Kur'an ve Sünnet
   
 
  Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in doğum gününü kutlamak hakkında
  • Kısa Açıklama: Kimi müslümanlar, bu merâsimi câmilerde, kimisi evlerde, kimisi de bu iş için hazırlanan yerlerde düzenlemektedirler. Bu merâsimlere ayak takımı ve câhil pek çok insan iştirak edip hıristiyanların İsa-aleyhisselâm-’ın doğum gününü kutladıkları gibi kutlayıp onlara benzemektedirler....
  •  

    Bu davranış,İsa’nın doğum günü kutlama merasimi olarak bilinen şeyde hıristiyanlara benzemektir. Câhil müslümanlar ya da sapıtmış âlimler Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in doğum günü münâsebetiyle her yıl Rebîul-Evvel ayında O’nun doğum gününü kutlamaktadırlar. Kimi müslümanlar, bu merâsimi câmilerde, kimisi evlerde, kimisi de bu iş için hazırlanan yerlerde düzenlemektedirler. Bu merâsimlere ayak takımı ve câhil pek çok insan iştirak edip hıristiyanların İsa-aleyhisselâm-’ın doğum gününü kutladıkları gibi kutlayıp onlara benzemektedirler.
    Genellikle bu kutlamalar, içerisinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hakkında aşırıya gidilen kasîdeler okunan, Allah’a değil de Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’e yalvaracak ve O’ndan yardım dileyecek dereceye varacak şekilde şirke götüren ameller ve çirkin şeylerle doludur.Oysa Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- kendisinin aşırı bir şekilde övülmesini yasaklamış ve şöyle buyurmuştur:
    “Beni, hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı bir şekilde övdükleri gibi övmeyin. Ben, ancak bir kulum ve (benim için) Allah’ın kulu ve elçisidir, deyin.”[1]
    Mevlid-i Nebevî’yi kutlayan kimi insanlar, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in onların kutlamalarında hazır bulunduğuna bile inanmaktadırlar.
    Bu kutlamalarla birlikte çalgılar çalınmakta, topluca kasîdeler söylenip tefler çalınmakta ve buna benzer bid’atçı tasavvufçuların yaptığı zikirlerinden olan çirkin şeyler olmaktadır.
    Bu kutlamalarda, erkeklerle kadınlar birarada bulunabilmektedir.Bu davranış, fitneye sebep olur ve hayâsızlığa kadar götürür.
    Bu kutlamalarda, -iddiâ ettikleri gibi- bu sakıncalı durumlar olmasa ve sadece toplanıp yemek yemek ve sevinç duymak için bile olsa dîne sonradan sokulan bir yeniliktir.Sonradan dîne sokulan her yenilik de Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in:
    “(Dîne sonradan sokulan) her yenilik, bid’attır, her bid’at da dalâlettir.”
     buyurduğu gibi, bid’attır.
    Aynı şekilde, diğer kutlamalarda yapılan çirkin şeyler, bu kutlamalarda da ileri gidilerek aynı şeyler yapılabilir.
     
    Mevlid-i Nebevî’yi kutlamak, bid’attır, dedik. Çünkü bu kutlamanın Kur’an ve sünnette hiçbir delîli yoktur. Sahâbe, tâbiîn, etbâut-tâbiîn ve selefi sâlihten hiç kimse de bunu yapmamıştır.
    Mevlid-i Nebevî’yi kutlamak, hicrî 4. yüzyıldan sonra ortaya çıkmıştır.İlk defa ortaya çıkaranlar da şiânın bir kolu olan Fâtımîlerdir.
    İmam Ebû Hafs Tâcuddîn Fâkihânî-Allah ona rahmet etsin- şöyle der:
    “Cemaatten bazı kimselerin -Allah onları mübârek kılsın-, Rebîul-Evvel ayında toplanıp yapmakta oldukları ve adına mevlid dedikleri amel hakkında tekrar tekrar soru sormaktadırlar.Bu amelin dînde bir aslı ve esası var mıdır? Meselenin açıklanarak bu konudaki cevabın doyurucu olmasını istemektedirler.
    Dedim ki: Başarı Allah’tandır. Bu doğum gününü kutlamakla ilgili Kur’an ve sünnetten ne bir delîl biliyorum, ne de dinde bize örnek olan ve ilk müslümanların izledikleri şeylere sıkı sıkıya bağlı kalan bu ümmetin âlimlerden böyle bir şeyin nakledildiğini biliyorum. Aksine bu, işsiz ve güçsüz kimselerin ve nefislerinin hevâ ve arzusuna uyan yiyicilerin ihdâs ettiği şeylerdir.”[2] 
    Şeyhul-İslâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle der:
    “Yine, bazı insanların ihdâs ettikleri şey, ya İsa -aleyhisselâm-’ın doğum gününü kutlayan hıristiyanlara benzemektir, ya da Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’e sevgi duymak ve saygı göstermektir. İnsanlar, doğum gününü kutlama konusunda farklı olmalarına rağ-men, her kim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in doğum gününü bayram edinirse, (bilsin ki) seleften hiç kimse bunu yapmamıştır. Bunda hayır olsaydı veya bunu yapmak daha tercih edilen bir görüş olsaydı, onlar Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’i bizden daha çok seviyor ve bizden daha çok O’na saygı duyarlardı. Çünkü onlar, hayıra bizden daha düşkündürler.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’i sevmek ve O’na saygı göstermek, ancak O’nun yaptığı gibi yapmak, O’na itaat etmek, O’nun emirlerine uymak, gizli ve açık olarak sünnetini yaşatmak, gönderildiği bu dîni yaymaya çalışmak ve bu uğurda kalp ile, el ile ve dil ile cihâd etmektedir. Çünkü bu yol, ilk müslümanlar olan Muhâcir, Ensâr ve onlara en güzel bir şekilde tâbi olanların yoludur.”[3]
    Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in doğum gününü kutlama bid’atını inkar etme konusunda eskiden olduğu gibi, günümüzde de çeşitli risâle ve kitaplar yazılmıştır. Bunun bid’at ve hıristiyanlara benzeme oluşunun yanında, bu olay evliyâ, şeyh ve liderlerin doğum günlerini kutlama gibi, başka doğum günlerini kutlamaya kadar götürür ki birçok şer kapısının açılmasına sebep olur.


    [1]Buhârî ve Müslim
    [2]“Risâletul-Mevrid fî Amelil-Mevlid”
    [3]İbn-i Teymiyye:“İktidâus-Sırâtıl-Mustekîm”.Cilt:2.Sayfa:615.Tahkîk:Prof.Dr.Nâsır el-Akl
     
     

     


    Facebook beğen
     
    Kur.an ve Sünnet
     
    Kur'an ve Sünnet
    Kur'an ve Sünnet
     
    Kur'an ve Sünnet
    Kur'an ve Sünnet
     
    Kur'an ve Sünnet
    Kur'an ve Sünnet
     
    Kur'an ve Sünnet
     
    Kur'an ve Sünnet
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol