Kur'an ve Sünnet
   
 
  Abdülâziz el-Mekkî'nin görüşleri:

Abdülâziz el-Mekkî'nin görüşleri:

Aynı şekilde İmam Şafii'nin talebesi meşhur «el-Hiyada»nın müellifi Abdülâziz el-Mekkî, zındıkları ve Cehmîleri reddeden ve bu kitabında aynı şeyleri zikretmekte ve «Cehmiyye'nin, «O Rahman Arş'a istiva etmiştir»(35) âyeti hakkında söyledikleri» başlığı altında şöyle demektedir:
Cehmiyye, Arapların: «Falan, Mısır'a istiva etti, Şam'a istiva etti v.s...» deyip bununla o kimsenin buraları istilâ ettiğini -yani hâkimiyeti altına aldığını - kaydetmeleri gibi, Allah Teâlâ'nın: «O Rahman Arş'a istiva etmiştir» sözünün de Allah'ın Arş'a istilâ etmesi; hâkimiyeti altına alması anlamına geldiğini ileri sürer.
Bu konuda Cehmî kimseye denir ki: Aradan bir müddet geçtiği halde Allah'ın hâkimiyeti altına almadığı yaratıkları var mıdır? Cehmî, hayır diyecek olursa, kendisine bunu ileri süren kişinin durumunun ne olduğu sorulur. Bunu iddia eden kâfirdir, diyecektir. O zaman ona şöyle denilir: «İstivâ»yı hâkimiyet anlamına alırsan, bir müddet için Allah'ın Arş'a hâkim bulunmadığım söylemiş oluyorsun. Çünkü Allah gökleri ve yeri yaratmadan altı gün önce Arş'ı yaratmış ve göklerle yeri yarattıktan sonra Arş'a istiva etmiştir. Yüce Allah şöyle buyurmak tadır: «O ki gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattı, sonra Arş'a istiva etti. (O) Rahmandır. Bunu bir bilene sor»(36), «Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar, Rab'lerini överek teşbih ederler»(37), «Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi»(38), «Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi»(39). Şayet sence «Allah'ın Arş'a istiva etmesi», Arş'ı hâkimiyeti altına alması ise, göklerle yer yaratılıncaya kadar Arş'ın Allah'ın hâkimiyetinin dışında olması gerekir. *İstivâ»yı bu şekilde anlamanın sonucu budur.
İmrân b. Husayn'dan nakledildiğine göre, Peygamber (s. a.v.) Temim kabilesinden gelen bir topluluğa: Müjde size ey Temim oğullan, demiş, topluluk da: Bizi müjdeledin. (îyi ama) bize (Beytü'l-Mâl'dan dünyalık) da ver, dediler. Peygamber (s.a.v.) Yemen'den gelen topluluğa: Ey Yemen halkı, (Madem Temîm oğullan müjdeyi kabul etmediler) o müjdeyi siz kabul edin, buyurdu. Kabul ettik, dediler. Sonra Peygamber (s.a.v.)'e kâinatın başlangıçta nasıl yara

tıldığı bize haber ver dediler. Şöyle buyurdu: -Hiçbir şey yokken Allah vardı. Arş'ı da su üzerinde bulunuyordu. (Sonra Allah) Levh'-de herşeyi takdir ve tesbit etti(40) Peygamber (s.a.v.)'in sorusunu taaccüb ve takdirle "karşıladığı Ebu Rezin El- Ukayli'den rivayet edildiğine göre o, Peygamber (s.a.v.)'e: «Yâ Resûlullah, Rabbimiz gökleri ve yeri yaratmazdan önce kendisi neredeydi? diye sormuş, Peygamber de: Üstünde de hava olan, altında da hava olan amâ'da idi»(41).
Şu anlattıklarımız karşısında biri çıkıp şöyle diyebilir: Allah Arş'a nasıl istiva etti, bize onu haber ver? «îstevâ falânun alâ's şerir» sözünde olduğu gibi «istivâ»yı falan kişinin divanın üzerine doğrulup oturması anlamında mı anlıyorsun? Bunun anlamı: Divanın üzerinde bulunan kişiyi ihtiva etmesidir. O zaman söylediğinin bir gereği olarak Arş, üzerinde bulunan Allah'ı ihtiva etmiş olduğu neticesi çıkar. Biz bir şeyin, başka bir şeyin üzerinde oluşundan bunu anlıyoruz.
Bu itiraza şöyle cevap verilir: «Nasıl istiva etti?» diye soruyorsun, Allah hakkında «nasıl» sorusu sorulmaz. Kendisi «Arş'a istiva ettiğini» bize haber vermiş, ama nasıl istiva ettiğini bildirmemiştir.
Allah nasıl istiva ettiğini bize haber vermediğine ve dünyada gözler O'nu görmediğine göre, O'nu gördüğümüz şeylere bakarak niteleyemeyiz. Ayrıca Allah Teâlâ, kendisi hakkında bilmediğimiz bir şeyi söylememizi bize yasaklamıştır. Bize düşen, haber verdiği *istivâ»ya inanmamız ve nasıllığını Allah'a havale etmemizdir.
Fakat sen ey Cehmi, asıl Allah Teâlâ'nın sınırlı ve mekânların O'nu ihtiva ettiğini söyleyen sensin. Çünkü mekânlarda olduğunu iddia eden sensin. Eğer bir şey bir mekânda ise, içinde bulunduğu mekânın onu ihtiva etmemesi akla sığmaz. Araplar: «Falan, evdedir. Şu kuyudadır» derken, ev o kişiyi, kuyu da suyu kapsamaktadır anlamını kastederler.
Hatta söylediklerin bundan daha çirkin bir sonucu doğurur. Senin söylediğin, Hıristiyanların söylediğinden de beterdir. Çünkü onlar, Allah İsa'dadır dediler. En nihayet îsâ, bir insan vücûdudur ve tektir. Ama yine de onlar bu sözlerinden dolayı küfre girmişler ve kendilerine: «Allah'ı Meryem'in karnına sokmakla O'nu yüceltmiş olmazsınız» denilmiştir. Siz Cehmiler ise, Allah'ın her yerde; bütün kadınların karınlarında; Îsâ'nın da, diğer insanların da bedeninde olduğunu söylüyorsunuz.
Yine sana göre köpek ve domuzların barsaklarında da olması gerekir. Çünkü oralar da mekândır ve O, her yerdedir. Allan hiç şüphesiz bütün bu yerlerden yüce ve münezzehtir.
Abdülâziz el-Mekki diyor ki: Cehmî, görüşünün ne kadar çirkin sonuçlar doğurduğunu görünce şöyle diyebilir: Ben Allah'ın her yerde olduğunu söylüyorum. Ama O, bir şeyin bir şeyin üzerinde oluşu; bir şeyin, bir şeyin dışında ve ondan ayrı oluşu gibi her yerde değildir.
M e k k î sözünün devamında şöyle diyor: Cehmî'ye denir ki: Görüşünün temeli kıyas ve akıldır. Ama kıyas ve aklın da hiçbir şeye ibadet etmediğine delil getirmiş oldun. Çünkü kıyas ve akıl ile bilinen bir şey, bir şeyin ya içinde, ya da dışında olur. Sana göre O bir şey olmadığından, bir şeyin içinde, ya da dışında olması imkân dışıdır. - Hayatıma yemin olsun ki sen - ne idüğü belirsiz ve varlığı olmayan bir şeyi anlatıyorsun ki, senin dinin de aslında budur. Görüşünün temeli, Allah'ı işlevsiz kılmaktır.
Gördüğümüz gibi Abdülâziz el-Mekki, kıyas ve aklın, bir şeyin içinde de, dışında da olmayan bir şeyin varlığından bahsedilemeyeceğini gerektirdiğini; böyle bir vasfın ancak varlığı bulunmayan madum için söz konusu olabileceğini belirtmektedir. Burada kıyastan maksat, aklî delillerdir. Akıldan maksat ise, zarurî bilgilerdir.
 

Dip Notlar:
35) 20 Tâhâ, 5
36) 25 Furkan, 59
37) 40 Mü'min, 7
38) 2 Bakara, 29
39) 41 Fussilet, 11
40) Buhârî, Bed'u'l-Halk, 1
41) Tirmizi, Tefsir Süre, 11; tbn Mâce, Mukaddime, 13; tbn Hanbel, IV/11-12


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol