Kur'an ve Sünnet
   
 
  ALLAH YOLUNDA CİHAD

ALLAH   YOLUNDA   CİHAD

 

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

 

      Allah yolunda mücadele,veya diğer bir ifadeyle Allah yolunda cihad denildiği zaman ; bunun dahili ve harici olmak üzere iki kısmı vardır.  

    Birincisi ; kişinin kendi nefsine yönelik mücadelesi , ikincisi ise ; dışarıya yönelik mücadelesidir.

   

    Ve bu yolda kişinin evvel emirde ilk mücadelesini vermesi gereken şey de,kişinin kendi nefsiyle mücadelesidir.Yani,Allah’ı razı etmek isteyen bir kimse O’nun yolun-daki mücadelesine ilk önce kendi nefsi ile başlamalıdır.

 

   Bu mücadele, – diğer bir ifadeyle – bu cihad,unutmayalım ki Allah resulü s.a.v’in hadisi şeriflerinde haber verdiği gibi ; cihadın en efdali ve en önde gelenidir.

 

  عن فضالة بن عبيد: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال في حجة الوداع " ألا أخبركم من المسلم من سلم المسلمون من لسانه ويده والمؤمن من أمنه الناس على أموالهم وأنفسهم والمهاجر من هجر الخطايا والذنوب والمجاهد من جاهد نفسه في طاعة الله عز وجل "                                                                           

 

{ …. Fudale b. Ubeyd r.a dan.Resulullah s.a.v veda haccında şöyle buyurdular : Dikkat edin size haber veriyorum.Müslüman,elinden ve dilinden diğer Müslü-manların selamette olduğu kimsedir. Mü’min, insanların mal ve can yönünden kendisinden emniyette olduğu kimsedir. Muhacir, hata ve günahlardan hicret eden – yani uzak duran –kimsedir. Mücahid ise, Allah’u Azze ve Celle’ye itaat hususunda nefsiyle mücadele eden kimsedir. }

                                                                                                       AHMED    : 6 / 21. 23438.N

                                                                                                       C.SAĞİR  :         1.C.758.N

                                                                                                                                           

   Başka bir hadislerinde ise yine Allah Resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır :

 

            المجاهد من جاهد نفسه                                                                {   Mücahid, nefsine karşı mücadele edendir. }

                                                                                                            TİRMİZİ    : 3.C.1671.N

                                                                                                                                                 C.SAĞİR : 3.C.3781.N

 

   Demek ki, Allah yolunda cihad – diğer bir ifade şekli ile – Allah yolunda mücadele denildiği zaman,bunun ilk gündeme getirilip tatbik edileceği kısmı,insanın kendi nef-sine yönelik mücadelesidir…. Bunun asla unutulmaması gerekir.

 

  Değerli kardeşlerim ! İnsanın bu yoldaki mücadelesi ,merhale merhale olarak dört kısımda ele alınır. Bunlardan ilki, yani birincisi :

 

KİŞİNİN  DİNİNİ  ÖĞRENME  YOLUNDA  NEFSİYLE  MÜCADELE  ETMESİDİR

 

   Yani, insanın hidayeti elde etmek için, - kendisi olmaksızın ne dünya da ve ne de ahiret’te kurtuluş ve mutluluğu kazanmanın imkansız olduğu - hak dinini öğrenme yolunda nefsiyle mücadele etmesidir… İşte bu,Müslüman için evvel emirde ele alıp yola koyulacağı ilk merhaledir. .

 

    Çünkü,dinini sağlıklı bir şekilde öğrenemeyen bir kimse, Rabbisinin istediği ve razı olacağı bir kulluğu kesinlikle gerçekleştiremez. Diğer bir ifadeyle,neyin hak neyin batılı olduğunu birbirinden kesinlikle ayırt edemez.

 

     Öyleyse,içerisinde bulunduğumuz şu cahiliye ortamını da göz önünde bulundu-rarak, insanın kendi nefsine karşı bu manada olanca gücüyle mücadele etmesi,kişinin öncelikle yapması gereken şeydir…. Çünkü kendisini yaradan rabbi,ondan öncelikle  dinini öğrenme hususunda olanca gücüyle  çalışıp çabalamasını istemektedir.

    Zaten şeriatın tek amacı da budur. Yani, İslam’ın gayesi Allah’a kulluğu temin etmektir. Dolayısiyle kişinin Allah’u Teala’ya kulluk edebilmesi için de öncelikle dinini, imanını öğrenmesi gerekir.

   İşte bundan dolayıdır ki İslam, ilim öğrenmeği  her Müslüman kadın ve erkeğin üzerine farz kılmıştır.

 

عَن أنس بْن مالك؛ قَالَ: قَالَ رَسُول اللّه صَلى اللّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ: " طلب العلم فريضة عَلَى كُلّ مسلم "   

{ …. Enes İbni Malik r.a dan.Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : İlim öğrenmek bütün Müslümanlar üzerine farzdır. }

                                                                                                           İBNİ MACE : 1.C.224.N

                                                                                                                                               C.SAHİH     :     3808.N

 

{ … Ebu’d Derda r.a dan : Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Ey insanlar ! öğre-niniz .İlim ancak öğrenmek ile kazanılır.Hilim ise ancak tahallum ile – yani gay-ret ile – elde edilir. Kim hayrı araştırırsa ona verilir. Kim de şerden sakınırsa ondan korunur. }

                                                                                                   BUHARİ . TALİK  : 1.C. 228. S

                                                                                                                                    CAMİU’S  SAĞİR : 2.C.1417.N

 

    Değerli kardeşlerim ! eğer dinimizi öğrenmek üzerimize farz olan bir görev ise,bu konuda duyarlı davranıp – bilgisiz ve cahilce hareketlerden uzak durarak – Rab-bimizin bizler için indirmiş olduğu Kur’an’ı ve Sünnet’i hakkıyla öğrenme yolunda  mücadele gösterme mecburiyetindeyiz.

 

    Bu yoldaki mücadelemizde karşımıza çıkacak olan şeytani engel ve fısıltılara   kulak asmamamız ve kınayıcıların kınamalarına da aldırış etmememiz gerekir.

 

    Bununla beraber,dinimizi öğrenmeğe vesile olacak her türlü fedakarlıklardan da kaçınmamamız gerekir.

     Yani,gerek nasihat ortamlarına iştirak etme hususunda olsun,gerekse dinimizi kendisinden okuyup öğreneceğimiz bir kitap veya bir risale temin etme hususunda olsun,hiçbir maddi ve manevi harcamalardan uzak kalmamamız gerekir…. Çünkü bunların hepsi de Allah yolunda cihad’tır,mücadeledir.

 

{ …. Muaz İbni Cebel r.a şöyel buyurur : Ey insanlar ! ilim öğreniniz. Allah için ilim öğrenmek ilahi haşyeti kazandırır. İlim taleb etmek ibadettir. Müzakeresi tesbih,ondan bahsetmek cihad,bilmeyenlere öğretilmesi  ise sadakadır. İlim, yalnızlıkta bir dost,kimsesiz yerde bir arkadaş,dini işlerde bir kılavuz,darlık ve genişlikte bir yardımcı,işler karıştığında güzel bir danışman ve Cennet yolunun ışığıdır………………….

 

 

Unutmayın ki , Allah’a kulluk ancak ilimle olur.Onunla Allah tevhid edilir ve onunla Allah yüceltilir.Onun sayesinde takva sahibi olunur ve onun sayasinde akraba hukuku gözetilir.Helal ve haram onunla tanınır. – Ve yine unutmayın ki – Önce ilim peşinden amel gelir.Bahtiyar olanlar ona sahip olanlar,bedbaht olanlar ise ondan mahrum kalanlardır. }

                                                                                                  CAMIU’L BAYANİ’L İLM : 1 / 70

                                                                                                  EBU NUAYM . HİLYE :  1 / 239

 

    Ve ayrıyeten bu konuda bilinmesi gereken hususlardan bir taneside ; İlim öğren-mek nasıl insanın üzerine vacip ise,aynı şekilde onu elde etmek için kullanılacak vesile ve vasıtalar da o kimsenin üzerine farzdır.

   Hatta bu konuda islam’ın üzerinde karar kıldığı bir kuralı vardır ki o da ; Vacibi tamamlayan şey de vaciptir.  Diğer bir ifadeyle - araçlar maksadlarının hükmünü alırlar.

   Dolayısıyla,ilim öğrenmek nasıl farz ise, ona ulaşmada isti’mal edilen vesile ve vasıtalar da aynen farz hükmündedir.

 

   Peki ilmi elde etme vesile ve vasıtaları derken neler aklımıza gelmelidir ? …. Öyle ya madem ki bu vesileler de üzerimize farz,öyleyse onları bilme mecburiyetindeyiz.

 

   Bunlar hemen hemen hepimizin bildiği, ama ne yazık ki uygulamada gevşek davra-nıldığı şeylerdir…. Bunların en önemlisi :

 

   Nasihat ortamlarına iştirak etmektir : Bunun en güzel vesilelerden birisi olmasın-dan dolayıdır ki, Allah resulü s.a.v bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur :

 

    الدين النصيحة ...........  الدين النصيحة  ........ الدين النصيحة 

 

   Din sahihattır    Din sahihattır   Din sahihattır …….. “

                                                                                                              MÜSLİM : 1.C. 55 . N

 

     Bu vesile,gerçektende ilmin elde edilmesinde en yararlı bir vesiledir… Toplum olarak kendilerini örnek aldığımız sahabeyi kiram dönemine şöyle bir nazar edecek olursanız,onların bu vesileyi sık sık kullandıklarına şahit olursunuz.

    Onlar,bir çok imkansızlıklara ve sıkıntılara rağmen bu ortamları asla ihmal etme-mişlerdir. Hatta uzak beldelerde oturmalarına rağmen işi sıraya koyarak nasihat ortamlarından faydalanmaya çalışmışlardır.

    Çünkü onlar bu meclislerin cennet bahçelerinden birer bahçe olduğunu ve bu yoldaki mücadelenin de cennete varan bir yol olduğunu çok iyi biliyorlardı.

 

{ … Enes İbni Malik r.a dan.Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oralarda yayılınız. – yani oralardan faydalanınız - . Ashab :

- Cennet bahçeleri nerelerdir ? diye sordular. Resulullah s.a.v :

- Oralar, “ zikir meclisleridir “ buyurdular. }

                                                                                                              TİRMİZİ : 6.C.3739.N

 

{ …. Ebu Hureyre r.a dan. Dedi ki :  Resulullah s.a.v’in şöyle dediğini işittim : Her kim ilim aramak için bir yola girerse, Allah o kimseye cennete varan yolu kolay-laştırır. }

                                                                                                             MÜSLİM : 8.C.2699.N

                                                                                                                                                  TİRMİZİ  : 4.C.2784.N

 

 

 

   Değerli kardeşlerim ! unutmayalım ki ilmi elde etme hususunda kendisinden fay-dalanacağımız en güzel vesilelerden bir tanesi de boş zamandır.

   Boş vakit, Allah Resulü s.a.v’in de bir hadisi şeriflerinde buyurduğu gibi insanların en fazla aldandıkları şeylerden birisidir. O şöyle buyurmaktadır :

 

“ İki nimet vardır ki,insanların çoğu bunlarda aldanmışlardır. Bunlar ; sağlık ve boş zamandır. “

                                                                                                              TİRMİZİ : 4.C.2405.N

 

    Öyleyse bu hususta gafillerden olmayıp zamanını değerlendiren ve onu ilim elde etmek için vesile olarak kullanan basiretli kimselerden olmalıyız.

 

{ … Allah Resulü s.a.v bir hadisi şeriflerinde yine şöyle buyurmaktadır : Beş şey gelmezden önce beş şeyi ganimet bilin :

- İhtiyarlık gelmeden önce gençliği ganimet bilin.

- Hastalık   gelmeden önce  sağlığı ganimet bilin.

- Fakirlik  gelmeden önce  zenginliği ganimet bilin.

- Meşkuliyet zamanı gelmeden önce  boş vakti ganimet bilin.

- Ölüm gelmeden önce  hayatı ganimet bilin. }

                                                                                                  CAMİU’S SAĞİR : 1.C.    698.N

                                                                                                  KİTABU’Z ZÜHD : 1.C.17,S.2.N

 

    Hulasa değerli kardeşlerim ! zikri geçen bu ve emsali deliller açıkça gösteriyor ki, bir müslümanın yolunda cihad edeceği veya diğer bir ifadeyle – uğrunda mücadele vereceği ilk şey, ilim öğrenmektir. Bu,Allah yolunda mücadelenin ilk merhalesidir.

 

ÖĞRENDİĞİNİ  TATBİK  ETME  HUSUSUNDA  NEFSİYLE  MÜCADELE  ETMESİDİR

 

    İnsanın Allah yolunda mücadelesini vereceği ikinci husus ise, öğrendiği meseleleri tatbikat sahasına koymasıdır…. Allah yolunda cihad denildiği zaman bunun ikinci merhalesi de işte budur.

   Çünkü ilim ayrı bir olaydır,iman ayrı bir olaydır. Yani,bir şeylerin öğrenilmesi ayrı bir olaydır, öğrenilen o şeylerle amel edilmesi ayrı bir olaydır. Diğer bir ifadeyle, amel sahasına dökülmeyen hiçbir ilmi İslam güzel görmez.

 

   İlim amel etmeği gerektirir mevzusunda da bahsi edildiği gibi ; “ Amel ilmin esası, Allah’a kulluk ta ilmin maksadıdır “  Dolayısıyla,ilmin ruhunun amel olduğu, amelsiz bir ilmin ise faydasız ve hatta amel edilmeyen o ilmin insana zararının ola-cağı Kitabın ve Sünnet’in haber verdiği şeylerdendir.

 

   Bundan dolayıdır ki Allah Resulü s.a.v şu duayı dilinden hiç düşürmemiş ve ümme-tine de bu konuda aynı şeyi taleb etmeleri için nasihatta bulunmuştur :

 

كَانَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ "  اللّهُمَّ ! إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الأَرْبَعِ : مِنْ عِلْمٍ لاَ يَنْفَعُ، وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ، وَمِنْ نَفْسٍ لاَ تَشْبَعُ، وَمِنْ دُعَاءٍ لاَيُسْمَعُ            "                              

 

{ ….. Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle derdi : Allah’ım şu dört şeyden sana sığınırım ; Hayrı olmayan ilimden, huşu duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve icabet edilmeyen dua’dan. }

                                                                                                                                         EBU DAVUD :  2.C.1548.N

                                                                                                                                         İBNİ MACE   : 10.C.3837.N

                                                                                                                                         AHMED         :  3 /  283

 

 

{ …. Ümmü Seleme r.a dan.O şöyle dedi : Resulullah s.a.v sabah namazından sonra şöyle dua ederdi : Allah’ım ben senden temiz rızık,faydalı ilim ve kabul edilmiş amel istiyorum. }

                                                                                               TABERANİ. M.SAĞİR : 2.C.509.N

 

{ … Usame b.Zeyd,Muhammed İbnu Munkedir’in Cabir b. Abdullah’tan,onun da Resulullah s.a.v’den şöyle dediğini rivayet ederler : Allah’ım senden hayırlı ilim diler ve yararı olmayan ilimden de sana sığınırım. }

                                                                                                     ABD İBNİ HUMEYD : 1535.N

 

 

{ … Cabir b. Abdullah r.a dan.Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Allah’tan hayırlı ilim dileyin ve yararı olmayan ilimden de Allah’a sığının. }

                                                                                                     ABD İBN HUMEYD : 1093.N

                                                                                                                                      İBNİ  MACE     : 10.C.3843.N

 

   Elbetteki Allah resulü s.a.v’in kendisinden Allah’a sığındığı hayırı olmayan ilim,  bir çok gayri islami ilimleri  içerisine aldığı gibi , kendisiyle amel edilmeyen ilmi de içeri-sine alır. Çünkü bu da kendisinden fayda görülmeyen bir ilimdir….. Hayrı olmayan ilim ise insanı Allah’tan uzaklaştırır ve O’nun ğadabına ve azabına  sebeb olur.

 

   Öyleyse Allah yolunda cihad denildiği zaman,inandığını söyleyen bir kimsenin ikinci olarak yapacağı şey ; öğrendiği ile amel etmesidir.

 

   Unutmayalım ki Allah c.c insanı kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır.Dolayısıyla Allah’ın evvel emirde taleb ettiği şey ne kadar önemli ve ön sırada ise,insanın ken-disinden taleb edilen şeyi gerçekleştirmede vereceği mücadele de o derece önemli ve ön sıradadır.

  Çünkü vacibi tamamlayan şey de vaciptir.

 

   Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

مِّن رَّبِّكُمْ     اتَّبِعُواْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكُم        

 

{  Rabbinizden size indirilene uyun …………………………………… }

                                                                                                                       A’RAF : 3.AY.

 

  Yani, Allah’ın indirmiş olduğu Kur’an’a ve Sünnet’e uyun,onunla amel edin…. Rabbi-miz yine şöyle buyurmaktadır :

 

يَا أَيُّهَا  الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَه وَلاَ تَوَلَّوْاعَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ      

 

{ Ey iman edenler, Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin.İşittiğiniz halde  yüz çevirme-yiniz. }                                                                                                                                

                                                                                                                                                            ENFAL :20.AY.               

 

 Yani,ey iman ettiğini söyleyenler ! işittiğiniz ve öğrendiğiniz şeylerle amel edin, onlar-dan yüz çevirmeyin.

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُون

 

 

{ Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü'ne icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer.Ve siz muhakkak O’na döndürülüp toplanacaksınız. }                                                             

                                                                                                                                                           ENFAL : 24.AY.

 

    Rabbimiz bu Ayet’i Celilesinde de,öğrenilen şelerin tatbikatında gönülden teslimi-yet gösterilmesini istiyor.Çünkü Allah, kişinin zahirine baktığı gibi batini halini de kontrol edeceğini haber vermektedir.

 

   Öyleyse bu hususta sözü daha fazla uzatmadan kısaca şunu söyleyebiliriz ; Allah yolunda cihad veya diğer bir ifadeyle – Allah yolunda mücadele – denildiği zaman, insanın ikinci merhale olarak yapacağı şey,öğrendiklerini tatbik etmesidir…. İşte Allah yolunda cihadın ikinci şekli ve şemali de budur.

 

  ALLAH’IN  DİNİNE  DAVET  ETME  HUSUSUNDA  NEFSİYLE  MÜCADELE  ETMESİDİR

 

   Basiretli bir müslümanın Allah yolunda mücadelesini vereceği üçüncü husus ise ; kendisine İnandığı ve uyguladığı davasını bir başkasına anlatmasıdır. Yani, insanlara iyiliği emredip kötülüklerden de onları nehyetmesidir… Cihadın üçüncü merhalesi de işte budur.

 

   Değerli kardeşlerim ! unutmayalım ki Allah’u Azze ve Celle’nin en çok istediği ve sevdiği şey, tevhid dini islam’ın yeryüzüne hakim olmasıdır. Bu da kendiliğinden olmayacağına göre, herhalde bunu sağlamanın tek yolu davet ve tebliğdir….İşte bunun içindir ki Allah’u Teala daveti -  yani tebliği -  böyle bir oluşuma vesile kılmıştır.

 

   Öyleyse bizim mücadelesini vereceğimiz ve uğrunda yorulacağımız üçüncü şey de tebliğ olmalıdır.

 

   Çünkü biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, Allah indinde bir şey ne kadar değerli ise, onu elde etmek vaya başkalarının onu elde etmeleri için verilen mücadele de o kadar değerlidir.

 

   Bundan dolayıdır ki Allah’u Teala kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

 

وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلاً مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحاً وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ

 

“ İnsanları Allah’a davet eden,Salih amel işleyen ve ben müslümanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir “

                                                                                                                FUSSİLET : 33.AY.

 

    Resulullah s.a.v ise hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır :

 

“ Allah’ın senin vasıtanla  bir kişiye hidayet vermesi,senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden hayırlıdır “

                                                                                                            C. SAĞİR : 3.C.3203.N

 

   Değerli kardeşlerim ! unutmayalım ki şirk’in, küfrün ve hatta ahlaksızlığın bütün boyutları ile arzı endam ettiği bir ortamda yaşamaktayız.

 

 

 

   Bu çirkin manzaraya tanık olan aklılı bir müslümanın ; Bana değmeyen yılan bin yaşasın “  tavrıyla duyarsız  davranması düşünülebilir mi ? 

 

    Başka bir ifadeyle ; Allah’a iman ettiğini ve O’nun  dininin en üstün bir hayat nizamı olduğunu kabul eden bir Müslüman, Allah yolundaki bu mücadeleden uzak durarak, insanları hakka davet etme hususunda lakayıt davranabilir mi ?

 

   Elbetteki şuurlu ve basiretli bir müslümanın bu çirkin manzara karşısında suskun kalması veya bananeci  bir tavır sergilemesi,onun kendisine iman ettiği dini ile çelişen bir tutumdur. Ona düşen, gücü nisbetinde inandığı bu yolda mücadele vermesidir…

 

  Çünkü bu, onun üzerine takatı nisbetinde vacib olan bir şeydir… Bundan dolayıdır ki Allah Resulü s.a.v bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur :

 

" من رأى منكم منكرا فليغيره بيده. فإن لم يستطع فبلسانه. ومن لم يستطع فبقلبه. وذلك أضعف الإيمان".

 

{  Sizden her kim bir münker görürse onu eliyle değiştirsin.Eğer eliyle değiştir-meye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Eğer buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. İşte bu,imanın en zayıf olanıdır. }

                                                                                                                MÜSLİM : 1.C.49.N

 

   Ve yine bakınız Allah’u Azze ve Celle kerim kitabında bu hususu sırasıyla nasıl dile getirmektedir :

 

وَالْعَصْرِ  إِنَّ الْإِنسَا نَ لَفِي خُسْر  إِلَّا الَّذِينَ  آمَنُوا  وَعَمِلُوا  الصَّا لِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ  وَتَوَا صَوْا بِا لصَّبْرِ

 

“ Asra andolsun ki,insan hüsrandadır. Ancak iman edenler,Salih amel işleyen-ler,birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler bun-dan müstesnadır. “

                                                                                                                 ASR : 1. 2 . 3 . AY.

 

   Ayet’i celile’ye dikkat ettiyseniz eğer önce iman’dan,sonra Salih amel’den,sonra insanlara hakkı tavsiye etmekten – yani tebliğden – ve daha sonra da sabırdan bah-setmektedir. Çünkü insanoğlundan öncelikle istenen şey iman,Salih amel ve daha sonra da inancını ve amelini başkalarına tebliğ etmesidir. Ve Ayet’i celilenin sonunda da ifade edildiği gibi,sonra da sabretmektir. Çünkü,biraz sonra da bahsini edeceğimiz gibi , insanları hakka davet edenler mutlaka sabretmeleri gereken birtakım şeylerle karşılaşırlar.

 

    Öyleğse mücadelesini vereceğimiz dördüncü husus da ;

 

ALLAH’IN  YOLUNA  DAVETTE  SABRETMEKTİR

 

   Yani,insanlara iyiliği emredip kötülüklerden sakındırırken , o yolun zorluklarına ve insanların eziyetlerine karşı sabırlı olabilmesi için, kişinin nefsine karşı cihad etme-sidir…….. İşte cihadın dördüncü merhalesi de budur.

 

 

 

   Çünkü,biraz önceki Ayet’i celilede de zikredildiği gibi, insanları hakka davet edenler mutlaka birtakım vahim durumlarla karşı karşıya gelirler…. Bu gerçeği ; Lokman a.s’ın oğluna nasihatında da görmekteyiz …Lokman a.s oğluna şöyle nasihat ediyor :

 

يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ

 

“ Ey oğulcuğum ! Namazını kıl, iyiliği emret kötülüklerden de nehyet ve başına gelenlere de sabret . Çünkü bunlar azme değer şeylerdendir. “

                                                                                                                  LOKMAN : 17.AY.

 

    Değerli  kardeşlerim ! Allah yolundaki mücadelede insanın  dikkat edeceği en güzel şeylerden bir tanesi işte budur. Yani sabırdır.

 

    İmtihanı kazanmak için her şeyden önce, kişinin imtihan edildiğinin farkına varıpta o hususta sabırlı davranarak insanların hidayetine vesile olması, bu olayın kendisine kazandıracağı en güzel şey olacaktır.

 

    Rabbimiz bir çok Ayet’i celilesinde :    وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ       Sabredenleri müjdele

 

buyrukları ile sabrın ne kadar güzel bir şey olduğunu vurgulamaktadır.

 

{ ….. Suheyb r.a dedi ki : Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Mü’minin işine hayret ederim ! Çünkü onun her işinde hayır vardır.Bu mü’minden başkası için geçerli değildir. Ona bir iyilik isabet eder,o buna şükreder bu onun için bir hayır olur. Ona bir darlık ve sıkıntı isabet eder, o buna sabreder bu da onun için bir hayır olur. }

                                                                                                             MÜSLİM : 8.C.2999.N

 

   Davet yolunda karşılaşılan musibet ve belaların güzel taraflarından birisi de,bu musibet ve belaların, müslümanın günahlarına keffaret olmasıdır.

 

{ …. Ebu Hureyre r.a dan.O şöyle dedi : “ Her kim bir kötülük işlerse onunla cezalanır “  “ NİSA : 122. “  Ayet’i celilesi nazil olunca,bu Ayet Müslümanlara çok şiddetli geldi. Bunun üzerine Resulullah s.a.v şöyle buyurdular :

- Amellerinizde ifrad ve tefrid yapmayarak orta bir yol tutunuz ve daima doğru olanı kasdediniz. Müslümanın musibetlendiği her şeyde bir kefaret vardır.Hatta kişinin maruz kalacağı bir ayak tökezlemesinde ve kendisine batacak bir diken de bile. }

                                                                                                             MÜSLİM : 8.C.2574.N

                                                                                                                          TİRMİZİ  : 5.C.3228.N

 

{ …. Ebu Said el- Hudri r.a dan.Resulullah s.a.v buyurdular ki : Bir mü’min yorgun-luk,hastalık,keder,hüzün ve eziyete uğradı mı mutlaka Allah’u Teala bunu onun günahlarına kefaret kılar. }

                                                                                                   AHMED : 3 / 4.38.61. N.10624

 

عن أبي موسى، قال : قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم : أمتي هذه أمةٌ   مرحومةٌ ليس عليها عذابٌ  في الآخرة ، عذابها في الدُّنيا الفتن والزلالزل والقتل  

 

 

 

{ ….. Ebu Musa r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Şu ümmetim merhamete nail olmuştur,ahirette azap görmeyecektir. Onun azabı dünyada iken ağır imti-hanlar, zelzeleler,öldürülmeler ve belalardır. }

                                                                                                        EBU DAVUD : 5.C.4278.N

                                                                                                                                                           AHMED       : 4 / 410 - 418

 

{ …. Enes r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Allah yolunda bana sıkıntı verildiği kadar hiç kimseye verilmemiştir. }

                                                                                                   CAMİU’S SAĞİR : 3.C.3378.N

                                                                                                             EL ALBANİ     CAMİU’S SAHİH : 5567. 5568

 

 

    Evet değerli kardeşlerim ! zikredilen delillerde de ifade edildiği gibi, inananlar  Allah’ın dinini başkalarına anlatırlarken, bu yolda mutlaka bir takım bela ve musibetlerle  karşılaşacaklardır. Unutmayalımki,bu bela ve musibetlere rıza gözte-renler rıza bulacak,kızgınlık gösterenler de kızgınlık bulacaklardır.

 

   Allah’u Azze ve Celle’den niyazım ; bizlere ilk önce dinimizi hakkıyla öğrenme     hususunda mücadele etme kudret ve kuvveti nasip eylesin ….

 

   Bununla beraber yine bizlere ; öğrendiğimiz hak ve gerçeklerle amel etme husu-sunda, nefsimize karşı mücadele etme şuuru nasip eylesin…..  

 

   Ve yine bizlere ; öğrendiğimiz ve amel ettiğimiz doğruları başkalarına anlatmayı ve bu yolda sabırlı olmayı nasip eylesin …..

 

 

 

                                                     Velhamdulillahi Rabbil Alemin

 

    

 

 

 

 

                                                                                                                  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                          TACUDDİN  EL- BAYBURDİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol