Kur'an ve Sünnet
   
 
  Harikulade Olayların ve Keşiflerin Kabulünde Ölçü

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Harikulade Olayların ve Keşiflerin Kabulünde Ölçü

 

Bunlardan çoğu, şayet incelenirse, şu itikad üzere oldukları görülür:

Bazı konularda kendilerinden mükaşefe sadır olur veya insanların çoğunun yapamadığı harikuladelikler gösterir. Mesela:

İşaretle bir şahsı öldürüvermesi, vasıtasız bir şekilde havalarda uçması. Olduğu yerde görünmesine rağmen, aynı zamanda Mekke ve benzeri yerlerde de görünmesi, su üstünde yürümesi, tasını boşlukta tutarak içine su doldurması, bilinmeyen yerlerden gıda alması, zaman zaman insanların gözlerinin önünden yok olması, uzaklardan kendisini yardıma çağıranın yardımına, bulunduğu yerden yardım etmesi, çalınan bir malın nereye saklandığını hiç aramadan haber vermesi, gibi, harukulade şeyler.

Bütün bu saydığımız şeyleri yapmakta olmaları, yapanların veli olduğunu göstermez, ispatlamaz. Gerçek evliyanın kanaati odur ki:

Bir kimse havada uçsa, su üstünde yürüse gene de aldatıcı olabilir ve arkasından kayıtsız şartsız bir biçimde gidilmez. Fakat bu fevkaledikleri göstermenin yanında, Allah Resulüne itaat ettiği de açıkça görülüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa, böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirilmeye değer bulunabilir.

Gerçekte, velinin kerametleri yukarda saydıklarımızdan daha da büyüktür. Zira yukarda saydığımız işleri, Allah dostları yapabileceği gibi, Allah düşmanı kimseler de yapabilir. Harika olaylar, her türlü insanlar arasında olagelmektedir. Bid'at ehli şeytanlar da böyle harikuladeliklere sahip olabilir.

Demek ki kendisinde harikuladelikler görünen herkesi, Allah dostu bir veli olarak görmek ve inanmak lazım gelmez. Her şeyden evvel, insanın yaptıklarına ve söylediklerine bakmalıdır. Yaptıkları ve söyledikleri Kur'an ve sünnete uygun düşüyorsa, ne kadar güzel.

Zira veliler, imanlarının nuruyla, batini gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslam şeriatına sımsıkı sarılmalarıyla bilinir ve tanınırlar.

Anlatmaya çalıştığımız meseleler ve benzerleri bazı kişilerde mevcut olabilir. Fakat onlardan öyleleri vardır ki, ne abdest alır, ne de farz namazları kılar. Tersine, üstü başı leş gibi pislik içinde, köpeklerle bir arada bulunur. Hamam köşelerinde, çöplüklerde yatar kalkar. Üstü başı leş gibi kokar. Hasılı şeriatın istediği temizliğe asla itibar etmez. Bunların hiçbir dinde yeri yoktur.

Nitekim Allah'ın Resulü buyuruyor:

“İçinde, cenabet kişinin, köpeğin bulunduğu eve melek girmez.”

“Şu iki habis (pis kokulu) bitki olan soğan ve sarmısaktan yiyen koku saça saça bizim mescidimize yaklaşmasın. Çünkü melekler insanların eziyet duyup ikrah ettiği kokulardan eza ve ızdırap duyarlar.”

“Yüce Allah temizliği sever, temiz şeylerden başkasını da kabul etmez.”

“Beş şey zararlıdır. Bunlar ev içinde de, ev dışında da öldürülür. Yılan, fare, karga, dolangaç, saldırgan köpek ve akreb.”

“Kim ziraatını ve hayvanını korumak maksadı dışında köpek beslerse, o, her gün için onun amelinden bir miktar eksilmesine sebep olur.”

“Yanında köpek taşıyan kimselere melekler arkadaşlık etmez.”

“Herhangi birinizin kabını bir köpek yaladığı zaman, bir keresi toprakla olmak üzere, o kabı yedi kere yıkayınız.”

Yüce Allah buyuruyor ki:

“Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim her şeyi kaplamıştır. Bunu Allah'dan sakınanlara, zekat verenlere, ayetlerimize inanıp, yanlarındaki İncil'de, Tevrat'da yazılı buldukları, haber getiren, okuyup yazması olmayan Resulümüz Muhammed'e uyanlara yazacağız. O Resul onlara uygun şeyleri emreder, fenalıktan menneder, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılar, onların yüklerini hafifletir, ağırlıkları kaldırır. Bu Resule inanan, hürmet ve yardım eden, onunla indirilen nura inananlar; işte onlar saadete erenlerdir.” (Araf: 157)

Bir insan pis ve kir içinde yaşar, şeytanın emrettiği kötü işleri yapar ve hamam ve çöplüklerde vakit geçirirse; yılan, akreb, arı, köpek kulağı gibi şeyleri yer; sidik ve benzeri necis ve pis şeyleri içerse; Allah'dan başkasından yardım diler veya şeyhine doğru yönünü çevirerek secde eder ve alemlerin Rabbi olan Allah'a ait kılmazsa; Kur'an dinlemekten hoşlanmaz da, diğer çalgı ve müzikleri, şiirleri dinlerse, şeytanın sazını Allah'ın sesine tercih ederse, böylesi bir kişi, gerçekten sapmış olan şeytanın yolundan ve izinden gitmiş olur ve onun dostu sayılır. Velilik ondan, o velilikten uzaktır.

İbni Mesud diyor ki:

Sizden her biriniz kendi nefsinden değil de, Kur'andan sorumlu tutulacak. Ona duyulan ilgiliden mesul olacak. Kur'anı seven Allah'ı seviyor demektir. Kur'andan hoşlanmıyorsa, Allah'dan ve Resulünden hoşlanmıyor demektir.”

Hz. Osman (r.a.) da diyor ki:

“ Şayet kalbleriniz temizlenmişse, siz hiç bir zaman Allah'ın kitabı Kur'andan doymazsınız.”

Yine İbni Mesud diyor ki:

“Su baklayı yeşerttiği gibi, zikir de imanı kalbde öyle yeşertir. Saz, şarkı ve diğer taganiciler kalbe ancak nifak ilkah eder. İnsan, imanın batini gerçeklerinden haberdarsa, rahmani hal ile; şeytani hali birbirinden ayırd edebiliyorsa, Allah onun kalbine kendi nurundan akıtır.”

Nitekim Yüce Allah buyuruyor ki:

“Ey Muhammed! İşte sana emrimizle birlikte Cebrail'i gönderdik. Sen, kitap nedir, iman nedir daha önce bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde olanlar, yerde olanlar kendisinin olan Allah yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki, işler sonunda Allah'a döner.” (Şura: 52)

Ayette geçen nura ulaşanlardan maksat, Tirmizi'nin rivayet ettiği hadisde övülen kimselerdir:

“Müminin feraset kuvvetinden, sezişinden, gücünden korkun. Çünkü o, her şeye Allah'ın nuru ile bakar.”


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol