Kur'an ve Sünnet
   
 
  Sakıncalı Dilekler Kabul Olabilir mi?

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Sakıncalı Dilekler Kabul Olabilir mi?

 

Ayrıca haram şeyleri isteyen bazı kimselerin dualarının kabul edilmesinin bir sebebi de şu olabilir. Böyle biri bir sıkıntıya yakalanmış olabilir ki, bu sıkıntının giderilmesi için bir müşrik, bir put karşısında Allah'a dua etmiş olsa bile dileği kabul edilir. Çünkü adam samimiyetle Allah'a yönelmiştir. Fakat put karşısında dua etmiş olmasının şirk olma niteliği yine de değişmez.

Tıpkı bunun gibi aslında adamın samimi yakarışı yüzünden dileği her hangi bir mezarda yatan ölü aracılığı ile kabul edilse bile, bu hareketinden dolayı sorumlu tutulur ve başka bir sebeple affa uğramadığı takdirde cehennemi boylar.

Bunun en yakın örneği Salebe b. Hatıb (62) örneğidir.

Bu adam bir gün Peygamberimize -salât ve selâm üzerine olsun-gelerek:

“Allah'a dua et de zengin olayım” dileğinde bulundu. Peygamberimiz kendisine üst üste bir kaç kez bu dileğinden vazgeçmesini söyledi. Fakat adam ısrarından vazgeçmeyince, Peygamberimiz onun için duayı yaptı. Ama Peygamberimizin aracılığı ile kabul edilen bu dileği ona hem dünya ve hem de ahiret bedbahtlığı getirdi.

(Salebe b. Hatıb; Asıl adı, Salebe b. Hatıb b. Amir, b. Ubeyd b. Umeyye b. Zeyd El-Ensarî, El-Evsî'dir. Söylendiğine göre Bu zat Allah Rasûlü'nden kendisine bol rızık vermesi için Allah'a dua etmesini istemiş. Rasûlüllah onun bu isteğini üç kez geri çevirmiş. Üçüncüde ise dua etmiş. Koyun yetiştiriciliğine başlamış. Koyunları o denli gelişmiş ve çoğalmış ki, onu cemaata ve Cum'a namazına gitmekten alıkoymuş. Zekat kendisine farz olunca onu da vermemiş ve şöyle demiş:

“Bu da ne oluyor yani. Bu zorla alınan bir cizyedir; ya da cizyenin kız kardeşidir.” Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi:

“Onlardan kimi de: 'Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse elbette sadaka vereceğiz ve faydalı insanlar olacağız (!) diye Allah'a and içtiler?” (Tevbe, 76).

Bu şahsın öyküsü daha da uzundur. Osman'ın hilafeti döneminde yok olup gitti. Bkz. Esed El-Gabe, c. 1, s. 238.)

Nitekim Peygamber Efendimiz - -salât ve selâm üzerine olsun- şöyle buyuruyor:

“Adam gelip benden bir şey diliyor, ben de dileğini yerine getiriyorum, ama bu yüzden yanımdan koltuğunun altında ateşle çıkıyor.”

Sahabilerden biri:

“Peki, ya Resulüllah, o halde ne diye böylelerinin dileğini yerine getiriyorsun” diye sorunca, Peygamberimizden şu cevabı aldı;

Çünkü böyleleri benden istediklerini ısrarla isterler, öte yandan Allah da bana cimriliği yakıştırmaz.”

(Müsned-i Ahmed, c. 3, s. 4, 16. Her iki nakilde Ebi Said el-Hudri'den gelmektedir. Müellifin yukarıda kaydettiğiyle kaynakta yer alan hadisin sözlerinde kısmî değişiklikler vardır.)

Buna göre niceleri vardır ki, mubah olmayan bir istekleri için dua ettiler ve istekleri de yerine getirildi, ama bu dualarının kabul edilmesi onların dünyada ve ahirette mahvolmalarının sebebi oldu.

Kimi zaman bu acı sonuç, insanın istememesi gereken bir şeyi istemiş olmasından dolayı başına gelir. Belâm-ı Baura ile Salebe b. Hatıb örneklerinde olduğu gibi.

Ayrıca çeşitli şeyler isteyip isteklerine kavuşturulan, ama bu yüzden bahtsızlığa uğrayan çok sayıda kimse de bu kategoriye girer.

Kimi zaman da bu acı sonuç, insanın istediği şeyi Allah'ın (c.c.) hoşuna gitmeyecek biçimde istemesinden dolayı başa gelebilir. Nitekim Cenab-ı Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Rabbinize yalvara-yakara ve sessizce dua ediniz. O, haddi aşanları sevmez.” (Araf: 95)

Yani Allah (c.c.) ne dua üslubunda ve nede istenen şeyde “Haddi aşmak”tan, ölçüsüz ve taşkın olmaktan hoşlanmaz. Gerçi belki böylelerinin istekleri kabul edilebilir. Tıpkı Allah'ın (c.c.) ululuğuna karşı saygısızlık veya ilkelerini çiğneme amacını içeren bazı isteklerin Allah tarafından kabul edilmesi gibi. Bunun sebebi dilek sahipleri için imtihan olacağı gibi, Allah öyle istediği takdirde ortada imtihandan da daha ağır sonuçları olabilecek başka bir sebep de olabilir.

Baksanıza, sihir, büyü, tılsım ve göze gelme gibi dünya olaylarını yönlendiren bir takım sebepler vasıtası ve Allah'ın (c.c.) izni ile, kötü niyetli bazı kimselerin bir çok istekleri gerçekleştirilmektedir.

Oysa Cenab-ı Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

(Yahudiler Tevrat'ın içindeki gerçekleri bırakıp) şeytanların Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman (sihir yaparak) kafir olmamıştı. Fakat şeytanlar (sihri yaparak) kafir olmuşlardı.  Onlar (şeytanlar) Babil'de, (insanları imtihan etmek için) indirilmiş iki melek olan  Harut ve Marut' un öğrettiği sihri insanlara da öğretiyorlardı. Oysa o ikisi (Harut ve Marut) insanlara:

Muhakkak ki biz, (Allah katından) bir imtihanız, (sihri, hakkı batıldan ayırmanız için öğretiyoruz) sakın (sihir yaparak) kafir olmayın demedikçe (sihirden) hiçbir şey öğretmezlerdi. (Babil halkı) o ikisinden, kendisiyle karıyla kocanın arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat (yaptıkları bu sihirle) Allah'ın izni olmadan hiç kimseye bir zarar veremezler. Kendilerine zarar verecek olan ve faydalı olmayan şeyler öğreniyorlardı. Şüphesiz onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını (çok iyi) biliyorlardı. Nefislerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke bilselerdi!  

Onlar (Allah'a istediği şekilde) iman edip (O'ndan) hakkıyla korksalardı Allah katında (onlara verilecek) sevab (onlar için) daha hayırlı olurdu. (Bunu) keşke bilselerdi.  (Bakara: 102-103)

Görülüyor ki, bu yollarla olayları yönlendirmek isteyenler yaptıkları işin ahirette kendilerine hiç bir yarar sağlamayacağını, tersine ahiretlerini hüsrana uğratacağını çok iyi bildikleri halde, sırf dünya menfaati sağlamak amacı ile bu metodlara baş vurmaktadırlar.

Bununla ilgili olarak da Cenab-ı Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

Kendilerine zarar verecek olan ve faydalı olmayan şeyler öğreniyorlardı.(Bakara: 102)


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol