Bu iddiaya cevabımız şöyledir:
"Ehli Sünnet Allah-u Teâlâ ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vasfettiğinin dışında Allah-u Teâlâ'yı vasfetmenin doğru olmadığı noktasında icma etmişlerdir. Kim, Allah-u Teâlâ'yı, bizzat kendisinin veya Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nitelemesi dışında nitelerse, o Allah-u Teâlâ hakkında bilmeden, konuşan biridir ve hem sapık hem de saptırıcıdır.
Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de yedi surede, Arş'a istiva ettiğini bildirmektedir.
Bu sureler:
A'raf, Yunus, Ra'd, Ta-Ha, Furkan, Secde ve Hadid sureleridir.
Fakat ne yüce Allah ne de Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Allah-u Teâlâ'nın Arş'ın dışında başka bir şeye istiva ettiğine dair bir şey zikretmemişlerdir. Dolayısıyla yüce Allah'ın bunun dışında bir şeyle vasfedilmesi caiz değildir.
Kim Allah-u Teâlâ'nın Kitabında ve Rasulü'nün Sünnetinde yer almayan bir sıfatı yüce Allah'ın sıfatlarına katarsa, o kimse yüce Allah hakkında bilmeden konuşmaktadır.
Oysa Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Melekler ve Ruh (Cebrail). Oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkarlar." (Mearic: 70/4)
"...O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır), onları (güzel sözleri) da Allah'a salih amel ulaştırır..." (Fatır: 35/10)
"Onlar üstlerindeki Rablerinden korkarlar..." (Nahl: 16/50)
"...Seni vefat ettireceğim ve katıma yükselteceğim..." (Al-i İmran: 3/55)
"Bilakis, Allah onu (İsa'yı) kendi (nezdi)ne kaldırmıştır (yükseltmiştir)... " (Nisa: 4/158)
"...O yücedir, büyüktür." (Sebe: 34/23)
O'nun kadri yüce, kahrı üstün, zatı büyüktür. Dolayısıyla O, yalnızca bu vasıflarla nitelenir. Çünkü yüce Allah sıfatlarında sonsuz kemal sahibidir.
Allah-u Teâlâ'nın bütün sıfatları kemal sıfatlardır. Yüce Allah'ın bizzat kendi zatını vasfettiği ve Rasulü'nün Sallallahu Aleyhi ve Sellem de O'nu vasfettiği tüm bu kemal sıfatlar, Allah-u Teâlâ'nın kemal sahibi olduğunu gösterir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi Allah..." (Mü'min: 40/15)
Dikkat edilirse yüce Allah "Arş"ı, üstünlük ve yücelik manasına gelen ve fevkiyyetini (yücelerde olduğunu) gösteren delillerden olan bir sıfatın yanında zikretmiştir. Nitekim bu gerçek, önceki ayetlerde gayet açık olarak görülmüştü. Başka bir ayette Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Neredeyse gökler üstlerinden çatlayacaklar! Melekler de Rabbini hamd ile tesbih ediyorlar..." (Şura: 42/5)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de:
"O ilktir, sondur, zahirdir, batındır ..." (Hadid: 57/3) ayeti hakkında şöyle buyurmuştur:
"Allah'ım! Sen ilksin, Sen'den önce hiçbir şey yoktur. Sen sonsun, Sen'den sonra bir şey olmayacaktır. Sen zahirsin, senin üzerinde bir şey yoktur. Sen batınsın, senin önünde bir şey yoktur."
( Müslim Dua: 2713, Ebu Davud Edeb: 5051 Tirmizi Dualar: 3397, Ahmed: 2/381-404'de Ebu Hüreyre'den şöyle rivayet etmiştir:
"Bizden birisi uyumak ve sağ yanına yatmak istediğinde, bize emreder ve derdi ki:
"Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve büyük Arş'ın Rabbi Allah'ım! Bizim Rabbimiz ve her şeyin Rabbi, tohumu ve çekirdeği yaran, Tevrat'ı, İncil'i, Furkan (Kur'an)'ı indiren Allah'ım! Senin, perçemine yapışacağın her şeyin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım, Sen ilksin, Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen sonsun, senden sonra bir şey yoktur. Sen zahirsin, senin üzerinde bir şey yoktur. Sen batınsın, Senin önünde bir şey yoktur. Bizi borçtan, fakirlik ve miskinlikten kurtar.")
"Senin üzerinde bir şey yoktur" kavli, yüce Allah'ın tüm mahlukatının üzerinde olduğunu gösteren bir delildir. Bu, ashabın ve tabiinin müfessirlerinden ve daha başkalarından gelen;
"Rahman, Arş'a istiva etti." (Taha: 20/5) ayetinin manasıdır. Çünkü ayette yer alan "istiva" kelimesinin anlamı, "istekarra" yani karar kıldı, "irtefea" yani yükseldi ve "ala" yani üzerinde gibi kelimelerle aynı manada kullanılmıştır.
(İbni Kayyım el-Cevziyye, "Kaside-i Nuniye" adlı eserinde söz konusu dört kelimeyi yani; isteva, istekarra, irtefea ve ala kelimelerini "istiva" manasında zikrettikten sonra, bunlara bir de "Saide" kelimesini eklemiştir.)
Bunları ancak Cehmiler ve zındıklar inkar ederler. Çünkü bunlar Allah-u Teâlâ'nın isim ve sıfatlarını kabul etmezler.
"...Allah onları yok etsin! Nasıl da uyduruyorlar." (Tevbe: 9/30)
|