Kur'an ve Sünnet
   
 
  Sünnet Düşmanlığı
Şahadet ederim ki Allah tan başka ilah yoktur Yalnız O var.
Hiç bir ortağı yok O nun Alemlerin Rabbi peygamberlerin ilahı
hesap gününün sahibi O dur.Yine şahadet ederim ki Muhammed[s.a.v]
O nun kulu ve resülüdür.Allah  O nu bütün insanlığa gönderdi.İnsanlar
O ndan önce küfrün -sapıklığın ve cehaletin zirvesine çıkarak alabildiğine
bozulmuşlardı.O dini tebliğ etmek alemleri hidayete erdirmek ve münafıklarla
cihad etmek için hiç durmadan çalıştı.Nihayet iman güneşi doğdu batılın
karanlıkları kaybolarak Rahman ın ordusu güç kazandı Şeytanın taraftarları
ise alçaldı rezil oldu.İmdi kular için Rasülullah [s.a.v]e tabi olmadıkça ne dünyada
saadet söz konusudur ne ahiret .
Akadaşlar burada sizlerle paylaşmak istediğim önemli bir konu var .
O DA SÜNNET DÜŞMANLIĞI.
İslamın yeryüzünü şereflendirmesinden sonra insanlığın çehresi kısa sürede
değişti.Bu sayade bütün insanlık saadet ve mutluluğa gidecek yola sahip oldu
Az bir zaman içerisinde saf ve berrak bir hayat hüküm sürmeye başladı.
Hz Peygamber [s.a.v] zamanında durum böyle iken bu dönemin bitimini
izleyen yıllarda İslamın ilk dönemdeki safiyet korunamadı.Bilhassa sünnet
hadis üzerinde bir takım şüpheler  ve istifhamlar gündeme gelmeye başladı
Teşri[yaşama]kaynağı olarak sünnetin kaynak olamayacağı ve sünnete
ihtiyaç olmayıp Kur an ın yeterli olabileceği tezi bir takım çevrelerce
savunulmaya başlandı.Aslında biz sünneti hedef alan onun aleyhinde
bulunanları iki gurupta toplayabiliriz.
Bunlardan birincileri müslüman oldukları söylenen veya kendileri öyle
olduklarını söyledikleri halde sünneti kabul etmeyenler ya da aleyhinde
olanlardır.İlk dönemde bunları şöyle görüyoruz.
[Hariciler hüküm sadece Allah ındır.[Yusuf 12/40]ayetini kendilerine
parola edindiler.Böylesi doğru bir hükümden yanlış anlam çıkardılar
ve ayet-i kerimeyi istismar ederek Sıffin de Hz Ali [r.a] ile Hz Muaviye
[r.a]arasında  vuku bulan savaşta her iki taraftan savaşa katılan
sahabenin adaletini ve onlardan gelen rivayetleri bütünüyle redettiler.
Hatta daha da ileri giderek Sahabeyi küfür ve sapıklıkla itham etme
bedbahtlığına düştüler.
Mu-tezile akımına mensup olanlar meseleyi akıl ve kendi görüşleri
ile ele aldıkları için akılcı düşüncenin sonucunda İslamın yayılıp
gelişmesinde  önemli payı bulunan ve Allah[c.c] tarafından tebcil edilen
sahabeyi hesaba katmadılar.Onlardan gelen bütün haberleri yalan
sayarak redettiler.
Şia meshebinin bir kısmı ise devşirme yoluyla sahabeyi kabullendiler
 ve onların bir kısımdan gelen rivayetleri kabul ettiler ve aldılar.
Hz Ebubekr-Talha- Zubeyr-Amr b el -As -ve Ebu Hureyre gibi
bir kısım sahabilerden gelen rivayetleri kabul etmediler ve bu
sahabileri keza ashabtan büyük bir kesimi ta-n edip yerdiler.
Müminlerin annesi Aişe r.a] ye ithamda bulundular.Ancak
Hz Ali  ve taraftarlarından gelen hadisleri kabul ettiler.Meshep
imamlarının günahsızlıklarına inandıkları için sadece imamları
veya H z Ali [r.a] taraftarları aracılığıyla gelen rivayetlere inandılar.
İkin ci gurup ise İslam dışı cerayanlardır müsteşrikler[oryantalistler dir.
Bunlar sadece sünneti değil temelde İslama karşıdırlar.Ne varki
bahsettiğimiz birinci gurubun tavrında da faydalanarak özellikle
sünneti -hadisleri hedef almaktadırlar.Bu halleride belli bir şuurdan
kaynaklanmaktadır.Bunların amacı müslümanların zihnine şüphe
tohumları atmak ve sünnet konusunun sun-i olarak üretilen bir takım
safsatalarla tartışmaya açılmasını sağlamaktır.
Şu bir gerçektir ki sünnet ferdlerin ve cemiyetlerin hayatında ki
müşterikliği sağlamada temel işlev görmektedir.Bir toplum güçsüz
bırakmanın ve yıkmanın başta gelen yolu onun müşterek değerlerini
ve hayat tarzını yok etmekten geçer.Bu sebeble önce Müslümanların
sünnet hakkında şüpheye düşürmeyi sonra da onu ortadan kaldırarak
İslam toplumlarının birlik ve beraberliğini yok etmeyi hedef almışlar
ve üzülerek belirtelim ki bunda da azımsanamayacak derecede başarı
elde etmişlerdir.Bu gaye müsteşriklerin en art niyetlisinden tutunuz da
en realist ve masum görünüşlü olanların da bile vardır.Görünüş
itibarıyla en realist ve masum müsteşrikler bu davranış biçimleriyle
pek çok saf müslümanı kandırdıkları söylenebilir.Ancak şurası
sevindiricidir ki geç te olsa son zamanlarda  onların gaye ve
hedeflerini metodlarını inceleyip müslümanları  uyaran alimler
yetişmeye başlamıştır.Ne var ki hala onların oyunlarına gelen
pek çok insan vardır.Üstelik böyle olanların çoğunun niyeti
hakikatı araştırıp bulmak değildir.
ALLAH [C.C] GİDEN YOL AÇIKTIR.KİTAP VE SÜNNET ÖNÜMÜZDEDİR
ALLAH RASÜLÜ  ŞÖYLE BUYURUYOR.ÜMMETİM ARASINDA BİDATLER
ÇIKIP ASHABIMA SÖVMEYE BAŞLANINCA ALİM KİMSE BİLDİKLERİNİ
AÇIKLASIN .EĞER BUNU YAPMAZSA ALLAH IN MELEKLERİN VE TÜM
İNSANLARIN LANETİ ONADIR.[ed Deylemi -1275-es Suyuti-el Camiul Kebir/1/71]
MUHAMMED NEBİ DİNİ HADİSLER DEMEKTİR GENÇ İÇİN EN GÜZELİ
GELEN RİVAYETLERDİR HADİS VE HADİSÇİLERDEN SAKIN OLA
SAPMAYASIN ŞAHSİ GÖRÜŞLER GECEDİR HADİSLER GÜNDÜZ BİLESİN
BAZEN HİDAYET YOLUNDA ŞAŞIRIR GENÇ HATALARIYLA GÜNEŞ
PARLAYIP DURMADA IŞIKLAR HER BİR TARAFA
HAMD ALLAH A MAHSUSTUR

Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol