Kur'an ve Sünnet
   
 
  Allah Dostları İki Bölüme Ayrılmaktadır

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Allah Dostları İki Bölüme Ayrılmaktadır

 

Allah dostları iki bölüme ayrılmaktadır:

Bunlardan:

- Bir bölumü, sabık mukarribler,

- Öbürü sağcı muktesidler.

Bu iki tip Allah dostunu, Allah,Vakıa suresinin sonunda, İnsan ve Mutafifin suresinde, Fatır suresinin ortalarında anmış ve tanımlamıştır. Vakıa suresinin başlangıç bölümünde büyük kıyametten, sonunda da küçük kıyametten bahsetmiştir:

Vakıa (tartışmasız bir gerçek olan kıyamet) koptuğu zaman,

- Onu hiç kimse yalanlayamayacaktır.

- O kimini alçaltır, kimini de yükseltir.

- Yeryüzü şiddetle sarsıldığı zaman.

- Dağlar paramparça olup,

- Toz halinde boşluğa dağıldığı zaman.

- Sizler üç gruba / sınıfa ayrıldığınız zaman.

- Defterleri sağdan verilenler ("Ashab-ı Meymene"). Ne mutlu onlara!

- Defterleri soldan verilenler ("Ashab-ı Meş'eme). vay gele başlarına!

- Ve öncüler, hep önden gidenler.

- Onlar Allah'a yakındırlar.

- Bol nimetli (Naim) cennetlerdedirler.

- Çoğu öncü ümmetlerden,

- Birazı da sonrakilerdendir. (Vakıa: 1-14)

Bu büyük kıyamet koptuğu zaman, Allah önce gelenlerle sonra gelenleri toplayacağı gün insanlar arasında yapılacak bir taksimdir.

Aynı surenin sonunda mealen buyruluyor:

Canın boğaza gelip dayandığı an var ya,

- O sırada sizler gözlerinizi o can çekişen adama dikersiniz. (sadece bakıp-durursunuz).

- Biz ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.

- Eğer yeniden diriltilip hesaba çekilmeyecekseniz,

- Eğer söylediğiniz doğru ise o çıkmak üzere olan canı geriye döndürsenize!

- Eğer ölmek üzere olan kişi Allah'a yakın olanlardan /mukarriblerden ise;

- Esenlik, rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış, bol nimetli cennet onu bekliyor

- Eğer adam "Ashab-ı Yemin" (defteri sağdan verileceklerden) ise,

- "Ashab-ı Yemin"in (defterlerini sağdan alacak olan arkadaşlarının) selâmı var sana.

- Eğer adam sapık bir inkarcı ise,

- O kaynar su sunularak ağırlanır.

- Ve cehenneme atılır.

- Bu kesin gerçektir (Hakku'l-Yakin).

- Öyleyse yüce Rabbini o büyük ismiyle zikre (Rabbinin adını noksanlıklardan tenzih et.)  (Vakıa: 83-96)

Yüce Allah buyuruyor ki:

“Gerçek o ki, biz insana doğru yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.

Doğrusu; biz kafirler için zincirler, kelepçeler ve çılgın (çok şiddetli) alevli cehennem hazırladık.

Şüphesiz ki iyiler(ebrâr), karışımı kâfur olan bir kadehten (bardaktan) içerler.

Bu Allah'ın iyi kullarının istedikleri yere akmasını sağlayarak içebilecekleri bir pınardır.

Onlar verdikleri sözleri tutarlar (Adaklarını yerine getirirler) ve kötülüğü / şerri yaygın günden korkarlar.

Onlar içleri (iştahları) çektiği halde yemeklerini yoksullara, yetimlere ve tutsaklara / esirlere yedirirler.

Yemek ikram ederken derler ki; "Biz size sırf Allah rızası için yemek veriyoruz. Sizden karşılık ya da teşekkür beklemiyoruz."

"Çünkü biz asık suratlı ve çetin bir günde Rabbimizden korkarız."

Allah da onları o günün şerrinden/kötülüğünden korur, yüzlerine parlaklık ve gönüllerine sevinç verir / sunar.

Sabretmelerinin karşılığında kendilerini cennetle ve ipekli elbiselerle ödüllendirir. (İnsan: 3-12)

Böyle iyi kişilerin, Allah dostlarının defterlerinin yükseklerde olduğuna bir başka surede işaret ediliyor:

Hayır. Allah'ın buyruğundan / emirlerinden dışarı çıkanların (facir olanların) yazısı muhakkak siccindedir.

- Siccin in ne olduğunu bilir misin sen?.

- O, mühürlenmiş bir kitabdır.

- Vay haline o gün yalanlayanların.

- Kıyamet gününü yalanlamış olanların.

- Oysa onu azgın. 'sınır tanımaz, saldırgan,' günahkardan başkası yalanlamaz.

- Ayetlerimiz kendisine okunduğu zaman 'eskilerin masalları' der.

- Hayır hayır, aksine onların kazandıkları, kalplerini karatmıştı. (kalblerini yenip paslandırmıştır.)

- Hayır. şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır. (Rablerini görmekten mahrum kalacaklardır.)

- Sonra onlar, şüphesiz cehenneme sürükleneceklerdir / yollanacaklardır.

- Sonra da onlara: "İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek.

- Fakat ebrar olanların / iyilerin yazısı illiyyindedir.

 İlliyyinin ne olduğunu bilir misin sen.

- Mühürlenmiş ,Yazılı bir kitaptır o.

- Yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar onu görürler.(Ona şahid olurlar.)

- İyiler /ebrar olanlar şüphesiz cennette nimetler içindedirler.

- Tahtlar üzerinde kurulup etrafı seyrederler.

- Yüzlerinde cennetin (nimetin) aydınlığını görürsün.

- Onlara mühürlü saf bir içecekten içirilir.

- Sonu misktir, onun. işte yarışanlar bunda yarışsınlar.

- Karışımı tesnimdendir. (Muttafifin, 2-27)

Bu ilahi ayetler, Allah dostlarının, kıyamet gününde, sabık mukarribler ve ashab-ı yemin olarak çağrılacaklarını bildirmektedir. Kendilerine hiç susatmayan saf bir şerbetin sunulacağını bilmekte, müjdelemektedir. Bir çok Allah Resulünün sözleri bunu teyid etmektedir.

İbni Abbas ve çağdaşları:

“Mukarriblere verilecek şerbet, onların susuzluğunu ebediyen giderecek bir vasıfdadır” demişlerdir.

Allah'ın Resulü buyurmuştur ki:

“Kim mümin kardeşinin bir üzüntü ve kederini giderecek olursa, Allah da onun ahiret üzüntülerinden bir kısmını giderir.

Kim sıkıntıda olan bir kardeşinin sıkıntısını giderirse, Allah da ona dünya ve ahiret kolaylığı verir.

Kim bir Müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve ahiret ayıbını örter.

İnsan, bir Müslüman kardeşinin yardımında bulundukça Allah da onun yardımında bulunur.

Allah evlerinden bir evde toplanıp Allah'ın kitabını okuyarak kendi aralarında ders yapanların üzerinde gönül rahatlığı iner. Rahmet onları örter ve melekler her taraftan onları kuşatır. Allah onları kendi katında bulunanlarla birlikte anar.” (Müslim)

“Merhamet edenlere rahman olan Allah da merhamet eder. Dünyadakilere yardım edin ki, gökte olanlar da size yardım etsin.” (Tirmizi)

Bir kudsi hadisde bildiriliyor:

“Ben rahmanım ve rahmi ben yarattım ve kendi ismimden ona bir isim ayırdım. Kim Sıla-i rahimde bulunursa, onu rahmetime kavuştururum. Kim de onu keserse, ben de rahmetimi ondan keserim.” (Nesei)

Allah'ın dostları iki çeşittir:

1 - Mukarrebin ve

2 - Ashab-ı yemin.

Allah'ın son Resulü, bunların amellerini, yani Allah'a karşı işledikleri hizmetlerini, yukarda evliya hakkında zikredilen hadisde belirtmiştir.

Eshab-ı Yemin; farz ibadetlerle Allah'a yakınlaşır. Bunlar kendilerine vacib kılınan emirleri dosdoğru bir biçimde yaparlar. Allah'ın haram ettiği şeyleri itirazsız terkederler. Kendilerini yükümlü saymamakla birlikte, nafile ibadetleri de terketmezler, ihmal etmek istemezler. Faydalı olmayan mubahlarla vakit kaybetmezler.

Mukarriblere gelince; onlar farzlarla birlikte, nafilelerle de Allah'a yaklaşmaya çalışırlar. Vacip ve müstehabları önemli sayarak gerekeni yaparlar. Haram ve mekruh kılınan şeylerden şiddetle kaçınırlar. Güçlerinin yettiği bütün emirleri yerine getirirken. Allah'a adım adım yaklaşırlar. Allah da onları bu sebepden ötürü sever.

Bir hadis-i kudside belirtilmektedir:

“Kulum durmaksızın nafile ibadetlerle bana yaklaşırlar, ta ben onun sevinciye dek. Ben de onu mutlak bir sevgiyle severim.”

“Bizi doğru yola, nimetine ulaştırdıklarının, gazabına uğramayanların, azıp sapmayanların yoluna eriştir” ayetindeki nimetten maksat, mutlak nimettir.

Kur'an-ı Kerimde bundan şöylece bahsedilmektedir:

“Kim Allah ve Resulü olan Muhammed'e uyarsa, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verip ihsanda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle birliktedirler. Bunlar ne kadar güzel arkadaşlıklardır.”

Demek Allah'a ve Resulüne büyük bir gayretle uymaya çalışanlar, bu yolda durmadan çalışanlardır Mukarribler.

Onlar mubah şeyleri yaparken bile Allah'a yaklaşırlar. Çünkü, artık onları her mubah şey, Allah'a yaklaştırın bir vesile haline gelmiştir. Onların bütün yaptıkları Allah'a ibadet anlamı kazanmıştır. Katışıksız ve net bir biçimde ibadet ettikleri için, ebediyetin sade ve mis kokulu şerbetine ulaşmış olurlar.

Muktesidlar, yani, bazı bazı tereddüde düşerek, orta yolda yürüyenlerin amelleri ise, diğerinkiler kadar katışıksız ve net değildir. Ara yerde kendi nefsi istekleri de vardır. Bu sebepden onlar ne azab, ne de bir mükafat göreceklerdir. Fakat kendilerine sunulacak şerbet de, birincilerinki gibi mis kokulu ve sade olmayacaktır. İbadetleri arasına karışan nefsi istekleri oranında karışık bir şerbet olacaktır.

Bu durumu ortaya koyacak en belirli örnek, Abd-Resul ile Nebi - Melik'e ayrılma durumudur. Yüce Allah, Muhammed Aleyhisselamı, Abd - Resul ile Nebi - meliklikten birini seçmede serbest bıraktı, o da Abd-Resul olmayı tercih etti.

Nebi-melik, yani, hem peygamber, hem de hükümdar olanlar vardır. Mesela Hz. Davud ve Süleyman böyle idiler.

Allah'u Teala Süleyman kıssasında buyuruyor

“Rabbim beni mağfiret et, benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı kadar mülk ver bana. Şüphesiz Sen çok bağışta bulunansın!” dedi. Bunun üzerine biz de ona emrine uyarak hareket eden rüzgarları verdik, şeytanları, bütün inşaat ustalarıyla dalgıçları, bukağılarla bağlanmış diğerlerini de onun emrine verdik ve ona “İşte bu bizim sana verdiklerimizdir. Artık istediğine hesabsız hudutsuz ver, istersen de elinde tut.” (Sad: 35-38)

Yani istediğine ver yahut mahrum et. Senden hesap sorulmayacaktır denmek isteniyor.

Hükümdarlık da yapan peygamberler, Allah'ın farz kıldığı emirleri yapar, haram ettiği şeyleri terk ederler. Kendi emirleri altındaki şeyler ise diledikleri gibi kullanırlar.

Abd-Resul ise, sadece Allah'ın istediği biçimde kullanır elinin altındaki şeyleri. Kendi istediğine veremez, istediğini de onlardan mahrum edemez. O, sadece Allah'ın emriyle hareket et, iş yapar. Resulün her türlü hareketi Allah'a ibadettir.

Allah'ın Yüce Resulü Buhari'de geçen bir rivayete göre şöyle buyurmuştur:

“Ben hiçbir kimseye kendiliğimden ne bir şey verebilirim, ne de her hangi bir şeyi menedebilirim. Ben ancak emrolunduğum şekilde hareket eder ve taksim ederim.”

Bundan dolayı Yüce Allah şer'i malları Allah'ın Resulüne malederek buyurmaktadır ki:

“Senden ganimet malı hakkında sorarlar. De ki: Ganimetler Allah'ın ve O'nun resulünündür.” (Enfal: 1)

Bazı ayetlerde de mealen şöyle buyrulmaktadır:

“Onların mallarından Allah'ın peygamberine verdiği ganimeti için, siz ne at, ne de deve koşturdunuz. Fakat Allah, Resulünü dilediği kimselere musallat eder. Allah her şeye kadirdir. Allah'ın, fethedilen memleketler halkından peygamberine verdiği ganimet, Allah, peygamber, yakın hısımlar, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Ta ki, bu mallar, içinizden zengin olanlar arasından dolaşan bir devlet olmasın. Peygamber size ne verdiyse alın, sizi neden yasakladıysa da ondan sakının. Allah'dan korkun. Doğrusu Allah'ın azabı çetindir.” (Haşr: 6-7)

“Fitne olmaması ve dinin yalnız ve sadece Allah'ın olması için onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların neler yaptıklarını gereği gibi görendir. Eğer yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O ne güzel dost ve ne güzel bir yardımcıdır.

Bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, peygamberin, onun yakınlarının, yetimlerinin, düşkünlerin ve yolcularındır.” (Enfal: 40-42)

Bu ayetle ilgili en açık söz şudur:

Ganimet malı, ancak Allah ve Resulünün hoşnut olacağı yerlere sarfedilir, harcanır. İmam Malik ve selefden büyük bir kesimin mezhebinin hükümleri de böyledir. Ahmed bin Hanbel'den de böyle bir ifade rivayet edilmiştir. İmam Şafi ve İmam Ahmed'in, meşhur ve maruf bir rivayetinde ise, ganimetin beş zümreye dağıtılması, diğer bir kısım kimselere göre de, üç zümreye verilmesi kaydedilmiştir ve İmam Azam'ın görüşü de bu merkezdedir.

Aslında anlatmak istediğimiz gerçek, Abd-Resülün, Nebi - Melik'den üstün olduğudur. İbrahim, İsa ve Hz. Muhammed; Yusuf, Davud ve Süleyman'dan daha üstündürler.

Demek ki, kim Allah'ın vacib emirlerini yerli yerinde tatbik eder, O'nun mubah kıldığı şeyleri arzularsa, o mukarreb olmayan eshab-ı-yemin'dendir.

Bütün bunları Allah sevgisini ve rızasını kazanmak ve mubah şeyleri Allah'ın emirlerini yerine getirmeye güç bulmak için yaparsa, o da sabık mukarreb'lerdendir.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol