Kur'an ve Sünnet
   
 
  YİRMİİKİNCİ DERS

YİRMİİKİNCİ DERS

 

68. Ümmet-i Muhammed’den kebâir ehli olanlar ebedi olarak Cehennem ateşinde kalmayacaklardır. Onlar muvahhid olarak öldüklerinde tevbe etmiş olmasalar dahi, Allah’a inanarak ve O’nu bilerek öldükten sonra, bağışlanmaları Allah’ın dilemesine ve hükmüne kalmıştır. Dilerse onları bağışlar.

Yüce Allah’ın Kitab’ında buyurduğu gibi: “(Allah) bundan başka dilediğini bağışlar.” (Nisa: 4/48) Dilerse adaleti gereği onları cehennem ateşinde azaplandırır sonra da rahmetiyle ve kendisine itaat eden şefaatçilerin şefaatıyla onları oradan çıkarır ve Cennet’ine koyar. Çünkü Yüce Allah kendisini bilip tanıyanların mevlâsıdır. Onları her iki hayatta da kendisini inkâr eden, hidayetinden uzaklaşıp hüsrana uğrayan ve O’nun dostluğuna nâil olamayan kimseler gibi kılmaz.

 

ŞERH

 

Büyük günahlar, işleyenler hakkında bir ceza, Cehennem ateşiyle korkutma veya o günahın çok çirkin bir biçimde ifade edilmesi ve bunu işleyenin de ebedi olarak Cehennem’de kalmayacağı ifade edilerek anlatılan günahlardır. Sahibi ebedi Cehennem’de kalmayacaktır. Çünkü Tevhid akîdesi üzere ölmüştür. Hatta tevbe etmeden ölmüş olsa bile, madem ki Allah’a iman ederek ve O’nu bilerek ölmüştür; o artık Allah’ın dilemesine kalmıştır. Dilerse onu cezalandırır; fakat ebedi Cehennemde bırakmaz. Bilâkis, Allah’a itaat edenlerin şefaatıyla onu Cehennem’den çıkarır. O gün şefaat edecek insanların en büyüğü, Muhammed -Sallallahu Aleyhi Vesellem-’dir. Allah dilerse bunları bağışlar, ikramı ve fazlı ile onu affeder. Şirkten başka her günahın Allah tarafından bağışlanması umulur. Allah -Azze ve Celle- Kitab’ında şöyle buyurur:

“Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bundan başka dilediğini bağışlar.” (en-Nisa: 4/48)

Allah Rasûlü de şöyle buyurur:

“Kim bu günahlardan bazısını işler ve Allah da onu gizlerse, onun durumu Allah’a kalmıştır. İsterse onu bağışlar, dilerse azap eder.”[1]

Gerçek budur. Velev ki günahı işleyen tevbe etmeden ölmüş olsun. Mu’tezile’nin ve Haricilerin iddialarının aksine, o ebedi olarak Cehennem’de değildir. Bu da Allah’ın rahmetidir ki, O kendini bilip iman edenleri, inkâr edip bilmeyenlerle bir tutmamıştır. Nitekim Allahu Teâla Kitab’ında şöyle buyurmaktadır:

“Yoksa kötülükleri işleyenler hayatlarında ve ölümlerinde, kendilerini, iman eden ve sâlih amel işleyen kimselerle bir tutacağımızı zannediyorlar?” (el-Casiye: 45/21)

“Müslümanları günahkarlarla bir mi tutacağız?” (el-Kalem: 68/35)

 

69. Ehl-i Kıble’den olan salih olsun facir olsun herkesin arkasında namaz kılınacağı ve onlardan ölenlerin cenaze namazının kılınacağı görüşündeyiz.

70. Onlardan hiçbirisinin ne Cennetlik ve ne de Cehennemlik olduğuna dair kesin tanıklıkta bulunamayız. Onlardan birisinin ne kâfirliğine, ne müşriklğine ve ne de münafıklığına onlardan böyle bir şey sâdır olmadıkça tanıklık etmeyiz. Aksine, onların gizli yanlarını Allah’a havale ederiz.

71. Kılıcı hakeden başka, Ümmet-i Muhammed’den hiç kimseye kılıç çekilmesi görüşünde değiliz.

 

ŞERH

 

Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat olarak, mü’minlerden olan her salih ve facirin ardında namaz kılarız. Ancak bunda salih insanın imamlığını zorluk olmamak kaydıyla öncelikli görürüz. Ancak sultanın tayin ettiği bir imam olur da bunun ardında namaz kılmamak fitneye yol açacaksa, kılınır. Bu da, onun, insanı küfre götürecek bir bid’at sahibi olmamasına bağlıdır.

Hâkezâ Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat, müslüman olarak ölen salih ve facirin üzerinde cenaze namazını kılmayı uygun görür. Ancak dinsiz olarak ölmüşse, üzerine kesinlikle cenaze namazı kılınmaz.

Kıble ehlinden olan herhangi bir insanın Cennetlik veya Cehennemlik olduğu kesinlikle söylenemez. Bilâkis onlardan iyilik yapanların kurtuluşunu diler, Allah’ın hesap sormasını da inkâr etmeyiz.

Kim de kötülüklerde bulunmuşsa ona acırız, Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyiz.

Hiçbir müslüman hakkında bir delil bulunmadıkça küfrüne, şirkine ve nifakına şahidlik yapamayız. Onların gizli yanlarını Allah’a bırakırız. Zira Allah her şeyi bildiği halde, insanlar ancak amellerin zahiri olanlarını bilebilirler.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, Allah’tan ve Rasûlü’nden emir olmayan bir konuda bir tek müslümanın bile öldürülmesini caiz görmez. Zira Rasûlullah -Sallallahu Aleyhi Vesellem- şöyle buyurmaktadır:

“Müslüman kimsenin ancak üç şeyle kanı helal olur...”[2]

“Ancak Allah katından kesin ve açık bir küfür olduğuna dair deliliniz varsa...”[3]

Allahu Teâla da Kitab’ında şöyle buyurmaktadır:

“Allah ve Rasûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleridir.” (el-Maide: 5/33)

 

Özet

 

Büyük günah işleyenlerin durumu Allah’ın rahmetine kalmıştır. İsterse onları cezalandırır, isterse affeder. İster facir olsun ister muttaki, her müslümanın ardında namaz kılarız ve cenazesinde bulunuruz. Kimsenin, kesin olarak Cennetlik veya Cehennemlik olduğunu söylemeyiz. Haklı bir sebep olmadan, hiçbir mü’mine kılıç kaldırmayız.

 

Konunun Anlaşılması İçin Sorular

 

1. Ehli Sünnet’in, büyük günah işleyen hakkındaki görüşü nedir?

2. Fasıkın ardında namaz kılınır mı?

3. Hangi meselelerde müslümanın katli mümkündür?


 

[1] Buhari, Kitabu’l-İman, Babu Alameti’l-İmani Hubbu’l-Ensar, 1/64 (11); Müslim, Kitabu’l-Hudud, Babu’l-Hududi Keffaretun Li Ehliha, 3/1333 (1709); Her iki rivayet de Ebu İdris Aid b. Abdillah ve Ubade İbnu’s-Samit’tendir.

[2] Buhari, Kitabu’d-Diyet; 12/201 (6878); Müslim, Kitabu’l-Kaseme, Babu ma Yubahu bihi Demu’l-Muslimi, 3/1303 (1676) Abdullah b. Mes’ud radıyallahü anh’ın rivayeti.

[3] Müslim, Kitabu’l-İmare, Babu Vucubi Taati’l-Umara fî Gayri Ma’siyetin. 3/1470 (42), Ubade İbnu’s-Samit Hadisi.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol