Kur'an ve Sünnet
   
 
  YİRMİÜÇÜNCÜ DERS

YİRMİÜÇÜNCÜ DERS

 

72. Müslüman emir sahiplerine ve imamlarımıza, -haksızlıkta bulunsalar- dahi karşı çıkıp ayaklanmayı uygun görmeyiz ve onlar aleyhine dua etmeyiz. Onlara itaatten ayrılmayız. Onlar bize günah işlemeyi emretmedikçe, onlara itaati Allah’a itaat dairesinde farz görürüz. Allah’a karşı gelmeyi bize söylemedikleri sürece, onlara iyi ve afiyette olmaları için dua ederiz.

73. Sünnet’e ve Cemaate uyar, tek başına aykırılık, ihtilaf ve ayrılıktan uzak dururuz.

 

ŞERH

 

Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat, insanlara zulmetse ve kişiliklerinde fasıklık bulunsa bile, yönetimlerini üstlenen emir sahiplerine ve imamlara, kılıç çekmenin haram olduğuna inanır. Bunun nedeni ise, onlara karşı isyanda meydana gelecek olan kan akıtma, kargaşa gibi çok kötü sonuçların doğacağındandır.

Bu da, Emirlerin İslam dairesinde kalıp Allah’ın dinini değiştirmedikleri ve kendilerinden küfür sâdır olmaması şartına bağlıdır. Bu durumda Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat, onlar emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münkerde bulundukları sürece onlara başkaldırmayı meşru görmez. Ancak insanlara günah işlemelerini emrettiklerinde, kendilerine itaat edilmez. Allah Rasûlü şöyle buyurmaktadır:

“Müslüman kişiye gereken, ma’siyetle emrolunmadıkça sevdiğinde de, hoşlanmadığında da itaat etmesidir.”[1]

“İtaat ancak ma’ruftadır.”[2]

Çünkü onların salahı, ümmetin salahı; onların fesadı ise ümmetin fesadıdır.

Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat, müslümanların cemaatına karşı çıkmaz. Aksine, hidayeti Allah Rasûlü’nün Sünnet’ine ve müslümanların cemaatına uymada bulur. Dalaleti, cehaleti, bencilliği ise cemaatten ayrılmada, dini meselelerde ihtilafta ve muhalefette, müslümanların saflarını ayıran bölünmede görürler. Bu, müslümanların cemaati Allah’ın emirlerine sahip olup, onları korurken geçerlidir.

Ancak, insanlar bozulduğunda, Şeriat’ın emirleri değiştirilip Sünnetler bid’at ve bid’atler de Sünnet haline getirildiğinde, ma’ruf münker ve münker de ma’ruf olduğunda, insanları terkedip tek başına yaşamak caiz olur. Hâkezâ hevâ ve dalalet ehli olanlar da terkedilir. Allah Rasûlü -Sallallahu Aleyhi Vesellem-, insanların böyle tamamen fesada gittikleri bir zamanda şöyle davranılmasını buyuruyor:

“... O zaman bu fırkaların hepsini terket. Velev ki, bir ağacın köküne dişlerini geçirip yaşasan bile, ölüm sana gelinceye kadar bekle.”[3]

 

74. Adalet ve emanet ehlini sever, zulüm ve hıyanet ehlinden nefret ederiz.

 

ŞERH

 

İdareci olsun idare edilen olsun, adil olan herkesi severiz. Allah ile beraber ve insanlarla beraber olan her emin insanı sever; yöneten de olsa, yönetilen de olsa her zalimden ve Allah ve Rasûlü -Sallallahu Aleyhi Vesellem-’e hıyanette bulunan herkesten nefret ederiz.

Allahu Teâla Kitab’ında şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasûlü’ne hainlik etmeyin. Aksi halde bilip dururken, kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz.” (el-Enfal: 8/27)

Bunu hak olarak görüyoruz. Mü’min, takva sahibi mü’minleri sever. Günahkâr fasıklara da buğzeder. Allah Rasûlü -Sallallahu Aleyhi Vesellem-  Hadislerinde şöyle buyurur:

“İmanın en sağlam kulpu Allah rızası için sevmek ve Allah rızası için buğzetmektir.”[4]

“Kimde şu üç şey bulunursa, imanın lezzetini bulur: Allah ve Rasûlü’nü herkesten daha çok seven ve bir kimseyi sevdiğinde sadece Allah için seven kimse.....”[5]

Biz bir kimseyi, itaati ve takvası kadar sever, günahı ve fücuru kadar da ondan nefret ederiz.

 

Özet

 

Ehl-i Sünnet’e göre, iman üzere oldukları müddetçe imamlara itaat etmek vaciptir. Müslümanların cemaatını bölmek caiz değildir. Sünnet ve Cemaate uyarız. Emin ve âdil olanları severiz; hain ve zalim olanlara buğzederiz.

 

Konunun Anlaşılması İçin Sorular

 

1. Zalim emir’e itaatin hükmü nedir?

2. Zalim emir’e karşı gelmenin hükmü nedir?

3. Allah için sevmenin ve Allah için buğzetmenin ölçüsü nedir?


 

[1] Buhari, Kitabu’l-Ahkam, Babu’s-Sem’i ve’t-Taati Li’l-İmam; 13/121 (7144) Müslim, Kitabu’l-İmare, Babu Vucubi Taati’l-Umarai fî Gayrî Ma’siyetin: 3/1469 (1839) Abdullah İbn Ömer’den rivayet edilmiştir.

[2] Müslim, Kitabu’l-İmare, Babu Vucubi Taati’l-Umarai Fî Gayri Ma’siyetin: 3/1469 (1840) Ali -radiyallahu anh- Hadisi.

[3] Buhari,  Kitabu’l-Menakıb Babu Alâmetü’n-Nübüvve 6/615 (H. 3606) Müslim, Kitabu’l-İmara Bab Vucubi Mulazemeti Cemaati’l-Müslimin, 3/1475 (H. 1847) Huzeyfe b. Yemani’den.

[4] Ahmet, et-Taberani, El-Elbani, Sahihu’l-Cami’de, (2530). Bu Hadise “Sahih” demiştir.

[5] Müttefekun Aleyh, Enes b. Malik’ten.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol