Kur'an ve Sünnet
   
 
  Şirkten Kaçınmak ve Ahkama Sarılmak ‘Lailahe İllallah’ın Hakkıdır

Şirkten Kaçınmak ve Ahkama Sarılmak ‘Lailahe İllallah’ın Hakkıdır

 

Bu, zahir ile hükmetmektir. Allah'ın izni ve keremiyle buradan anlıyoruz ki açık nasların ve ilim ehlinin sözlerinin delaletiyle savaşın gayesinin şirkten soyutlanmak, tağutlardan uzak durmak ve şirk koşmadan sadece Allah'ın ilahlık ve itaatte birlenmesini sağlamaktır. Geçen açık nasların ve bu önemli meseleye dair ilim ehlinin nakillerinin ortaya koyduğu da budur.

Şüphesiz Allah, şirk koşmadan sadece O'na (c.c) ibadet edilsin diye kitaplar indirmiş, elçiler göndermiş, bütün kainatı yaratmış, ahireti ön palana çıkarmıştır. Ayrıca itaat etmek suretiyle O'na boyun eğilsin, aynı şekilde O'nun dışındaki bütün itaat mercileri de reddedilsin diye. Mamafih bütün bunlar kalp ve organlarla olmaktadır. Allah bu kalbî itikadın alameti olarak zahiren şehadeteyni telaffuz etmeyi esas almıştır. İşte yalnızca bu durumda savaş kalkar ve o da hak ve hukuk olarak kelimei tevhidin gereği olanı hariçtir. Yakinen bilinmektedir ki şüphesiz Allah'ın ibadet ile birlenmesi, "La ilahe illallah" 'ın hakkıdır. Ne zaman ki kulda ikrar ettiği bu sözlerin aksi zahir olursa gayesini gerçekleştirmek için savaş yeniden devreye girer.

Şayet insanlardan istenen, şehadetyni sırf telaffuz etmek olsa, şirkten arınmadan ve bu, her çeşidiyle Allah'tan başkasına kulluktan kaçınmadan yeterli olsaydı, o zaman Resulullah (s.a.v) niçin illa bi hakkıha (onun / kelime-i şehadetin hakkı / gereği hariç) demiş olsun. Çünkü eğer onun hakkı yalnızca onu telaffuz etmek olsaydı, bu durumda şehadeteyni telaffuz eden herkesin onun hakkını yerine getirmiş olması gerekirdi. Artık fazladan illa bi hakkıha şartının zikredilmesi anlamsız olurdu. Bunun hiçbir hükmü ve değer ifade eden bir hakikati da olmazdı, el iyazu billah.

Biz bu yaklaşımı, resullerin özlü sözler sahibi İmam'ının (s.a.v) ifadeleriyle reddediyoruz.

Kaldı ki bunu iddia eden kişinin, münafığın İslâm ve imanını doğrulaması gerekir.

Çünkü o, kelime-i şehadeti telaffuz etmektedir.

Hani ona göre, bunun tek hakkı da odur ya. Hem de bu kişiden nifakına delalet eden şeyler zahir olsa bile. Sözgelimi Allah'a, kitabına ve nebisine küfretse, kâfirleri dost edinse, Müslümanlardan teberri edip Allah'tan başkasına muhakeme olsa da. Allah'ın hakimiyetini reddedse de, Müslümanların hezimetine sevinip müşriklerin bozgunlarına üzülse de.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol