Kur'an ve Sünnet
   
 
  MÜSLÜMAN KADININ KİMLİĞİ

MÜSLÜMAN  KADININ  KİMLİĞİ

 

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

 

     İçerisinde hayat sürdüğümüz şu vahşi dünya,hepinizinde şahit olduğu gibi korkunç bir şekilde bayağılaşma sürecine girmiştir.

                                 

    İnsanlar, İslam dininin getirmiş olduğu o güzel ahlaki değerleri beğen-memişler, yerine temelinde zulüm yatan insan uyduruğu kanunlar çıkarıp onları tercih etmişlerdir. Ve neticede ahlaki bozukluk, bayağılaşma,her türlü rezillik ve utanmazlık,sınır tanımayan oyun ve eğlenceler, danslar ve müstehcen müzikler,meyhaneler ve kadın ticareti başını almış yürümüştür….. Ve şu an insanlığın kısmı azamı, şehevi arzu ve isteklerinin esiri olmuş ve Allah’ın kendilerini yarattığı o tertemiz fıtrattan bütünüyle sıyrılmış vaziyete düşmüşlerdir.

 

    Değerli Müslümanlar ! unutmayın ki bu çirkin oluşumun içerisinde kadının çok büyük ve etkili bir rolü olmuştur ve hala da olmaktadır.

 

    Kadını,” haklarının elinden alındığı “ …. ve …. “ tarih boyunca geri plana itildiği “  yaklaşımıyla kandırmışlar ve “ kendisini hürriyete kavuşturma ve layık olduğu mevkiye getirme “ sıloganıyla da onu rezil ve rüsvay etmişlerdir…. İşte kadına en büyük ihanet bu yolla yapıl-mıştır.

 

    Maalesef bu gün kadın, bu siloganik aslı astarı olmayan sözlere aldanmış ve kendisine sunulan bir çok değerleri , - bilmeden anlamadan - elinin tersiyle kenara itmiştir…. Halbuki o tanımadığı İslam kendisine çok değer vermiş ve yine kendisine çok güzel haklar tanımıştır.

 

    İslam, kadın erkek arasında adalet anlamında eşitlikle gelmiş, adını saygın bir yere oturtmuş ve onun şanını yüceltmiştir. Onu, hakkı olan herşeye eksiksiz ulaştırmıştır…. Gücü,yetenekleri ve yapısına uyan alanlarda ona yetkiler vermiştir.

 

    Mesela, o da erkekler gibi mal-mülk sahibi olabilir. Şeriatın koyduğu kurallara uymak şartıyla ticaret yapıp, alıp satabilir. Okuması ve hayatında kendisine gerekli olan şeyleri öğrenmek te onu hakkıdır.

 

   Düşman baskısı olursa, o da dinini korumak için hicret edebilir…. 0 da rızası ve tercihine göre evlenebilir. 0 da erkekten nafaka ve diğer hakkı olan şeyleri taleb edebilir. Gerektiği zaman boşanma talebinde bulunabilir…… Yani hakları çiğnendiği takdirde onun da; kocasın dan, babasından, kardeş ve evladından miras alma hakkı vardır. Onun, karı olarak, kız olarak bacı veya anne olarak nafaka isteme hakkı vardır.     

    Alım-satım, ihtiyaç halinde çalışma, sadaka verme, hibe etme, vasiyet ve icare yetkisi de vardır.

 

   Kadının İslam dinindeki yeri ve değeri, ancak Kur’an’ın ve Sünnet’in bilinmesiyle anlaşılabilir…. Kur’an ve Sünnet hakkıyla bilinmez ise bunları bir insan nereden bilip tanıyacaktır.

 

   İşte İslam, kadına vermiş olduğu  bu değerden dolayı onu, saklanması gereken çok değerli bir mücevher olarak kabul etmiştir… Ve onun yabancı ellere geçmemesi için de bir çok tedbirler almıştır… Bu tedbir-lerin en önemlisi de bilindiği ve defalarca anlatıldığı gibi onun tepeden tırnağa örtünmesidir….

 

 

MÜSLÜMAN  KADININ  ÖRTÜSÜ

 

 

    Değerli Müslümanlar !  Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmak-tadır

 

 يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاء الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُوراً رَّحِيماً

 

“ Ey Nebi ! Hanımlarına, kızlarına ve tüm mü’minlerin kadılarına söyle ;  cilbablarını üzerlerine bürünsünler. Bu, onların tanınmaları ve eza edilmemeleri bakımından en uygun olanıdır.”

Ahzab : 59

 

    Hicabın Farz olduğunu anlatan en açık Ayet-i kerimelerden bir tanesi de budur. Ayeti celileye dikkat edilirse buradaki hicab emri, - bazılarının iddia ettiği gibi - sadece peygamberin hanımlarına veya kızlarına yönelik bir emir değildir. Bu emir, bütün müslümanların kadınlarına ve kızlarına da yönelik bir emirdir.…… Resulullah  s.a.v’in hanımları ve kızlarının özellikle anılmasının sebesi ise, üstün mevkilerinden ve aynı zamanda diğer kadınlar için örnek teşkil ettiklerinden dolayıdır.

 

    Ey Müslüman ! şurası çok iyi bilinmelidir ki hicab Ayet’leri, kadını tepeden tırnağa örtmek için gelmiştir… Ve en önemlisi, onun güzelliğinin ve çirkinliğinin kendisinden belli olacağı yüzünü örtmek için gelmiştir. Çünkü hicab Ayet’lerinden önce zaten Müslüman kadınlar örtülü idiler. Yani onlar çıplak olarak dolaşmıyorlardı….   Hatırlarsınız Allah Resulü s.a.v Mekke de işkence edilirken kızı Zeyneb’in yanına geliş şeklini ve Resulullah’ın da ona söylediği  ifadeleri. 

 

{ … Gamid kabilesinden Haris 'in oğlu Haris'den, diyor ki :  Biz Mina’da iken babama “ bu cemaat nedir “ diye sordum, babam dedi ki, onlar bir müneccim için toplanmışlardır. Haris diyor ki : Biz indik " başka bir rivayette de geldik " baktık ki, Rasulullah  s.a.v insanları tevhide ve imana davet ediyordu. Oradaki kalabalık ise Rasulullah'ın sözünü reddedip ona eziyet ediyorlardı. Gün yarıya varıp yanındaki kalabalık çekilince gerdanlığı görünen bir kadın ağlıyarak Rasulullah'ın yanına geldi. Kadının elindeki kadehte su bulunuyordu, bir elinde de mendil vardı. Onu Rasulullah'a sundu, Rasulullah sudan içti, abdest aldı. Sonra başını kadına doğru kaldırarak buyurdu ki :

" Ey kızım gerdanını ört. Babanın mağlup ve zelil olacağından korkma " “ Kimdir bu kadın ? ” dediğinde, “ O kızı Zeyneb’tir ” dediler. }

 

Tabarani  Mu’cemül kebir : 1.C. 245.S - İbni Asakir Şam tarihi : 4.C.46.S

 

 

    İşte bu ve emsali deliller, Müslüman kadınların Mekke de iken yüz-lerinin açık ama örtülü olduklarını isbat etmektedir…. Hicab Ayet’i ise Medeni’dir ve yüzün örtülmesi için gelmiştir.

 

   Bunun en açık ve en güzel delillerinden birisi, Aişe annemizin ıfk hadisesinde kullanmış olduğu şu ifadelerdir :

 

     ……. Ben Zekvan’ın “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun “ sözlerini işitince, hemen fereceme bürünüp yüzümü örttüm, halbu ki bu zat beni hicabtan önce tanırdı. “

Buhari : 10.c.4598.s - Müslim : 8.c.2770.n

 

   İşte bu açık ve net ifadeler, hicaptan önce kadının yüzünün açık olduğunu ve hicap emrinin ise kadının yüzünü örtmesi hususunda indiğini bildirmektedir.

 

{ … Allah resulü s.a.v şöyle buyurdular : " İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giymesin "

 

Buhari : 4.c.1730.s – Ebu Davud : 5.c.1826.n

 

    Şeyhül islam İbni Teymiye r.h " Nur suresinin tefsiri " adlı eserinin 56. sayfasında şöyle diyor :

 

" Bu da gösteriyor ki peçe ve eldiven o gün ihramlı olmayan kadın-ların giyimleri arasındaydı. Ve herkesçe maruftur. Böylece kadın-ların yüzlerini ve ellerini örtmeleri gerekir. "

 

   Değerli Müslümanlar ! gerek Peygamberimizin kadınlarının ve gerekse diğer Müslümanların kadınlarının hicaba bürünerek yüzlerine değin örttüklerini belirten hadisler pek çoktur…. Gelin onlardan bazılarını beraberce okuyalım.

 

{ … Enes r.a Hayber gazası ile ilgili kıssayı rivayet ederken Peygam-berimizin esirler arasında kendi nefsi için Safiye'yi ayırt edişini şöyle anlatır : " Rasulullah s.a.v  Hayber'den çıkınca onu henüz kendisi için almamıştı. Deve yaklaşınca Rasulullah ayağın dik tutarak Safiye'nin deveye binmesi için ayağını baldırına koymasına yardım etti. Safiye kaçındı ayağını koymadı sadece dizini Peygamberin baldırının üstüne koydu. Rasulullah onun üstünü örttü. Terkisine bindirdi şalını Safiye'nin yüzüne ve beline sardı. Sonra ayağının altından bağlayıverdi. Ve beraberinde eve götürerek hanımları arasına onu da girdirdi."  }

 

                             İbn-i Sa'd Tabakat : 8.c.87.s

                    

{ … Aişe r.anha’dan : Sevde hicabını çıkardıkdan  sonra bir ihtiyaç için dışarı çıktı. Sevde cüsse bakımından iri yapılı bir kadındı. Onu tanıyanlar hemen farkına varırlardı. Hattab oğlu Ömer onu görünce dedi ki : " Ey Sevde Allah'dan korkmaz mısın ki, bizim yanımıza örtünmeden geliyorsun ? Baksana nasıl çıkmışsın. Bunun üzerine Sevde gerisin geriye eve döndü. Rasululullah s.a.v de o an benim evimde akşam yemeğini yiyordu. Elinde de bir et parçası vardı. Sevde hemen Rasulullah'ın yanına gedi. Ve şöyle dedi : " Ey Allah'ın Rasulu, ben bazı ihtiyaçlarım için dışarı çıktım. Ömer ise böyle böyle dedi." Bunun üzerine gelen vahyi ilahide belirtilen Ayet’in hükmüne muvafık olarak Efendimiz buyurdu ki : " Öyleyse siz ihiyacınızı gidermek için dışarı çıktığınızda hicaba bürünümelisiniz. ” – Aişe der ki : Vahiy geldiği an da etin dikesi hala Rasulullah'ın elinde bulunuyordu. }

 

Buhari : Müslim : Ahmed : 6/56 – İbni Sa’d Tabakat : 125

 

{ … Aişe r.anha dan.Buyurdular ki  : " Biz Rasulullah'la birlikte ihramlı olduğumuz zaman süvariler yanımızdan gelip geçiyorlardı. Tam hizamıza geldikleri vakit her birimiz abalarımızı başımıza ve yüzümüze örterek yan tarafa sarkıtıyorduk. Bizi geçtikleri vakit tekrar açıyorduk." }

 

  Ahmed : 6/30 - Ebu Davud ve Beyhaki Hac mevzuunda zikretmişlerdir.

 

{ … Ebu Bekir kızı Esma'dan : Diyor ki : " Biz erkeklerden yüzümüzü örter, ihramlı iken örtmeden önce de taranırdık." }

 

 Hakim 1/454 de zikreder ve sahih olduğunu söyler. Zehebi de bu konuda ona muva-fakat etmiştir.

{ … Şeybe kızı Safiye'den diyor ki : Ayşe'yi, Kabeyi tavaf ederken peçeli olarak görmüştüm. }

 

   Burada şunu izah etmekte fayda vardır inşaallah : Bilindiği gibi Annelerimizin tavaf esnasında yüzlerini açmaları, Resulullah s.a.v’in şu umumi emrinden dolayıdır :

 

  " İhramlı olan kadın yüzüne peçe takmasın eline de eldiven giy-mesin "

Buhari : 4.c.1730.s – Ebu Davud : 5.c.1826.n

 

   Dolayısıyla bu ifadeler bize ; diğer kadınların da ihram hariç yüzlerinin kapalı olacağını anlatmaktadır.

 

    Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyım, şunları söylemektedir : “ Kadının ihram esnasında – peçeyi çıkarması hariç - yüzünü açmasının gerektiği hakkında bir tek harf dahi nakledilmiş değildir…” Daha sonra şunları söyler : “ Esmâ’dan sabit olduğuna göre o ihramlı olduğu halde yüzünü örterdi. Âişe de şöyle demiştir : “ Binek sırtında olan erkekler yanlarımızdan geçer ve biz o sırada Peygamber s.a.v ile birlikte ihramlı halde bulunuyor idik. Binekliler bizimle aynı hizaya geldiklerinde bizden herhangi bir hanım cilbabını yüzünün üzerine örterdi. Bu kişi geçip gidince biz de yüzümüzü açardık ”

Tehzibu’s Sünen : 2 . 350

 

{ … Ömer oğlu Abdullah şöyle diyor : Peygamber s.a.v Safiye'yi yanına alınca Aişe’yi halkın ortasında örtülü olarak görmüş ve tanımıştı. }

 

El – Albani der ki : İbn-i Sa'd 8. cildinin 97. safyasında bu hadisi zikrettikten sonra ravilarinin sıka olup isnadın yerinde  olduğunu bildirmiştir. Rivayet zinciri şu şekilde gitmektedir. Esed kabilesinde Abdullah oğlu Muhammed Süfyan bin Cüreyc’den o da Hasen bin Müslim’den o da Safiyye’den bize anlattı.

 

{ … Abdurrahman İbni Avf’ın oğlu İbrahim’den dedi ki : " Hattab oğlu Ömer son haccında Peygamberin hanımlarının da birlikte hacca gitmelerine izin vermiştir. Onlarla beraber Affan oğlu Osman’ı ve Avf oğlu Abdurrahman’ı da gönderdi. İbrahim diyor ki, Osman r.a Kabe’de şöyle bağırmıştı : “ Onların yanına kimse yaklaşmasın, kimse onlara bakmasın ” dedi. Onlar indikleri zaman Osman ve Abdurrahman topluluğun gerisinde idiler ve yanlarına kimse yaklaşmamıştı. }

 

El – Albani der ki  : Bu hadisi İbni Sad Tabakatı’nın 8. cildinin 152. sayfasında, şu rivayet zinciriyle zikretmişir. Bize Ata oğlu Velid Sad oğlu İbrahim’den, o da babasından, o da dedesi Ömer İbnül Hattab’dan rivayet etti..

Bu isnad hasen olup ravileri sika dır. Zehebi mizan adlı eserinde, Hafız lisan adlı eserinde irad etmişlerdir.

    Bütün bu hadislerden açıkça anlaşıldığı gibi Peygamber s.a.v’in devrinde  gerek peygamber hanımlarının ve gerekse diğer mü’min kadın-ların yüzleri peçeli idi…. 

 

   Ve tabiki daha sonra gelen fazilet sahibi kişiler de onların yolunu takip ederek peçe kullanmış ve yüzlerini örtmüşlerdir.

 

{ … Asım oğlu Ahvel anlatıyor : " Biz Sirin'in kızı Hafsa’nın yanına vardığımızda abasını hep şu şekilde yapardı : " Yüzünü ve gözünü örterdi. Biz ona derdik ki, " Ey Allah'ın rahmeti üzerine olasıca kadın. Allah'u Azze ve Celle Kur'an’ı keriminde buyurmuyor mu ki :

 

“ Evlenme arzusu kalmamış oturan – ihtiyar – kadınlara,süslerini açığa vurmamak şartıyla,dış esvaplarını çıkarmaktan ötürü sorum-luluk yoktur……. “  Nur : 60

 

Hafsa ise bunda ne var diyordu. Biz ayetin devamını okuyup " Şayet iffetlerini takınırlarsa kendileri için daha hayırlıdır " dediğimiz zaman. Ve o : " İşte hicabın şart olduğunu beliren hüküm budur." diyordu. }

 

Beyhaki : 7 / 83 – Albani Hicab : 48.s

 

    Hulasa değerli müslümanlar ! yukarıda Kur’an ve Sünnet’ten derleyerek sunduğumuz bu delillerden açıkça anlaşıldığı gibi, kadının  tepeden tırnağa örtünmesi onun üzerine vacip olan bir görevdir.

 

KADININ  EVDEN  ÇIKARKEN  KOKU  SÜRÜNMEMESİ

 

 

   Ve bu örtünmesinin yanı sıra yine kendisinin yararına olan bir çok güzel hükümler vazetmiştir İslam … Bunlardan bir tanesi de : Evinden dışarıya çıkarken koku sürünmemesidir.

 

   İslam, seddu’z zerai - yani kötülüklere engel olma veya set çekme - kabilinden koyduğu bu kaideyle, kadının evinin dışına çıkarken erkek-lerin nazar-ı dikkatlerini celbetmemek için güzel koku sürünmesini yasak-lamıştır.

 

{ … Ebu Musa el-Eş’ari r.a Rasulullah s.a.v’den şöyle naklediyor : “ Her göz zinacıdır. Kadın güzel koku sürünüp bir topluluğun yanından geçerse işte o da böyle böyledir ” yani zina etmiş gibidir. }

 

Ahmed : 4/398

 

{ … Zeyneb es-Sakafi r.a da, Rasulullah s.a.v’in :  “ Siz kadınlardan kim camiye çıkarsa sakın güzel koku sürmesin ” buyurduğunu nakletti. }

Müslim : 4/163 – Nesai : 8/133.

 

{ … Ebu Hureyre r.a.da, Rasulullah s.a.v’in : “ Hangi kadın üstüne buhur sürerse ; bizimle birlikte yatsı namazına gelmesin ”  buyur-duğunu rivayet etmiştir. }

Müslim : 4/163 - Ebu Davud : 4175.N

 

{ … Ebû Raham’ın azatlı kölesi Ubeyd şöyle rivâyet etmiştir : Ebû Hureyre r.a koku sürünmüş olarak mescide doğru giden bir kadınla karşılaşır. Ona şöyle der : Ey el-Cebbâr’ın câriye kulu, böyle nereye gidiyorsun ?. O da : “ Mescide ! ” der. Ebû Hureyre : “ Bunun için mi koku süründün ? ” Kadın : “ Evet ! ” der. O da der ki : “ Ben Peygamber s.a.v’in :  “ Eğer herhangi bir kadın koku sürünür de mescide böyle giderse, Allah Teâlâ, gusül abdesti alana kadar o kadının namazını kabul etmeyecektir ” dediğini duydum. }

 

Ebû Dâvûd :Teraccul : 7 - İbn Mâce : Fiten : 19

 

{ … İbn Huzeyme’nin rivâyeti ise şöyledir : Ebû Hureyre’nin yanından, kendisinden parfüm kokusu yayılan bir kadın geçti. Dedi ki : el-Cebbâr’ın câriyesi, nereye ? ” Kadın dedi ki : “ Mescide.” “ Parfüm mü süründün ? ” “ Evet.” Dedi. - Bunun üzerine Ebû Hureyre şöyle dedi - : “ Dön ve guslet. Zira ben, Resulullah s.a.v’in şöyle dediğini işittim : Allah, kendisinden koku - parfüm - yayılır bir hâlde mescide giden hiçbir kadının namazını, geri dönüp gusledinceye kadar kabul etmez.” }

 

İbn Huzeyme, Sahîh, hadîs nr.1682

 

    İşte bu hadisler, kadının koku sürünerek dışarı çıkmasını yasaklar. Zira bu fiiliyle ondan güzel koku yayılacaktır. Bu ise, erkeklerin ona yönelip bakmasına, ondan hazlanmasına ve ona meyletmesine sebep olacaktır.

  

    Değerli Müslüman ! unutmaki hoş koku, şehevi duyguları kamçılayan çok etkili  bir vesiledir. Bu yasak şu ilahi kelamın şumulü dahilindedir ;

 

“ …. Kapalı olan süs  güzelliğinizi bilsinler diye ayaklarınızı yere vurmayın …. “

 

   Çünkü bu Ayet, kadın için erkeği uyaracak ve kendisiyle meşgul edecek olan her türlü davranış, eylem ve görüntüyü yasaklamaktadır.

 

KADININ  ŞEFFAF, PARLAK  VE  DAR  ELBİSE  GİYMEMESİ

 

   İslam’ın kadını koruyup kollama amacına yönelik olarak koyduğu engellerden ve yasaklardan bir tanesi de ; ince, şeffaf ve bedenini gös-terecek, sezdirecek elbise giymekten onu menetmesidir.

 

   İşte bu türden kadının vücudunu sıkan, uzuvlarını belli eden dar elbiseler giymek, çıplak olmakla aynı anlamda zikredilmiştir. Yani, örtünmenin mantığını bu şekilde bozan bütün giysileri İslam  haram kılmıştır….

 

   Unutmayalım ki kadının bu tür dar ve şeffaf elbiseyle dışarıya çıkması, fitnenin en önde gelen temel sebeblerindendir. Bu şekilde giyinip kuşanan kadınlar, lanetlenmiş ve cehennem namzeti olan kimseler olarak vasıflandırılmışlardır.

 

{ … Ebu Hureyre r.a’dan gelen bir hadislerinde Allah Rasulü s.a.v şöyle buyurmaktadır :  “ Cehennem ehli iki sınıf insan var ki öylesini hiç görmemiştim : Bir sınıf, elindeki sığır kuyruğuna benzer kırbaçlarla insanları döver. Birisi de, giyinmiş ama çıplak kadın. Yürüyüşlerinde sağa sola yaylanır ve çalkalanırlar. Başları ise zayıf deve hörgücü gibi yapılmış vaziyette... Bunlar Cennete asla giremezler. Kokusunu da alamazlar. Halbuki onun kokusu şunun şunun yolundan alınır.” }

 

Ahmed : 2/355-356 - Müslim, Beyhaki, Malik

 

    Hadisin metninde geçen “ mailat ” sözü , yürürken kırıtarak ve omuzlarını gererek yürümeyi ifade eder. “ Mailat ” başa tarak veya taç şeklinde takılana da denir. “ Mümilat ” ise bu durumda ; deve hörgücü gibi taç takma, saçı topuz yapıp tepede toplama anlamına da gelir ki ;  bu da kadını güzel gösteren ve kibir alameti olan bir şeydir.

 

{ … Abdullah bin Ömer r.a dan gelen başka bir rivayette ise Allah Resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır : “ Ümmetimin sonrakileri arasında bazı adamlar olur ki ; binek hayvanının semerine benzer şeye binerler ve mescidlerin kapısında inerler. Kadınları ise, giyinmiş çıplaktırlar. Başlarında zayıf deve hörgücü gibi bir şey vardır. Onlar lanetliktir. Sizden sonra bir ümmet gelse, kadınlarınız onlara hizmetçi olurdu, tıpkı sizden öncekilerin size hizmetçi olduğu gibi.” }

 

Ahmed : 2/323 – İbni Mace :

 

    Değerli Müslümanlar ! herhalde zikredilen bu iki hadisteki : “ Giyin-miş çıplak kadın ” tanımlamasından kastın ne olduğu gayet açık ve nettir…

    Bu, tıpkı günümüzdeki daracık ve incecik biblo elbiseler gibi süslü püslü giyinen kadın demektir…. Ya da daracık sıkma kot pantolonu giyinerek vücudunun en mahrem yerlerini dahi teşhir eden kadın ve kız demektir……Ve hatta - güya örtünüyorum diye - daracık pardüsüler giyinerek vücut hatlarını ortaya koyan bazı zavallılar demektir.

 

   Rabbim bütün Müslümanların kadın ve kızlarından bu durumu uzak eylesin … Hatta bu çirkin hal öyle ilerledi ki, inanın bu gün kadın ve kızların vücutlarının ortası kapalı, altı, üstü, başı, göğsü, boynu, saçları, gerdanı, bacakları, açık bir şekilde sokaklarda dolaşmaktadırlar…..

 

  Bunun anlamı nedir dersiniz ?... Bu, fıtrattan ayrılıp çıplak vahşete geçiş değil midir…. Halbuki Cenab-ı Hakk Ademoğluna seslenerek şöyle buyurmaktadır :

 

“ Ey Ademoğulları,  size çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size süs kazandıracak bir giyim indirdik. Takva ile kuşanıp - donanmak ise, daha hayırlıdır. İşte bunlar, Allah'ın Ayet’lerindendir. Umulur ki öğüt alıp düşünürler. “

                            

“ Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini soyarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraf-tarları, sizleri görmektedirler…… “  

A’raf : 26 – 27

 

    Öyleyse ey Ademin kızları Rabbinizin bu çağrısına icabet edin ve örtünün …cehenneme girmek için hazırlık yapmayın. 

 

    İslam sizi değerli mücevher kabul etmiş ve saklı olmanızı istemiştir.. Öyleyse neden bu değere nankörlük ediyorsunuz… ?  Bu halinizle nereye gidiyorsunuz ey kadınlar topluluğu ? …. Nedir bu dar ve şeffaf elbiseler ? …. Bu haliniz sizi yaratan rabbinize karşı gelmek değil midir ?     

 

   Düşünmüyor musunuz hiç ? … Bu şeffaf elbiselerle veya daracık giysilerle örtünmek neye yarar ? …   Bunun adı giyinik çıplaklık değil midir ? … Bu durumdaki bir kadın örtülü sayılır mı hiç… ?

 

    Değerli Müslüman ! unutmaki biraz önceki zikredilen ikinci hadiste müthiş bir mucize tecellisi vardır…. Ne yazık ki bu gün, hadisi şerifte sözü edilen adamlar, lüks arabalarına binerler ve cami önlerinde inerler. Karıları ve kızları ise sözde giyinikler, ama daracık ve şeffaf elbiseleri ile giyinik çıplaklara benzerler. Bunları alarak camilerin kapılarına kadar getirirler. Ama ne yazık ki kendileri camiye namaz için girerken onlar kapı önünde bu halleriyle beklerler.

{ … Usame bin Zeyd r.a dedi ki : Rasulullah s.a.v bana, Dihyetü’l-Kelbi’nin hediye ettiği kalınca bir kıptiye giydirdi. Ben de bunu hanımıma verdim, o giyindi.  Rasulullah s.a.v bana : “ ne oldu, niçin kıptiyeyi giymiyorsun “ dedi. Hanımıma verdim deyince : “ Öyleyse söyle ona altına bir iç gömlek giysin. Çünkü, vücudunun yapısını belirteceği endişesindeyim ” buyurdu. }

Ahmed : 5/205 – Beyhaki : 2/234

 

    Bu hadiste de anlatıldığı gibi, kadının kıptiyesi altına “ gilale ” giymesi Resulullah s.a.v tarafından emredilmiştir. Öyleyse bu, elbisenin beden özelliğini yansıtmasını önlemek için bir prensiptir……….. Ve bu emrin de “ farziyet ” ifade ettiğinde şüphe yoktur.  

 

   Bunun içindir ki Şevkani r.h şöyle der : “ Bu hadis, kadının vücudunun şeklini şemalini vasfetmeyecek bir elbiseyle örtünmesinin farz olduğuna delildir.

  Neylül Evtar : 2/115

 

    İmam Malik, Muvatta’sın da Mercane’den naklederek der ki : Hafsa binti Abdurrahman Rasulullah’ın hanımı Aişe’nin yanına girdi. Hafsa’nın ince bir başörtüsü vardı. Aişe onu ikiye katladı ve kalın bir başörtüsü yaptı.

 Muvatta : 1718 – İbni Sa’d : 8/71

 

{ … Hişam bin Urve r.a’dan rivayet ediliyor. Münzir bin Zübeyr Irak’tan dönmüş ve   Ebu bekr r.a nun kızı Esma’ya marukuh diye anılan ince ve değerli bir kumaş elbise göndermişti. 0 da gözleri görmediği için eliyle elbiseye dokunarak :

- Of..götürün elbisesini geriye, bu Munzir’e ağır gelir, dedi. 0na denildi ki : Anacığım bu şeffaf değil. Tekrar dedi ki :  Değil ama vücudu tam sarar. Sonra ona ayni tip ama ince olmayan bir elbise satın aldı. Ve onu kabul edip, bak böylesi giyilir, dedi. }

İbni Sa’d : 8/252

 

    İşte butün bu deliller, kadının vücudunu sıkan, uzuvlarını belli eden dar ve şeffaf elbiseler giymesini  ona yasaklamıştır.

 

MÜSLÜMAN KADININ TAKILAR HUSUSUNDA KİMLİĞİ

 

   Değerli kardeşlerim ! Unutmayalım ki, islamın takılar hususunda da hanımlara özel ve güzel nasihatleri vardır….. Ve bu da ; altın takınma hususunda onları tiksindirmesidir….

 

{ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v : Kim sevgilisine ateşten bir yüzük takmak hoşuna giderse ona altından bir yüzük taksın. Kim sevgilisine ateşten bir gerdanlık takmak hoşuna giderse ona altından bir gerdanlık taksın. Kim sevgilisine ateşten bir bilezik takmak hoşuna giderse ona altından bir bilezik taksın. Ancak size lazım olan gümüştür onu takınız,buyurdu. }

 

Ahmed : 8919 - Ebu Davud : 4236, Hatib tarih : 8/459 – İbni Munzir : 1/273

 

{ … Sevban r.a şöyle dedi : Hubeyre’nin kızı Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve SeIIem in yanına elinde büyük yüzükler olduğu halde girdi. Rasulullah Sallaitahu Aleyhi ve Sellem elindeki çubukla onun eline vurmaya başladı ve : Allah ‘ın eline ateşten yüzük takması seni sevindirir mi ? , buyurdu. Hubeyre’nin kızı durumu şikayet için Fatıma Radiyallahu Anha’nın yanına girdi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Fatıma’nın yanına girdi. Sevban dedi ki : Ben de Rasulullah s.a.v ile beraberdim. Fatıma boynundaki zinciri çıkararak : Bunu bana - kocasını kasdederek - Hasanın babası hediye etti. dedi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve SelIem : Ya Fatıma ! İnsanların Mu hammed‘in kızı Fatıma‘nın elinde ateşten bir zincir var, demeleri seni sevindirir mi ? , buyurdu. Sonra kızını şiddetle kınadı ve oturmadan çıktı. Fatıma r.anha o zinciri sattı, yerine bir köle aldı ve onu azad etti. Bu haber Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve SeIleme ulaştığın da : Fatıma‘yı ateşten kurtaran Allah‘a hamd olsun, buyurdu. }

 

Nesei : 5107 – Ahmed : 5/278 – Hakim : 3/1 521 53 - Taberani M. Kebir : 1448, Tayalisi : 990 - İshak bin Rahavey Müsned : 4/237

 

{ … Aişe Radiyallahu Anha dan şöyle rivayet edilmiştir : Nebi s.a.v Aişe’nin elinde altından iki bilezik gördü ve ona : Onları at, onun yerine gümüş iki bilezik edin, sonra onları zaferanla sarart , buyurdu. }

 

Nesei : 5110 – Kasım es-Sarkasti Garibul Hadis : 2/76 – Hatib Tarih : 8/459 - Bezzar : 3007 – Taberani : 23/641

 

{ … Ummü Seleme Radiyallahu Anha şöyle dedi : Boynumda arpa taneleri şeklinde altın bir kolye vardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem içeri girdi. Onu istemediğini göstererek ondan yüzünü çevirdi. Şunun süsüne bakmayacakmısın ?, dedim. Rasulullah Sallaliahu Aİeyhi ve selem : Onun süsünden yüzümü çeviriyorum, buyurdu. Onu kopardım, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem bana yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu :

Biriniz gümüşten bir takı edinse onu zaferanla sarartsa ve o şekilde kullansa ne zararı olur ! . }

 

Ahmed : 26744 – Heysemi M.Zevaid : 5/148 - Taberani M.Kebir : 23/968, Abdurrezzak : 11/71 - Harbi Garibul Hadis : 5/30

 

{ … Muhammed bin Sirin r.h dan : Ben, Ebu Hureyre Radiyallahu Anhu yu kızına şöyle derken işittim : Altın takma ! Senin aleyhine alevli ateşten korkarım. }

Abdurrezzak : 19938

 

   Şeyh el- Albani  r.h şöyle dedimştir : İbni Asakir şu haberi tahric etmiş-tir :

 

{ … Ebu Hureyre r.a ya kızı şöyle dedi : Genç kızlar beni ayıplıyorlar ve bana : Baban seni altınla süslemiyor, diyorlar. Ebu Hureyre r.a : Sen onlara ; Babam benim aleyhime alevli ateşten korktuğu için beni altınla süslemiyor,diye cevap ver, dedi. }

 

İbni Asakir Tarihi Dımeşki : 19/1,24/2 – Abdurrezzak : 19935 - Albani Zifaf : 244

 

{ … İbni Abdil hakem r.h şöyle zikretti : Ömer bin Abdülaziz  r.h ın kızı ona bir inci tanesi gönderdi ve : Eğer onun eşini bana gönderirsen kulağıma takacağım, dedi. Ömer bin Abdülaziz r.h ona iki tane kor ateş gönderdi,sonra : Bu iki koru kulağına takmaya dayanabilirsen sana onun eşini gönderiyorum,dedi. }

 

Albani Zifaf : 245 - Siyretu Ömer bin Abdulaziz : 163

 

ERKEĞİN KADINA DOKUNMASININ VE ONUNLA MUSAFAHA

 

YAPMASININ HARAMLILIĞI

 

    Değerli Müslümanlar ! İslam, fitneyi kaldırmak ve ona vesile olacak bütün vasıtalarını da yok etmek için, kadınla tokalaşılmasını ve onunla kucaklaşılmasını da yasaklamıştır.

 

   Yani erkek için, yabancı kadının bir uzvunu veya bedeninden bir bölgeyi ellemesi ve tutması kesinlikle helal değildir…. Tabi ki aynı şekilde kadına da karşı cinsi olan erkek yasaktır......  Onun da tedbirli olması ve   - şer’i bir özür bulunmaksızın – erkeğin vücudundan her hangi bir bölgeyi ellemesi – ona da haram dır…..

 

    Şer’i bir özür ise ; Zaruri olarak tedavi ve benzeri gibi şeylerdir ki,  bunlar müstesnadır…. Çünkü ; “ zaruretin hükmü, iradeye bağlı olanın hilafınadır. “ Ama aynı işi görecek kendi cinsi varsa,bu ona helal olmaz.

 

    Unutulmamalıdır ki, karşı cinslerin birbirini ellemesi, bakıştan daha tehlikelidir. Yani bakıştan sonra gelen ikinci tehlikeli adımdır... İslam buna el zinası olarak isim vermiştir….

 

   İslam, bu yasak ve çirkin davranışa karşı ciddi bir savaş açmıştır. Hedefi ise, şehveti kamçılayıp insanı şeytanın peşinden sürükleyen bu hali önlemektir...

 

   Resulullah s.a.v’in ümmetine öğrettiği şey de zaten ; kadınlarla musa-fahanın yapılmayacağıdır… Onun gösterdiği yol, bütün insanlık için en yüce örnek ve esas alınacak tutumdur. Çünkü doğruluğun, faziletin ve ahlakın ölçüsü ondadır.

 

{ … Aişe r.anha – beyatlaşma hadisesi ile alakalı - şöyle buyurur : “ Vallahi onun eli beyatta asla bir kadının eline değmedi. Onlar onunla sözle beyatlaşırlardı. Siz de beyatınızı böyle yapın.” }

 

Buhari : 6.c.2536.s – Müslim : 13/10-11

 

{ … Aişe r.anha yine : “ Rasulullah’ın eli kendi mahremi olmayan bir kadının eline asla değmedi ” buyurdular. }

 

  Buhari : 15.c.7068.s Müslim ve bu lafızla da Ahmed de var.

 

{ … Ümeyme binti Rakika r.anha dan gelen rivayette şöyle diyor : Rasu-lullah s.a.v’e   Ensardan bir grup kadınla birlikte beyat etmeğe geldik. Dedik ki ; Seninle, Allah’a ortak koşmayacağımıza,hırsızlık yapmaya-cağımıza, zina etmeyeceğimize, önümüzde arkamızda iftira ile bühtanla gelmeyeceğimize, sana maruf olanda asi olmayacağımıza,  beyata geldik. Rasulullah s.a.v duyurdu ki : “ Yani gücünüzün yettiği ve başaracağınız şeyde.” Biz de : Allah ve Rasulü bize merhametlidir. Hadi bizimle beyatleş ya Rasulullah, deyince Rasulullah : “ Ben kadınlarla tokalaşmam. Ama yüz kadına sözüm bir kadına sözüm gibidir.” buyurdu. }

Ahmed : 6/356 – Tirmizi : 2/395 – Nesei : 6/134

 

   İşte Resulullah s.a.v’in gösterdiği yol budur… Unutmayın ki onun rehberliği her konuda olduğu gibi bu konuda da bereketlidir. Biz ona uyarız. Frenklerin, adetlerine, örflerine ve geleneklerine uymayız.

 

   Kadınla musafaha, kucaklaşma , öpüşme veya ona dokunma konu-sunun şiddetinden dolayıdır ki bakın Allah Resulü s.a.v bir hadisi şerif-lerinde ne buyurmaktadır :

 

{ … Ma’kil bin Yesar r.a’dan : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : “ Bir erkeğin, helalı olmayan bir kadına dokunacağına, kafasına demir iğne çakıl-ması ondan daha hayırlıdır...” }

 

Terğib ve Terhib : 3799 - Taberani : 20/212 - Sahihu’l Cami’ : 4921 - Camiu’s Sağir : 3.c.3201.N

 

   İşte bu tehdidi duyan samimi bir erkek veya bir kadın, kesinlikle karşıtı olan cinsle asla musafaha etmez…. Çünkü bu olay öyle sıradan ve basit bir olay olmuş olsaydı, Allah resulü s.a.v bu kadar sert ifadeler kullan-mazdı.

 

   Bilinen bir gerçektir ki,Allah resulü s.a.v bu ümmetin en ahlaklısı,en faziletlisi ve en fazla nefsine hakim olan bir kimse idi. Ama buna rağmen hiçbir kadınla tokalaşmamıştır…. Öyleyse o yapmadıysa, başkasının hiç yapmaması gerekir.

 

 

TEK  ÖRTÜ  ALTINDA  İKİ  KADININ  YATAMAYACAĞI

 

   Değerli Müslümanlar ! İslam, tek örtü altında iki kadının yatmasını  yasakladığı gibi , hatta bir kadına, çıkaracağı fitne açısından, konuştuğu bir kadının özelliklerini, kocası seyredercesine anlatması dahi caiz değildir ”

 

{ … İbni Mes’ud r.a’dan : “ Rasulullah s.a.v buyurdu ki : Sakın kadın kadına çıplak bedenini değdirmesin ve kocasına seyrettirircesine başka bir kadını anlatmasın. }

Ahmed : 1/380 - 464 - Buhari : 11/252.

 

{ … Cabir r.a da diyor ki ; Rasulullah s.a.v : “ Erkekle erkeğin tek örtü içinde kalmasını ve kadınla kadınında tek örtü içinde bulunmasını menetti.” }

Hakim : 4/287

 

{ … Ebu Said el-Hudri r.a dan. Rasulullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor : “ Bir erkek başka bir erkeğin avret yerine bakmasın. Kadın da kadının avret yerine bakmasın. Erkek erkekle tek elbise içinde bulunmasın. Kadın da kadınla bulunmasın.” }

 

Ahmed : 3/63 - Müslim : 4/30 - Ebu Davud : - Tirmizi :

 

    Evet değerli Müslüman, gerçekten de bir kadının diğer bir kadını bir yabancı erkeğe anlatması müthiş bir fesadtır…. Peki gerdek odasına girer gibi süslenip püslenip sokağa çıkan, hiç bir gizli yerini bırakma-yanların durumu nedir acaba ?

 

   Caddeler pazarlar, parklar dopdolu... İşte çağdaş dedikleri kadın bu halde…. İnanın, bayağılaşa bayağılaşa öyle bir rezil hale girdiler ki ; düşüklüğün en alt derecesine indiler. Hatta artık onlar için düşüklük derecesi de tükendi.  

 

{ … Behz ibn Hakim’in dedesi Muaviye bin Hayda r.a dan. Ben : Ey Allah’ın Rasulü : “ Avretimizi kimden ve nasıl koruyalım ? dedim. Cevaben : Avretinizi, nikahlı karınız ve cariyenizin dışında herkesten koruyun.” buyurdular. Ben : Halkın birbirinden sakınması zorsa ne yapalım ? dedim. Buyurdu ki : Hiçbir ferde elinden geldikçe göster-memeye bak... Peki tek başımıza olursak ne yapalım dediğim de : Allah kendisinden utanılmaya, insanlardan daha layıktır, buyurdular. }

 

Ebu Davud : 4.c.4017.N – Nesai - Tirmizi : İbni Mace :

 

   Evet değerli Müslümanlar ! unutmayın ki bütün bu tedbirler, kadını ve erkeği korumak ve fitneye düşmesini önlemek içindir.. Bu özellikler ve güzellikler İslam şeriatının üstün hikmetlerindendir…. Bu şerefli dininden ötürü Allah’a bol bol hamdu senalar olsun.

 

 

KADININ  UMUMİ  HAMALARA GİTMESİ  VE  EVİNİN  DIŞINDA

 

  SOYUNMASI  HARAMDIR

 

    Değerli Müslümanlar ! unutmayın ki zaruret olmadan, kadının umumi hamamlara gitmesi ve evinin dışında soyunması da yasaklanmıştır.

 

   Çünkü hamamlar tam bir çıplaklık yeridir. Oraya temiz olanların yanında ahlaksız kadınlar da gelirler. Hatta bazen cinsi sapık kadınlar, kadın vüçudundan zevk alma fırsatını buralarda bulurlar. Onu da götürüp kocaları veya başka erkeklere anlatırlar. Onun içindir ki Allah  Rasulü s.a.v’den bu kapıyı kapatan bir çok ifadeler varid olmuştur….. Yani fitnenin önlenmesi ve  ahlaksızların hevesleri  kırılsın diye,İslam bu manada da önlamler almıştır.

 

{ … Ebul-Meylah’dan: Şamlı bir grup kadın Aişe r.anha nın yanına girdileri. Aişe :  siz kimlerdensiniz dedi. Onlar : Şamlıyız, dediler. Aişe annemiz tekrar : Galiba siz, kadınları hamama giden yöredensiniz,öyle mi ? dedi. Onlar evet, deyince : Ama dikkat edin ben, Rasulullah’dan duydum buyurdular ki : “ Bir kadın evinden başka bir yerde, elbisesini çıkardı mı, Allah ile arasındaki bağı koparmış olur. “ }

 

Başka bir rivayet de ise : “ Allah ile kendi arasındaki haya perdesini  yırtmış olur “ buyurdular. }

 

Ahmed : 6/173 - Ebu Davud : 4010 – Tirmizi : 4.c.2954.n – İbni Mace : 9.c.3750.n

 

{ … Ümmüd-Derda r.a’dan.Dedi ki : “ Ben hamamdan çıktım. Rasulullah s.a.v’e rastladım. Dedi ki : “ Ümmüd-Derda nereden ? ”  Dedim ki :  Hamamdan geliyorum. Allah resulü s.a.v buyurdu ki : Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki ; Bir kadın anasının evinden başka birinin evinde soyundu mu,bu kadın kendisi ile Rahman’ın arasın-daki perdeyi yırtıp atmış demektir. }

 

 Ahmed : 6/361. Heysemi Zevaid de Tabarani’den sahihliğini nakletti.

 

    Kadın, kendisi ve karşı cinsinin hayrı için örtünmek ve yabancı erkekten korunmakla emrolunmuştur. 0 kadar ki, kocası hariç hiç kim-senin yanında, tek başına açılmaması ona emredilmiştir.

 

   İşte bu ve emsali delillerde ifade edildiği gibi, zaruret gibi bir durum yokken, kadının başka yerlerde soyunması haramdır…. Bu hükme ters hareket eden bir kadın, Allah ile kendi arasındaki haya perdesini yırtmış demektir.

 

    Peki bu kadar açık ve net delillerin karşısında, ilimden yoksun bir takım alim kisvesindeki kişilerin kadınların, sahillere gidip, denize girmesine ve kadın kadına olursa bir şey lazım gelmeyeceğine dair verdikleri  fetvalara ne demeli… ?

 

    Ne yazık ki acaib bir zamandayız... Bırakın kadınların kadınlar yanında soyunmalarını, bu gün sahillerde erkeklerle karma bir şekilde yan yana gelip soyunanlar ve denize girenler sözkonusudur.

 

    Hayalı ve Müslüman bir kadın, bu halde asla erkeklerle karışmaz.  Hatta kardeşlerinin yanında bile açılmaz…. Ne diyelim Allah hidayet versin…Nerede kalıyor bu kadınların yaşantısı… ve … nerede kalıyor kadının kocasının evi dışında soyunmasını yasaklayan ve hamamlardan meneden hadis metinleri.

 

{ … Cabir Bin Abdullah r.a’dan : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimse hanımını hamama göndermesin. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimse, peştemalsız hamama girmesin. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimse, üstünde içki bulunan sofraya oturmaz.” }

  Ahmed : 3/339 – Tirmizi : 4.c.2952.n

          

{ … Eyub el-Ensari r.a’dan : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : Allah’a ve ahiret gününe inanan kadınlar,umum hamamlara girmesinler. }

 

Taberani Kebir : 4 - 147

 

   Hamam, bilindiği gibi terleyip yıkanılacak yerdir… Bu, setri avrete riayet etmek şartıyla erkeklere mübahtır... Kadınlara ise yasaktır. Çünkü kadının elbisesini çıkarması tehlikeyi başlatır ve şer ve fitneyi harekete geçirir…

 

    Bunun tehlikesini anlamak için umumi yüzme yerlerine, kadın ve erkeğin soyunup daldığı plajlara ve yüzme havuzlarına bakabilirsiniz..

 

   Bu rezalet maalesef bütün İslam ülkelerine yayılmıştır. Buna inanın tarihte bile bir örnek bulamazsınız.

 

EVLERE  VE  ODALARA  GİRERKEN  İZİN  İSTEME

 

    Bu dinin en güzel prensiplerinden birisi de ; başkasının evine girerken izin istenmesidir…. Bu, kadın için de erkek için de aynıdır.

 

   Allah’u Teala şöyle buyuruyor : “ Ey inananlar ! İzin almadan ve selamsız sabahsız, sakın evinizden başka bir eve girmeyin. Eğer iyi düşünürseniz bu  - tedbirli - davranışınız sizin için daha iyidir. Evde kimse yoksa, ta ki izin verilinceye kadar girmeyin. Geriye dönün denilirse dönüp gidin... Bu sizin için daha temiz bir yoldur.  Allah yaptıklarınızı bilendir. “

Nur : 27- 28

 

    İşte İslam dininin mükemmel prensibi... Öyle ki, sadece fitneyi ve şerri göğüslemekle kalmıyor. Ona götürücü bütün vasıta ve vesileleri de söküp atıyor…. İslam izin istemeyi ölçü olarak bildirirken, en güzel sonucu da gösteriyor. Yani evlere girmeyi yasaklarken orada sahibiyle anormal karşılaşmayı yasaklamış oluyor… Evde bir kimse olmasa bile ; izin isteme prensibine saygılı olmayı ve kimse olmayınca da izin çıkmamış sayılmasını istiyor. Evdekilerin müsait olmaması durumunda açık yüreklilikle müsait olmadığının söylenmesini ve karşı tarafın da buna bozulmamamsı gerektiğini öğretiyor.

 

   Ve yine Rabbimiz buyuruyor ki : “ Çocuklarınız artık büluğ çağına geldiklerinde, tıpkı kendilerinden öncekiler gibi yanınıza girmek için izin istesinler...”

 Nur : 59

 

    Bunun anlamı ise : Kız veya erkek çocuklar ;  büluğ çağına erdikleri zaman ; onlar da aynen büyükler gibi izinsiz anne ve babalarının yanına girmesinler.

 

   Şu bilinen bir gerçek ki ; şeriatın izin konusundaki hükmündeki gaye, eve girince orada avrete bakma ihtimalinden sakındırmakdır… Yani, bakarsın ki ev halkından birisi, görülmesini istemediği bir halde olabilir. Bununla karşılaşan da, hoşlanmayacağı bir şeyi görme durumunda kalabilir... Yahut da bu bakış,evin bir sırrına muttali olan bir bakış olabilir.  

 

{ … Beni Amir’den bir adam, Rasulullah s.a.v’den izin istedi. o da evde idi. Adam giriyorum dedi. Rasulullah ise hizmetçisine : “ çık şu adama izin istemesini öğret. Ve de ki ; Selamun aleykum de, sonra gir.” Adam da bunu duydu. Ve “ selamün aleyküm gireyim mi ? ” dedi. Nebi s.a.v de ona izin verdi. }

 Ebu Davud : 5177.n 

 

{ … Cabir r.a anlatıyor : Babamın borcu için Rasulullah s.a.v gidip kapıyı çaldım. Peygamber s.a.v :

- Kim o ? deyince, Ben de : - “ Ben ” dedim. Raslullah s.a.v de “ ben, ben” diye tekrarlayıp adeta bunu hoş görmemiştir. }

Buhari : 13.c.6194.S

 

{ … Ebu Said El-Hudri r.a’dan diyor ki ; ben Ensar meclislerinden birinde oturuyordum. Aniden Ebu Musa geldi. Ona dedik ki ; ne o heyecanın?  0 da : Ömer bana yanına gitmeyi emretti. Gittim ve kapıyı üç kez çaldım, bana girmek için izin vermedi. “ Sonra da beni çağırdı. Ben de : Rasu-lullah sa.v’in ; “ siz üç kere izni tekrar edin verilmezse geri dönün ” buyurduğunu söyledim. Bu sefer de, buna sen bir delil getirmelisin, dedi. Ebu Said de : Senin için küçük bir çocuk bile şahitlik edebilir, dedim ve kalkıp beraber gidip ona şahidlik ettim. }

 

Ebu Davud : 5.c.5177.N

                                                                                                                                                        

    İşte bu hadis-i şerifler, izin istemenin vücubiyetine delalet eden hadisi şeriflerdir….Bu ise selam vererek üç keredir.  

 

{ … Sehl bin Sa’d r.a dan şu hadis-i şerif rivayet edilmiştir : Bir adam, Rasulullah kendi odalarından birinde bir aletle saçlarını tararken delikten onu seyrediyordu. Rasulullah s.a.v onu görünce : “ Beni seyrettiğini eğer görseydim, bu odunu gözüne dürterdim. Çünkü izin isteme bu göz yüzünden esas kılındı,buyurdu. }

 

Ahmed : 5/335 – Buhari : 12 / 489 - 490

 

{ …  Ebu Hureyre r.a Rasulullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor : “ Bir kimse izinsiz senin evindeki halini seyrederse, ona taşla müdahale edip iki gözünü çıkarsan, sana sorumluluk yoktur.” }

 

Başka bir rivayette ise ; “ İzinsiz bir kimsenin evinin halini seyredenin gözlerini çıkarmak caizdir.”

 

Yine bir başka nakilde de : “ İzinsiz birilerinin evini dikizleyenin gözünü çıkarılırsa, o gözler hederdir – yani cezası yoktur - }

 

Buhari : 15/268 - Müslim : 14/138

 

Nevevi der ki ; izin isteme meşru ve emir gereğidir. Bu meselenin gayesi, mahreme kimsenin bakmamasıdır.  

Şerhu Müslim : 14/137

 

İbnü Hacer El-Askalani konuyla ilgili şunları söylemektedir : ” Buradan şu hüküm çıkar. İzin alma her ferde ve hatta mahreme bile meşru vazife kılınmıştır. Çünkü maksad, kişinin uygunsuz  halde yakalanmamasıdır.

 

Fethu’l Bari : 13/262

 

Nitekim sahabeden bir çok rivayetler nakledilmiştir : Bunlar, iznin meşru şeri bir ölçü olduğunu ve bunun, ana-baba ve kardeşler için de aynı olduğunu belirtir mahiyettedir.

 

{ … Enes r.a dan : Rasulullah s.a.v evindeydi. Bir adam onu dikizledi. Ona bir okun sapını uzattı. Adam geri çekildi. Bir başka rivayette İse : Onu okla korkuttu, gözüne dürtmek için bekledi... “ }

 

  Buhari : 13/ 262 – Müslim : 14/137

 

    İşte bütün bunlar ; kapı kilitli olduğu zaman, ya da örtülü - perdeli -olduğu haldedir. Eğer açık olursa, perdesiz bulunursa ; artık gözü kayan için bir şey denemez…. Tabi ki ani görüşten sonra yüzünü çevirmesi kaydıyla...

 

{ … Ebu Zerr r.a’dan nakledilen rivayette ise : Rasulullah s.a.v şöyle buyurmuştur : Bir kimse perdeyi açar gözünü içeriye iletirse, hem de izin verilmediği halde ; evin avretini görürse, kendisine helal olmayan işi yapıp haddi aşmış olur. Şayet o içeriye bakarken bir adam gelip onun gözünü çıkarsa, ben onu ayıplamam ve hesap ta sormam…. Bir adam örtüsü olmayan kapıdan tesadüfen bakarsa, onda da hata yok, hata ev sahibine aittir. }

Ahmed : 5/181 - Tirmizi : 3/389

 

   İşte bu delillerle, şeriatın mahremiyete ne derece önem verdiğini ve itina gösterdiğini açıkça görmüş bulunmaktayız.

 

     İzin alma konusunda başka bir durum daha var ki, 0 da ; evdeki çocuk, köle ve cariyelerin giriş çıkışlarındaki izni.

 

    Allah’u Teala şöyle buyuruyor : “ Sizden, emriniz altındakilerle, büluğa ermemiş çocuklarınız, izin almadan ve üç kez tekrarlamadan şu vakitlerde yanınıza girmesinler : Sabah namazından önce, dış elbiseleri- nizi çıkardığınız zaman ve bir de yatsi namazından sonra. Bu üç an sizin avret anınızdır. Bunların dışında size de onlara da bir sakınca olmaz. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah ayetlerini böyle size açıklar.Allah bilendir ve hikmet sahibidir . ”

Nur : 58

 

    Görüldüğü gibi bu tür, evin halkından olup da eve girmeleri normal olan kimselere bile şeriat, baba-ana yanına girme konusunda bir ölçü koyuyor. Yani anne babanın yanına gecenin sonunda, sabah nama-zından hemen önce, günün ortasında - yani kaylule denilen öğlen uykusu sırasında - ve Yatsı sonu uyuma hazırlığında olduklarında onlardan izin alınmasını istiyor.... Çünkü çoğunlukla bu üç zamanda insan açık saçık olabilir….Dolayisiyle başkasının kendisini bu halde  görmesini de iste-mez…Bunlar isterse ev halkından olsunlar...

 

İbni Kesir r.h diyor ki ; bu Ayet.i kerime, akrabadan bazısı diğerlerinin yanına girerken izin istemesi usulünü içeriyor. Surenin baş taraflarında ise, yabancıların böyle izin istemesini esasa bağlamıştı. Allah c.c burada mü’minlere, hizmetçileri ve bülüğa ermemiş çocuklarının dahi bu üç vakitte izin istemelerini emrediyor. Biri sabah namazdan önce. Çünkü o anda insan yatağında uyuyordur. İkincisi kaylule vakti. Bu sırada belki hanımıyla birlikte soyunmuş olabilir. Üçüncüsü ise yatsı namazından sonradır. 0 da uyku saati olduğuna göre ; hademe ve çocukların rahatsız etmemesi emredilmiştir. Bu üç zaman da ev sahipleri rahat bırakılacak. Neden, çünkü ev sahibi rahatça ehliyle halleşebilsin…..

Tefsir : 5/123

 

İkrime  Irak’lı bir gruptan bahseder ve der ki : Demişler ki, ey İbni Abbas, bu ayet bize böyle emrettiği halde aramızda buna uymayanlar için ne dersin? Yani “ ey inananlar, eliniz altındakiler sizden izin istesin….“ kelamının gereği nedir ?.. İbni Abbas r.a Allah bilir ve mü’minlere acır. Örtünmeyi sever. İnsanlar ise evlerinde örtülü, kapalı bulunmazlar. Bir de bakarsın, hizmetçi, çocuk, ya da adamın yetimesi içeri dalar. Adam da karısıyladır. İşte Allah bu avret halinde izni şart koştu. Onlara Allah örtünmelerini emretti. Ama nerede, ben buna riayet edeni pek göre-miyorum.

 Eb Davud : 5.c.5192.N  

 

    Evet değerli Müslümanlar ! Şimdi islamın zikretmiş olduğu bu talimat ve edep ölçülerine bir bakın…. Bir de bunlarla, kendilerini müslüman sayan insanlar arasını bulmaya çalışın… Nasıl da terketmişler bu öğütleri ve bu güzel değerleri, değil mi ? …. Batıya özenmişler , onları taklit etmişler ve onların adet, gelenek ve yaşam biçimleriyle hem dem olup vahşi varlıklar haline girmişlerdir.

 

KADININ  SAFTAKİ  YERİ

 

    İslam’ın, Namaz kılan insanlar için belirlediği saflar vardır… İlim ehli ve yaşlı insanların en önde, diğer erkekler onların arkasında, çocuklar onların arkasında ve kadınlar ise,  çocukların arkasında bulunması gerekir.

 

    Şüphesiz ki, namaz kulun miracı ve ruhi yükseliş anıdır. Öyleyse bu anda tam bir huşu içinde ve başka şeylerle meşgul olmaktan sıyrılmak gerekir… Diğer bir ifadeyle ; hayatın bütün çekici yönlerinden ve lezzet-lerinden bu ruhi yükseliş anında kopmak ve uzaklaşmak gerekir…… İşte bunun içindir ki, kadının namaz anında erkeğin yanında hissedilmesi büyük fitne ve tehlikeli meşgalelerden olacağından dolayı, onun safını ayırmış ve taa arkaya bırakmıştır.

 

    Demek ki şeriat, namazdan beklenen sonucu elde etmek için kadın-ların arka saflarda namaz kılmasını daha hayırlı görmüştür…. Ve tabiki bunun nedeni de, namaz kılanın bu en mühim mevkide iken kötü arzuların kendini meşgul etme tehlikesini önlemektir.

 

{ … Ebu Hureyre r.a’dan : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : “ Erkeklerin en hayırlı safı en ön saf, en şerli safi ise en arka safıdır. Kadınların en hayırlı safı en arka saf, en şerlisi de öndeki saftır.” }

 

  Ahmed : 2/247- 340 - 367

 

    Nevevi r.h bu hadisin şerhinde şunları söylüyor : Erkeklerin safından genel anlam, en ön safın en efdal olduğudur. Şerlisi de sürekli son saftır. Kadın safından kasdedilense, erkeklerle birlikte olandır. Ama erkeklerle aynı mekanda değillerse, o zaman erkekler gibi olurlar. Hayırlısı ön, şerlisi arkadaki olur. Kadınların arka saflarının fazileti ise tabii, erkek-lerden mümkün mertebe uzak olmasındandır. Yani, onları göremez, seslerini işitemez, hareketlerini izleyerek gönlünü karıştırmamış olur... İlk safın kötülenmesi, erkeklere yakın olmakla fitneye sebep olacağındandır.

 

  Şerhu Müslim : 4/159 -160

 

    Görüldüğü gibi İslam dininde son derece tedbir ve ihtiyat vardır… Yani, kadın erkek ve çocuklar bir arada odlumu ; çocuk safları büyüklerin saflarının arkasına konulur…. Kadınları ise çocukların arkasına… Dola-yisiyle büyüklerin çocuklardan dolayı huşu ve dikkatlerinin bozulması olanaksız olacağı gibi, kadınlarında çocuklardan dolayı huşu ve dikkat-lerinin bozması çok zayıf bir ihtimaldir.

 

{ … Enes r.a’dan : Rasulullah s.a.v Enes ve annesiyle birlikte namaz kılmışlar - ya da teyzesiyle - Diyor ki : “ Beni sağına aldı. Kadını da arkama durdurdu.” Bir rivayette de : “ Ben ve evindeki bir yetim Rasulullah’ın arkasında namaz kıldık. Ümmü Selim de bizim arkamızda durdu. }

Buhari : 2/454 - 496 – Müslim : 5/162 - 164

 

    Demek ki kadın, ibadet anında bile yaklaşılmaması ve erkekle yakın olmaması gereken bir varlıktır.. Çünkü onları şaşırtır, kalplerini bozar.

 

    Öyleyse kadının vazifesi arka safta bulunmaktır… İbnu Mes’ud r.a’un dediği gibi : “ Onları geriye alın, Allah onları geriye almıştır.”

 

    İşte bu yüzden kadının erkeklere imamlığı caiz değildir. Arkasında namaz fitneye fesada sebep olur. En takvalı en bilgili en üstün yaratılışta bile olsa.

 

   İbni Hazm bakın ne diyor ? : Kadının erkeğe veya erkeklere imam olması asla caiz değildir. Bunda ihtilaf da yoktur. Üstelik de nass bildiriyor ki ;  kadın erkeğin önünden geçerse namazı fasit olur.

 

  El - Muhalla : 3/125

 

KADININ  NAMAZDA  SESLİ  OLARAK  TESBİH  ETMEMESİ

 

    Bilindiği gibi imam namazda bir yanlışlık yapınca erkeklerin imamı tesbih veya tekbirle uyarısı istenmesine rağmen, kadınların uyarmak için el çırpmaları istenmiştir…. Namazda yerleri arka saflar olarak tesbit edilirken, burada da iki zarardan hafif olanı emredildi. Çünkü el çırpması sesiyle tesbih veya tekbir getirmesinden daha az etkilidir.

 

{ … Sehl bin Sa’d r.a dan : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : size namazda bir hal olursa, erkekler tesbihle, kadınlar el çırparak bildirsin. }

 

  Ahmed : 5/33

 

{ … Ebu Hureyre’den r.a Rasulullah buyurdu ki : Tesbih erkeklere, el çırpma ise kadınlara mahsustur. }

  Ahmed : 2/261

 

    Evet değerli Müslüman ; Dikkat edersen  Allah’u Azze ve Celle inananları ne kadar güzel metodlarla fitne ve fesada düşmemeleri için  yönlendiriyor.  

 

KADININ  NAMAZ  KILANIN  ÖNÜNDEN  GEÇMEMESİ

 

 

{ … Ebu Hureyre r.a dan : Nebi s.a.v buyurdu ki : “ Kadın, eşek ve köpek namazı bozar. Bunu önleyecek sütre, hayvan arkalığı kadar olsa yeter... }

Ahmed : 2/425 – Müslim : 4/228 - İbni Mace : 956

 

   Bu ve emsali delillerde anlatıldığı gibi kadın, önünde sütre olmadan namaz kılan kişinin önünden geçerse, onun namazını ifsad etmiş olur. Yani avret olduğu için onun bu hareketi gerçekleştirmesi, namaz kılanı meşgul edecektir.

  

KADINLARIN  MESCİDDEN  ERKEKLERDEN  ÖNCE  ÇIKMASI

 

   İslam’ın tedbir açısından üzerinde durduğu konulardan bir tanesi de,cemaatle namaz kılınan bir mescidden dağılırken,kadınların erkek-lerden önce çıkmasını istemesidir.

 

{ … Ümmü Seleme r.a’dan : “ Rasulullah s.a.v sağ iken. kadınlar farz namazdan selam verince çıkarlardı. Rasulullah ve namaz kılan erkekler ise Allah’ın  dilediği kadar kalırlardı. Rasulullah kalkınca, erkeklerde kalkarlardı.” }

Ahmed : 6/298 - Buhari: 1/493

 

   Diğer bir rivayette ise : “ Rasulullah s.a.v selam verince kadınlar kalkıyordu. Ama o bir müddet yerinden kıpırdamıyor ve öyle kalı-yordu. “ Hadisin ravisi  Ez-Zühri der ki ; Allah bilir ya, bizce bu tutum, kendilerine hiçbir erkek yetişemesin diye idi.

 

     Bu ve emsali hadislerden anlaşıldığı gibi, imamın cemaatını gözet-mesi ve itişip kakışmalarına,birbirleriyle sürtünmelerine vesile olacak durumlardan onları koruması gerekir…. Dolayisiyle burada töhmete düşmekten sakınma ve kadın erkek evlerine ulaşıncaya kadar  birbir-leriyle karışmamalarının keraheti söz konusudur.”

 

{ … Aişe r.a’dan şu hadis rivayet edilmiştir : “ Müslüman kadınlar sabah namazına Rasulullah s.a.v ile birlikte katılırlardı. Bürgülerine sarınmış halde ve hemen namaz biter bitmez evlerine dönerlerdi. Alaca karanlıkta kimse onları göremezdi.” }

Ahmed : 6/33, 34

 

    Başka rivayette ise : “ selam verince onlar hemen ayrılırlardı “ buyurulmaktadır.

    Hatta mesele bu kadarıyla da bitmiyor. Aksine ; Rasulullah s.a.v’in kadınlara özel kapı ayırdığı ve başkalarının oradan giremediği de vakidir.

 

   Yani münferiden ve ihtilattan uzak şekilde girip çıksınlar diye...  Dola-yısıyla selef ve birinci asır müslümanları da bu güzel yolu takib etmişlerdir.  

    Evet o günlerde İslam toplumu bu kadar temizdi. Günahtan,   mün-kerattan mümkün mertebe uzaktılar… Çünkü islam’ın o güzel eğitim  metodu bunu başarmıştı… Ama ne yazık ki günümüze gelinceye kadar insanlar bu terbiye ve anlayıştan uzaklaştılar.  

 

    Ebu Davud, kadınların erkeklerden mesciddeki ayrılığı bahsinde ;

 

{ … Nafi’den, o da İbni Ömer’den rivayetle : Raslullah s.a.v’in şöyle buyurduğunu naklediyor : “ Şu kapıyı kadınlara bıraksak.” }

 

 Tirmizi : 2/157 - İbni Mace :  

 

   Ve Nafi diyor ki ; İbni Ömer ölünceye kadar o kapıdan girmedi. Yine Nafi’den şu rivayet vardır : “ Ömer İbni Hattab r.a da kadınlar kapı-sından girişi yasaklamıştı.”

 

    Görüldüğü gibi gerek hadisi şerif, gerekse Ömer ve oğlunun uygulaması, kadınlara mahsus bir mescid kapısı olması gerektiğini ifade ediyor ve erkeklerde buradan giremiyorlardı….. Bu sünnet gerçekten de çok güzel bir sünnettir……….. Ama ne yazık ki kaybolmaya yüz tut-muştur… Allah c.c bizlere aynı güzellikleri yaşamayı nasibetsin.

 

 

KADINLARIN  CENAZE  TAKİBİ  VE  KABİR  ZİYARETİ

 

    Değerli Müslümanlar ! İslam, kadınları fitneden korumak için cenazeyi takip etmemeleri hususunda onları sakındırmıştır.

 

    Çünkü, Müslüman erkeklerin tam huşu içerisinde, dünya endişe ve arzularından sıyrılacağı, ölüm, felaket ve kabir ehlinin hallerini düşüne-cekleri bir ortamda kadın eğer boy gösterirse, bunlar tersine  dönebilir.

 

{ … Ümmü Atiyye r.anha şunları naklediyor : “ Biz, şiddetle olmasa da, cenazeyi  takibetmekten  menedildik.” }

Buhari : 3/387 – Müslim : 7/2

 

    İslam, tıpkı cenaze takibinde olduğu gibi, sık sık kabir ziyaretinden de kadınları menetmiştir…  Ama aşırılık gösterilmemesi kaydıyla buna müsaade etmiştir.

 

  Çünkü Ebu Hureyre r.a nun rivayetinde Rasulullah s.a.v’in aşırı bir şekilde kabirleri ziyaret eden kadınları lanetlediğini görüyoruz.

 

{ … Ebu Hureyre r.a dan rivayet edeildiğine göre Rasulullah s.a.v şöyle buyurmuşlardır : Aşırı bir şekilde kabirleri ziyaret eden kadınlara lanet olsun. }

Tirmizi : 2.c.1061.N – İbni Mace : 4.c.1576.N

 

{ … İbni Abbas r.a dan. Rasulullah s.a.v şöyle buyurmuşlardır : Aşırı bir şekilde kabirleri ziyaret eden kadınlara lanet olsun. }

 

  İbni Mace : 4.c.1575.N – Ebu Davud : 4.c.3236.N – Nesei : 4.c.2045.N

 

    Biraz  önce  de zikrettiğimiz gibi hadislerde varid olan mubalağa siğası “ zavvarat “ nazari itibara alınırsa,kadınların bu manadaki kabir ziya-retleri yasaklanmıştır. Ama aşırılık gösterilmediği müddetçe, onlara da kabir ziyareti meşrudur….ki bu konuda bir çok deliller mevcuttur.

 

 

KADINLARI  HİMAYE  VE  ONLARDAN  DOĞACAK  FİTNEYİ

 

ÖNLEMEK

 

     Baştan beri anlatmaya çalıştığımız gibi kadının görevi ve ödevi, evin deki işleridir… Çocuklarını yetiştirmesi, dini ve ahlaki konularda onları en iyi şekilde eğitmesidir…

 

     İşte bundan dolayıdır ki şeriat onları toplum işleriyle sorumlu tutma-mıştır….İslamın erkek topluluklarında kadının varlığını asgariye indir-mesi, fitnenin önlenmesi içindir.

 

     Allah c.c Cuma’yı erkeğe emretti… Gusul abdesti almayı, güzel koku sürünmeyi, güzel giyinmeyi, sonra da erkence camiye gitmeyi öğütledi. Buna karşı da büyük sevap vadetti. Cuma’da bulunmamavı ise münafıkların sıfatlarından saydı. Hatta üç cumayı terkedene nifak damgasını vurdu.

 

    Bütün bunların yanında kadına, cuma’ya katılmada sadece ruhsat verdi. Erkekleri zorladığı gibi bir icbar ifade etmedi.

 

{ … Tarık bin Şihab r.a dan gelen haberde Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cuma cema her müslümanın hakkı ve ödevidir. Dört sınıf hariç ; köle, kadın, çocuk ve hasta.. “ }

Ebu Davud : 2.c.1067.N

 

      Nevevi der ki : Cuma icma ile kadına farz değildir…Yani kadının cuma sorumluluğu olmadığın da icma vardır. Çünkü erkeklerle karışma söz konusudur. Bu ise caiz değildir.

 

 

     Tıpkı Cuma gibi, öbür cemaat namazları da onlara farz değildir.   Yani   Allah’ın teşvik ettiği ve terkedene azap tehdidinde bulunduğu ibadete  kadını icbar etmedi.

 

    Hatta kadının cemaata katılmamak durumunda Rabb’ine daha yakın olacağı, evinde olursa ve erkekler toplantısından ne derece uzak kalırsa, Allah’a ve rızasına o derece yakınlaşmış olacağı bildirilmiştir.

 

 

{ … İbni Mesud r.a dan Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Kadının evindeki namazı misafir odasındakinden üstündür. Yatak odasındaki namazı da evindeki namazından üstündür. }

Ebu Davud : 570.N

 

{ … Ümmü Seleme’den de benzer bir nakil var. On da ise şu fazlalık var : “ Onun odasındaki namazı evindekinden üstün, evindeki de toplum mescidindekinden daha üstün dür. “ }

M. Zevaid : 2/34

 

{ … Yine Ümmü Seleme’den : “ Kadınların en hayırlı mescidi, evinin dip köşesidir.” }

Ahmed : 6/297

 

    Cihad da öyle : Yani erkeklere Allah’ın farz kıldığı zorluk, meşakkat, belalar ve can feda etme emri, kadınlar için illa da farz değildir.

 

    Bu can pazarındaki müslümanın edineceği başarı, sevap ve dereceler bir çok delillerde anlatılmış, bundan yan çizen kimseler de   münafık   sayılmıştır.

 

    İşte cihadın dindeki bu üstün yeri ve mertebesi kadınları da heveslendirmiş, katılmak istemişler ama şeriat onlara, evet dememiş ve cihad için çıkmalarını hoş görmemiştir…. Niçin ? … Çünkü kadının erkeklerle sürtüşmesinin onlarla ölçülmesinin şerli ve zararlı olduğundan dolayıdır… Hatta kadının o ortamda erkekleri riyaya sokmasından dolayıdır..

    Ama onlara cihad olarak Hacc ve Umreyi göstermiştir…. Bu konuda Aişe (r.a.)den nakle ilen rivayetler var : Diyor ki ;

 

{ … Ben Rasulullah s.a.v’den  Cihada gitmek için izin istedim de o : sizin için en güzel cihad makbul olan haccdır, buyurdu. }

Buhari : 6.c.2704.S

 

 Yine bir başkasında : “ Dedim ki ya Rasulullah kadınlara cihad sorumluluğu yok mu ?. O : Var dedi. Onlara gereken cihad, öldürme sizdir. Yani Hacc ve Umredir, buyurdu.

 

Başka bir nakilde ise ; Nebi s.a.v den cihada izin istedim ; O : “ cihadın hacc ve umredir ” buyurdu.

Ahmed : 6/165

 

Hafız İbni Hacer der ki ; onlara cihadın farz olmamasının en önemli sebebi, erkeklerle yanyana gelmeleri ve yerine göre setri bozmaları gibi kendilerinden beklenene ters hallere mecbur olacaklarındandır.0 yüzden, hacc onlar için cihaddan daha üstündür.

Fethul - Bari : 6/416.

                                                                                                                                                        

    Tabi ki bütün bunlar, İslam topraklarını düşmanın işgal etmediği haller için geçerlidir. Aksi halde - kadın erkek - bütün herkese cihad farzdır.

 

    İslam dini aynı zaman da onları, çalışıp kazanmaktan, rızık yolu aramaktan, ev geçimini sağlamaktan da affedip, bu sorumlulukları erkeğe yüklemiştir…. Çünkü  erkek kadına hakim olduğu gibi ev dışındaki çalışmasıyla da kazanmaya yeterlidir…. Bu yüzden ev nafakasıyla erkek mükelleftir. Kadın için bu tür bir ödev yoktur.

    Eğer bekar, dul veya boşanmış ise ; geçimi babasına, ya da veliyyi emre aittir. Hiçbiri yoksa, beytulmaldan karşılanır. Bütün bunlar da mümkün değilse, ihtiyacını giderecek kadar evinden çıkıp çalışmasına ve kazanmasına ruhsat vardır. Tabi ki bu da tesettürlü, vakarlı ve  hanım hanımcık olması şartıyla.

 

 

KADININ  EVİNDEN  ÇIKMA  ADABI  VE  ŞARTLARI

 

    Kadının evinden çıkarken mutlaka dikkat etmesi gereken bir takım adab ve şartları vardır…Çünkü o evinden çıtımı şeytan ona musallat olur.

 

{ … İbni Mesud r.a’dan Rasulullah s.a.v buyurdu ki : “ Kadın avrettir. Çıkınca ona şeytan rehber olur “

 

Diğer bir rivayette ise  :

  

{ … İbni Mes’ud r.a’dan : Nebi s.a.v buyurdu ki : “ Kadın avrettir. Kadın evinden çıktı mı, bu normaldir. Ama hemen, şeytan ona önder olur ve der ki : kime rastlarsan herkes sana gıpta ediyor. Kadın da elbisesini giymiştir. Kendisine nereye diye sorulunca : Hasta ziyareti, cenaze takibi ya da camiye namaza... der. Halbuki kadın, Rabbine evinde yaptığı ibadetin benzerini yapamaz. “ }

 

Tirmizi : 2.c.1182.N – İbni Hibban : 7.c.5570.N – İbni Huzeyme : 3.c.1685 - 1686.N Taberani  M.Kebir : 9/295 – Mişkat : 3109.N – El-İrva : 273 – Terhib ve Terğib : 342 – 344 . N – M. Zevaid : 2/35 -

 

 

    Mubarek furi Sünen-i Tirmizi şerhinde şöyle diyor : Buhari’nin mecmain de denir ki ; “ Allah kadını bütünüyle avret kıldı. Çünkü o ortaya çıkınca ondan utanılır. Tıpkı esas avret yerinin ortaya çıkması gibi. Avret ise açılınca utanılan her şeydir...

 

    Demek ki kadın avretin kendisidir. Şeytan onun sokağa çıkmasında   kendisine delil olur. Yani onu erkeklerin gözüne güzel gösterir... Bakışlar onu şaşırttığı gibi bakanlar da şaşırır….İşte bu, şeytanın eşlik etmesinin esasıdır…. Öyleyse kadın ortaya çıkıp görünmesi hususunda çok dikkat etmelidir…. Çünkü çıkınca gözler ona yönelecektir.

 

    Bu hadisin anlarından bir tanesi de ; kadın evinin hududunda bulun-dukça, şeytan ona sapma ve saptırma fırsatı vermez. Çıkınca ise kendisi tema eder başkası da ona tema eder. Çünkü kadın şeytanın en büyük ağı ve en büyük tuzağıdır.

 

    Dolayısıyla kadın, gözlere ne kadar az görünür ve dışarıya ne kadar az çıkarsa o derece Allah’ın rızasına yaklaşır.

 

{ … Cabir r.a dan nakledildiğne göre, Rasulullah s.a.v bir kadın gördü. Hemen eşi Zeyneb binti Cahş r.anha’nın yanına girip, onunla arzusunu yerine getirdi. Sonra ashabının yanına çıktı ve onlara dedi ki : “ Kadın önden şeytan kılığına girer gelir. Geriden de şeytan suretinde döner gider. Eğer birinizin bir kadın görür de kalbine bir arzu düşerse, hemen karısının yanına gitsin, onunla birleşsin. Böylece nefsindeki o ateşi söndürmüş olur.” }

 Ahmed : 1/33 – Müslim : 4.c.1403.N

 

   Görüldüğü gibi bu hadis, şeytanın kadını kullanarak erkeğin heva ve arzusuna uymasını ve fitneye düşmesini istemektedir. Çünkü Allah erkek nefisine kadına meyli koymuş, öyle ki ona bakmaktan bile zevk alır. Hatta onunla ilgili her şeyden zevk alır…. Dolayisiyle bu ve emsali delillerden elde edilecek sonuç ; zaruret yokken kadının erkekler arasında boy göstermesi ve onlarla içli dışlı olması sakıncalıdır….Çünkü şeytanın işi gücü vesvese ve fitne çıkarmak olduğu için ; kadını kullanacak ve kendisini de karşısındakini de şeytanlaştıracaktır.

 

    Hiç kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek var ki ; kadını görmek şehveti uyandırır ve ona heveslendirir…. Hadiste şeytana benzetilme-sinin sebebi de ; şehvetin hedefi ve sebeplerinin kendisinde oluşun-dandır….Dolayısiyleşerre, vesveseye ve hoş göstermeye çağırması yönüyle şeytana benzer kadın.

 

 

KADININ EVİNDE KILDIĞI NAMAZI MESCİDDE  KILDIĞI  NAMAZDAN

 

  DAHA  ÜSTÜNDÜR

 

   İslam dininin kadınlar için almış olduğu bütün tedbirler,onun fitneye düşmekten korunması içindir. 0 derece ki, onun evindeki kılmış olduğu namazını, mescidde kılınana tercih etmiştir.

  

    Çünkü kadın ancak bu yolla değerini artırır. Evinin içindeki hali, en temiz hali ve ırzını şerefini koruduğu en güvenli ortamıdır.

 

   Alah resulü s.a.v bu konuda inananları irşad etmiş ve en önemli olanını da onlara belirtmiştir.   

 

{ … İbni Ömer r.a dan : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu :  “ Allah’ın dişi  kullarını camilerden kovmayın ; evleri onlar için daha hayırlı olsa da…. }  

Ahmed : 2/76

 

{ … İbni Mesud r.a dan Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Kadının evindeki – salonun da kıldığı - namazı misafir odasında kıldığı namazdan üstündür. Kendi hücresindeki kıldığı namazı da, misafir odasındaki kıldığı   namazından üstündür. }

Ebu Davud : 1.c.570.N

 

{ … Ümmü Seleme’den de benzer bir nakil var. On da ise şu fazlalık var : “ Onun odasındaki namazı evindekinden üstün, evindeki de toplum mescidindekinden daha üstün dür. “ }

M.Zevaid : 2/34

 

{ … Yine Ümmü Seleme’den : “ Kadınların en hayırlı mescidi,evinin dip köşesidir.” }

Ahmed : 6/297

 

{ … İbni Mes’ud r.a’dan : Nebi s.a.v buyurdu ki : “ Kadın avrettir. Kadın evinden çıktı mı, bu normaldir. Ama hemen, şeytan ona önder olur ve der ki : kime rastlarsan herkes sana gıpta ediyor. Kadın da elbisesini giymiştir. Kendisine nereye diye sorulunca : Hasta ziyareti, cenaze takibi ya da camiye namaza... der. Halbuki kadın, Rabbine evinde yaptığı ibadetin benzerini yapamaz. “ }

 

Tirmizi : 2.c.1182.N – İbni Hibban : 7.c.5570.N – İbni Huzeyme : 3.c.1685 - 1686.N Taberani  M.Kebir : 9/295 – Mişkat : 3109.N – El-İrva : 273 – Terhib ve Terğib : 342 – 344 . N – M. Zevaid : 2/35 -

 

 

     Görüldüğü gibi  sevgili öğütçümüz ve önderimiz Allah resulü s.a.v   kadın ümmetine neler öğretiyor ve onlar için neyi tercih ediyor. Evlerinin onlar için daha hayırlı olduğunu anlatıyor…. En hayırlı secdegah evinin dibidir diyor.

 

   Ama ne yazık ki bütün bu delillere rağmen, Müslümanların bir çoğu bu harika yönlendirmeyi terketmiş, onlara alabildiğine evden çıkma izni vermişlerdir.... Yani camiye, namaza çıkma hususunda değil ; caddelere, sokakalara, yönetime, mahkemeye, sahil boylarına ve parklardaki kalabalıklara...

 

    Şimdi kadının örtülü olarak mescidde ibadete gitmesine mani olmayı düşünen var mı ?...  Cevap ise ; hayır yok. Peki gerdeğe girer gibi erkeklere karışıp kah kaha atmasına izin verenlar var mı ?... Bunun cevabı ise ; Evet var…. Öyleyse vallahi biz bitmişiz … Vallahi ar namus diye bir değerimiz kalmamış ve baştan ayağa da değişmişiz…. Unut-mayın ki bunun adı ; kadına itaat etmek demektir.  

KADIN, YANINDA  KOCASI  YA DA  MAHREMİ  BULUNMADAN

 

  SEFERE ÇIKAMAZ

 

    Müslüman kardeşim ! unutmaki kadının yanında mahremi olmadan sefere çıkması veya buna müsaade edilmesi,abesin abesidir…. Bu yönlü serbestçe hareket edenlerin aç kurtların tuzağına düştükleri, sık sık rastlanan ve duyulan şeylerdendir.

 

   Rezaletin başını alıp yürüdüğü, fesadın yayılıp ahlakın iflas ettiği ve  haya ve edebin kaybolduğu şu günlerde, bir kadının veya bir kızın mah-remsiz olarak sefere çıkması çok yanlıştır….

 

{ … İbni Abbas r.a dan.Rasulullah s.a.v halka şöyle hitab etti :  “ Kadın bir erkekle, yanın da mahremi bulunmadan halvet edemez. Sefere de mahremsiz çıkamaz.” Birisi kalkıp : “ Ya Rasulullah ! Benim karım Hacc için yola çıktı,bense falanca gazveye yazıldım,” deyince, Resulullah s.a.v :  “ öyleyse hemen yola çık ve hanımınla birlikte hacc et ” buyurdu. }

Buhari : 4.C.1744.S – 6.C.2803.S

 

{ … Ebu Said el-Hudri r.a diyor ki : Resulullah s.a.v buyurdular ki : Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına ; babası, kardeşi, kocası, oğlu ya da – kendisine haram olmayan – bir yakını olmadan üç günden fazla sürecek bir yolculuğa çıkması helal olmaz. }

 

Müslim : hacc – Tirmizi : istihzan

 

{ … İbni Ömer r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kadın, yanında mahremi olmadan üç günlük sefere çıkamaz. }

Ahmed : 2 / 13 – 19 / 143

 

{ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kadın,bir gece ve bir gündüz yolculuğunu,ancak yakınıyla birlikte yapabilir. – diğer bir rivayette ise “ sadece gece yolculuğu “ anlatılmaktadır. }

 

Ahmed : 2 / 236 – 251

 

{ … Ebu Hureyre’den Nebi s.a.v yine şöyle buyurmuştur : Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, yanında mahremi olmadan bir gün ve bir gece yolculuğuna çıkamaz. } 

Buhari : 3.c.1058. S

 

Nevevi r.h konuyla ilgili şöyle der : Sefer diye adlandırılan her yolculuk kadına,mahremi veya kocası olmaksızın caiz olmaz. Çünkü kadın orada, heves çeker,şehveti tahrik eder. Yaşlı da olsa bu böyledir. “ Her malın alıcısı vardır “ sözünün söylenmesi işte bundandır…. Ayrıyeten seferde, düşük kaliteli insanlar,sefihler birleşirler. Yaşlıya bile ; din zaafı, mürüv-vetsizlik ve hiyanet yüzünden şehvetle bakarlar.

Şerhu Müslim : 9 / 104

 

    Allah kendisinden razı olsun, gerçektende İmam Nevevi’nin bu sözleri, akıllıca söylenmiş sözlerdir…. Çünkü seferde bu manadaki tehlike, hem kadın için hem de erkek için müşterek bir tehlikedir…. Yani tanınmaya-cakları için büyükmüş küçükmüş,evliymiş bekarmış,dulmuş bakireymiş fark etmeyecektir.

 

 

KADININ  DIŞARI  ÇIKMASINA  İZİN  VERİLEN  ŞEYLER

 

    Müslüman kardeşim ! unutmaki kadın açısından ev koruyucu bir kaledir…. Onun istikrar yeridir. Huzur ve sukun mahallidir. En güzel örtüsüdür. Oraya bağlı kalmalı, ayrılmamalı, zaruret olmadıkça da dışarıya çıkmamalıdır…Eğer çıkacaksa da bu çıkışı  meşru ölçüler çerçevesinde olmalıdır…. Çünkü bu ortamda ancak bu şekilde koruyabilir kendi şerefini ve toplumunun şerefini.

 

     Bunların hepsi onun hayrı içindir… Ama bütün bu tedbirlerine rağmen, İslam kadını kıskıvrak bağlayan bir tutum da göstermez. Yani ona hapis muamelelesi yapmaz…

 

   Ona bazı hallerde dışarıya çıkma izni vermiştir. Mesela müslümanların müşterek toplantılarına katılmak için ruhsat tanımıştır… Örneğin cami’ye gitmek için ona izin vermiştir.

 

KADININ  CAMİ’YE  GİTMESİ

 

    Kadınlara, camiye gitmek, erkekler gibi cemaata katılıp faziletinden nasip almak için müsaade edilmiştir. Ama normal elbiseleri, süslenmek ve kokusuz olması şartıyla.

 

{ … İbni Ömer r.a der ki : Rasulullah s.a.v buyurdular ki : “ kadınları mescidden haz almaktan alıkoymayın. Yani sizden buna izin ister-lerse ” }

 

Başka rivayette ise : “ Allah’ın kullarını Allah’ın mescidinden menetmeyin.”… Diğer bir rivayette ise :  “ karılarınız sizden geceleyin mescide çıkmak için izin isterlerse, izin verin.”

Buhari : 2/492.

 

     Hafız İbni Hacer diyor ki ; “ kadınlara namaz için izin verilmesi gecenin   örtücü almasındandır. Açıktır ki ; bu işte istek kadınlardan, izin ise kocadan gelecektir. Ayrıca bu izin, onlara ulaşacak kötülükten emin olmayada bağlıdır.

 

     Buna dayanarak da, birçok islam alimi kadının mescide çıkmasını uygun görmemiştir. Sebep de, günün fesadı,rezaletin ve fitnenin yaygın-laşmış olmasıdır.

 

   İşte bu yüzdendir ki Aişe r.anha şöyle der : “ Eğer Rasulullah, şu kadınların neler yaptığını görseydi onları mescidden menederdi. Tıpkı Ben-i İsrailin kadınlarının menedildiği gibi. “

 

Ahmed : 2/438 - Ebu Davud : 1.c. 565.N

 

    Şüphesiz ki Aişe annemizin bu sözleri söylediği zaman, sahabe devriydi. Yani din henür tazeliğini yitirmemiş devirdi.  

 

   Şimdi düşünelim …  Acaba Allah resulü s.a.v ve biricik hanımı günümüzde yaşasa idi ne derdi ? … Hele hele şu dişiliğini ve fıtratını bozmuş, fitne ve fesada gömülmüş kadını görseydi ne derdi ?

 

{ … Ebu Said el-Ensari r.a dan. Rasulullah s.a.v mescidin dışında   kadın, erkek birbirine karıştığını görünce onlara şöyle dedi : “ Geri çekilin. Çünkü sizin yolu ortalama hakkınız yok. Yolun kenarından gitmelisiniz.” Bunun üzerine, kadınlar duvar diplerinden gider ve elbiseleri sürtülüp takılırdı. }

Ebu Davud : 5.c.5272.N

 

{ … Ali r.a da Küfelilere, kadınları çarşılara çıktığı için : “ karılarınızın çıkıp gezmesinden utanmıyor musunuz ?.. Çünkü ben, karılarınızın yabancı kafir erkeklere karıştığını öğrendim.”

 

  1. b. Ahmed Zevaidi - Müsned : 1118

 

     Ali r.a nun bu sözü, gerçekten dehşet verici bir söz… Yani görülüyor ki, erkek o gün karısına sokağa çıkma izni veriyor. Hemde zaruret yokken.

 

    İşte bu, hayanın kaybolup, erkekliğin gittiğini gösterir… Unutmayalımki    haya imandandır…. Bu da kaybolursa iş felakettir.

 

     Öyleyse ey Müslüman bu çirkin durumlardan sakın. Karını kızını başıboş bırakma…. Deyyus olmaktan sakın… Cennete girmekten mahrum kalırsın sonra…. Çünkü çoğunluk bu düşük sıfata bürünmüş günümüzde…  

 

{ … Allah Rasulü s.a.v şöyle buyurmaktadır :  Üç sınıf insan cennete giremez ve Allah onların yüzlerine de bakmaz : Birincisi ; Ana ve Babasına haksızlık eden kimse. İkincisi ; erkeklere benzer şekilde salınıp gezen pervasız kadın. Üçüncüsü ise ;   Deyyus – yani hanı-mını kızını kıskanmayan - ”

 

Diğer bir rivayette ise : “ Karısının ahlaksızlığına razı olan deyyus “ buyrulmaktadır. }

Ahmed : 2/69 - 168 – Nesei :

 

BAYRAM  NAMAZI  İÇİN  ÇIKMASI

 

    İslam, bayram namazları için de kadına musallaya çıkma izni vermiştir. Tabiki burada gaye ; kadınların da Müslümanların davetini ve bereketini algılaması ve onların dualarına iştirak etmesi içindir….. Hatta bu konuda henüz büluğ çağına ermemiş, ermiş  ve hayızlı kadınların dahi bayram günlerinde musallaya çıkmaları istenmiştir.

 

{ … Ümmü Atiyye r.anha dedi ki : Rasulullah s.a.v bize kurban ve fıtr bayramlarında henüz kocaya varmamış taze kızları,perde ehli hanımları musallaya çıkarmamızı emretti. Yalnız hayızlı kadınların namaz yerinden uzak durmalarını istedi. Dedim ki Ya Rasulullah ; birimizin cilbabı yoksa ne yapacak ? .. Resulullah s.a.v buyurdu ki :   kardeşinden cilbab istesin onu giysin.  }

Buhari : 2.c.930 - 937.S – Müslim : 3.c.890.N

 

 

HASTALARI  TEDAVİ  VE  EŞLERİNE  HİZMET  İÇİN  CİHADA

 

  ÇIKMALARI

 

    İslam, celb-i maslahat ve def-i mefsedet ilkesine dayandığına göre ; kadına da Allah yolunda cihad ta erkeklere katılma iznini, su taşıma, yemek hazırlama, yaralıları tedavi etme, ölüleri taşıma ve kocalarına hizmet etme gibi iş ve yardımlar için izin vermiştir. Yoksa erkeklerle birlikte düşmanla çarpışma izni değildir bu. Tabi ki düşman kendisine saldırırsa, o da nefsini müdafa edecektir.

 

{ … Enes r.a dan : “ Rasulullah s.a.v Ümmü Süleym ve bazı Ensar kadınlarıyla gaza ediyordu. Sırf su getirip, yaralıları tedavi etmeleri için.” }

  Müslim : 12/138.

 

{ … Ümmü Atiyye r.a da şunu rivayet etti : “ Rasulullah s.a.v ile birlikte gazveye çıktım. Yedi kişiydik. Onlar hayvanlarıyla geride kaldılar ve onlara yemek yaptılar. Yaralıları tedavi edip, devamlı hastaları da takviye ettiler. “ }

  İbni Mace : 2856.

 

{ … Rabia binti Ma’ver r.anha dedi ki : “ Biz gazada su getirir yaralı tedavi ederdik. Bir rivayette de ; halka su verir, hizmet eder, ölü ve yaralıları Medine’ye taşırdık.” }

Buhari :

 

    İşte bu ve emsali hadislerde anlatıldığı gibi, kadın halka yemek hazırlama, su ulaştırma, yaralı tedavi etme ve ölüleri nakil gibi durumlarda cihada katılabilir. Tabiki bütün bunlar zaruret cinsinden olan şeylerdir…  Zaruret ise mahzurlu şeyi mübah kılar.

 

    Şevkani der ki : Bu Ümmü Atiyye hadisinde zaruret halinde kadının yabancı erkeği tedavisinin cevazına delil vardır.  

 

   Nevevi, yukarda geçen Enes hadisini şerhederken diyor ki ; “ Burada kadının savaşa katılması vardır. O ortamda su getirme,yaralıları tedavi etme gibi konularda müsaade edilmiştir … “

Şerhu Müslim : 12/188

 

    Hasılı kelam, demek ki bu maksatla kadının cihad ortamına çıkışına izin vardır. Nübüvvet çağındaki uygulama bize bunu anlatıyor…Biz tekrar cahiliye dönemine döndüğümüze göre, öyleyse müslümanlar tekrar dinine dönünce, sular mecrasını bulunca, bis de bu ruhsata ; hoş geldin deriz…

 

    Ama herkesin bildiği şu durumda ve ortamda  müslümanın bunu iddia etmesi yanlış olur. Esas budur…. Fakat düşmanın müslüman ülkeyi işgal etmesi halinde, cihad herkese farzı ayn olur, kadın da buna dahil... Bu ise “ nefis müdafası ” türüne girer ki ; bunda tartışma yoktur.

 

{ … Ümmü Süleym’in Hüneyn günü bir hançer elde ettiği ve o elindeyken de Ebu Talha’nın onu görüp, ya Rasulullah ! İşte Ümmü Süleym, elinde hançer demesi üzerine, Rasulullah s.a.v ona : “ bu hançer ne ? ” diye sorar. 0 da :  Aldım ki, müşriklerden bana yaklaşan olursa karnına saplayayım, dedi. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v güldü,” }

 

Müslim : 5.C.1809.N

 

 

 

KADININ  HACC  VE  UMRE  İÇİN  ÇIKMASI

 

    Allah haccı erkeklere ömürde bir farz kılıp, ona teş vik etmiş, çokça hacc yapmalarını istemiş, fısk ve cidalsız yapılırsa, anasından doğmuş gibi günahsız dö neceğini bildirmiş ve makbul haccın mükafatının cennet olduğunu müjdelemiştir :

 

“ Hacc ve umreyi sürdürün. Çünkü fakirlik ve günahı yok eder. Tıpkı ateşin, altun, gümüş ve demirin pasını yokettiği gibi.”

AHMED : 2/484

 

    Kadına da aynı şeyleri denk olarak bildirmiştir. Hatta Hacc ve umrenin onlar için cihad olduğunu eklemiştir….. Tabi ki yanında mahremi bulunacaktır. Yoksa ona hacc için de ,umre için de veya başka bir sefer için de izni yok tur. … Mahrem yerine arkadaşı bile olsa yine izin ve rilmez.

 

{ … İbni Abbas r.a dan.Rasulullah s.a.v halka şöyle hitab etti :  “ Kadın bir erkekle, yanın da mahremi bulunmadan halvet edemez. Sefere de mahremsiz çıkamaz.” Birisi kalkıp : “ Ya Rasulullah ! Benim karım Hacc için yola çıktı,bense falanca gazveye yazıldım,” deyince, Resulullah s.a.v :  “ öyleyse hemen yola çık ve hanımınla birlikte hacc et ” buyurdu. }

Buhari : 4.C.1744.S – 6.C.2803.S

 

KENDİ  ARALARINDAKİ  DÜĞÜN  NİŞAN  İÇİN  ÇIKMASI

 

     Kadınların, nişan, düğün ve şenlik için çıkmasına da müsaade edilmiştir…. Bu konuyla ilgili bir çok hadisler varid olmuştur.

 

 

{ … Aişe r.a dan : Rasulullah s.a.v benimle evlendiğinde ; anam beni getirip eve koydu. 0 sırada Ensar kadınları : “ Hayır ve bereket üzere ol. Ve kuşun hayırlı  uçsun,” dediler. }

 

Yine Aişe validemiz buyurur : “ Bir kadın Ensar’dan biriyle evlenmişti. Rasulullah s.a.v ona : Ya Aişe, şarkıcınız yok mu ? Ensar şarkıyı sever de...” buyurmuştur.

 

{ … Enes r.a dan : Rasulullah, kadın ve çocukların düğünden geldiğini gördü. Ayağa kalktı ve : “ Allah bilir siz bana insanların en sevim-lisisiniz ” buyurdu ve bunu üç kere tekrar etti. }

Buhari : 8/114 - 115

 

    Bu ve emsali delillerde de görüldüğü gibi kadınların düğün, dernek, nişan gibi yerlere gitmesine engel yoktur…Bu kendi evinde de olabilir, başka din kardeşlerinin evlerinde de olabilir…. Tabi ki burada başka bir tehlikenin olmaması gerekir.

 

    Ancak bilinen bir gerçektir ki, günümüz düğün merasimlerinde, düğün salonlarında,düğün alaylarında kadının bulunmasına cevaz verecek müslümanın çıkacağını zannetmiyorum… Çünkü bu düğün ve dernekler karmakarışıktır… Ve buralarda bir sürü haramlar işlenmektedir… Öyle ise bu konuda söylenecek en güzel söz ; kadınların ve kızların bu gibi merasimlere katılmalarında bir çok sakıncalar sözkonusudur…Ama islama uygun düğünlere gitmeasinde bir engel yoktur.

 

   Bu konuda bilinmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi de ; müsaade edilen bu gibi düğün ve derneklerde, dile getirilen sözler ve nağmeler çirkin söz ve nağmeler olmamalıdır…Yani hanımların bura-larda eğlenmek için dile getirdikleri nağmeler, şarkılar ve türküler islama ters sözler içermemelidir.

 

{ … Halid el Medeni isimli Ebu’l Husayn r.a dan,o şöyle dedi : Biz bir aşüre günü Medine de idik.Cariyeler def çalıp mağme ile sözler söylü-yorlardı. Biz er-Rubeyyi binti Muaavviz’in yanına girdikte cariyelerin durumunu ona anlattık. Kendisi bize şöyle anlattı : Ben gelin olduğum kuşluk vaktinde Peygamber s.a.v evlenme törenime gelerek odama girdi. O sırada iki kızcaız def çalgısı eşliğinde nağme ile söz söylüyor ve bedir savaşında şehid edilen babalarımın menkibelerini anıyorlardı. Bu kızcağızların söyledikleri sözler arasında ; “ içimizde yarın ne olacağını bilen bir peygamber de var “ diyorlardı. Bunun Allah resulü s.a.v : Bu söze gelince,işte bunu söylemeyin.Çünkü yarın ne olacağını Allah’tan başka hiç kimse bilemez, buyurdu. }

 

 

Buhari : 8.c.3748.S – İbni Mace : 5.c.1897.N – Tirmizi : 2.c.1096.N – Ahmed : 6/359 – 360 – Beyhaki : 7/288 – 289

 

 

DİNİNİ  ÖĞRENMEK  İÇİN  DIŞARIYA  ÇIKMASI

 

   Değerli Müslümanlar ! bilindiği gibi ilim öğrenmek kadın erkek herkesin üzerine farz olan bir görevdir…

 

{ … Enes İbn Malik r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : İlim öğrenmek kadın ve erkek her müslümanın üzerine farzdır. }

 

İbni Mace : 1.c.224.N -  Mişkat : 218.N – Camiu’s Sahih : 3808.N

    Çünkü İlim bir nur, cehalet ise karanlıktır… Alimle cahil arasındaki fark, ölüyle diri, yerle gök arasındaki fark gibidir… Kadın da, bu konuda erkek gibi sorumlu olduğuna göre, onun da cahil kalmaması gerekir… O da islami ilimler elde etmek için biryerlere gitmesi lazımdır…Dolayısiyle dinini öğrenme ve bunun gereği için kadının dışarı çıkmasına musade edilmiştir.

 

{ … Ebu Said el-Hudri r.a diyor ki ; bir kadın geldi, Rasulullah’a şöyle sordu : Ya Rasulullah, erkekler seni dinliyor. Erkekler sana bizden çok geliyor. Bizim için de bir gün tayin et de, gelelim bize  Allah’ın sana öğret-tiklerinden öğretesin. 0 da : “ falan gün toplanın, falan yerde olun.” Dedi. Toplandılar ve Rasulullah s.a.v geldi. Allah’ın vahyinden onlara öğretti…………” }  

Buhari : 16.c.7194.S

 

    Demek ki kadınların ilim ve nasihat ortamlarına katılmasında bir mani yoktur. Ama kadın erkek karışık olmaması şartıyla… Cemaat namaz-larında olduğu gibi erkeklerin arkasında ve uzağında olabilirler. Alimin de onlara gitmesi, özel olarak talim, zikir ve nasihat yapması ; onlarla konuşması, onların sorularını cevaplaması, dinini caizdir.

 

{ … İbni Abbas r.a dan……. Rasulullah s.a.v sonra yanında Bilal’le   Kadınların bulunduğu tarafa geldi onlara nasihat edip bazı hatırlat-malarda bulundu ve sadaka vermelerin emretti. Kadınlar da küpe ve yüzüklerini Bilal’e attılar. Bilal de eteğine devşirdi… }

Buhari : 2.c.934.S

 

{ … Ebu Said El-Hudri r.a şöyle diyor : Rasulullah s.a.v Kurban bayramına çıktı. Müsallaya geldi ve kadınların yanına geçti. Onlara : “ Ey kadınlar cemaatı :Tasaddukta bulunun zira;cehennem ehlinin çoğu-nun kadınlar olduğunu gördüm.” “ Niçin ya Rasülullah ? ” dediler. Dedi ki : “ Çok lanet okumanız ve kocanıza nankörlük etmenizden. Dininiz ve aklınız eksik olmanıza rağmen, sizin kadar dirayetli bir erkeğin aklını çelen kimse görülmedi.” Dediler ki : “ Din ve aklımızda hangi nok sanlık var ? ” Buyurdu ki : “ Kadının şahitliği, erkeğin yarı şahitliği değil mi ? ” Evet dediler... “ İşte bu aklınızın eksikliğindendir. Hayız halinde namazı ve orucu terketmiyor musunuz ? ” Evet dediler. “ İşte bu da kadının dinindeki noksanlıktır,” buyurdu. }

Buhari : 1.c.402.S

 

    Bu ve emsali deliller kadının, müfti ve alimin yanına giderek onlara soru sormasının caiz olduğunu göstermektedir…Ama bunu halvet şeklinde olmaması gerekir… Yani yanında birisinin olması veya kendi-sine soru soracağı alimin,hocanın yanında birilerinin olması gerekir.

    Bu yönlü dini meseleleri sormada ayıp da aranmaz. Çünkü sahabe kadınları da böyle yaparlardı…

 

{ …Aişe r.anha şöyle der :“ Ensar kadınları ne hoştur : Dinlerini öğ-renmekden utanma bahanesiyle çekinmezler.” }

 

Müslim : 1.c.332/61.N

 

{ … Ümmü Seleme r.anha şunu söylüyor : “ Ümmü Süleym Nebi s.a.v’e gelerek. Ey Allah’ın Rasulü Cenab-ı Hak gerçeği söylemekten utanmaz. Kadın rüyada ihtilam olsa gusül gerekir mi ? ” Rasulullah s.a.v : “ Suyu gördüyse, evet “ dedi. Ümmü Seleme : “ Ya Rasulullah, kadın ihtilam olur mu ? “ deyince, Rasulullah s.a.v :  elin toprağa bastın, niçin çocuğu ona benziyor ki ? dedi. }

Buhari : 1/239 – Müslim : 1.c.313.N

 

{ …Enes’ten gelen rivayet de ise ; Ümmü Süleym Rasulullah s.a.v’e geldi. Aişe de yanındayken sordu : Kadının rüyası azar mı ? Erkeğin gördüğü şeyi o da görür mu ? .. Aişe de ; Ey Ümmü Süleym, kadınları rezil ettin, elin toprağa değsin,dedi ve böyle bir şey gördüğün zaman, guslet buyurdu. }

Müslim : 1.c.310 - 311.N

 

{ … Aişe r.anha  dedi ki :  Ebu Süfyan’ın  karısı, Utbe kızı Hind geldi ve : “ Ya Rasulullah ; Ebu Süfyan cimri bir adamdır. Bana ve çocuklarıma yeterli nafaka vermiyor. Habersiz ne alırsam odur. Bundan ötürü vebal var mı bana ” diye sordu. Resulullah s.a.v de :  Onun malından sana ve çocuklarına yetecek kadar alabilirsin, buyurdu. }

Müslim : 5.c.1714.N

 

    İşte bütün bu hadislerden anlaşılıyor ki kadının dini ile alakalı ister itikadi meseleleri olsun, ister ameli konuları olsun gidip öğrenmesinde bir sakınca yoktur.

 

    Çünkü o da kendisini Rabbisine yaklaştıracak şeyleri öğrenmekle, helalı ve haramı bilmekle, nelerin faiz olduğunu ve olacağını  anlamakla mükellef olan birisidir…..

 

    Ve tabiki sürekli dile getirdiğimiz gibi ;  Evden çıkınca, nelere dikkat edeceğini ,nelere uyacağını bilmesi ve onlara uygun hareket etmesi gerekir……..

 

   Bu şartlara uymadığı sürece çıkış izni de kalkar…… Ama bütün bunlara rağmen dinlemez çıkarsa ; unutmasın ki asi ve günahkar olması bir yana ; ahlakın bozulmasına ve toplumun ifsad olmasına en büyük   vesile olacaktır…. Rabbim bütün Müslümanların kadınını ve kızını bu yönlü fitne ve fesada vesile olmaktan uzak eylesin ….

 

    Ve bu küçük hacimli çalışmamı da hayırlara vesile kılsın ….

 AMİN

 

 

 

                             VEL HAMDU LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

 

 

 

 

                                                                 TACUDDİN   EL - BAYBURDİ

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol