Kur'an ve Sünnet
   
 
  ALLAH DİYEREK ALDANMAK

Allah Diyerek Aldanmak

 

Bunlardan bazıları kendilerini, Allah'ın ona azap etmeye ihtiyacının olmadığı, azabının mülkünde hiçbir şeyi artırmayacağı, rahmet edip bağışlamasının da mülkünde hiçbir şeyi eksiltmeyeceği düşüncesiyle kandırırlar. Bu şöyle der:

Ben Allah'ın rahmetine muhtacım, O ise zenginlerin zengini. Şayet fakir, biçare ve bir bardak suya muhtaç birisi bir zenginin nehir kıyısındaki evinde misafir olsa, zengin o bir bardak suyu ondan esirgemez. Allah ise daha cömerttir, daha geniş rahmetlidir. Bağışlaması O'ndan hiçbir şeyi eksiltmez, cezalandırması da mülkünde hiçbir şeyi artırmaz.



Allah Hakkında Bilgisizce Konuşmak

 

Zarar ve çirkinlik yönünden bunlardan sonra Allah hakkında, O'nun isimleri, sıfatları ve filleri hususunda bilgisizce konuşmak, O'nu (c.c.) kendisinin ve peygamberinin (Sallallahu aleyhi ve sellem) vasfettiğinin aksiyle vasfetmektir.

Bu, "yaratma" ve "emretme" (şeriat koyma) nın kemâline en ters düşen, en çelişen ve bizzat Rabbliğe, Rabb'e ait özelliklere gölge getiren şeydir. Şayet bilerek yapılırsa bu bir inattır ve şirkten daha çirkin, Allah katında daha büyük günahtır. Çünkü Rabb'in sıfatlarını kabul eden müşrik kemal sıfatlarını iptal ve inkar edenden daha iyidir. Nitekim dünyada, bir hükümdarın hükümdarlığını kabul eden, sahip olduğu sıfatları inkar etmeyen, ancak kendisini ona yaklaştıran bir takım ortaklar edinen kişi, hükümdarlığını ve hükümdarlık sıfatlarını inkar edenden daha iyidir. Bu fıtratlarda ve akıllarda yerleşik, kesin bir şeydir.

Allah'ın sıfatlarını inkar (ta'tîl) hastalığı ilacı olmayan kronik bir hastalıktır. O yüzden Yüce Allah ta'tîlcilerin önderi Firavun'un, Musa'ya şöyle dediğini haber vermektedir:

"Firavun dedi: Ey Haman, bana yüksek bir kule yap da o yollara erişeyim. (Yani) göklerin yollarına (erişeyim) de Musa'nın tanrısına çıkıp bakayım. Zira ben onu yalancı sanıyorum." (Mü'min, 36, 37)

 İmam Ebû Hasan Eş'arî kitaplarında ta'tîlcilere bu ayeti delil getirmiştir. Onun sözünü bir çok kitapta zikrettik.

Allah hakkında cahilce konuşmak (ve düşünmek) ile şirk birbirinden ayrılmaz şeylerdir.

Saptırıcı bid'atler Allah'ın, O'nun ve Rasûlü'nün bildirdiği sıfatları bilmek ve onları yalanlamak olduğunda, bunu inaden ve cehaleten yapmak en büyük günahlardandır. Küfre ulaşmasa bile bu, İblisin diğer büyük günahlardan daha çok sevdiği bir şeydir.

Nitekim seleften bir zat:

"İblis bid'ati günahtan daha çok sever, çünkü günahtan tevbe edilir, ama bid'atten (kişi onu hak gördüğünden dolayı) tevbe edilmez" demiştir.

İblis şöyle demiştir:

"Ben Âdem oğullarını günahlarla helak ettim, onlarsa beni istiğfar ve "Lâilahe illallah" ile helak ettiler. Bunu görünce onlar arasında birtakım keyfî-asılsız fikirler yaydım: Günah işlerler de tevbe etmezler; çünkü iyi bir şey yaptıklarını zannederler."

Bilindiği gibi günahkârın zararı sadece kendisine, bid'atcinin zararı ise insanlaradır.

- Bid'atçinin belâsı dinin esasında (akidede), günahkarınki ise şehvettedir.

- Bid'atçi Allah'ın (c.c.) doğru yolu üzerinde bekleyip insanları ondan alıkoyar, günahkar öyle değildir.

- Bid'atçi Allah'ın (c.c.) Rabblik sıfatlarına ve kemaline leke getirir, günahkâr öyle değildir.

- Bid'atçi insanların âhirete giden yollarını tamamen keser, âsî ise günahlarından dolayı yavaş ilerler, o kadar.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol