îbni Sa'd îbni Abbas'tan şöyle rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.) Medine'ye hicretlerinden sonra Beytü-1 Makdis'e doğru namazını kıldı, bu onaltı ay devam etti. Kıblenin Kabe olmasını istiyordu. Bir gün Cebrail'e: "Ben, Allah'ın benim yüzümü yahudilerin kıblesinden çevirmesini istiyorum!" demişti. Cebrail de kendisine: "Ben, ancak bir kulum. Sen bu hususta rabbine dua edip Ondan bunu istemelisin" karşılığını vermiştir. Bunun üzerine Peygamberimiz namazım kıldıktan sonra ellerini kaldırır ve bu hususta Allah'a dua ederdi. Bir gün, kıblenin çevrilmesi hakkında nazil olan şu ayet indi:
"Ey Muhammed, biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. Elbette seni' hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! Nerede olursanız, yüzlerinizi o tarafa (Mescid-i Haram tarafına) çeviriniz!" .
Ebu Davud ve Beyhakî îbni Ebu Leyla tarikiyle rivayet ederler. O demiştir ki: Bana bazı arkadaşlarımızın söylediklerine göre: Peygamber (s.a.v.) buyurmuş: "Ben, gerçekten namaz vaktinin geldiğini bildirmek üzere bazı kimseleri evlere göndermeyi düşünmüştüm. Sonra bunu bazı kimselerin yüksek yerlerden ilan etmelerine karar vermiştim. Bu sırada ensardan bir adam gelip dedi ki: "Ey Allah'ın rasülü, ben senin bu husustaki ihtimamını gördükten sonra evime dönmüş yatmıştım. Rüyamda yeşil elbiseli bir adam gördüm, Mescid'in üzerine çıkıp ezan okudu, sonra oturdu. Sonra kalkıp yine ezan okudu, yalnız fazladan olarak: "Kad Kameti's-Salah" diyordu. Ben insanların tuhaf karşılamı- yacaklarmı bilsem, o sırada uykuda değil de, uyanık bir halde bulunduğumu da söylerdim." Bunun üzerine Rasulüllah buyurur ki: "Haydi git Bilal'e, bunu söyle de ezan okusun! Allah gerçekten sana çok hayırlı bir şeyi göstermiştir."
(Ömer der ki: Onun gördüğünü ben de görmüştüm, fakat o benden evvel davranıp, gördüğünü Rasulüllah'a anlattığı için ben utanıp anlatmadım.)
îbni Mace Abdullah bin Zeyd'den şöyle rivayet eder: "Rasulüllah efendimiz namaz vakitlerinin ilam için, borazan veya çan çalınması hususunda istişarelerde bulunmuştu. Bu sırada ben rüyamda yeşil elbiseli bir adamın, sırtına bir borazan yüklenmiş gitmekte olduğunu gördüm. Dedim ki: "Ey Allah'ın kulu, bunu bana satar mısın?" Bana: "Sen bunu ne yapacaksın" diye sordu. Ben de: "Bunu çalarak insanları namaza çağırırım" dedim. O bana: "Ben sana bundan çok hayırlısını öğreteyim mi?" dedi ve okumaya başladı: "Dersin ki: "Allahü ekber, Allahü ekber!" Ve ezanı sonuna kadar okudu ve bana da: "işte böyle okursun!" diyerek tembih etti. Rasulüllah efendimize gelip bu rüyamı anlattım. Bu sırada Ömer de geldi ve: "Vallahi bu rüyanın aynısını ben de gördüm" dedi. Ben de bunun üzerine, yani ezanı rüyasında görüpte Rasulüllah'a ilk haber veren ben olduğum için, çok sevinip Allah'a nice hamdü senalarda bulundum ve bunu, bazı şiir cümleleri halinde terennüm ettim."
Ebu Davud mürsel haberler meyanında Ubeyd bin Umeyr'den şunu nakleder: "Ömer, rüyasında ezanı gördüğü zaman derhal bunu haber vermek üzere Peygamber'e (s.a.v.) gitmiş, fakat Peygamberimiz kendisine: "Ya Ömer, vahiy senden daha önce geldi!" buyurmuştur."
îbni Sa'd îbni Ömer'den şöyle nakleder: "Abdullah îbni Ummu Mektum, şafak atıp atmadığını gözler ve hiç hata etmeksizin bunu anlardı. Halbuki onun gözleri ama olup kapalı idi."
Müslim'in Süheyl bin Salih'ten çıkardığı bir habere göre de, o şöyle demiştir: "Bir gün babam beni, Haris oğullarına göndermişti. Yanımda bir hizmetçi vardı. Duvar tarafından bir ses, ona adıyla çağırdı. Duvarın arkasında kim var diye, sarkarak baktı. Fakat kimseyi göremedi. Döndüğümüzde ben bunu babama anlattım. Babam bana: "Bir ses duyar da endişeye kapılırsan, hemen orada bir ezan oku. Zira ben Ebu Hureyre'den duydum, o da Rasulüllah'm bir hadisi olarak şöyle nakletmişti: Rasulüllah buyurdu: "Namaz ezanı gibi bir ezan okunduğu zaman, şeytan çok uzaklara kaçar!"
Beyhakî, Ömer Îbnü'l-Hattab'a ait olmak Üzere şu sözü nakleder: "Herhangi biriniz (yalnızlık veya bir ses duyma gibi bir sebeple) korkuya kapıldığı zaman hemen bir ezan okusun. Bu takdirde zarar görmeyecektir."
Beyhakt'nin Hasan'dan rivayeti ise şöyledir: "Bir gün. Ömer, Sa'd İbni Ebu Vakkas'a bir adam gönderdi. Adam giderken yolda korkuya kapıldı. Sanki gulyabani dedikleri birisi kendisini takib ediyordu. Sad'a vardığında bunu ona haber verdi. Sad: "Biz bu hususta, ezan okumakla emr alırdık" dedi ve ezan okumasını tavsiye etti. Adam, Ömer'e dönerken yine, gölge gibi bir şeyin kendisine anz olduğunu gördü ve derhal ezan okudu. Artık o şeyden ve korkudan kurtulmuştu."
|