Kur'an ve Sünnet
   
 
  ERKEĞİN KADINA BAKMAKTAN SAKINMASI

ERKEĞİN  KADINA  BAKMAKTAN  SAKINMASI

 

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

 

    Değerli Müslümanlar ! Erkeğin, kadın fitnesinden korunması – diğer bir ifadeyle -  erkeğin karşı cinsten helalı olmayan birisine bakmaktan gözlerini koruması,Allah’u Azze ve Celle’nin önemli emirleri arasında olan bir emirdir.

 

   Her akli selimin anlayacağı gibi Cenab’ı Hak bu hükmü, karşılıklı arzu ve istekler kontrol edilsin düzenlemiştir… Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurur :

 

قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ {    } وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ………..

 

“ İnanan mü’minlere söyle gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için en emin tarzdır. Allah yaptıklarınızdan haber-dardır. İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini harama bakmaktan sakın dırsınlar ve ırzlarını korusunlar……..                                                                          

Nur : 30-31

 

    Ayeti celilede zikredilen Ğadd-ı Basar’ın anlamı : Örtmek, gözü aşağı eğmek, kapakları indirerek görmeyi önlemek. Ya da resmen başı gözü,yasak olana bak-maktan çevirmektir…. Ğadd-ı Basar’ın hedefi, bakılması helal olmayan bir kadından veya erkekden gözlerin uzaklaştırılmasıdır… Çünkü bakış,zinanın baş davetçisi ve gayri meşru ilişkilerin öncüsüdür.

 

   Evet değerli kardeşim ! unutma ki bakış, zinanın başlayış noktasıdır. Bundan dolayıdır ki onu korumak çok mühimdir.Önemsenmediği zaman çok kere ihanet eder. Bu yüzdendir ki bütün afetler ondan kaynaklanır… İlk bakışta şayet kasıt yoksa  bunun sakıncası yoktur….Ama tekrarı ve devamlısı suçtur.

 

   Hatta gözün, kadının örtüsüne  takılıp onu takip etmesi  bile kalbe şehvet tohumları eker… Yani kadına bakıp ta  belaya düşmeyen çok nadir insan vardır...

 

{ ... Enes r.a’dan, Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Şu altı şeyi kabul edin ki, ben de cennete girmenize vesile olmayı kabul edeyim :

1- Konuştuğunuz zaman yalan söylemeyin.

2- Söz verdiğiniz zaman,sözünüzden dönmeyin.

3- Size güvenildiğinde,hiyanet etmeyin.

4- Gözünüzü harama dikmeğin.

5- Elinizi harama uzatmayın.

6- Ve iffetinizi koruyun .         }

                                                                                                                              Camiu’s Sağir : 2.c.1798.N

 

   Değerli Müslüman ! İslam neden başlangıç olarak bakmaktan hareket etmiş ; neden fercin korunmasına öncül olarak gözü sakındırma altına almış ? …. Çünkü her haberin başı bakıştır. Bir sefer bakılır, ikincide tehlike başlar, ardından bir adım atılır ve suça girilir. Onu izleyen saniyeler şehvete öncülük ve rehberlik eder. Korunması ise, doğrudan fercin korunması sonucuna varır. Kim bakışını serbest bırakırsa, nefsini felaket rüzgarına salmış demektir. Yani bakış, insanı etkisine alan haberin köküdür. Onu elden çıkaran, unutmasınki büyük bir zararın, iyleşmeyen yaranın ve sönmek bilmeyen yangının mirasçısı olur. Ve artık öyle bir an gelir ki, ona karşı duramaz ve ona direnemez. İşte en büyük işkence de budur değerli Müslüman.

 

 

   Gaddi Basar emri, haram olana kasıtlı bakmaktan sakındırmak içindir. Ama gayri ihtiyari bir göz ilişmesinde günah yoktur, buyrulmuştur. Bu ise ; biraz önce zikret-tiğimiz iki Ayetin tesfir ve yorumudur.

 

{ … Cerir bin Abdullah r.a şöyle nakleder : Rasulullah s.a.v e, ani görmeyi sordum da o bana, “ gözümü sakındırmamı bana emretti “  }

Müslim : 6.c.2159.n

 

  Müslim’in şerhinde Nevevi der ki : Günah olmayan bakış ; kasıtsız olarak yabancı bir kadına göz ilişmesidir. Ve bunun da vebali yoktur. Ama insan derhal gözünü çevirmesi gerekir. Yani, bir daha dönüp bakmaması lazım.  

 

 { … Beride r.a şöyle demiştir : Rasülüllah s.a.v Ali r.a’ya şöyle dedi : Ya Ali, Bakı-şına bakış ekleme. Çünkü ilki sana ait, ama öbürleri değil. }

Ahmed : 5/353

 

   Resulullah s.a.v yollarda oturanlara bile, gözlerini sakındırmalarını emretmiş ve bunu, yolun hakkı olarak açıklamıştır. Yani, yolların üstünde toplaşmanın kadınların güzelliğini seyretme, onların alıcı hallerini düşünüp zevk almaya bahane edilmesin...

 

{ … Ebu Said el-Hudri r.a dan gelen nakil de. Rasülüllah s.a.v : Sizi yollarda oturmaktan menederim, buyurdu. Onlar da : ya Rasulallah, bundan başka imka-nımız yoktur oturup konuşmak için,dediler. 0 da : Öyleyse yollarda oturacaksanız, yola hakkını verin, buyurdu. Yolun hakkı nedir ? diye sorulunca ; Rasulullah : Gözlerinizi korumanız, eza vermekten kaçınmanız, selama cevap vermeniz, emri bil maruf ve nehyi anil münker yapmanızdır,buyurdu. }

 

Buhari : 5.c.2281.s – Ahmed : 3/47-61

 

   İşte bunlar yolda oturmanın  haklarındandır. Buna riayet etmeyecek kimselerin,  halkın gelip geçtiği yerlerde oturmasının helal olmadığını iyi bilmesi gerekir.  Hele, açık saçık kadınların gelip geçeceği umumi yerlerde oturmak, - günümüz kadınlarının halini de dikkate alırsanız - buralarda oturmanın nasıl bir sonuç doğuracağını artık siz düşünün.

 

   Nevevi r.h der ki : Nebi s.a.v bu yasağın illetini belirlemiştir : Kadının gelip geçmesi anında fitnenin başlaması ve günah işlenmesi ; gözün onu görmesi ile başlar ve onun hakkında hayaller kurma ile sürükler götürür.

 

   Öyleyse şuurlu ve basiretli dindarların yollar üstünde oturmaları ve bunu adet haline getirmeleri hiçte yakışık alacak bir davranış değildir. Müslümanlar bundan sakın-malıdırlar. Kim bu gibi şeylerden uzak durursa unutmasın ki, dinini ve ırzını kurtarma, kalbini temizleme ve Rabbinin rızasını alma imkanını yakalamış olur.

 

    Ve yine bilindiği gibi Rasulullah s.a.v kadına bakmayı “ zina ” diye adlandırmıştır. Bunda en büyük pay ise gözündür.

 

{ … Ebu Hureyre r.a’dan : Rasulullah s.a.v dedi ki : Şüphesiz ki Ademoğlu zinadan payını almıştır. Buna mutlaka ulaşır. Gözün zinası bakmaktır, dilin zinası konuş-maktır, kulakların ki dinlemektir, ellerin zinası tutmaktır, ayağın zinası ise yürümektir. Nefis böylece kabarır ve ister. Organ ise ya bunu yapar ya da yapmaz …. }

Buhari : 13.c.6189.s - Müslim : 8.c.2657.n

 

   Görüldüğü gibi İslam, kadına bakmayı ve onun güzelliklerini seyretmeyi zina say-mıştır. Bununla beraber diğer uzuvlarında zinadan nasibinin olduğunu bildirmiştir.

 

  Dilin zinasından bahsediyor ve onun, meşru olmayan bir şekilde yabancı kadınla konuşmak veya herhangi bir erkekle de olsa, şehevi şeyleri konuşmak olduğunu zikrediyor…. Kulağın zinasından bahsediyor. Onun zinası da, kadının işveli , cilveli sesini ve şarkısını dinleyip ondan hazlanmak olduğunu haber veriyor... El de zina eder diyor. Onun zinası ise, dokunmak tokalaşmak ve benzeri şeyler yapmaktır diyor... Ayağın da zinasından bahsediyor. Ona gelince, zina arzusuyla umulan yere yürümek olduğunu haber veriyor…. Artık Öpmeyi de siz değerlendirin ! …

 

   Unutmayalım ki, bütün bu başlangıç hareketlerini sonuca bağlayacak olan ise, cinsiyet organıdır….. Tek cümleyle ifade edecek olursak ; cinsel olarak nefsin eğitimi ve isteklerinden engellenmesi, her şeyden önce gözü sakındırma ve onu helal olma-yandan uzaklaştırmaya bağlıdır….. Ve tabiki bunu da ; kadının örtüsü, erkekle yüzyüze gelmekten kaçınması gibi karşılıklı müşterek gayret ve çalışmalar sağlar.

 

 

KADINLARLA  YALNIZ  KALMAKTAN  SAKINMAK

 

    Değerli Müslüman ! bu konuda dikkat edeceğin en önemli husulardan birisi de ; Kadınların yanına girmekten ve onlarla helvette  - yani başbaşa ve kimsenin olmadığı bir ortamda - kalmaktan sakınmandır.

 

    Fitneyi önlemek ve zinaya götüren sebepleri toptan yok etmek için, Rasulullah s.a.v kadınlardan nikah düşenlerin yanına girmeyi yasaklamıştır.

 

   Çünkü erkeğin, örtüsüz ve engelsiz olarak bir kadınla yüz yüze gelmesi, bir çok fitneyi hazırlar. Bu konuda birçok hadis-i şerifler rivayet edilmiştir.

 

{ … Ukbe bin Amir r.a’dan : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : Kadınların yanına gir-meyin. Ensardan bir kişi Ya Rasulallah ; kayınbirader için ne dersin - yani hanımın kayınbirader ile görüşmesi – deyince : Kayınbirader ölüm demektir, buyurdu. }

 

Ahmed : 4/149 – 16896 - Buhari : 11.c.5309.s – Müslim : 7.c.2172.n – Tirmizi : 2.c.1180.n

 

   Hadisi şerifte zikri geçen “ Hamv ” kelimesi, kocanın kardeşi gibi yakınlarıdır. Yani kardeşinin oğlu, amcasının oğlu, bacısının oğlu gibi kimselerdir. Diğer bir ifadeyle, bekar olduğu takdirde evlenmesi caiz olanlardır... Karının bu tür akrabası da aynıdır. Yani amcasının oğlu, teyzesinin oğlu,dayısının oğlu gibi kimseler de aynı hüküm-dedir.

 

Kurtubi r.h diyor ki : “ Kocanın akrabasının, karısının yanına girmesi bu hadisi şerifte ölüme benzetiliyor. Bu ise fesat ve çirkinlikte demektir. Yani bunun haram olduğu zaten biliniyor. Ama ölüme benzetilerek, onun zorluğunu artırmadaki hikmeti ; arala-rındaki dostluktan ötürü kocaların buna müsamaha göstermesi ve halkın da bunu yadırgamamasıdır…. Diğer bir ifadeyle, onu yabancı saymamasından dolayı,işi felakete götüreceyi anlatılmaktadır.  Çünkü bu yakınlıktaki bir kimsenin kardeşinin evine girip çıkması çok rahat ve kolay olur. Dolayısıyla bu rahatça girip çıkmalar dinin ölçülerini altüst edecektir.

 

Nevevi r.h da diyor ki ; “ kocanın yakını ile halvet, başkasına nazaran daha sık olur. 0 yüzden de kötü şeyler ondan daha fazla gelir. Yani, tamamen yabancı ile halvet halk tarafından daha farklı anlaşılacağından dolayı ; bu tarz halvette fitne daha rahat ortam bulur... “

Şerhu Müslim : 14 /153.

 

Kadı İyaz r.h da der ki ; “ hadis’in anlamı ; yakın hısımla halvette kalmak, fitneye destektir. Dinin ölçülerini rencide eder. Bu da ölümle ifade edilmiştir. “

 

Hulasa, yalnız olan bir kadının yanına girmek haram ve büyük bir tehlikedir. Kocanın akrabasının bu tarzda bulunması ise felaket olur.

 

Evet ey Müslüman ! işte buna çok dikkat et. Hanımının yanına erkeklerin girmesine sakın imkan verme. Unutmaki bu tavrınla karının kızının fıska ve fucura düşmesine mani olursun. Bunula beraber Ailen için düşünülen bu tedbiri, kendin içinde uygula. Yani, başkasının evine girip çıkmaların hususunda da dikkatli ol ve böyle evlere sakın girme.

 

{ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : kadının, kocasının evi için izin istemeyin. Onun şahid olmasına ve iznine bakın… }

 

İbni Hibban : M.zaman

 

   Şimdi bu son iki hadisten anlaşılıyor ki ; kadınların yanına girmek yasak. Ama kocalarından izin alınması ve onların da orada bulunması kaydıyla caiz olur. Ve tabiki burada kadının tesettürlü ve ciddi olması kaydıyla.

 

{ … İbni Abbas r.a’nun nakline bakalım : Rasulullah s.a.v buyurdu ki : Bir erkek, yabancı bir kadının yanına giremez, kadın da mahremsiz yolculuk yapamaz. Bir başka rivayete de ise : Sizden bir kimse, yanında yakın mahremi olmayan bir kadının yanına girmesin…. }

Ahmed : 1/222 – Buhari : Hacc ve Nikah

 

   Bu hadis ; kadınların yanına girip onlarla başbaşa kalmayı nehyeden açık bir nassdır. Yani ; babası, oğlu, kardeşi, kocası gibi biri bulunmadan onlarla asla yan yana gelinmemesi gerekir... Tarihte ve zamanımızda İslam’ın bu kurallarına uyulma-dığından dolayı,bir çok çirkin facialar olmuştur. Sebep ise halvettir. Yani kadınların tek başına bulunduğu eve girmek ve onlarla birlikte bulunmaktır.

 

{ … Abdullah İbni Amr İbn As r.a  Şöyle nakleder : Haşimilerden bir adam Esma binti Umeys’in yanına gitti. 0 Ebu Bekir r.a nun nikahında idi, Ebu Bekir çıka geldi. Onları gördü ve bu durumdan hoşlanmadı. Bunu Rasulullah s.a.v anlattı. Ama bir kötülük görmediğini de ekledi. Rasulullah s.a.v ise, şöyle buyurdu : Allah Esma bintu Umeys’i  korudu. Sonra kalkıp minbere çıktı. Şu günden itibaren, artık kimse tek başına bir kadının yanına girmesin. En az bir iki kişi bulunsun ,buyurdu. }

 

Ahmed : 6595-6744-6995 – Müslim :7.c.2173.n

 

{ … Cabir r.a dan.Rasulullah s.a.v buyurdular ki : Haberiniz olsun ki, hiçbir erkek, nikahlısı veya nikah geçmez mahremi olmak hali müstesna, dul bir kadının yanında geceleyemez. }

 Müslim :7.c.2171.n

 

   Burada zikri geçen “ Seyyip ”den maksatla, evlilik yapmış kadın kasdedilir.  Bu zikredilince, bekar olan da tabii olarak aynı hüküm altına girer….. Hasılı, yabancı kadının evine girmek ve onunla başbaşa kalmak İslam şeriatında haramdır.

 

   Nevevi r.h aynı yerde, bu hadisi şerhederken buyuruyor ki : “ Bu hadiste yabancı kadınla halvetin haram olduğu, mahremleriyle birlikte girmenin ise mübah olduğu anlaşılır.

Müslim : Nevevi şerhi : 14/153

 

{ … Ömer r.a’dan gelen bir hadiste de, Rasulullah s.a.v : Sakın bir kadınla halvette olmayın , yoksa üçüncünüz şeytan olur, buyurmuştur. }

 

 

   Bu hadis-i şerif yabancı kadınla başbaşa kalmanın yasaklanışının illetini açıklıyor: Yani şeytan ikisinide fitleyip zorlar, şehvetlerini kabartır. Çünkü şeytan insanı damarından girerek onları şirkin durumlara itekler…. Hatırlarsınız  Buhari ve Müs-lim’in zikretmiş olduğu bir hadiste ; Şeytan, insanın kan mecralarında dolaşır, burulmaktadır,

Müslim : 7.c.2174.n

 

   İşte Şeytanın öteden beri metodu budur. Kadın erkek karışımını çok sever. Hele onların başbaşa kalma hallerini daha çok sever...

  

   İnsanın bu tür çirkin halvetlerinin bir çok örnekleri vardır. Tabibin hastası ile bir odaya kapanıp, kapıyı da kilitleyip onu muayene etmesi. Doktorun kadını soyundurup hemen hemen her tarafını incelemesi…. Alış veriş yapmak için konfeksiyonlara giderek oralarda elbise çıkarıp giyinmesi….. Hatta elbise ölçüsü verirken, kendisini ölçü alan erkeğe teslim etmesi ….. Güya dinini öğreniyor diye hoca efendilerle yalnız kalınması gibi vesaire vesaire şeyler.

 

   Ey Müslüman ! unutmaki bunlar meşru olan şeyler değillerdir...  Kadın namuslu ve hayalı da olsa, bu şekildeki bir halvetle onun haya duygusu zedelenir, onun şerefli hali gider... Bir de bu maksatla doktora giden kadınların halini siz bir düşünün… Hatta dindar kimselerin de böyle doktorlara hanımlarını çekinmeden götürdüklerini görürüz. Kadın doktorlar varken erkek doktora gidenler,ah bir bilseler o duvarların arkasında neler neler oluyor...

 

YANINDA  MAHREMİ  BULUNMAYAN  BİR KADIN  SEFERE  ÇIKAMAZ

 

   Ey Müslüman ! unutmaki kocası ya da bir mahremi bulunmaksızın kadının sefere çıkaması da yasaktır….. Yanında mahremi olmayan bir kadının tek başına yolculuğu, abesin abesidir…. Böylelerinin aç kurtların tuzağına düştükleri de sık görülür. Rezaletin alıp yürüdüğü, fesadın yayılıp ahlakın iflas ettiği, haya ve erkekliğin kaybol-duğu şu günlerde ; mahremsiz, pasaportu alan, dindeki inceliğine rağmen fetva koparıp yola çıkan insanlara rastlıyoruz. Halbuki böylesi bir davranışın yasaklığına dair açık beyan var…. Bu nasslar karşı çıkılacak ve te’vil edilecek gibi naslar değil-lerdir.

 

{ … İbni Abbas r.a dan.Rasulullah s.a.v halka şöyle hitab etti :  “ Kadın bir erkekle, yanın da mahremi bulunmadan halvet edemez. Sefere de mahremsiz çıkamaz.” Birisi kalkıp : “ Ya Rasulullah ! Benim karım Hacc için yola çıktı, bense falanca gazveye yazıldım,” deyince, Resulullah s.a.v :  “ öyleyse hemen yola çık ve hanı-mınla birlikte hacc et ” buyurdu. }

Buhari : 4.C.1744.S – 6.C.2803.S

 

{ … İbni Ömer r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kadın, yanında mahremi olmadan üç günlük sefere çıkamaz. }

Ahmed : 2 / 13 – 19 / 143

 

{ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kadın, bir gece ve bir gündüz yolculuğunu, ancak yakınıyla birlikte yapabilir. – diğer bir rivayette ise “ sadece gece yolculuğu “ anlatılmaktadır. }

Ahmed : 2 / 236 – 251

 

{ … Ebu Hureyre’den Nebi s.a.v yine şöyle buyurmuştur : Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, yanında mahremi olmadan bir gün ve bir gece yolcu-luğuna çıkamaz. } 

Buhari : 3.c.1058. S

 

{ … Ebu Said El Hudri r.a diyor ki : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına ; babası, kardeşi, kocası, oğlu, ya da bir başka yakını olmadan üç günden fazla sürecek bir yolculuğa çıkması helal olmaz. }

 

Müslim : 4.c.1340.n – Tirmizi : istihzan

 

{ … İbni Ömer r.a ise ; Rasulullah s.a.v den şunu haber verir : Kadın, yanında mah-remi olmadan üç günlük sefere çıkamaz. }

Ahmed : 2/13-19/143 – Buhari : Taksir

 

{ … Ebu Hureyre r.a da şöyle nakleder : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Kadın bir gece bir gündüz yolculuğunu, ancak yakınıyla birlikte yapabilir. - Bir rivayette ise, sadece, gece yolculuğu – denilmektedir. }

Müslim : 4.c.1339.n

 

Nevevi r.h şöyle der : Sefer diye adlandırılan her yolculuk, kadına mahremi veya kocası olmaksızın caiz olmaz. Çünkü kadın orada, heves çeker, şehveti tahrik eder. Yaşlı da olsa böyledir. “ Her malın alıcısı var ” denmesi bundandır. Seferde, düşük insanlar sefihler birleşir. Yaşlıya bile ; din zaafı, mürüvvetsizlik ve hiyanet yüzünden şehvetle bakarlar….

Şerh-i Müslim: 9-104

 

   Gerçekten de bu akıllıca bir sözdür. Çünkü tehlike seferde hem kendisi için ; hem de başkası için sözkonusudur. Büyükmüş, küçükmüş, evliymiş , bekarmış, dulmuş veya bakireymiş farketmez...

 

 

KADININ  YABANCI  ERKEKLERE  KARŞI  ÖRTÜNMESİ

 

    Kadına, kocası ve mahreminin dışındakilere ziynetini göstermeyecek şekilde örtün-mesi ve yabancı erkeklerden saklanması vaciptir

 

   Allah’u Teala kadına bir ikram olarak derecesini yükseltmek ve onu korumak için örtünmeyi farz kılmıştır. Yani güzelliğini ve değerlerini insan kurtlarının gözünden saklamak için, açılıp saçılmasını yasaklamıştır. Düşük ve bulaşık tiplerin sulan-masına, pis bakışlarıyla onu mahcub etmelerine engel koymuştur……… Ve bunu da, - değerli mücevherlerin saklı olması gerekir - gerçeği ile , kadının kıymetini belirtmek için uygular,değilse onu baskı altına almak için değil... Yani bu uygulama, kadının  gerçek hürriyetine ermesi içindir… Tabi anlayanlar içindir bu…

 

   Ve unutmayınki bu ahlak, insanlık ve kadının düşmanı feministlerin sandığı gibi, bir gericilik de değildir… Bu,ileriyi düşünen basiretli insanların anlayışıdır…. Dolayısıyla bu, ilericiliğin ta kendisidir.

 

    Ama ne yazık ki bu çağda kadının kafasını iyice bozdular…. Onu insanlıktan uzaklaştırdılar…. İnanın şu anki düşünce yapısıyla,kılık kıyafetiyle ve yaşantısıyla kadın, artık kadın olmaktan ve beşer özelliğinden sıyrılmış vaziyettedir…..

 

    Artık o, zevkine düşkün ve imkan sahibi gözü dönmüş kimselerin elinde oyuncak haline gelmiştir….. Para kazanmak için – afedersiniz - pezevenklerin elinde ticari bir meta halini almıştır…. Bir çorap reklamı için bile baldırını bacağını açacak kadar basitleştirilmiştir kadın…. Bunlar acı ama unutmayan ki gerçek olan şeylerdir.

 

   Allah’u Azze ve Celle bizlere hakkı hak bilip ona ittiba eden ve batılı da batıl bilip ondan uzak duran kullarından olmamızı nasibeylesin….

                                                                                                             AMİN

 

 

 

VEL HAMDU LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

 

 

 

 

 

 

 

                                                                    TACUDDİN  EL- BAYBURDİ

 

 

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol