Kur'an ve Sünnet
   
 
  Te'vil'in anlamları:

Te'vil'in anlamları:

Te'vilin üç anlamı vardır:

1  — Müteahhirînden birçoğunun ıstılahında te'vil, tahmin ettiği bir delilden dolayı lâfzı, tercih edilen kullanımdan alıp  tercih edilmeyen mânaya çekmektir. Binâenaleyh bunların ıstılahına göre, lâfzın, zahirinin delâletine uygun olan anlam te'vil değildir. İşte bunlar Allah Teâlâ'nın te'vil lafzıyla bunu kasdettiğini, nasların medlullerine muhalif bir te'villerinin bulunduğunu, bunu te'vilcilerin bilmediğini ve sadece Allah'ın bildiğini sandılar.
Sonra bunlardan birçoğu da, bu naslar zahiri üzeredirler; yani zahirleri murâd edilmiştir, bununla birlikte ayrıca deminki anlamıyla bir te'villeri daha vardır ki, bunu yalnız Allah bilir» diyorlar. Halbuki bu bir çelişkidir ve dört imamın ve başkasının ashabından sünnete mensub birçok âlimde de bu çelişki bulunmaktadır.

2  — Te'vilin ikinci anlamı, kelâmı tefsir etmektir, bu tefsir ister kelâmın zahirine uygun olsun, isterse olmasın farketmez. Müfessirlerin ve başkalarının çoğunluğunun ıstılahında te'vil bu anlamdadır. Bu te'vili ilimde derinleşmiş olanlar bilir. Bu durum, âyetin "Onun te'vilini yalnızca Allah ve ilimde derinleşenler bilir»(59) kısmında selefin susmasına uygun düşmektedir.  Nitekim bu susuş,   İb n Abbâs, Mücâhid, Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, Muhammed b. İshak, İbn Kuteybe ve başkalarından rivayet edilmiştir. Her iki susuş, yani Allah'a havale etme görüşü de değişik bir itibarla haktır. Bundan başka bir yerde söz etmiştik. Dolayısıyla her iki görüş de îbn Abbâs' tan nakledilmiştir ve her ikisi de haktır.

3 — Üçüncü anlamı ile te'vil, sözün varıp dayanacağı hakikattir -ki bu hakikat sözün sahirine uygun da olabilir- Buna göre Allah'ın cennetle ilgili olarak haber verdiği yeme, içme, giyme, evlenme, kıyametin kopması gibi şeylerin te'vili, bunların bizzat mevcut hakikatleridir, bunların anlamlarından zihinde oluşan ve dil ile ifade olunan tasavvurlar değildir. îşte Kur'an ıstılahındaki te'vil budur. Nitekim Allah, Yûsuf (a.s.)'dan şu sözü nakleder: «Babacığım, bu benim daha önce gördüğüm rüyamın te'vili (gerçek âlemdeki hakikati )dir, Rabbim onu hak kıldı (hakikatini gösterdi)»(60). Yine buyurur ki: 'İllâ onun tevilini mi (Kur'an âyetlerinin birer hakikat olarak ortaya çıkmasını mı) gözetiyorlar? Onun te'vili geldiğini (haber verdiği şeyler hakikati ile ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabb'imizin elçileri hakkı getirmişler*(61). 'Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, -Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resulüne götürün. Bu daha iyidir, ve te'vil (sonuç ve ortaya çıkacak netice) bakımından daha güzeldir»(62). îşte bu te'vil, Allah'tan başkasının bilmediği te'vildir. Buna göre sıfatların te'vili de, yalnızca Allah'ın bildiği hakikatlerdir ve haklarında Mâlik ile başka selef imamlarının, meselâ «istiva bilinmekte, fakat keyfiyeti bilinmemektedir» dedikleri keyfiyetlerdir, istiva bilinen bir şeydir; yani ne anlama geldiği ve tefsiri malûmdur. Bu kelime başka bir dile çevrilebilir. İstivanın bilinen bu kısmını, yani anlam ve tefsiri demek olan te'vilini, ilimde derinleşmiş olanlar bilir. Ama istivanın keyfiyet ve hakikati, yalnızca Allah Teâlâ'nın bildiği te'vildir.


Dip Notlar:
59) 3 Âl-i îmran. 7
60) 12 Yûsuf, 100
61) 7 A'raf, 53
62) 4 Nisa, 59


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol