Kur'an ve Sünnet
   
 
  1.3. Yaratıcı ve Yaratılmışların Fiiller Açısından Benzerliği Meselesi

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

1.3. Yaratıcı ve Yaratılmışların Fiiller Açısından Benzerliği Meselesi

 

Kendisini Arşı üzerine istiva etmek (oturma, kurulma, yerleşme, karar kılma) ile vasıflandırmış ve bunu Kitabı'nın yedi yerinde zikretmiştir. (A'râf 7/54; Yûnus 10/3; Ra'd 13/2; Tâhâ 20/5; Furkân 25/59; Secde 32/4; Hadîd 57/4.)

(Bunun yanında) Meselâ şu sözlerinde de bazı yarattıklarını başka şeyler üzerine istiva etmek (oturma, kurulma, yerleşme, karar kılma) ile tavsif etmiş / vasıflandırmıştır:

"...böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince (istiva)..." (Zuhruf 43/13);

"Sen, yanındakilerle birlikte gemiye yerleştiğinde (istiva)..." (Mü'minûn 23/28);

"(Gemi) Cûdî (Dağı'nın) üzerine yerleşti/oturdu. (istiva)" (Hûd 11/44).

Bu "istiva (oturma, kurulma, yerleşme, karar kılma)" diğer istivanın aynı değildir. (Allah'ın "istiva (oturma, kurulma, yerleşme, karar kılma)sı", yaratıklarının istivası gibi değildir.)

(Allah Te'âlâ) Kendisi için "eli açık, cömert olma (bastu'l-yedeyn)" sıfatını zikrederek:

"Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkıdır) dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lanet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir" (Mâide 5/64) buyurmuş;

Şu sözünde de bazı kulları için eli açık sıfatını kullanmıştır:

"Elini sıkıp boynuna bağlama (Eli sıkı cimri olma) onu büsbütün de açma (büsbütün eli açık da olma); sonra kınanmış ve eli boş kalırsın. (İsrâ 17/29).

Burada ne eller, ne de eli açıklık birbirinin aynıdır. (ne Allah'ın eli, kulun eli gibidir, ne de el açıklığı, kulun el açıklığı gibidir.)

"Bast" ile kastedilen "vermek" ve "cömertlik" olsa bile, Allah'ın vermesi ve cömertliği yarattıklarınınki gibi değildir. Bunun benzeri örnekler (Kur'an'da) çoktur.

Allah'ın kendisi hakkında isbat ettiği şeylerin isbatı (kabul edilmesi) ve O'nun, yarattıklarına benzemesinin nefiy ve reddedilmesi gerekir.

(O halde) Her kim: Allah'ın ilmi, kudreti, rahmeti, kelâmı (konuşması) yoktur; O sevmez, hoşnut olmaz / rıza göstermez, münâdâ (seslenme, sesli konuşma) ve münâcât (fısıldama, gizli konuşma) da bulunmaz, istiva etmez derse, sıfatları işlevsizleştiren, Allah'ı ma'dûmlara ve cemedata (cansızlara) benzeten (muattile) bir münkir/inkarcı olur.

Ve her kim, Allah'ın benim ilmim gibi bir ilmi, benim kuvvetim gibi bir kuvveti, benimki gibi sevgisi ve rızası, benim ellerim gibi elleri veya benimki gibi bir istivası söz konusudur derse, Allah'ı yarattıklarına/canlılara benzeten bir teşbîhçi olur.

Oysa, teşbihe sapmayan bir isbat (kabul) ve işlevsizleştirme olmaksızın tenzih gereklidir. (teşbîhsiz bir isbat ve işlevsizleştirmeksizin (ta'tili bulunmayan) tenzihtir. (isbat bilâ teşbih, tenzih bilâ ta'tîl).

Bu mesele, iki mühim ve kıymetli asıl (kaide), iki misal ve bir de hepsini toplayan bir hatime (son kısım) ile daha iyi anlaşılır.

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol