Kur'an ve Sünnet
   
 
  Arş'a ve Kürsî'ye iman konusu :

Arş'a ve Kürsî'ye iman konusu :

Maliki imamlarından meşhur imam Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh b. Ebî Zemeneyn, «Sünnetin Asılları» hakkında tasnif ettiği kitabının «Arş'a iman Babı»'nda der ki: Allah Azze ve Celle Arş'ı yarattığı, bilhassa ona bütün yarattıklarının üstünde bir yükseklik ve yücelik verdiği, sonra onun üzerine nasıl istediyse öyle istiva ettiği hususu Ehl-i Sünnet'in sözlerindendir. Nitekim Allah, kendisi hakkında buyurur ki: «Rahman Arş üzere istiva etti»(90), «Sonra Arz üzere istiva etti. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir, Allah yaptıklarınızı görmektedir»(91). Dolayısıyla, kendi uzak ve  ilmiyle yakın olan, fısıltıları işiten Allah'ı teşbih ederiz». Daha sonra Ebû Razın el-Ukaylî hadisini zikretti. (Ebû Razin der ki:) «Ya Resulullah, Rabbimiz gökleri ve yeri yaratmadan önce nerede idi?» dedim. Buyurdu ki: «Altında da, üstünde de hava olmayan amâ'da idi. Sonra Arşını su üzerinde yarattı»(92), Muhammed, (sözleri nakledilen Mâliki imam) der ki: «Halil'in zikrettiğine göre amâ; tabakalı, yoğun buluttur». Başka haberler (eserler) daha zikrettikten sonra «Kürsî'ye iman Babı»nda da şöyle der: «Kürsî'nin Arş'm önünde bulunduğu ve iki ayağını koyduğu yer olduğu da ehl-i sünnetin sözlerindendir». Sonra âhirette, Cuma günü tecelli edeceğini bildiren E n e s   hadisini zikretti. Bu hadiste şunlar söylenmektedir: «Cuma günü olduğu zaman «İlliyyîn'den (yücelerden) Kürsîsinin üzerine iner. Sonra mücevherlerle süslü, altından minberler üzere olan Kürsî'yi kuşatır. Sonra peygamberler gelir ve onların üzerine otururlar». Ayrıca Muhammed b. Abdillâh, meşhur tefsir sahibi Yahya b. Salim'in zikrettiklerini de zikretmiştir. Yahya der ki: Ala' b. Hilâl, Ammar ed-Dühenî'den,  Ammar,  Saîd,  tbn   Cübeyr ' den, bu zat da îbn Abbas (r.a.) 'dan rivayet eder. Dedi ki: «Gökleri ve yeri kaplayan Kürsî, iki ayağını koyduğu yerdir. Arşın kadrini ise ancak onu yaratan bilir».
Esed b. Mûsâ hadisinden de söz etmiştir: «Bize H a m m â d b. Seleme, Zürr'den, o da İbn Mes'ûd'dan anlattı. Dedi ki: Dünya seması ile onu takib eden sema arası beşyüz senedir. Her semâ arası da beşyüz senedir. Yedinci sema ile Kürsi arası beşyüz senedir. Kürsi ile su arası beşyüz senedir. Su (yun boyutu) beşyüz senedir. Arş su üzerindedir. Allah ise Arş üstündedir ve O sizin ne halde olduğunuzu bilir»(93).
Daha sonra Muhammed b. Abdullah «Hicablara İman Babı»nda şunları söyler: Allah Teâlâ'nın hicab (perde) larla perdelendiği ve mahlûkatmdan ayrı olduğu da ehl-i sünnetin sözlerindendir». Allah (bunu ikrar etmeyen), zalimlerin söylediklerinden yücedir. «Ağızlarından ne büyük bir söz çıkıyor! Onlar yalandan başka birşey söylemiyorlar»(94).  Ayrıca hicablarla ilgili bazı  eser   (haber) ler de zikretmiştir.
Muhammed b. Abdillâh daha sonra «Nüzul (iniş) e îman Babı»nda da demiştir ki: «Ehl-i sünnetin sözlerinden biri de şu: Allah dünya semasına iner. Onlar buna, herhangi bir şeyle sınırlandırmadan inanırlar.» Daha sonra Mâlik ve başkası yoluyla gelen hadisi zikreder ve sonunda der ki: *Bana Vehb, îbn Vazzâh'tan, o Zühri'den, o da îbn Abbas'tan haber verdi. Demiş ki: Üstadlarımızdan Mâlik, Süfyan, Fuzayl b. İyaz, İsa b. el-Mübârek ve Veki'a ulaştım. Diyorlardı ki, nüzul haktır. îbn Vazzah dedi ki: Yûsuf b. Adiyy'e nüzulü sordum, evet ona inanıyorum, fakat şöyle veya böyle demiyor (sınırlandırmıyor) um. Nüzulü İbni Maîyn' e de sordum. «O'nu ikrar ediyor, herhangi bir sınırlandırma getirmiyorum» dedi».
Muhammed dedi ki: Bu hadis, Allah (c.c.)'m gökte Arş üzere olduğunu, yerde olmadığım açıklıyor. Bu husus Allah'ın kitabında açıklanmıştır. Resûlullah'ın birçok hadisinde de mevcuttur. Allah •Teâlâ buyurur ki: «(Allah) işi gökten yere düzenler, sonra O'na iş yükselir»(95), "Gökte olanın sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer birden sallanmağa başlar. Yoksa siz gökte olanın üzerinize bir taş yağdırıcı göndermeyeceğinden emin misiniz?»(96), «Güzel söz O'na çıkar, iyi amel onu (güzel sözü) yükseltir»(97). «O, kullarının üstünde tek kahredicidir»(98), «Ey İsa, seni vefat ettireceğim ve kendime yükselteceğim»(99), «Bilâkis Allah onu kendine yükseltti (100).
Mâlik yoluyla gelen ve Peygamber (s.a.v.) 'in cariyeye söylediği şu sözlerini de zikretmiştir: •'Allah nerede? Cariye, gökte, dedi. Ben kimim? Cariye, Sen Allah'ın resulüsün, dedi. Bunun üzerine «onu âzâd et» (çünkü o müslümandır)»(101) buyurdular. (Muhammed b. Abdillâh) sonra der ki: Bu gibi hadisler gerçekten çok fazladır. Göktekileri bilmesi, yerdekileri bilmesi gibi olan Allah'ı teşbih ederim, O tek yüce ve en büyük (Allah'tan) başka hiçbir ilâh yoktur.
Daha önce bir yerde, Allah'ın sıfatlarına ve isimlerine iman babında ise şunları söylemiştir; Bil ki Allah'ı, resullerinin ve peygamherlerinin getirdiklerini bilen ehl-i ilim, Allah'ın kendi hakkında haber vermediği şeyleri bilmemeyi ilim, çağırmadığı şeylerden âciz olmayı iman sayar, O'nu Kitab'ta peygamberin dili üzere zikredilen sıfat ve isimleri ile anar, başka birşey söylemezler.
Allah şöyle buyurur -ki O, söz söyleyenlerin en doğru sözlüsü-dür-: «O'nun vechi dışında herşey helak olucudur»(102). «De ki Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür? Allah de, benimle sizin aranızda şahittir»(103), "Allah sizi nefsinden sakındırır»(104), «Onu düzenlediğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman hemen ona*secdeye kapanın»(105), «Sen. gözlerimiz önündesin»(106), «Gözümün önünde yetiştirilmen için»(107), «Yahudiler Allah'ın eli bağlıdır dediler. Kendi elleri bağlandı ve söylediklerinden ötürü lanetlendiler. Hayır Allah'ın iki eli de açıktır»(108), «Halbuki kıyamet günü yer tümüyle Onun avucu içinde (tutuşunda) dır. Göklerde sağ elinde durulmuştur »(109). «Ben sizinle beraberim, işitiyor ve görüyorum»'(110), «Konuştu Allah, Mûsâ ile söyleşti"(111).
Yine buyurur ki: «Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nuru, içinde lâmba bulunan, penceresiz bir oyuğa benzer. Lâmba cam içerisindedir. Cam sanki inciden bir yıldız. Ne doğudan, ne batıdan olmayan mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Öyle ağaç ki, yağı nerdeyse ateş değmeden ışık  verir. Nûr üzerine nur. Allah dilediğini nuruna iletir. Allah insanlara misaller verir. Allah herşeyi bilir*(112), «O ilktir (kendisinden önce bir varlık yoktur), sondur (kendisinden sonra bir varlık yoktur), zahirdir, bâtındır, O herşeyi bilendir»(113). Bu gibi âyetler Kur'an'da çoktur.
Binâenaleyh O, Tebâreke ve Teâlâ, göklerin ve yerin nurudur, tıpkı haber verdiği gibi, ve O'nun vechi, nefsi ve kendini vasfettiği diğer şeyleri vardır. İşitir, görür, konuşur. İlktir, O'ndan Önce bir şey yok; sondur, ilelebet bakîdir. O'ndan öte birşey yoktur. Zahirdir, herşeyin üstünde olan yücedir; bâtındır, ilmi mahlûkatını içine almaktadır, çünkü hemen devamında «O, herşeyi bilmektedir» buyuruyor. Kayyûmdur, Hayy'dır, O'nu ne bir dalgınlık, ne bir uyku tutar.
(Muhammed b. Abdillâh), sıfat hadislerini zikrettikten sonra da der ki: İşte bunlar Rabbimizin, kendisini Kitab'ında vasfettiği, peygamberin bize bildirdiği sıfatlandır. Bunların hiçbirinde bir sınırlama, bir teşbih ve ölçü getirmek asla söz konusu değildir. «Değil O'na benzer, benzer gibi olan bile yoktur, O işiticidir, görücüdür»(114), O'nu gözler görmemiştir ki, nasıl olduğunu tahdîd etsinler? Fakat O'nu kalbler, imanın hakikatleri içre görürler». Muhammed b. A b d i 11 â h ' in sözleri burada bitti.
Bu konuda imamların söyledikleri, bu fetvâ'nın onların onda birini bile alamayacağı kadar uzun ve çoktur. Onların mezheblerini nakledenlerin sözleri için de aynı husus söz konusudur.


Dip Notlar:
90) 20 Tâhâ, 5
91) 57 Hadîd, 4
92) Tirmizî, Tefsir, 12/1; İbn Mâce, Mukaddime, 13
93) Ebû Dâvud, Sünnet, 18; îbn Mâce, Mukaddime, 13; İbn Hanbel, 11/26.
94) 18 Kehf, 5
95) 32 Secde, 5
96) 67 Mülk, 16-17
97) 35 Fâtir, 10
98) 6 En'âm, 18-61
99) 3 Âl-i İmran, 55
100) 4 Nisa, 158
101) Müslim, Mesâcîd, 33; Ebû Dâvûd, Salât, 167
102) 28 Kasas, 88
103) 6 En'âm, 19
104) 3 Âl-i îmran, 28, 30
105) 15 Hicr, 29; 38 Sâd, 72
106) 52 TÜT, 48
107) 20 T&hâ, 39
108) 5 Mâide, 64
109) 39 Zümer, 67
110) 20 Tahâ, 46
111) 4 Nîsâ, 164
112) 24 Nûr, 35
113) 57 Hadid, 3
114) 42 Şûra, 11


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol