Kur'an ve Sünnet
   
 
  Kerametin Amacı Ancak Doğruluktur

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Kerametin Amacı Ancak Doğruluktur

 

Kerametin amacı ancak doğruluktur.

Öyleyse, şanı yüce olan Allah, bir kimseye, bütün yaptıkları, kayıtsız ve şartsız Allah'ın rızasına ve sevgisine uygun saymak, derecesini ve Allah'a yakınlığını artırmak üzere tayin etmek gibi bir keramet vermemiştir.

Bu hususu biraz daha açıklıyalım!

Harikulade işler çeşit çeşittir…

- Bazısı sadece ilmi ve manevidir. Bir takım sırların keşfi ve bazı sırların Allah dostlarına açık olması gibi...

- Bazısı da bedeni ve görülen güce dayanır. Bazı insanlar, diğer insanların yapamadıkları bazı şeyleri kolaylıkla yaparlar.

- Bir kısmı insanlara verilen zahiri bilgi, saltanat, mülk, zenginlik gibi şeylerdir.

Şayet kul, Allah'ın kendisine verdiği bilgi gibi imkan ve nimetleri, Allah'ın rızasını ve sevgisini kazanmak ve Allah'ın istediği yerlere sarfetmeyi amaç olarak kabul ederse, bunları yapmakla Allah katındaki dereceleri yükselir. Allah'a ve Resulüne olan yakınlığı artar bunları yapan kişinin.

Bunun tersine, bu imkan ve nimetleri Allah'ın ve Resulünün istemediği yerlerde ve amaçlarla kullanırsa, o zaman da Allah ve Resulünden uzaklaştırır onu yaptıkları. Azab ve cezaya müstahak hale getirir bunları ellerindeki imkan ve nimetler. Tevbe etmez ve Allah'ın yardımını istemezse bunlar, günah çukurlarına yuvarlanır giderler.

Bunun için, fevkalade hallere sahip olan kişilerin bir çoğu, bunlardan mahrum bırakılırlar. Saltanatını yitirmek, ilmi hüviyet ve kaabiliyetini kaybetmek felaketiyle karşılaşırlar. Bazen, farz ve vacip olmayan ibadetlere düşkünlüklerini kaybederek, Allah dostluğu makamından, umumi insanların durumuna düşerler. Bu şeytani hallere sahip olanlarda olur.

Gerçekte bunların şeytani hallerden olduğunu bilmiyorlar bunlar. Allah korusun, Müslümanlıktan çıkarak dinsizliğe kadar varır bu işin sonu.

Gerçekten böyle oluyor, şeytanın hallerini farkedemiyen bazıları Allah'ın dininden çıkıyor ve mürted oluyorlar.

Bütün suçları, şeytani hallerin sahiblerini, Allah dostlarının halleri olarak bilmeleri ve sanmalarıdır.

Bunların içinde öyleleri vardır ki, Allah, kuluna verdiği harikulade bir halden ötürü, o kulun hesaba çekilmeyeceğine inanırlar. Bazılarının da, Allah'ın verdiği mal ve saltanattan ötürü hesaba çekilmiyeceğini sanması gibi...

Harikulade hallere sahip olanların bir kısmı, bu haller vasıtasıyla, aslında günah da sevap da olmayan bir takım mubah şeylere nail olmayı ister. Böyleleri Allah'ın genel dostları zümresindendir. Bunlar orta derecede ve iyi insanlardır. Fakat, Allah'a yakın olmak hususunda, ötekileri aşıp öne geçmiş evliyanın derece ve mertebesi bunlardan çok yüksektir. Nitekim, Allahın kulu ve Resulü vasıflarına sahip olan efendimizin, hükümdar olan bir Resul ve nebiden daha üstün olduğu gibi.

Kerametler ve harikulade haller çoğu zaman, kişinin derecesini eksilttiği için, iyilerden pek çok kimse, zina ve hırsızlıktan tevbe eder gibi, bu hallerden tevbe ederler. Kendilerinde var olan bu hallerin yok olmasını isterler.

Hepsi de Hak yoluna giden talebelerine, keramet dedikleri bu hallere saplanıp kalmamalarını, böyle şeylere rağbet etmemelerini söylerlerdi. Hal böyle iken, şüphe bulunan bir takım hallere nasıl itibar edilir?

Bunlara saplanıp kalanların halleri nice olur sonra?

Şanı yüce olan Allah mealen buyuruyor:

“Amma, insan öyledir ki, ne zaman Rabbi onu imtihan edip de, kendisine ikramda bulunup nimetler verse “Rabbim bana kerametler verdi, beni şerefli kıldı” der. Fakat ne zaman onu denemek için üzerindeki nimetini kıssa, daraltsa, bu sefer de “Rabbim bana ihanet etti” der.” (Fecr: 15-16)

Yüce Allah, bu ayetlerin ardından “Kella” buyurmuştur. “Kella” kelimesinde zorlama ve tenbih vardır. Yani, bu kelime, yasaklama ve uyarma anlamını taşımaktadır. Yüce Allah, hem buna benzer sözlerden menediyor ve hem de bundan sonra söyleyeceklerinin önemini vurguluyor.

Bunun manası şudur:

Dünya nimetlerine boğulmuş herkese, bunların birer Allah lütfü olduğu, keramet olarak kabul edilmeyeceğidir. Dünyalık bakımından sıkıntıda olana da Allah'ın bir ihaneti bahis konusu değildir. Haşa Allah'a hain gözüyle bakılamaz. Bazı kereler sevmediği ve razı olmadığı insanlara bol dünyalık verir. Bazı sevdiklerine ve razı olduklarına da daraltır bu dünyayı. Bunların hepsi bir sınavdır, imtihandır. Hatta bazen sevdiği insanları, mal sıkıntısına düşürerek, korur onları malların sevkedeceği sapıklıklardan.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol