Kur'an ve Sünnet
   
 
  Önsöz.

Bu Kitap:

 

Gerçekte hiçbirşey insanı, yaratılış hikmeti, bu dünyada elde edeceği şerefi ve ahiret yurdunda bulacağı karşılıkla doğrudan alakalı olan akaid konusu kadar ilgilendirmez. Buna karşılık insanların çoğu bu konuda ya umursamaz, ya da yanlış bilgilenmiş durumdadırlar. Neyse ki, bu hayati konuda doğruyu arayanlara hakkıyla rehberlik edebilen ve ümmetin ilk dönem kaynakları olma özelliği taşıyan eserler hala elimizde bulunuyorlar. Öyle ki; kıyamet’e kadar bunlara sarılarak hayat bulması ümmet için vazgeçilmezdir.

İşte bu eser, Ümmet’in başı olan Selef-i Salih’in itikadını tahrif etmeden sunmakta, bid’at ve hurafelerden uzak Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat akidesini ortaya koymaktadır. Zira, nehrin, kaynağına yaklaştıkça daha gür ve berrak aktığı herkesce bilinir.


 

Birkaç Söz

 

İslâm toprakları 20. yüzyılın başlarında kâfirlerin istilasına uğramış, şirke ve zulme dayanan ideolojik hareketler, yapılarının gereği olarak cahiliye hayatını toplumlara yerleştirmeye çalışmışlardır. İnsanların heva ve heveslerinden kaynaklanan itikadi ve ameli teorilerin hayata hakim kılınması için büyük mücadeleler verilmiş; böylece bütün değerler alt-üst olmuş, insanlar hakikati bulmada âdeta çaresiz kalmışlardır.

Müşriklerin ve kâfirlerin bu mücadeleleri neticesinde büyük çapta cahiliye inançlarının ve âdetlerinin hüküm sürdüğü gözlenmektedir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen müslümanların mücadelesi ve gayretleriyle yeniden yeşermeye ve filizlenmeye başlayan İslamî uyanış, bütün müslümanlara bir müjde, aynı zamanda yeni bir soluk, yeni bir nefes olmuştur. Bu filizlerin güzel meyve verebilmesi, bütün insanlığa o değişmez mesajı sunabilmeleri ancak ve ancak saf ve temiz bir akide ile mümkündür. Bunun için çağımızdaki bu uyanış neslinin akidesini birtakım tahribattan korumak ve onların dimağlarına hakiki Tevhidi, “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” akidesini yerleştirmek gerekir ki, bu nesil asil bir yol üzere yürüsün. Bu uyanış nesli aynı zamanda avamın akidesini de bid’at, hurafe ve şaibelerden arındırsın ki, hakiki İslâm ümmeti meydana gelsin.

Günümüzdeki bu İslami uyanış harekenin doğru ve sağlam bir yol üzere olabilmesi için toplumun akidesinin ıslah edilmesi gerektiği, İslamî eğitim uzmanlarının da farkında olduğu ve üzerinde hassasiyetle çalıştıkları bir alandır ve bu sahada çalışmayı kendi üzerlerine vacip addetmişlerdir. İslam’a sonradan eklenen şeyleri ondan arındırmak, dinin asıl özünün ortaya çıkması ve böylece İslam ümmetinin meydana gelmesi için, çok gayret sarfetmektedirler.

Rabb’imizin bize lûtfettiği sayısız nimetler içerisinde en müstesnası şüphesiz ki İslamiyet’tir. (Bizi hidayet üzere yaratmasıdır.) İslami ilimler içerisinde de Akaid bütün dini hükümlerin temelini teşkil etmesi bakımından en şerefli ilim kabul edilmiştir. Akaid sahasında Rasûlullah ile Ashâb cemaatinin takip ettiği yolu izleyenlere “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” adı verilmiştir.

İtikadi ayrılıkların hüküm sürdüğü Hicri dördüncü asrın başlarında Ehl-i Sünnet akidesini savunanların en başında İmam Tahavî gelmektedir. Tahavî’nin akide kitabının Ehl-i Sünnet akidesi olduğu hususunda ümmetin sika alimleri ve fukaha icma etmişlerdir. Bizim de bu nefis ve güzide kitabı seçmemizin sebebi budur.

Ehl-i Sünnet demek, Rasûlullah ve Ashâbı’nın ve onlara tâbi olan alimlerin yolu ve akidesi üzere olmak demektir. İmam Tahavî de onlardandır. Tahavî akidesi Hanefî akidesinin en güvenilir kaynaklarından biridir. Te’vilden, teşbihten, temsilden, ta’til’den, tecsimden uzaktır. Net ve sâf bir akidedir.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol