Allah'ın her şeyin üstünde olması konusunda önemli bir kural:
Onun en üstte olduğu, sarih akıl ve sahih insan fıtratı tarafından kabul edilir. Şöyle ki: Henüz hiçbir şey yok iken Allah vardı. Sonra âlemi yarattı. Onu ya kendi zâtında yaşatmış ve ondan ayrılmıştır ki, bu muhaldir. Yüce Allah pisliklerle ve benzeri şeylerle uğraşmaktan münezzehtir. Ya ayrı olarak yaratmış, sonra onun içine girmiştir, ki bu da muhaldir. O, yaratıkları içine girmekten münezzehtir. Müslümanlar arasında bu iki şık hakkında ihtilâf yoktur.
Ya da yüce varlığından ayrı ve dışta yaratmış ve içine girmemiş (hulul etmemiş) tir. İşte kendisinden başkası caiz olmayan durum budur. Allah'a ancak bu yakışır. Bu da, mihne zamanında İmam A hm e d 'in Cehmiyye'ye karşı kullandığı delillerdendir. Eş'arî «Nakalât»da imamı olan Muhammed îbn Külâb'ın şöyle dediğini zikreder:
Allah'ın âlemin üstünde olduğu akılla bilinir. istivası da nakille ve fıtratları mükemmelleştirmekle gönderilen peygamberlerin bildirmeleriyle bilinir. Allah'ın yarattığı fıtratta değişik olmaz. Filozoflar ve diğer sapıklık ehlinin hilâfına şeriat bunu bildirmiştir. Sapıklık ehli gerçekleri ters yüz etmişlerdir.
|