Kur'an ve Sünnet
   
 
  Allah'ın yaklaşması:

Allah'ın yaklaşması:

Yüce Allah'ın bir işitmesi, diğer bir işitmesini engellemez ve mes'elelerin çokluğu O'nu yanıltmaz. Kıyamet günü kullarla konuşur ve sorgularını yapar. Bir iş O'nu, diğer bir işi yapmaktan alıkoymaz.
Ibn Abbas'a, «Kıyamet günü hepsiyle bir anda nasıl konuşur?» dîye sorulunca, «bir anda hepsine rızık verdiği gibi» cevabını vermiştir. Nitekim Resûlüllah şöyle buyurmuştur: «Her biriniz dolunayın olduğu bir gecede ayla başbaşa olduğu gibi, Rabbi de onunla başbaşa olacaktır»(161).
- Yüce Allah dünyada dua edenlerin duasını işitir, dillerin farklılığına ve ihtiyaçların çeşitliliğine rağmen isteyenlerin isteklerine karşılık verir. Birimizin, konuşan birçok kişinin konuşmalarını işitecek bir kuvveti olabilir. Nitekim hocaların bazısı birden fazla okumayı işitebilmektedir, ama ona ancak birkaç tanesi yakın olabilir. Birimiz hazır olan ve olmayan insanlardan bazılarına karşı içinde meyil ve yakınlık hissettiği halde, bazılarına karşı hissetmez. Bu yakınlık ve uzaklığın farklılığını içinde duyar. Halbuki yüce Allah herşeyi ihata etmekte, ilmi sonsuz, işitmesi bütün sesleri ve vergisi bütün ihtiyaçları kapsar.
Bazıları yanılarak yüce Allah'ın yaklaşmasının, bir taraftan başka tarafa meylederken insan vücudunun hareketi cinsinden olduğunu sanmıştır. Ruhu ile yaptığı işin, vücudu ile yapılan işe aykırı olduğunu, birinden uzaklaşıp diğerine yaklaşmadan nefsinin insanlardan birçok kişiye yaklaştığını hisseder. Yine bazı insanlara karşı sevgi ve boyun eğme hissettiği halde, bazılarına karşı da nefret ve uzaklık hisseder. Bazılarına doğru bir yöneliş ve bazılarından da uzaklaşma hisseder ve bunların hiçbirisinde vücut yerinden hareket etmez. Bazıları yanılarak yüce Allah'ın yaklaşmasının, insanın bu nevi yaklaşması türünden olduğunu sanır.
Özet olarak şunu belirtelim ki, Kur'an ve Sünnet'in belirttiği, yüce Allah'ın kendisine ibadet ve dua edenlere yaklaşması, bütün mahlûklar için genel ve mutlak değil, özel ve mukayyeddir. Onun için Hulûliyye'nin söylediği bâtıldır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: ^Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben yakınım». Bu, kendisine dua edene yakınlığıdır. Kendisine ibadet edene yakınlığını da şöyle ifade etmiştir: «Yakardıkları kişilerin Allah'a en yakın olanları bile Rablerine vesile ararlar»(162).
Kudsi hadiste de şöyle buyurulmuştur: «Kulum bana kendisine farz kıldıklarımı yerine getirmek kadar başka hiçbir şeyle yaklaşmış olmaz», «Bana bir karış yaklaşana ben bir arşın yaklaşırım". Bu, yüce Allah'ın kula ve kulun da O'na yaklaşmasıdır. Arefe gecesi dünya semâsına yaklaşması da bu iki şekil yaklaşmanın dışında değildir. Resûlüllah şöyle buyuruyor: «Duanın en faziletlisi, arefe günü yapılan duadır (163). Yüce Allah'ın yaklaşması, yapılan dualar sebebiyledir.
Her gece dünya semasına inmesine gelince; bu iniş kendisine dua ve istiğfar eden, O'ndan istekte bulunan için olursa, o vakitte kendisine ibadet edenlere öyle yaklaşır ki, başka vakitte bu meydana gelmez. Dünya semasına inişi de bu kabildendir. înişi mutlak ise, o takdirde vakit sebebiyledir. Çünkü onda meydana gelmemişse bile, o vakit buna elverişli olmuştur.
Cuma saatinde icabet etmesi de bunun gibidir. Cuma işleriyle mukayyed olduğu rivayet edilmiştir. O da, imamın minbere çıkmasından namaz, bitinceye kadarki zamandır. Onun için bu icabet, cuma işiyle mukayyeddir. Cumanın farz olduğuna inandığı halde, özürsüz kılmayan kişinin bu icabetten nasibi olmaz. Ama cumaları kıldığı halde, hastalığı veya yolculuğu sebebiyle kılamayan kişiye, sağlam ve mukim iken yaptığının aynısı yazılır. Hapiste ve benzeri durumda olan kişilerin de durumu aynıdır. Bunlara da cumayı kılanın aldığı ecir kadar ecir vardır ve duaları cumayı kılanların duaları gibi olur.
Arefe gecesi hacılara ve cumayı kılanlara inen rahmetin bereketleri, özür sahiplerine de yayılmış olabilir. Onların da duanın icabetinden nasibi ve Ramazan'da olduğu gibi bunda hazır olanlarla beraber payı bulunabilir. Kişileri ve yaptıkları ibadetleri seven kimse için de bu mevcuttur ki, kalbinde Allah'a bir yakınlık meydana gelir ve onlarla beraber bulunmuş olmayı arzu eder.Ama haccı bir ibadet ve cumayı farz bir ibadet kabul etmeyen kâfir ve münafık bu işleri sevmek ve arzu etmekten yüz çevirir. Bunun kalbi Allah'ın rahmetinden uzaktır. Çünkü Allah'ın rahmeti ihsan sahiplerine, iyi işler yapanlara yakındır. Bu ise onlardan değildir.
Cuma saatinin günün sonu olduğu da rivayet edilmiştir ki, bu durumda sebeb vaktin kendisidir.
Sahih hadîste sabit olmuştur ki, cuma gününde olduğu gibi, gecede de duanın kabul edildiği bir saat vardır. Bu da her gecededir. Kulun Rabbine en yakın olduğu an da gecenin son kısmıdır.

Dip Notlar:
160)    85 Buruc, 20
161)    Bkz. Buhârî, Mevâkit,  16;  Tevhid, 24;  Müslim, Mesâcid, 211, 212;  İbn Mâce, Mukaddime, 13
162)    17 İsrâ, 57
163)    Muvatta', Kur'an, 32, Hac, 246


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol