Kur'an ve Sünnet
   
 
  İmam Ahmed'in sözleri:

İmam Ahmed'in sözleri:

Soran kişinin söz konusu ettiği «kısımlandırma», selefin sözlerinde de bilinen bir taksimdir. Müctehid imamlar Allah'ın yaratıkların dışında oluşu, Arş'm üzerinde oluşu gibi hususlarda sıfatları reddeden Cehmîlere karşı bu taksimi delil getirirler. İmam A h m e d b. Hanbel «er-Raddü alâ'l-Cehmiyye ve'z-Zenâdika» isimli eserinde Cehmiyye'nin, Allah'ın Arş'm üzerinde oluşunu inkâr etmeleri konusuna değinirken şöyle demektedir: Yüce Allah: «Rahman, Arş'a istiva etti»(17) buyurmaktadır. Yine şöyle buyurur; «O ki gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattı, sonra Arş'a istiva etti»(18). Ama Cehmiyye, 'Allah Arş'm üzerinde olduğu gibi yerin yedinci tabakasındadır da. Allah, Arş'ın üzerindedir, göktedir, yerdedir, kısacası her yerdedir; O'nun bulunmadığı hiçbir mekân yoktur; bir yerde olup başka yerde olmaması diye bir şey olamaz' derler ve: «O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tır"(19) gibi âyetleri de kendilerine delil olarak zikrederler.
Onlara cevap olarak dedik ki: Müslümanlar, Rablerinden hiçbir şeyin bulunmadığı çok yer biliyorlar. Ne gibi yerler, dediler. Onlara şöyle dedik: Sizin iç organlarınız, barsaklarınız, domuzların barsakları, işkembeler, pislik yerleri, evet bütün bu gibi yerlerde Rab Teâlâ'dan hiçbir şey yoktur. Rabbimiz, gökte (yüksekte) olduğunu haber vererek şöyle buyurmuştur: «Gökte olanın, sizi yere batırmaya-cağından emin misiniz? O zaman yer, birden sallanmağa başlar»(20). Yine şöyle buyurmuştur: «Güzel söz O'na çıkar»(21), «Ey İsâ, ben seni öldüreceğim, bana yükselteceğim»(22), «Hayır, Allah onu (İsa'yı) kendisine yükseltti»(23), «Göklerde ve yerde kim varsa hep O'nundur. O'nun yanında bulunanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmez ve yorulmazlar»(24), «Üstlerinden, Rablerinden korkarlar»(25), «Melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde O'na yükselir"(26), «O, kulların üstünde tam hâkimdir»(27), «O yücedir, büyüktür»(28).
îmam A h m e d sözüne devam ederek şöyle diyor: Yüce Allah, kendisinin gökte olduğunu haber veriyor. Ayrıca Kur'an'da aşağıda olanların kınandığını görüyoruz. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Doğrusu iki yüzlüler, ateşin en aşağı tabakasındadırlar»(29), «(Ateşe giren) kâfirler dediler ki: «Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster, onları ayaklarımızın altına alalım da alçaklardan olsunlar(30).
Ayrıca onlara dedik ki: îblis'in de, şeytanların da varlıkta bir yer işgal ettiklerini bilmiyor musunuz? Yüce Allah'ın: «O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tır»(31) sözü şu anlamdadır: Allah, göktekilerin de, yerdekilerin de ilâhıdır. O, Arş'ın üzerindedir, ama ilmi, Arş'm aşağısını da kuşatmıştır; ilminin ulaşmadığı hiçbir yer yoktur; ilminin bir yere ulaşıp diğerine ulaşmaması diye bir durum söz konusu değildir. Yüce Allah şu sözünde bunu dile getirmektedir: «Allah'ın herşeye kadir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, herşeyi kuşattığını bilesiniz»(32).
Bu hususun daha iyi anlaşılması için şöyle dedi: Şeffaf camdan yapılmış bir maddeyle dolu bir bardak düşünün, insan bu bardağa baktığında her tarafını görür. Ama insan o bardağın içinde değildir. Allah da - ki en yüce mesel (vasıflar) Allah'ındır - yaratıkların içinde olmadığı halde, onların hepsini ihata eder.
Yine bir adam düşünün, kendisine bir ev inşa ediyor. Sonra kapısını kapatıp dışarı çıkıyor. Bu adam evinde kaç oda bulunduğunu, her odanın genişliğini bilir. Allah Azze ve Celle de ki en yüce mesel (vasıflar) Allah'ındır- yaratıklarından hiçbir şeyin içinde olmadığı halde yaratıklarının hepsini ihata eder; nasıl olduklarını ve ne olduklarını bilir.
Cehmiyye, Yüce Allah'ın: «Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüleri O'dur»(33) sözünü te'vil ederek: Allah Azze ve Celle bizimle beraberdir ve bizim içimizdedir, derler. Onlara deriz ki: Âyetin tamamını zikretmeden, niçin bir kısmını diğerinden kopuk olarak naklediyorsunuz? Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüleri O'dur. Beş kişi gizli konuşsa, mutlaka altın

cıları O'dur. Bundan az, bundan çok da olsalar mutlaka O, onlarla beraberdir. (Yani ilmiyle onlarla beraberdir). Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verir. Çünkü Allah her şeyi bilendir»(34). Âyetin tamamı zikredildiğinde mes'ele daha iyi aydınlanmaktadır. Âyet Allah'ın ilminden bahisle başlamakta ve onunla son bulmaktadır.
Cehmi kimselere ayrıca denilir ki: Allah, azametiyle bizzat bizimle birlikte ise, kendisiyle yaratıkları arasında olup biten hususunda sizi bağışlar mı? Şayet evet diyecek olursa Allah'ın yaratıklarının dışında olduğunu ve yaratıkların O'nun berisinde olduğunu ileri sürmüş olur. Bağışlamaz diyecek olursa, o zaman küfre girmiş olur. Cehmî'nin Allah her mekândadır iddiasını ileri sürdüğünde Allah hakkında yalan söylediğini öğrenmek istersen ona sor: Hiçbir şey yokken Allah var değil miydi? Evet, diyecektir. O zaman ona de ki: Yaratıkları yarattığında onları kendi nefsinde mi, yoksa dışında mı yarattı? Bu soruya verilecek üç cevap sözkonusu olabilir:
a — Allah'ın yaratıkları bizzat kendisinde yarattığını ileri sürmüş olacağından küfre girmiş olur.
b — Onları zâtının dışında yaratıp sonra onlara girdiğini söyleyecek olursa, Allah'ın pis, çirkef ve aşağılık yerlere girdiğini iddia etmiş olur ki yine küfre girmiş olur.
c — Ya da onları zâtının dışında yarattığını ve yarattıktan sonra da onlara girmemiş olduğunu söyleyecektir ki, bu takdirde önceki görüşlerinden vazgeçmiş olur. Nitekim bu, Ehl-i Sünnet'in görüşüdür.
İmam Ahmed de sarih akim ve bed'ihi fıtratın gereği olarak bu üç alternatifi zikrederek Allah'ın yaratıkları ya kendi zâtında yarattığını, ya zâtının dışında yaratıp sonradan onlara hulul ettiğinin, ya da kendi zâtının dışında yaratıp hâlâ da ayrı olduğunu; bu üç husustan birinin kaçınılmaz olduğunu belirtmiştir.
Bu mes'elelerden bahsederken ayrıca şöyle demektedir: Cehmî, Allah'ın her şeyde yaratıklarıyla beraber olduğunu, fakat bir şeyle ne bitişik ve ne de onun dışında olduğunu iddia ederken aleyhindeki hüccet ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ona: Allah yaratığının dışında olmadığına göre ona bitişik değil midir? dedik. Hayır, dedi. Peki bir şeye ne bitişik ne de onun dışında olmaması nasıl olur? dedik. Geveleyip: Keyfiyetsiz olarak, dedi. Ama yine de sözüyle bazı cahilleri aldatıp gözlerini boyadı.
 

Dip Notlar:
17)    20    Tâhâ,    5
18)    25    Furkan, 59    
19)    6 En'âm,        3
20)    67    Mülk,    İS
21)    35    Fâtır,    10
22)    Âl-i îmrân, 55
23)    4    Nisa,  158
24)    21    Enbiyâ, 19
25)    16    Nahl, 50
26)    70    Meâric, 4
27)    6 En'âm, 18                                        
28)    2 Bakara, 255                                     
29)    4 Nisa, 145                                         
31)    6 En'âm, 3
32)    65 Talâk, 12
33)    58 Mücâdele, 7 80   41 Fussilet, 29
34)   58 Mücâdele, 7


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol