Bu gerçekleştirilecek vaciblerin en hayırlısıdır. Allah Azze ve Celle:
"Hanginiz amelce daha iyidir diye sizi imtihan edecek." (el-Mülk/2)
Fudayl b. Iyad'ın (r.a) dediğine göre bu;
"amelin en ihlasla ve en doğruca yapılanıdır"
Amel halis olup doğru olmazsa kabul edilmez.
Amel hem halis, hem de doğru olursa o zaman kabul edilir.
Amelin halis olması, Allah için olması, Sevab (doğru) olması da Sünnet üzerine olmasına bağlıdır. Bunun için Ömer İbnul-Hattab (r.a.) duasında:
"Allahım tüm amelimi salih kıl ve o amelimi Senin rızan için, halis eyle ve o duamda Sen'den başkasının (rızasını veya yardımını) dilemek gibi hiçbir şey koyma!..."
Bu sahih olan her amelin haddi olunca, "emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker" yapacak kişinin önce buna kendi nefsinde başlaması gerekir.
Bu insanın ilmi ve ameli "fıkıh" ışığında olmadıkça "salih" olamaz. Tıpkı bu konuda Ömer b. Abdülaziz'in dediği gibi:
"Kim ilmi olmadan Allah'a kulluk etmek isterse ifsad ettiği ıslah edeceğinden daha fazla olur."
Muaz b. Cebel'in (r.a.) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"İlim amelin imamıdır, amel ona uyar." buyurmuştur.
Öyleyse Maruf ile Münker arasında ki farkı anlayabilmek için mutlaka ilme gerek vardır. Bu ilmin yararının olması için de güzel ahlak sahibi ve sabırlı olmak gerekir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Rifk (güzel huy ve vakar) hangi şeyde bulunursa onu süsler, şiddette hangi şeyde olursa ancak onu kötüler." buyurmuşlardır.
O halde mutlaka yumuşak huylu, sıkıntılara karşı sabretmek gerekir. Zira bu yolda insanın başına eza ve cefanın gelmesi kaçınılmazdır. Eğer "emr-i bil-maruf ve nehy-i ani'l-münker" yaparken; güzel huyluluk ve yumuşaklıkla hareket etmezse ifsad edip bozduğu, ıslâh edip tamir ettiğinden daha çok olabilir.
Lokman (a.s.) oğluna öğüt verirken:
"İyiliği emret, kötülükten alıkoy. Başına geleceklerde sabret. Çünkü bu, işlerin en güçlü bir şekilde sağlamlaştırmandandır." (Lokman/17)
Bundan dolayı Allah Azze ve Celle Peygamberlerine -ki onlar emr-i bil-ma'rufun ve nehy-i ani'l münkerin imamlarıdır- sabrı tavsiye etmiştir.
"Ey bürünüp sarınan kalk insanları uyar. Rabbini büyük tanı ve elbiseni temizle, kötü şeyi terket. Yaptığın şeyi çok görüp başa kakma ve Rabbin için sabret." (el-Müddessir/1-7)
Allah Azze ve Celle insanlığa "risalet" ayetlerini "inzar" (korkutma ve ahiret günün haber vermekle) açmış ve bu ayetleri "Emr-i bil-maruf" ve "sabırla" sona erdirmiştir.
Gerçekte "inzâr"ın kendisi, "Emr-i bil-ma'ruf' ve "nehy-i ani'l-münker"dir.
"Emr-i bil-ma'ruf" yapacak olanlarda mutlaka şu üç sıfatın (özelliğin) bulunması gerekir;
1 - Yumuşaklık, esneklik,
2 - Sabır ve
3 - İlim.
Yumuşaklık ve esneklik ve güzel huyluluk "Emr-i bil-ma'ruf" yaparken, ondan sonra da "sabır" gelir.
Selef-i salihinden rivayet edilen meşhur bir haberde:
"Emr-i bil-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker"i yapacak olan kişi ancak emrettiğinde ve yasakladığında fıkıh sahibiyse bunu yapabilir. Emrettiğinde yumuşak, yasakladığında yumuşak, emrettiğinde şefkatli yasakladığında da şefkatli olması gerekir" denilmiştir.
Bilinsin ki bu saydığımız özelliklerle, "Emr-i bil-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker" de bulunmak istemek insanın nefsine zor gelen şeylerdendir. Bazıları bu özelliklerin bir kısmının veya hiçbiri olmadan da bunu yapılabileceğini düşünüyorsa, sadece su-i zan ediyordur.
"Emr-i bil-ma'ruf"un terki Allah'a isyandır. Bir isyandan diğer isyana geçiş "Emr-i bil-ma'ruf"u terketmekten de daha büyük bir günahtır.
Allah'ın kitabında ayetleriyle bize bildirdiği kadarıyla hepimiz, Allah'a isyanla işlenen günahların felaketlerin, itaatin de nimetlerin artmasının sebebi olduğunu biliyoruz.
Allah'u Teala; bizden önce geçmiş olan Nuh, Ad, Semud, Lut, Medyen ehli ve Firavun'un kavmini işledikleri günahlar ve isyanlardan dolayı onları nasıl cezalandırdığını ve ahirette de kendilerine nasıl acı bir azap hazırladığını haber verdi. Bunu, en-Naziat, el-Müzemmil, el-Hakka, el-Kamer ve Ğafir surelerinde çok açık bir şekilde görürüz.
Küfür, fısk, isyan kötülüklerin ve düşmanlıkların sebebidir. Kişi ve cemaatler "Emr-i bil-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker" görevini terkederler veya bunun karşısında susmayı yeğlerlerse hepsi günahkar olurlar. Bunların münkerle amel olanlar tavırlarını yanlış olan bir davranışla eleştirenler de hakeza aynı şekilde günahkar olurlar. Böylece Müslümanlar arasında bölünme, ayrılık ve kötülükler doğmaya başlar. Bu nedenle, başlayan fitne ve kötülükler eskisinden de kötü ve acı sonuçlara götürür. Kim Müslümanlar arasında eskiden olmuş olaylara bakarsa, bunun en büyük sebeblerden birisi olduğunu görecektir. Ayrıca ümmetin emirleri, alimleri, sultanları ve ileri gelenleri arasında cereyan etmiş olan üzücü olayların da temelinde gerçekte bu sebep yatar.
|