Kur'an ve Sünnet
   
 
  Ebû Hanife'nin sözleri:

Ebû Hanife'nin sözleri:

Ebû Hanife' nin ashabı yanında meşhur olan ve senetli olarak Ebü Muti' el-Hakem b, Abdillâh el-Belhî'den rivayet ettikleri "Fıkh-ı Ekber kitabında da şunlar geçer. Ebû Muti' der ki:
Ebû Hanife'ye en büyük anlayışı (fıkh-ı ekberi) sordum. Dedi ki Hiç kimseyi bir günahından ötürü tekfir etme, kimseyi bu sebeple imansız sayma. İyiliği emreder, kötülüklerden sakındırırsın. Bil Ki başına gelecek olan asla şaşmaz. Başına gelmeyecek bir şey de gelmez. Resûlullah (s.a.v.)'m ashabının hiç birisinden uzaklaşma, birinden yüz çevirip diğerini dost bilme. Osman ve Ali mes'elesini Allah'a havale etti (80).
Ebû Hanife dedi ki: Dinde en büyük anlayışı elde etmek, ilimde anlayış (fıkıh) elde etmekten daha hayırlıdır. Elbette insanın Rabb'ine nasıl kulluk edeceğinin bilincinde olması, birçok ilmi (zihninde) toplamasından daha iyidir (81). Ebû Muti' el Hakem b. Abdillâh dedi ki: Bana fıkhın en faziletlisini haber ver Ebû Hanife: Kişiye, imanı, şer'î esasları, sünnetleri, hududu ve ümmetin ihtilâfını öğretmendir. Daha sonra Ebû Hanife iman ve kader mes'elelerini zikrediyor ve kaderiyyeyi güzel bir şekilde reddediyor ki, bu konumuz dışında kalıyor.
Sonra der ki: Ebû Hanife'ye, «ma'rufu emredip münkerden sakındıran, bu sebeble, kendisine bazı insanlar tâbi olunca cemaate karşı çıkan kimse hakkında ne dersin, bunu doğru görüyor musun?» diye sordum. «Hayır» dedi. «Niçin? Halbuki Allah ve Resulü ma'rufu emretmeyi, münkerden sakındırmayı emretmişlerdir, bu kesin bir farzdır?» dedim. «Orası doğru» dedi, «ancak kan dökerek, haramı helâlleştirmek gibi şeylerle çıkaracakları fesat, yapacakları ıslahtan daha çok olur»(82). E bu Mutî' peşinden, İmam'ın Haricîlerin ve bâğilerin öldürülmesi hakkındaki sözlerim rivayet etti.
Sonra şöyle devam eder: Ebû Hanife, «Rabbim gökte midir, yerde midir, bilmiyorum» diyen kimsenin kâfir olduğunu söyledi, çünkü, dedi. Allah «Rahman Arşa istiva etti» buyuruyor, Arşı ise yedi göğün üstündedir(83).
Dedim ki: Eğer, «O Arşa istiva etti (84) ama bilmiyorum Arş gökte
80    îmamı A'zam'ın Beş eseri, s. 43'e bakınız.
81    A.g.e. s., 44 vd. bakınız.
82    A.g.e, s. 48-49
83    A.g.e., s. 55
84    Ebü Hanife'nin bu sözü, atıf yaptığımız tercemede yanlış çevrilmiştir. İbn Teymiye'nin yaptığı bu nakil türkçesi ile birlikte basılan arapça aslında aynen mevcuttur. Mütercim bu arapça aslı (bkz. s. 45) yanlış terceme ederek «Keza Allah Ar? üzerindedir diyen de, bilmiyorum Arş semâda mı, yoksa arzda mıdır diyen de böyledir» şeklinde çevirmiştir (s. 5). Halbuki «keza Allah Arş üzerindedir deyip de, bilmiyorum Arş semâda mı, yoksa arzda mıdır diyen de böyledir» şeklinde olacak.midir, yoksa yerde mi?» derse ne dersin? Ebû Hanife, o kişi de kâfirdir, dedi. Çünkü o kişi O'nun gökte olmasını inkâr etmiştir, zira Allah en yücelerde (A'lâ-i Illiyyinde) dir ve O'na dua ederken eller yukarı kaldırılır, aşağıya değil. Başka bir lâfızda ise şöyle geçiyor: Ebû Hanife'ye «Rabbim gökte midir, yerde midir bilmiyorum» diyen kimseyi sordum. Kâfir olmuştur, dedi, çünkü Allah «Rahman Ârş'a istiva etti» buyuruyor, Arşı ise yedi göğün üstündedir». Ebû Muti', «peki adam Allah'ın Arşa istiva ettiğini kabul ediyor, fakat Arş'ın yerde mi, gökte mi olduğunu bilmediğini söylüyor» dedi, Ebû Hanife ise «O'nun gökte olduğunu inkâr ederse yine kâfir olmuştur» diye cevap verdi.
İşte Ebû Hanife, ashabı yanında meşhur olan bu sözlerine göre, «Rabbim gökte midir, yerde midir bilmiyorum» diyerek tevakkuf eden kimseyi tekfir etmiştir. Artık «gökte değildir» veya «ne göktedir, ne yerde» diyerek O'nun gökte olmasını red ve inkâr eden nasıl olur, orasını sen düşün. O kişinin küfrüne de Ebû Hanife «Rahman Arş'a istiva etti" âyetini delil getirmiş ve «Arş'ı yedi göğün üstündedir» demiştir.
Bununla, "Rahman Arş'a istiva etti» âyet-i kerîmesinin, Allah'ın göklerin üstünde ve Arş'ın üzerinde olduğunu açıkladığını göstermiştir. Arş'a istiva etmiş olması, Allah'ın binefsihi Arşın üstünde olduğuna delildir.
Sonra Ebû Hanife, «O'nun Arş üzere istiva ettiğini kabul ettiği halde, Arş'ın gökte mi, yoksa yerde mi olduğu konusunda tevakkuf eden» kimsenin de kâfir olduğunu ilâve etmiş ve «çünkü O'nun gökte olmasını inkâr etmiştir, oysa Allah yüceler yücesin-dedir ve O'na yukarı doğru dua edilir. Aşağı doğru değil» demiştir.
îşte bu sözler Ebû Hanife' nin, «Allah'ın gökte olmasını inkâr eden kimseyi kâfir saydığına dair sarih ifadelerdir. Bu kâfir sayışına da «Allah'ın yüceler yücesinde olmasını, O'na yukarı doğru dua edilip aşağı doğru dua edilmemesini» delil getirmiştir. Her iki delil de akli ve fıtrîdir. Çünkü Allah kalbleri «Allah'ın yücede olması, yukarı doğru dua edilip aşağı doğru edilmemesi» fıtratı üzere yaratmıştır. Başka bir lâfız (rivayet)'da bu ifade Ebû Hani-f e' den sarih olarak rivayet edilmiştir. Demiştir ki, «O'nun gökte olduğunu inkâr ederse kâfir olmuştur».
Bu lâfzı ondan, bir isnad ile Şeyhu'l-îslâm Ebû İsmail el-En-sâri el-Heravî, Kitâbu'l-Fârûk'ta, rivayet etmiştir. îbn Ebî' Hatim' in rivayet ettiğine göre, Muhammed b. el-Hasen'in sahibi Rey kadısı Hişam b. Ubeydullah er-Razî,  bir adamı  cehmîlikten dolayı hapsetmiş. Adam tevbe edince salıvermesi için Hişam' -in yanına getirmişler. «Tevbeden dolayı Allah'a hamdolsun» demiş. H i ş a m onu imtihan ederek «Allah'ın Arşı üzere olup mahlûkatından ayn olduğuna şehadet ediyor musun?» diye sormuş. Adam, «şehâdet ederim ki Allah Arşı üzeredir, ama bilmiyorum mahlûkatından ayrı mıdır, nedir» demiş. Bunun üzerine Hişâm . «Bunu tekrar hapsedin, çünkü tevbe etmemiş» demiş.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol