Kur'an ve Sünnet
   
 
  İBRETLER VE HATIRLATMALAR
     
 
 

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

İbretler ve Hatırlatmalar

 

Ey silahsız kimse! Muttaki olanın ferasetinden sakın. Çünkü o, perde arkasından amelinin gizliliklerini görür:

"Mü'minin ferasetinden sakının!" (Tirmizî (3127) Ebû Said el- Hudrî'den rivayet etmiştir. Tirmizî hadis hakkında: "Garip bir hadistir" demiştir.)

 

Subhanallah!

Kişinin nefsinde:

- İblis'in kibri,

- Kabil'in hasedi,

- Âd'ın büyüklenmesi,

- Semud'un tuğyanı,

- Nemrud'un cüreti,

- Firavun'un aşırı makam hırsı,

- Karun'un azgınlığı,

- Haman'ın haddi aşması,

- Belam'ın hevasına uyması,

- Sebt (Cumartesi) ashabının hileleri,

- Velid b. Muğire'nin ayaklanması,

- Ebû Cehil'in cehaleti bulunabilmektedir.

Aynı zamanda bazı hayvanların özellikleri de nefiste bulunabilir.

- Karga hırsı,

- köpek iştahı,

- kelerin karşı koyması,

- devenin kini,

- parsın kötü atılganlığı,

- arslanın vahşiliği,

- farenin fıskı,

- yılanın tehlikesi,

- maymunun abes işleri,

- karıncanın toplayıcılığı,

- tilkinin tuzak kuruculuğu,

- kelebeğin sessizliği ve

- sırtlanın uyuması gibi...

Ancak şu var ki, bunlarla mücadele edildiği zaman bu özellikler gider. Kim bu özellikleri tabiatında bulunduracak olursa, bunlarla beraber olmuş demektir ve yapmış olduğu alışveriş:

"Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır." (Tevbe, 111) kazancı da gitmiş olur. Kişi ancak imanı vesilesiyle bu alışverişi yapmış ve akdi tamamlamış olur. Tevbe edenlerin ve Allah'a dönüş yapanların beldesine tabiatını ayarlamış olarak gider.

 

 Elindeki telef olmadan onu müşteriye ver, yoksa satın almaz. Kuşkusuz müşteri, satın almadan önce malın kusurlu olduğunu bilir. Dolayısıyla onu geri ver; sen de onu geri verdiğinden ötürü eman ve huzur bulursun.

 

Bir eşyanın değeri, müşterisinin değerli oluşundan, kendisine harcanılandan ve o eşyayı satan kimseden bilinir. Buna göre; eğer müşteri değerli, pahası büyük, satıcı da saygın birisi ise, o takdirde bu eşya oldukça değerlidir.

Ey nefsini az bir pahaya satan kimse!

Eğer satılanı vaktinden önce geriye verirsen,

Yanlış yapmazsın.

Ey kendisinde sıkıntı bulunmayan hayatın güzelliklerini

Elemler dolu hayatın bedbahtlığıyla satan kimse

Kuşkusuz ziyana girdin! Vallahi çok da bedbaht oldun

Teğabun (Kâfirlerin aldanacakları kıyamet) günü gerçekten çok harap olur beklersin

Tamamen keder dolu bir yaşantı saflığına girersin

Şüphesiz önündeki, gerçek varış durağıdır

Bunda ise yalan yoktur

Ey gece karanlığında odun toplayan kimse!

Yumuşak diye uygun sanarak alır bütün afetleri

Bizzat kendisi hastalık olana şifayı umar durursun

Peki işitmiş miydin hiç felaketten iyiliğin geldiğini!?

Ey çirkinliği güzellik olarak cilalayıp,

Çirkinliğin izlerinden kendini arındırarak (kendini aldatan)!

Ey beynini çalıştırmayanlar gibi nefsini (boşa) harcayan!

Şayet canının kıymetini buseydin boşa harcamazdın

Gençlik ihtiyarladı. Gençliğin artık son bulmakta

Muhakkak vaktin oyun ve eğlence arasında ziyan oldu gitti

Ömür güneşinin artık batma zamanı geldi çattı

Doğu ufkundaki gölge ise henüz kaybolmadı

Kurtuluşa erdi o kimse, kararlı olup da gecenin

Ve bulutların karanlıklarını aşan ve geçip giden

Nice nesiller geldi geçti ve âlemler geçip gitti.

İstediğin zamanda Rabbinin peygamberleri

Sana oldukça yeterli geldi

Diyarda bulunanların kuşkusuz şükranlıktan

Aşka götürenlerin özengileri geçip gitti,

Bunda ise aldanma olmaz

Yüzünü toprağa koy da tadına bir bak bakalım!

Özlemle uzun yıllardır bekleyenlerin söylediklerini söyle

Tabut içinde olup da dar bir hayatla naşı dolaşan kimse

Senin haraba uğrayacağın tabutundan daha hayırlıdır

Meydana gelmiş menziller ki,

Su yerlerine ulaşmak, istenilen yerden mümkündür

Ancak sen ulaşamazsın

Sözü güzelleştirecek katık bile senin harap tabutundan iyidir

Sen her defasında bu tabutları yüce gördükçe

Aşktaki su istekleri onları arzulayacaktır

Şevk o kimseye söz verilen nasihatlarla hayat verirken

Ancak şifa olsun diye kalbe davetiye çıkarsa da

Ona icabet etmez

İşte... Yeryüzünde nice menziller oldu

Ve malını zaman oldukça uzağa taşıyıverdi

Çadır içinde bulunan her şey, sevgilerine yayıldıkça

Bu seni rahatlattı ancak uzak oldun gittin

Gece karanlıklarında, odun ağaç toplamak için değil de

Güzel kokunla sen yolunu bulmak için yürüdün durdun

Her korkak ve aciz kimseyle birlikte olma!

Nefsinle mücadele et ki, harap hâlde seni bulmasın

Ardı kesilmeyen nurlu kimselerin buluştuğu o günde

Nefsin için kendisiyle aydınlanacağın bir nur edin

Eğer kötü hâlimle beraber sabrım

Merhametimi gerektiriyorsa

Ve bedenim cimriliğe de kapı aralıyorsa eğer

O zaman ruhumu bağışladım ve bir ücret beklemedim

Ancak rızasını beklerim

Ey ücreti arzu eden fakirliğim!

* * *

Aşkla gündüz ağlar dururum

Gece ise hevam çağırır beni, ona uyarım

* * *

Şayet aşktan gerekmeyen bir şey oldu mu

Acizlikten güzel olmayan bir aşk ortaya çıkıverir

* * *

Şayet aceleci olarak bir yaşantıya yürürsem eğer

İçinde olduğum şeylerden kimisi bana yeterli gelir

Lakin ebedî olan mülke yürür dururum

Eğer imansız gidip de onunla karşılaşamazsam

İşte o zaman perişan olur dururum!

 

Ey işinde maharetli olan kimse! Nefsinin kıymetini anladın mı? Kâinat kuşkusuz nefisler için yaratılmıştır.

 

Ey iyilik kerpiçleriyle örülüp gıdalandırılan ve lütuf elleriyle evirilip çevirilen! Her şey ağaç ise, sen de meyvesisin. Sen mânasın, inci kabuğusun ve incisin, suyusun ve yağısın.

 

Seçip de yaydıklarımız senin için oldukça çok ortaya konmuştur. Ancak senin bunları işlemen çok zayıf olmuştur.

 

Beni istediğin zaman talep et. Beni iste. Böylece beni kendine çok yakın bulursun. Benden başkasını ise isteme! Çünkü ben sana ondan daha yakınım.

 

Şayet katımızda nefsinin değerini bilmiş olsaydın, o takdirde günahlar işlemek suretiyle hakir olmazdın. İblis sana secde etmediği için katımızdan uzaklaştırıldı. Sen ise, Âdem'in sulbündensin. Çok hayret! Bizi terk ederek hiç salih adam olunur mu?! Şayet kalbinde sevgi olmuş olsaydı, bunun izleri cesedine yansırdı.

Sevdiğimi iddia ettiğim zaman bana, "Yalan söylüyorsun, Görmüyor muyum azaların bunu göstermemekte!" dedi.

 

 Kalp eğer muhabbetle gıdalanmışsa, o zaman ondan şehvet terennümleri gidiverir.

Şayet sevgin iliklerine işlemişse eğer

O zaman şehvet terennümleri ortaya çıkmaz

Heva da çokça yemek yemek de seni unutuverir.

 

Sevgin eğer sahih olmuşsa, seni sevgili olarak hatırlamayanlar sana yabancılaşıverirler. Sevdiğini iddia edip de (sevgilisine değil de) sevgilisini hatırlatacak kimseye ihtiyaç duyana hayret doğrusu! Sevgilisini hatırlamaz da ancak onu hatırlatanı arar durur. Sevgide en az olan şey, sevdiğini sadece hatırlatan ile hatırlamasıdır.

Seni zikredip hatırladım ve bir an olsun seni unutmadım

Hatırlamamda en kolay olan da, dilimle seni zikretmem oldu.

 

Sevgili, sevgilisiyle karşılaşmak için yolculuğa çıktığında onun askerleri de kendisiyle beraber binite binerler.

Nitekim sevgi askerlerin önünde, ümit kendilerini yakınlaştıran binitte, şevk ise, biniti sevketmede ve korku da onları yolda toplamaktadır. Artık beldeye ulaşma şerefine nail olduklarında sevgili sevgiliyle buluşmak için yanına çıkar.

Perişan ettiğin bu bedenin hastalığına gel sen ilaç ol

Düşkün olup ateşle yanan bu kalbi gel sen soğut

Uzak diyarda kalıp da şu zayıf sabrımla bana güvenme sakın

Bilmektesin sabrımı nasıl olur?

Kalbim karşılaştı bir defa

Seninle karşılaşmamdan ötürü

Onu aceleyle göndermiştim

Arzular ise, öne geçmişti bir defa

 

Kendisi sevgilisinin yanına girdiğinde, her taraftan kendisini elbiseyle imtihan etme hâli kuşatıvermişti. Sevgilisine, kendisini sınamak amacıyla sunduğu elbiseyi giymesi için vermişti. Böylelikle onun hazzına ulaşmayı mı yoksa sevdiğinin, kendisine giydirdiği elbisedeki iltifatını denemek mi istiyordu?

 

Kalbi sadece krallara verilen mallarla doldurdular. Seher rüzgarlan estiğinde bu mallar çıkıverdi... Böylece fecir de sadece limanda bulunurken doğuverdi!

 

Azimli adımlarla heva çölünü aştılar. Az bir şey kalmıştı ki nihayet yolculuğu tamamladılar. Yolda rahat onları bulmuştu ve sonunda istedikleri yere vardılar ve ebedî kazanca ulaştılar.

 

Kavim, kendilerini boşa meşgul eden şeylerden kalplerini arındırdı ve oraya sevgi çadırları kurdu. Gözler yerleştirdiler; kimisi nöbet tutmakta ve kimisi de dolaşmakta...

 

Sevgi çadırı ancak boş olan bir ovaya kurulur.

Bizden gayrısından kalbini arındır, sadece bizimle ol.

Bağrımız her arındırana açıktır.

Sabır göstermek, hedef hazinemiz için bir tılsımdır .

Kim de tılsımcıdan kurtulursa hazinesine ulaşıverir.

 

 Zayi olan şeylerin kadr-ü kıymetini bil! Kaçıran gibi ağla!

 

Sevgililerin yakınlığını bir düşünmüş olsaydın, uzak olduğundan dolayı matem ederdin.

 

  Seher rüzgarlarını dağıtabilseydin, şu mahmur kalbine üstün gelirdin.

 

Her kim yolu uzun görürse, yürümesi zorlaşır.

Şayet "Aramızda ki yol epeyi uzundur" ya da "Karşılaşmamız uzaktır" dersen, özlemiş olmazsın.

 

 Bilmez misin ki sadık olan kimse, bir şeyi yapmayı kafasına koydu mu artık azmini önüne koyar.

 

Ağustos ayı kalbe indi mi, mart ayının gözleri çözüverir.

 

Seslerinin kralın kulağına gittiğini anladıkları zaman bekçilerin uykusu kaçıverir.

 

Kime âhiret hâli parlayacak olursa, dünyadan ayrılması yakın olmuş demektir.

 

Atmaca kuşuna avı göründüğü zaman pençesinde telef ettiğini unutuverir.

 

Ey sabır adımları! Sabretmeye devam edin, kuşkusuz az bir vakit kaldı.

 

Vuslatın tadını bir düşün! Mücadele etmenin acılığı kolay gelecektir.

 

Kalp menzilin nerede olduğunu bildi. Bu sebeple de onu iyiliğe yönlendirecek sınırlar koydum.

 

En değerli himmet, sevgiliyle karşılaşmak için zemin hazırlamak ve karşılaşmadan önce ileriye dönük hazırlık yapmaktır. Böyle yapınca, gelişinden önce müjdelenecektir:

"Kendiniz için ileriye hazırlık yapın." (Bakara, 223)

 

Allah'a yemin olsun ki, itaat adımlarının özlem topraklarında yürümesi kadar tatlı bir iş yoktur.

 

Kavim, nefisleri yetiştiricinin ellerine teslim ettiği zaman, o, tabiatın tersine uygunluğu öğretir. Böylece itaatla beraber dosdoğru olurlar ve istediği gibi kendisiyle birlikte döner dururlar.

Ve ben... Binitlerinin boyunları birbirleriyle çarpışırken

Yollarını kollayan da uygun şekilde buzağılan geri getirirken

Bu sırada ben iki rahatlık arasında

Otlar üstünde dolanıp dururum

Ağzımı burnumu örtmüş şekilde dinlenir, bakar dururum

 

Köpeğini eğittiğinde kendisi senin verdiklerine hürmetten ve kamçından korktuğu için şehvetini firenler ve haddi aşmaz, seni kabul eder. Sana ise o kadar öğretici neler öğrettiği hâlde, sen bir türlü kabul etmemişsin.

 

Cahil bir kimsenin avı mahrum olur (yenmez) ve kendi nesfi için tutanınki de öyle. Öyleyse amellerini nefsinin hevasına göre işlemiş olan cahilin zannı ne olsa gerek?! 

(Buhârî (5478) ve Müslim (1930) Ebû Salebe el-Haşeni'den rivayet etmişlerdir. Dedi ki: "Ey Allah'ın Resûl'ü!.. Şöyle buyurdular: "Eğitilmiş köpeğini ava saldığın ve Allah'ın ismini de zikrettiğin zaman onların size tuttuğu avın etini ye!")

(Buhârî (5476) ve Müslim (1929) Adiy b. Hatem'den rivayet etmişlerdir.)

 

Şüphesiz sende meleğin aklı, hayvanın şehveti ve İblis'in hevası toplanmıştır. Öyleyse sen bu üç konuda galip olduğunca değer alırsın. Eğer şehvetine ve hevana galip gelirsen meleğin mertebesine yükselirsin. Şayet şehvet ve heva sana galip gelirlerse o zaman da köpeğin mertebesine inersin.

 

Köpek efendisi için ava çıktığında, avı efendisine mubah olur. Ancak kendi nefsi için tutacak olursa avından mahrum olur (onu yiyemez).

 

 Kulda bulunan hayır ve şer sıfatlarından övülmüş ve yerilmiş sıfatların kaynağı şüphesiz Allahu Teâlâ'dır ki, kendisi bu iki ismi (veren- alan) gereğince kullarını evirip çevirir. İşte kul da bu iki ismin şuurunda olarak Allah'a kulluk ederse, Allah'a verdiği zaman şükreder ve O kıstığı zaman da Allah için yetinir. O yüce yaratan ki, kula, kendisine şükretsin diye verir ve kendi fakirliğini bilsin diye de ondan kısar. Buna göre; şükredene vermesi ve fakir olana da kısması, O'nun sıfatlarından sayılır.

 

Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol