Kur'an ve Sünnet
   
 
  Allah (c.c)'ı Sevmek Rasulene (s.a.v) Uymakla Gerçekleşir

Allah (c.c)'ı Sevmek Rasulene (s.a.v) Uymakla Gerçekleşir

 

Rasûle itaat etme ve tâbi olma ise; ancak "ubudiyeti" (kulluğu) (ne olduğunu araştırıp öğrenmekle) hakkiyle ifa etmekle gerçekleştirilebilir.

Halbuki, Allah (c.c)'a muhabbeti olduğunu iddia eden pek çok kimse,  Allah (c.c)'ın gönderdiği şeriattan ve Rasûlullah'ın sünnetinden çıkmakta ve bu hacimsiz yerde izah edemeyeceğimiz çeşitli sapıklıklar ileri sürmektedirler.

Hatta bunlardan bazıları, kendisinden emirlerin iskad olduğunu düştüğünü ve haramların helâl olduğunu ve daha birçok, Allah (c.c)'ın şeriatına Rasûlü ekremin, sünnetlerine ve taatlarına aykırı iddialar ileri sürüyor.

Bir ayeti kerimede, Yüce Allah, yalnız kendisine ve Rasûlüne itaat edip muhabbet duymayı ve akabinde de Allah (c.c) ve Rasûl için cihad etmeyi imanın temeli saymaktadır.

"Cihad", Allah (c.c)'ın emrettiğini sevip yüceltmek, yasak ettiği şeylerden de nefret (buğz) edip defetmek için yapılan mücadeledir.

"Cihad" Allah (c.c) ve Rasul sevgisinin en tabii sonucudur.

Bundan dolayıdır ki, Allahu Teâla, kendisinin sevdiği ve onların da kendisini sevdikleri kimselerin sıfatları hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Mü'minlere şefkatli, müşriklere ve kafirlere izzetli ve şecaatlı (şeci şiddetli) davranırlar, Allah yolunda mallarıyla canları ile cihad ederler ve kınayıcının (dedikoducunun) kınamasından (dedikodusundan) korkmazlar" (Maide: 5/54)

İşte bunun içindir ki;

- Bu ümmetin Allah (c.c)'a olan muhabbeti, diğer geçmiş ümmetin muhabbetinden çok daha kâmil, şiddetli ve ileridir.

- Bu ümmetin Allah (c.c)'a olan kulluğu (ubudiyeti) eski ümmetlerin kulluğundan daha kâmildir, çok daha üstündür.

- Bu ümmetin en kâmili (üstünü) ise, Allah Rasûlü'nün (s.a.v) ashabıdır. Onların içinde de en ileri olanı, Rasûle en çok benzeyenidir.

Durum böyle olunca, muhabbet iddia edenlerin durumu acaba nerede kalır?

Şeyhlerden şöyle sözler duyulmuştur:

"Muhabbet kalpde var olan bir ateştir ki, mahbubu,  muhabbet duyulanı (sevileni) murad (irade) etmekten gayri her şeyi yakar kül eder"

Bu sözlerle, meydana gelen her şey, vakıa halinde ortaya çıkan her oluş ancak Allah (c.c) istediği için var olur. Allah (c.c)'ın istemediği hiç bir şey meydana gelemez. Böyle olunca da, elbette ki Allah (c.c)'ı sevdiğimiz için, onun murad edip ortaya çıkardığı her ne varsa sevmemiz gerekmektedir. Hatta küfür, fasıklık ve isyanı bile. Evet böyle zannetmektedirler. Madem ki, kalpde doğan bir hali Allah (c.c)'a olan sevgi yakmamıştır, öyleyse o şey güzeldir telakkisi.

Halbuki, bir insanın varlık aleminden bulunan her şeyi sevmesine imkan yoktur.

İnsan ancak kendisine iyi (uygun) gelen, faydası olan şeyleri sever. Kendisine zıd olan, karşı koyan, zarar veren şeyleri ise hiç sevmez.

Bu adamlar hiç şüphe yok, kendi nefsi isteklerine uyarak böyle hatalara düştüler. Tabii ki, kendi nefislerinin istediği şeye uydukları için, nefsi istekleri gelişip çoğaldı, böylece şehvetlerine daldıkça daldılar.

Böylece, siretler, riyaset, fazla mal ve sapık bid'atlar gibi nefsî hevalarına uygun düşen şeyleri Allah (c.c) muhabbetinden sayarak, sevmeye başladılar; yalan söyleyip sapıttılar (Her türlü sapıklığı Allah (c.c) sevgisinden ötürü sevdiklerini iddia ettiler). Halbuki;

Allah (c.c)'a muhabbet (sevgi) ancak:

- Rasûlünün (s.a.v) getirdiklerini sevmekle,

- Buğzettiği, yasakladığı şeyden nefret etmek (sevmemekle) ve

- Küfür ehline (kâfire) karşı, canla ve malla cihad etmekle mümkün ve belli olur.

 

Bunların dalâletlerinin aslı:

"Muhabbet kalpde var olan bir ateştir ki, mahbubu,  muhabbet duyulanı (sevileni) murad etmekten gayri her şeyi yakar kül eder" sözünü sarfeden sûfiler; Allah (c.c)'ın muradı ile, bütün varlıklardaki irade-i kevniyeyi (oluş, meydana geliş iradesinde iyi ve kötüsüyle birlikte) kasdediyor.

Fakat bunları bu sûfilerden başka, Allah (c.c)'a, kitaplarına ve rasûllerine iman eden bir mü'min söylemiş olsa; o, murad-ı ilâhî ile, rızasını ve muhabbeti manasına olan dînî ve şer'i iradeyi kasdetmiş olur.

Bu mü'min yukarıdaki sözü söylediği zaman "muhabbet kalbde Allah (c.c) sevgisinden başka herşeyi yakar" manasına söylemiş olur.

Çünkü, ancak Allah (c.c)'ın sevdiğini sevmek; Allah (c.c)'ı sevmenin gerekli kıldığı bir haldir. O'nun sevmediğini sevdiğin zaman; O'na olan sevgiyi ortadan kaldırır.

 

Allah (c.c)'ın, sevmediği, nefret edip buğz ve gazap ettiği, hasılı yasakladığı şeylere ait kaza ve kader konusuna gelince:

Şayet bir insan O'nun buğz ve gazab ettiği ve çirkin gördüğü şeyleri, aynı şekilde göremezse, yani, gazab ve nefretine muhatab saymazsa, Allah (c.c)'ı sevmemiş ve aksine, O'nun buğzettiğini sevmiş olur ve böyle bir kişinin başına geleceklerden şikayeti olamaz.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol