Kur'an ve Sünnet
   
 
  5.BÖLÜM

5.BÖLÜM

 

Hükümdar ile teb'ası arasındaki vasıtaların varlığı şu üç şekilden birine dayanır:

Birinci şekil:

Hükümdarın bilmediği halkın bir kısım ihtiyaçlarını vasıtaların hükümdarlara haber vermesi şeklinde olur. (Hükümdar her şeyi bilmez. Onun için, halkın isteklerini bildirmesi ancak aracı ile olur. )

Halbuki Allah (c.c), gizli açık her şeyi bilendir. Bir kimse, Allah (c.c)'a bilgisizlik izafe ederse şirke ve küfre düşmüş olur.

Melekler, Nebi ve Rasuller, Şeyhler ve başkaları haber verinceye kadar, Allah (c.c) kullarının durumundan haberdar olmaz, hallerini bilmez, gibi bir itikad sahibi, elbette ki küfrün en derin gayyasına düşer, (gerçekten kâfir olur.)

Allah (c.c) her türlü eksiklikten münezzeh olan mutlak bir kudrettir. Gökte ve yerde her ne oluyorsa, kim ne yapıyorsa, onu mutlak anlamda bilir. O herşeyi işitir, en küçük bir zerreyi bile görür. O, ayrı ayrı dillerden kendisine dua edip isteyen kullarının seslerini duyar, dillerini anlar. Birini dinlerken, öbürünü işitmekten uzak olmaz. İsteklilerin ve isteklerin çokluğu O'nu asla yanıltmaz.

 

İkinci şekil:

Hükümdar güçsüz ve iktidarsız olduğundan, her şeyi bilecek kaabiliyet ve güçde olmadığından, vasıtalar olmaksızın halkın isteklerini ve halini bilemez. Ve bilemediği için de, idare etmekten aciz kalır. İşte bundan ötürü hükümdar, bilgi edinmek için, yardımcılar edinir, onları halkla kendi arasında vasıta olarak kullanır.

Halbuki, yukarda da izah ettiğimiz gibi, Allah (c.c)'ın haşa böyle bir eksikliği ve zaafı olmadığı için, yardımcıya ve kulları ile arasında bir vasıta kullanmaya ihtiyacı yoktur. Çünkü o her şeye kadir, her şeye mutlak anlamda güç yetirendir.

O, bütün mevcudatın, o mevcudad içindeki bütün külli sebeplerin yaratıcısı, maliki, hükmedici, Rabbidir. O yarattığı hiçbir mahlûka muhtaç değildir, fakat bütün mahlûkat ancak O'na muhtaçtır.

Yardımcı ve dayanaklarına muhtaç olan hükümdarlar böyle değildir. Hakikatte, hükümdarın yardımcıları ve vasıta olarak kullandıkları, onun mülk ve sultanlığına ortak olanlardır. Hükümdarlık haklarını bölüşenlerdir.

Halbuki Allah (c.c)'ın mahlûku üzerindeki hükümranlığında hiçbir şeriki ve ortağı yoktur. Allah (c.c) hiçbir şeriki ve ortağı olmayan sultandır, Mabud'dur ve mülk mutlak anlamda O'nundur. Hamdü sena yalnız O'nadır ve O her şeye (kadirdir) hükmedecek kudrettedir.

 

Üçüncü şekil:

Hükümdar, hariçten bir başkası tahrik ve teşvik etmedikçe, teb'asına (halkına) bir yardımda ve ihsanda bulunmayı arzulamaz ve düşünmez.

Ne zamanki, emrinden sakındığı ve desteğine muhtaç olduğu bir kimse hükümdara nasihat ve ikazda bulunur yol gösterirse; o zaman, ancak o zaman halkının ihtiyaçlarına çare bulmak üzere hükümdarın iradesi faaliyete geçer. Ama bu hareket, nasihat veren kişinin öğüdünden hükümdarın kalbinde hasıl olan bir merhamet de olabilir veya ona öğüt verenin ikazından meydana gelen bir korku da olabilir. Belki de sadece ikaz edenin hatırı...

Allah (c.c) ise herşeyin sahibi ve Rabbidir. O, kullarına annenin çocuğuna duyduğu şefkatten çok daha şefkatli ve çok daha merhametlidir.

Herşey O'nun dilemesi ile olur, ancak O'nun istediği şey olur, tahakkuk eder, istemediği hiçbir şey de olmaz.

Allah (c.c) kullarının bir kısmının diğerlerine faydalı olmasını irade ettiği zaman, falan, filana yardımda bulunur, ona dua eder ve şefkat gösterir ve daha birçok iyiliklerde bulunur. (Bütün yardımlar Allah (c.c)'ın isteği ile olur.Çünkü, aracıların öğüdü ve yol göstermesi ancak Allah (c.c) izin verirse hükümdarın kalbini yumuşatır. )

Bütün bunların yaratıcısı Odur. O, yardım edenin, dua yapanın ve şefkat gösterenin kalbinde, yardım, dua ve şefkat etme iradesini yaratan Allah (c.c)'tır.

Kâinatta hiçbir kimsenin, Allah (c.c)'ı iradesinden başka bir şey yapmaya zorlaması veya Allah (c.c)'ın (hâşâ) bilmediği bir şeyi O'na öğretmesi mümkün olamaz.

Kâinatta Allah (c.c)'ın ümit beklediği veya (hâşâ) korktuğu hiçbir varlık mevcut değildir.

Bundan dolayıdır ki, Allah'ın Rasûlü (s.a.v) :

"Sizden hiçbiriniz "Allahım beni istersen affet istersen bana rahmet eyle" demesin. Fakat istediğini kesin olarak söylesin, zira, Allah (c.c)'ı zorlayıcı hiçbir (kuvvet) kudret mevcut değildir" buyuruyor. (Buhari, Deavat: 21; Tevhid: 31; Müslim, Zikir: 7; Muvatta, Kur'an: 28 Tirmizi, Deavat: 79; Ebu Davud, Salat: 358; İbn Mace, Deavat:


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol