O'nun bu özelliği tüm eserlerinde olduğu gibi, bu kitabında da açıkça görülmektedir. O taasup, delilsiz taklit ve fikri donukluktan uzak, sadece Kur'an, sünnet ve ümmetin selefinin sözleriyle mukayyetti. Sırf şöhretli veya çok kitap yazmış oldukları için kimseye tabi olmadı. Dolayısıyla doğruluğu araştırılmadan meşhur kişilerin sözlerinin kabul edilmesini şiddetle eleştirmiştir.
Mesela:
"Biz, sana bu Kuran'ı vahyetmekle en güzel şekilde sana anlatıyoruz. Gerçek şu ki: Sen bundan önce elbette bilmeyenlerden idin:" (Yusuf: 12/3)
Ayeti kerimesinin tefsirinde şöyle dedi:
"Ayeti kerimede bulunan "inne" inneyi muhafifedir. Haberindeki lam, arapça ve Kur'an'ın anlamını bilmeyenlerin zannettikleri gibi, "nafiye" değil "Farika" lamıdır. (Müşkil ayetlerin Tefsiri sh: 196)
Aynı şekilde:
"Bilinsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur" (Necm: 53/39)
Ayeti kerimesinin tefsirinde İbn Zağuni'nin sözünü zikrederek onu şiddetle eleştirmiş ve şöyle demiştir:
"Bu sözlerin en rezilidir ve ayetin anlamını terzyüz etmektedir" (Müşkil Ayetlerin Tefsiri sh: 466)
Aynı şekilde dedesi Ebul Berkat'ın da bu ayet konusundaki tefsirini beğenmeyerek zayıf demiştir. (Müşkil Ayetlerin Tefsiri sh: 467)
|