse için bağışlar.) (Kim Allah'a şirk koşarsa, muhakkak Allah ona cenneti haram kılar. Artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur.) 

Allah, müşrik için şefaatte bulunmak isteyenlerin şefaatini kabul etmez. Bu şüphesiz, şirkin insana ve kainata verdiği zarardan dolayıdır. Şirkten sonra; nefislerde ve kainatta yolaçtığı yıkıcı etkilere ve zararlara göre diğer büyük günahlar yeralır. Sihir, büyük günahlardan ve suçlardandır. Allah Teâlâ'yı inkar etmek ve Alemlerin Rabbi'ne şirk koşmaktır. Allah, her ümmete sihri haram kılmış ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de sihirden şiddetle sakındırmıştır. Buhari ve Müslim, Ebu Hureyre radıyallahu anh'tan, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu hadisini rivayet eder: "Yedi büyük günahtan sakının." Dediler ki: Ey Allah'ın Rasulü! Onlar nelerdir? Şöyle buyurur: "Allah'a şirk koşmak, sihir yapmak, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetimin malını yemek, savaşın kızıştığı anda savaş alanından kaçmak ve hiçbir şeyden haberi olmayan evli mümin kadınlara iftira etmektir."

Sihir, sihir yapanın amellerini ifsad eder ve boşa çıkarır. Çünkü sihirde, Allah Teâlâ'ya şirk vardır. Sihir yapan, ancak şeytanlara ibadet ederek sihir yapabilir. Onlar adına kurban keser. Cinlere secde eder. Şeytanlardan yardım ister veya onlara sığınır. Onlara dua eder. Kur'an'ın üzerine işer. Pis ve necis şeyleri yer. Fuhuş yapar ve büyük günahlar işler. Allah Teâlâ'ya şirk koşup şeytana ibadet edince, cin de ona hizmet eder. Şeytanlar ona itaat ederler. Allah'a şirk koşması karşılığında onun isteklerini yerine getirirler. Sihir yapan kimse daima yalanı, kötü kalpliliği ve günah işlemeye cüreti birarada bulundurur. Allah Teâlâ şöyle der: (Size, şeytanların kimin üzerine indiğini haber vereyim mi? Her yalancı günahkar üzerine inerler.) 

Sihir, sevenleri birbirinden ayırır. Kişi ile eşinin arasını; çocukla babasının, kardeşinin ve arkadaşının arasını açar. Kalbe sevgi ve nefret olarak etki eder. Sihir, iradeye tesir eder ve onu zayıflatır. Sihir yapılan kimse; faydalı şeyi zararlı, zararlı şeyi faydalı görür. Evinde kötülük görür, ailesinde sapma görür de karşı çıkamaz. İradesi zayıfladığı için değiştirmeye gücü yetmez. Sihir, kişinin ailesiyle ilişkiye girmesini engeller. Öldürücü de olabilir. Kişiyi hastalar veya aklını bozar. Gizli vehimler, kötü hayaller ve çirkin vesveseler verir. Çeşitli musibetlere yolaçabilir. Bütün bunlar, Allah'ın izni ve dilemesiyledir. Çünkü hiçbir şey Allah Teâlâ'nın dilemesi dışında gerçekleşmez. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Onlar, o ikisinden karı ile kocanın arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa o sihirbazlar, Allah'ın izni olmadan kimseye zarar veremezler.) 

Sihir olayı, sihirbazlara kanan cahil ve kötü kadınlar arasında yayılır. Kadın, kocasına veya birbaşkasına, kendisini sevmesi için sihir yapması üzere sihir yapanlara para verir. Veya sevmediği insanlardan intikam almak ve onlara zarar vermek için sihir yaptırır. Sihir yaptırma olayı; aşağılık, adi ve fasık birtakım erkeklerde de görülür. Ulaşmak istediği kötü bir amaç için ya da başkalarına zarar verdirmek istediği için sihir yaptırır. Bu sihirle günah işlenmiş, bu şirk ile felaket gerçekleşmiş olur. Bu işle; sihir yapan da, sihir yaptıran da kötülük yapmıştır. Çünkü ikisi de büyük günaha ortak olmuş, Alemlerin Rabbi'ne şirk koşmuşlardır. Kendisine sihir yapılan kimse ise mazlumdur. Haksızlığa ve saldırıya uğramıştır. Kendisine zulmedene karşı Allah yardımcısıdır. 

Taberani, hasen bir senetle, İbni Abbas radıyallahu anhuma'dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Uğur yapan ve uğur yaptıran, kahinlik yapan ve kehanet yaptıran, sihir yapan ve sihir yaptıran bizden değildir" 

Nesai, Ebu Hureyre'den şu hadisi rivayet eder: "Kim bir düğüm düğümler ve ona üflerse sihir yapmıştır. Kim de sihir yaparsa şirk koşmuştur. Kim (muska, nazarlık vb.) bir şey asarsa ona havale edilir." 

Sihir; lügatte, sebebi gizli ve ince olan şey anlamındadır. Şeriat ıstılahında ise; kalpleri ve bedenleri etkileyerek hastalayan veya öldüren, eşlerden birini diğerinden ayıran büyüler, şirk rukyeler ve düğümlerdir. 

Sihir yapmayı öğrenmek ve sihir yapmayı öğretmek küfürdür, ilim ehlinin sahih görüşüne göre İslam'dan çıkarır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Süleyman kafir olmadı, fakat şeytanlar kafir oldular. Çünkü insanlara, sihir yapmayı öğretiyorlardı.) (Sihri satın alanların ahiretten nasibinin olmadığını çok iyi bilmektedirler.) Ve şöyle buyurur: (Sihir yapan nereye giderse iflah olmaz.) 

Sihrin gerçek yönü vardır. Ehli Sünnet'in inancına göre Allah'ın izniyle, kendisine sihir yapılana zarar verir. Bu nedenle Allah, sihirden Allah'a sığınmayı emretmiştir. Sihir yapan erkek ve sihir yapan kadının İslam'a göre cezası -sahih görüşe göre- ölümdür. Bu; İmam Malik, İmam Ahmed ve İmam Ebu Hanife'nin görüşüdür. İmam Ahmed rahimehullah şöyle der: "Sihir yapanın öldürülmesi gerektiği, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabilerinin üçünden sahih olarak rivayet edilir." Ömer radıyallahu anh'ın, her sihirbaz erkeğin ve her sihirbaz kadının öldürülmesini emrettiği rivayet edilir. Becale b. Abde şöyle der: Bunun üzerine üç sihirbazı öldürdük. Hafsa radıyallahu anha'dan, sihir yapan bir cariyesinin öldürülmesini emrettiği sahih olarak rivayet edilir. Cündüb b. Ka'b el-Ezdi radıyallahu anh'tan sahih olarak şu rivayet edilmiştir: Velid'in yanında sihirle oyun yapan bir sihirbaz vardı. Cündüb ertesi günü kılıcını kuşandı ve sihirbazın boynunu vurdu. "Eğer doğruyu söylüyorsa kendini büyülesin" dedi ve onu öldürdü.

Sihirbazın öldürülmesi; insanları zararından ve şerrinden korumak, bir çok kötülüğünden muhafaza etmek içindir. Temiz müslüman toplumdan şirk tohumlarını söküp çıkarmak; müslümanların temiz inançlarını, akıllarını ve mallarını himaye etmek; müslümanlardan kötülükleri uzaklaştırmak içindir. Yalnızca İslam, her iyiliği gözetir ve her kötülükle savaşır. Sihir yapan erkek ve sihir yapan kadının öldürülmesi alimlerden bu konuda gelen görüşler arasında doğru olanıdır. Hatta tevbe ettiğini söylese bile... Çünkü sahabiler, öldürdükleri sihirbazları tevbe etmeye çağırmamışlardı. Ve genelde sihirbaz yalan söyler, tevbesinde samimi değildir. Niyeti ve kasdı samimi olsa bile, tevbesi kendisine Allah katında fayda verir. Fakat, öldürülme cezasını ondan defetmez. Çünkü o, azılı bir bozguncudur. Kötü bir hayatı ve kalbi vardır. 

Ey bütün bunlardan uzak olan müslüman! Yalancı ve hilekar sihirbazların durumunu anlayamayan cahil insanlara aldanma! Sihirbazların yaptığı havada uçmak, suda yürümek, hastaları iyileştirmek, uzun mesafeleri kısa zamanda katetmek, gayptan haber vermek ve haber verilenin gerçekleşmesi gibi olağandışı olaylara hayret ederler. O cahiller zanneder ki sihir yapan Allah'ın velilerinden biridir. İş; Allah'tan başkasına ibadet etmeye kadar gider. Allah korusun, sihirbazdan fayda ve zarar beklerler. Bazı insanlar da; sihirbazların ve büyücülerin yaptığı olağan dışı olayların Allah'tan gelen kerametler olduğunu zanneder. Cahil insanlar; Rahman'ın dostlarının halleri ile şeytanın dostlarının halini birbirinden ayıramaz. Şeriat; Allah'ın dostları ile şeytanın dostlarını birbirinden ayırmıştır. Allah'ın dostları; Allah'ın koyduğu sınırları koruyan, gizli ve aşikar hallerinde şeriatına sarılan, Allah'ın emirlerini yerine getirip yasaklarından uzak duran ve cemaat namazına devam edenlerdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. Onlar, iman edip takva ile amel edenlerdir.)

Velinin olağan dışı bir kerametinin olması, Allah Teâlâ'nın velisi olmanın şartlarından değildir. Çünkü en büyük keramet, doğru yolda olmaktır. Şeytanın dostlarında ise olağan dışı olaylar görülür. Cahiller de bunları keramet zannederler. Oysa gerçekte, şeytani hallerdir. Fitnelerine kananları saptırmaları için, şeytanlar onlara hizmet eder. Ateşe girip içinden sağ salim çıkan, havada uçan, suda yürüyen veya yılanları elinde tutan sizi aldatmasın. Onların şeriata bağlılıklarına bakın. Cumaya ve cemaate gelmediklerini, Kur'an dinlemediklerini görürsün. Bilakis müzik dinler ve fasıklık yayarlar. (İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadır.) Bunu; göğe yağmur yağdır diye emreden ve yağmur yağdıran, yere yeşer diyen ve yeşeren, Allah'ın izniyle ölüleri dirilten büyük Deccâl'in yaptığını düşünün.

Kahinlerin ve bakıcıların, müneccimlerin ve kuma çizgi çizerek fal bakanlar da sihirbazlar gibidir, onlar gibi kötülenirler. Bunların hepsi gaybı bildiklerini iddia ederler. Oysa onlar; kafirdir, gaybı bildikleri iddiasıyla İslam'dan çıkmışlardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez.) Onların iddiasını onaylayan da kafirdir. Ebu Hureyre radıyallahu anh, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder. "Kim kahine gider ve onun söylediğini tasdik ederse Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e indirileni inkar etmiştir." Bu hadisi Ebu Dâvud rivayet eder. 

Allah'a tevekkül etmek ve O'na dua etmek, Kur'an'ı Kerim ve sahih yolla gelen çeşitli dualarla korunmak, tevhidin sağlam olması, şirke düşmekten sakınmak ve zalim bozgunculardan uzak durmak sihri defeder. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Hep birden barışa girin! Sakın şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.)

Allah beni ve sizi mübarek eylesin!..

Herşeyi yaratan ve onlara bir kader tayin eden, herşeyi ilmiyle kuşatan ve herşeyin sayısını bilen Allah'a hamdolsun. (Ne göklerde ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak bir güç vardır. O; bilendir, her şeye gücü yetendir.) Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. O; tektir ve ortağı yoktur. O; Ğafur'dur, Halîm'dir. Ve şehadet ederim ki; nebimiz ve efendimiz Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür. Allah O'nu; müjdeleyici ve uyarıcı, Allah'ın izniyle Allah'a davet edici ve aydınlatıcı bir nur kaynağı olarak göndermiştir. Allah'ım! Kulun, rasulün Muhammed'e; ailesine ve ashabına salât ve selam eyle; onları mübarek kıl! 

Bundan sonra; ey müslümanlar; Allah'ın gizliyi ve saklıyı bildiğinin farkında olan bir kimsenin Allah'tan korkması gibi Allah'tan hakkıyla korkun! Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Allah'a itaat edin, Rasule de itaat edin ve (emirlerine aykırı hareketten) sakının. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, peygamberimize düşen açıkça tebliğden ibarettir.)

Allah'ın kulları! Sihirden korunmak, tevhidin sağlam olması ve Allah'a tevekkül ile olur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Kim Allah'a tevekkül ederse O, kendisine yeter.) Sihirden korunmak, dua ve ondan Allah'a sığınmakla olur. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Dikkatli kimsenin dikkati onu kaderden kurtarmaz. Fakat dua, gerçekleşene ve henüz gerçekleşmeyene fayda verir.

Sihirden korunmanın yollarından biri de, Kur'an okuyarak ve sahih olarak rivayet edilen çeşitli zikirleri sabah ve akşam yaparak kendini muhafaza etmektir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Bakara Suresi'ni okuyun. Çünkü onu okumak bereket, terketmek ise bir kayıptır. Ona sihirbazların bile gücü yetmez." Yani sihirbazlar, onu okuyana zarar veremezler.

Sihirden korunmanın bir yolu da; sihir kitaplarının yakılması, sihirbazların devlet başkanı tarafından öldürülmesidir. İnsanlardan kötülüklerini uzak tutmak için, yaptıklarının idarecilere bildirilmesidir. 

Bir kimseye sihir yapılırsa bunun tedavisi, ele geçirilebilirse, sihirbazın okuyup düğümlediği sihir yapılan maddenin yakılmasıdır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, yahudi Lebid b. A'sam kendisine sihir yaptığında böyle yapmıştır. Yaptığı sihri, Zervân kuyusundan bir tarak ve saç-sakal tarantısı ile yapılmış olarak çıkarttırmış ve yaktırmıştır. 

Sihrin tedavisi, sürekli dua ederek ondan uzak kalmakla olur. Aişe radıyallahu anha şöyle der: "Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, kendisine sihir yapıldığında bir gün duayı uzattı ve sonra şöyle dedi: "Ey Aişe! Allah'ın, bana kimin sihir yaptığını bildirdiğini ve beni iyileştirdiğini hissettin mi?" Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e yapılan sihir bir çeşit hastalık olarak etkisini göstermiştir. Korunmuşluğuna ve tebliğine zarar vermez. Aklına bir etkide bulunmamıştır. Bir çeşit eziyet vermiştir. Allah O'nu, ondan korumuştur. 

Sihrin tedavisinde kullanılan şeylerden biri de Fatiha Suresi'ni, Felak ve Nâs Surelerini, İhlas Suresi'ni ve Âyet'el Kursi'yi sürekli okumaktır. Çünkü bunlar sihirin etkisini zayıflatır ve sonunda yavaş yavaş azalıp kaybolur. Bunu, sihir yapılan kimse kendisi okuyabilir. Veya, salih kimselerden biri ona okuyabilir. 

Sihrin başka bir sihirle bozulması caiz değildir. Çünkü Allah, ümmetin şifasını onlara yasakladığı şeylerde kılmamıştır. Sihri, otlardan ve benzerinden yapılmış mubah ilaçlarla tedavi etmek caizdir.

Allah'ın kulları! Muhakkak ki Allah ve melekleri peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na salât ve çokça selam eyleyin...

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol