Kur'an ve Sünnet
   
 
  C E N A Z E Y L E A L A K A L I K O N U L A R

C E N A Z E Y L E    A L A K A L I    K O N U L A R

 

بسم الله الرحمن الرحيم

 

ÖLÜM  DÖŞEĞİNDEKİ  HASTANIN  YANINDA  HAYIR  KONUŞMAK  VE  ONA

 

  TELKİN  VERMEK

 

“ … Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Ölülerinize la ilahe illallah - demeyi - telkin ediniz. [ Her kimin ölüm esnasında söylediği son sözü la ilahe illallah olursa bir gün gelir cennete girecektir. Bundan önce ona her ne isabet ederse etsin. ] "

 

“ … Yine Peygamber efendimiz şöyle buyururdu : Her kim Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığını bilerek ölürse cennete girer."

 

“ … Bir başka hadiste de şöyle buyurulmaktadır : Her kim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölürse, cennete girer."

 

Bu hadisleri Müslim Sahih'inde rivayet etmiş olup, birinci hadisteki (köşeli parantez içindeki fazlalık İbn Hibban 719 - Mevarid)'de ve el-Bezzar'da yer almaktadır.

 

“ … Ummü Seleme r.anha dan. O şöyle demektedir : Rasûlullah s.a.v buyurdu ki : Hastanın ya da ölenin yanında bulunduğunuz vakit hayır söyleyiniz. Çünkü şüphesiz melekler sizin söylediklerinize amin derler."

 

Hadisi Müslim ve Beyhaki (III, 384) ve başkaları rivayet etmişlerdir.

 

“ … Enes r.a dan. Rasûlullah s.a.v ensardan hasta bir adamı ziyaret etti. Ona dayıcığım dedi. La ilahe illallah de. Adam ona ben dayımı, amcamı olurum dedi. Peygamber :  hayır dayı diye buyurdu. Adam : La ilahe ilallah demek benim için hayırlı bir şey midir ? Peygamber s.a.v : Evet, diye buyurdu."

 

Hadisi İmam Ahmed : 3 / 152-154, 268 - Müslim'in şartına göre sahih bir senedle rivayet etmiştir.

 

HAYIRLI  ÖLÜMÜN ALAMETLERİ

 

Kişinin ölüm esnasında şehadet kelimesi getirmesi

 

“ … Muaz r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki :  Her kimin son sözü la ilahe illallah olursa cennete girer."

 

Bu hadisi Hakim ve başkaları hasen bir sened ile  rivayet etmişlerdir.

 

“ … Muaz r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki :  Ölürken Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve benim Allah'ın Rasûlü olduğuma şehadet eden herbir kimse bunu yakîn ile inanan bir kalb ile söylemiş ise mutlaka Allah o kimseyi  bağışlar."

 

Hadisi İbn Mace, Ahmed ve başkaları rivayet etmiş olup, İbn Hibban sahih olduğunu belirtmiştir… Ayrıca el – Albani :  Silsiletu'l-Ahadiysi's-Sahiha : 2278 da.

 

“ … Talha b. Ubeydullah r.a'dan dedi ki : Ömer, Talha b. Ubeydullah'ın ağır hasta olduğunu gördü. Ona : Ey filanın babası ne oldu sana ? Galiba senin amcanın hanımı sana kötülük yaptı ey filanın babası dedi. Talha hayır dedi [ ve Ebu Bekir'den övgü ile sözetti ]. Ancak ben Rasûlullah s.a.v’den bir hadis dinledim. Ona bu hadis hakkında o ölene kadar soru sormamı engelleyen tek husus buna güç yetirebileceğim - bir gün gelir sorabileceğim – düşüncesi idi. Ben onu şöyle buyururken dinlemiştim : Şüphesiz ki ben bir söz biliyorum ki ölümü sırasında bir kul onu söyleyecek olursa, mutlaka onun sebebiyle rengi parıldar ve Allah onun sıkıntısını açar. - Talha b. Ubeydullah - dedi ki : Bunun üzerine Ömer şöyle dedi : Ben onun hangi söz olduğunu biliyorum.  Talha  hangisidir  ? diye  sordu. Ömer dedi ki : Sen  ölüm  esnasında  amcasına söylemesini emrettiği la ilahe illallah kelimesinden daha büyük bir  söz  biliyor musun ? Talha : Doğru söyledin odur. Allah'a yemin ederim odur dedi."

 

Hadisi İmam Ahmed : 1384 - İbn Hibban  - Hakim : I, 350-351 de rivayet etmiş olup,  Buhari ve Müslim'in şartına göre sahihtir, demektedir. Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir.

 

 Kişinin ölürken alnının terlemesi

 

«  … Bureyde b. el-Hasib r.a şöyle demiştir : Horosan'da bulunduğu sırada hasta olan bir kardeşinin ziyaretine gitti. Ölmek üzere olduğunu gördü. Alnının da terlemekte olduğunu gördü. Bunun üzerine şöyle dedi : Allahu ekber ! Ben Rasûlullah s.a.v’i şöyle buyururken dinledim : Mü'minin ölümü alın teri ile olur."

 

Hadisi Ahmed (V, 357, 360)'da rivayet etmiş olup ifadeler ona aittir. Nesai (I, 259), Tirmizi (II, 128) -hasen olduğunu belirterek-; İbn Mace (I, 443-444), İbn Hibban (730), Hakim (I, 361), Tayalisi (808) ve el-Hilye adlı eserinde Ebu Nuaym (IX, 223) rivayet etmiş olup, Hakim de şöyle demiştir: Hadis Müslim'in şartına göre sahihtir. Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir.

 

Cuma’nın  gecesi ya da gündüzünde vefat etmek.

 

«  … Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Cuma gündüz ya da cuma gece ölen her bir müslümanı muhakkak yüce Allah kabir fitnesinden - azabından - korur."

 

Ahmed (6582, 6646), el-Fesevi, el-Marife (II, 520)'de Abdullah b. Amr'dan iki rivayet yoluyla, Tirmizi iki rivayet yolundan birisinde rivayet etmişlerdir. Hadisin Enes'den, Cabir b. Abdullah'tan ve başkalarından gelen başka şahidleri de vardır. O halde bu hadis rivayet yollarının toplamı ile hasen ya da sahihtir….Tuhfetu'l-Ahvezi ile el-Mişkat :1367

 

Savaş meydanında şehid düşmek.

 

    Şehidin Allah nezdinde altı tane özelliği vardır : Kanının ilk damlası ile birlikte ona mağfiret olunur. Cennetteki yerini görür, kabir azabından korunur, en büyük korkudan yana emin olur. Ona iman süsü giydirilir, huru'l-ıyn ile evlendirilir ve akrabalarından yetmiş kişi hakkında şefaatçi yapılır."

 

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır :  Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar Rableri katında diridirler, rızıklanırlar. Allah'ın lütfundan ken-dilerine verdiği ile hepsi de sevinç içindedirler ve arkalarından henüz kendilerine katılamayanlara : 'Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir' diye müjdelemek isterler. Onlar Allah'tan bir nimet, bir lütuf ve Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmayacağı müjdesini de vermek isterler."

 

Al-i İmran : 169 -171

 

“ … Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur : “ Borç hariç Allah şehidin her günahını bağışlar."

MÜSLİM : 6.C.1886.N  

 

  Resulullah s.a.v bir başka rivayette ise, " Allah yolunda öldürülmek borç hariç her şeye keffâret olur " buyurur.               

MÜSLİM : 6.C.1886 / 120.N

 

     “ …. Bir adam ey Allah'ın Rasûlü dedi. Mü'minler ne diye - şehid müstesna - kabirlerinde fitneye maruz kalırlar. Peygamber şöyle buyurdu : Onun - yani şehidin -  başı üzerinde kılıçların parıltısı ona fitne olarak yeter."

 

Hadisi Nesai (I, 289) ve ondan el-Kasım es-Serakusti, Garibu'l-Hadis (II, 165/1)'de rivayet etmiş olup, senedi de sahihtir. El –Albani : K.cenaiz

 

Şehidliği arzu eden, yatağında da ölse şehid’tir

 

    Bu hususta bilinmesi gereken diğer bir güzellik de : Kalbinden ihlas ile şehid olmayı arzu eden bir kimsenin savaş alanında şehid düşmesi nasib olmasa dahi şehid sayılır…  Bunun delili ise :

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Peygamber s.a.v’in şu buyruğudur : Her kim samimi olarak Allah'tan şehadeti dileyecek olursa, yatağı üzerinde ölse dahi Allah onu şehidler mertebesine ulaştırır."

  Müslim : VI, 49 ve Beyhaki : IX, 169

 

Taun’dan ve karın hastalığından ölen de şehid’tir

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Peygamber s.a.v’in şu buyruğudur : Sizler kendi aranızda kimi şehid sayıyorsunuz. Ashab: Ey Allah'ın Rasûlü ! Allah yolunda öldürülen kimse şehiddir dediler. Peygamber şöyle buyurdu : Şüphesiz o zaman ümmetimin şehidleri az olur. Ashab : Peki onlar kimlerdir ? Ey Allah'ın Rasûlü deyince, şu cevabı verdi : Allah yolunda öldürülen kimse şehiddir. Allah yolunda iken ölen kimse de şehiddir. Taundan ölen kimse şehiddir. Karın hastalıklarından ölen şehiddir. Suda boğularak ölen şehiddir."

 

  Müslim : VI, 51 - Ahmed : 2 / 522 - Hakim : 2 / 159   rivayet edilmiştir.

 

“ … Siyrin'in kızı Hafsa r.anha dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : Enes b. Malik bana dedi ki : Yahya b. Ebi Amra hangi sebebten öldü. Ben : Taun ile dedim. Bunun üzerine şöyle dedi : Rasûlullah s.a.v buyurdu ki : Taun her müslüman için bir şehadettir. "

  Buhari  : X, 156-157 - Tayalisi  : 2113 - Ahmed : 3 / 150, 220

 

Boğularak ya da yıkıntı altında kalarak ölen şehid’tir

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu :  Şehidler beş’tir. Taun ile ölen, karın hastalığı dolayısıyla ölen, suda boğularak ölen, yıkıntı sahibi  - yani yıkık altında kalarak ölen - ve Allah yolunda şehid düşen."

 

  Buhari : VI, 33-34), Müslim (VI, 51), Tirmizi (II, 159), Ahmed (II, 325 ve 533

“ … Ubade b. es-Samit den.Rasûlullah s.a.v Abdullah b. Revaha'yı ziyaret etti. Yatağında ona yer açınca Peygamber şöyle buyurdu : Sen ümmetimin şehidlerinin kim olduğunu biliyor musun ? Hazır bulunanlar : Müslümanın öldürülmesi bir şehadettir dedi. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Şüphesiz o takdirde ümmetimin şehidleri pek az olur. Müslümanın öldürülmesi bir şehadettir. Taun bir şehadettir. Cenini karnında iken, cenini sebebiyle kadının ölmesi bir şehadettir. [ Çocuğu annesini göbek bağı ile cennete doğru çekecektir. ] "

 

Ahmed : IV, 201, V, 323 - Darimi : II, 208 - Tayalisi : 582  - Müsned : IV, 315 - 317, 328 -  İbn Asakir, Tarih  : VIII, 436 / 2

 

Yanarak ve zatu'l-cenb diye bilinen hastalıktan ölen şehid’tir

 

 “ … Cabir b. Atik r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdu ki : Şehidler Allah yolunda öldürülmenin dışında yedi kişidirler : Taun ile ölen şehiddir. Suda boğularak ölen şehiddir. Zatu'l-cenb hastalığı ile ölen şehiddir. Karın hastalığı sebebi ile ölen şehiddir. Yangında ölen şehiddir. Yıkıntı altında kalarak ölen şehiddir. Karnındaki cenin sebebi ile ölen kadın da şehiddir."

 

Malik (I, 232-233), Ebu Davud (II, 26), Nesai (I, 261), İbn Mace (II, 185-186), İbn Hibban, Sahih (1616-Mevarid), Hakim (I, 352), Ahmed (V, 446

 

Verem hastalığından ölen şehid’tir

 

“ … Selman r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Allah yolunda ölmek bir şehadettir. Lohusa - iken ölmek - bir şehadettir. Yangın  - ile ölmek - bir şehadettir. Suda boğularak ölmek bir şehadettir. Verem hastalığı sonucu ölmek bir şehadettir. Karın hastalığı sonucu ölmek bir şehadettir."

 

Mecmau'z-Zevaid (II, 317) ile (V, 301

 

Malı gasbedilirken onu savunma yolunda ölen şehid’tir

 

“ … Abdullah b. Amr'dan.Resulullah s.a.v buyurdu ki :  Malı uğrunda öldürülen - bir rivayette : haksız yere malı alınmak istenip de çarpışan ve öldürülen - kimse şehiddir."

 

Buhari (V, 93), Müslim (I, 87), Ebu Davud (II, 285), Nesai (II, 173), Tirmizi (II, 315)   İbn Mace (II, 123), Ahmed (6816, 6823 ve 6829

 

“ … Ebu Hureyre r.a'dan dedi ki : Bir adam Rasûlullah s.a.v’in yanına gelerek şöyle dedi : Ey Allah'ın Rasûlü ! Ne dersin?  Bir adam gelip malımı almak istese ne yapayım. Peygamber s.a.v : Malını ona verme, diye buyurdu. Adam : Ya benimle döğüşecek olursa ne dersin. Peygamber : Sen de onunla döğüş, diye buyurdu. Adam : Peki ya beni öldürürse görüşün nedir ? Peygamber : Sen bir şehid’sin, diye buyurdu. Adam : Peki ya ben onu öldürürsem ne dersin deyince, Peygambe : O cehennemdedir, diye buyurdu."

 Müslim (I, 87), Nesai (II, 173), Ahmed (I, 339, 360

 

“ … Muharik r.a'dan şöyle dedi : Bir adam Peygamber s.a.v’e gelerek şöyle dedi : Bir adam gelip benim malımı almak isterse ne yapayım. Peygamber : O kimseye Allah'ı hatırlat, diye buyurdu. Adam : Şâyet Allah'ı hatırlamaz  - vazgeçmez - se ne yapayım. Peygamber : Çevrende bulunan müslümanlardan ona karşı sana yardım etmelerini iste, diye buyurdu. Adam : Şâyet etrafımda müslümanlardan hiçbir kimse yoksa. Peygamber : Bu sefer ona karşı yönetim sorumlularının yardımını iste, diye buyurdu. Adam : Eğer devlet sorumluları benden uzakta bulunursa [ ve benim üzerime gelmekte elini çabuk tutarsa ] ne yapayım diye sordu. Peygamber şöyle buyurdu : Sen ahiret şehidlerinden olasıya kadar malın uğrunda çarpış ya da malını koru."

Nesai : Ahmed : V, 294 - 295

 

“ … Said b. Zeyd'den. Resulullah s.a.v buyurdular ki :  Her kim malı uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir. Her kim aile halkı uğrunda öldürülürse, o kimse şehiddir. Her kim dini uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir. Her kim kanı uğrunda öldürülürse o kimse şehiddir. "

 

Ebu Davud : 2 / 275 – Nesai :  Tirmizi : 2 / 316 - Ahmed  : 1652 – 1653

 

Allah yolunda murabıt iken - yani nöbet beklerken – ölen şehid’tir

 

“ … Selman el – Farisi r.a dan. Resulullah s.a.v buyurduki : Bir gün ve bir gece ribat yapmak - İslam devletinin sınır koruyuculuğunu yapmak - bir ay oruç tutup, namaz kılan kimsenin amelinden hayırlıdır. Eğer bu kişi ölürse yaptığı ameli ona yazılmaya devam edilir, rızkı verilir ve o çok fitneci  - şeytanın fitnesinden -  emin olur."

 

Müslim  : VI, 51 - Nesai : 2 / 63 - Tirmizi : 3 / 18 - Hakim : 2 /  80 - Ahmed : V / 440 - 441

 

“ … Fedale b. Ubeyd'den.  Resulullah s.a.v buyurduki : Her ölenin ameli - ölümü neticesinde - mühürlenir. Ancak Allah yolunda ribat yaparken ölen kimse müstesna. Buna ameli kıyamet gününe kadar arttırılır durulur ve kabir fitnesinden yana emin olur."

 

Ebu Davud : 1 / 391 - Tirmizi : 3 / 2 -  Hakim : 2 / 144 -  Ahmed : VI / 20

 

ÖLÜMDEN  SONRA  YAPILMASI  GEREKEN  ŞEYLER

 

Ölenin gözlerini kapatmak ve ona dua etmek

 

“ … Ümmü Seleme r.anha şöyle demiştir : Rasûlullah s.a.v Ebu Seleme'nin yanına girdi. Gözleri açık kalmıştı, gözlerini kapattıktan sonra şöyle dedi : Ruh kabzedildiği vakit göz arkasından bakar. Aile halkından birtakım kimseler feryad edince şöyle buyurdu : Sizler kendi hakkınızda hayırdan başka bir şeyle dua etmeyiniz. Çünkü melekler söylediklerinize amin derler. Sonra şöyle buyurdu : Allah'ım Ebu Seleme'ye mağfiret buyur. Onun hidayete erdirilmişler arasındaki derecesini yükselt. Geriye bıraktıkları üzerine ondan sonra yerini tutacak başkalarını ihsan et. Bize de, ona da mağfiret buyur ey alemlerin Rabbi. Kabrinde ona genişlik ver ve orayı onun için nurlandır. "

 

Hadisi Müslim, Ahmed : VI, 297 - Beyhaki (III, 334) ve başkaları rivayet etmiştir.

 

 

Ölenin bütün bedenini örtmek

 

“ … Aişe r.anha dan. O şöyle demektedir : Rasûlullah s.a.v vefat ettiğinde bir Yemen kumaşı ile üzeri örtüldü."

 

Hadisi Buhari ve Müslim Sahih'lerinde, Beyhaki (III, 285) ve başkaları rivayet etmişlerdir.

 

Gerektiğinde ölenin yüzünü açmak, onu öpmek

 

“ … Cabir b. Abdullah r.a'dan rivayet edilmiştir. O şöyle demektedir : Babam öldürüldüğünde yüzü üzerindeki örtüyü açarak ağlamaya başladım. Bu işi yapmamı söylediler. Peygamber s.a ise bana böyle davranmayı yasaklamadı. [ Peygamber s.a.v’in emri üzerine kaldırıldı.] Halam Fatıma ağlamaya başladı. Peygamber s.a.v : ağlıyormusun ya da ağlama, dedi. Melekler siz onu kaldırıncaya kadar kanatlarıyla onu gölgelendirip durdu."

 

Hadisi Buhari, Müslim, Nesai, Beyhaki ve Ahmed (III, 298) rivayet etmişlerdir. Fazlalık Müslim ve Nesai'ye aittir.

 

“ … Aişe r.anha'dan rivayet edilmiştir. O şöyle demiştir : Ebu Bekr r.a Sulh denilen yerdeki evinden atı üzerinde geldi ve mescide kadar girdi. [ Ömer de insanlara konuşma yapıyordu. ] Babam insanlarla konuşmadı. Nihayet Aişe r.anha'ın yanına girdi. Peygamber s.a.v’e doğru yürüdü. Üzeri çizgili bir Yemen kumaşı ile örtülü idi. Yüzünü açtı, sonra üzerine eğilerek [ gözlerinin arasından ] onu öptü. Sonra da ağlayıp, dedi ki : Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Peygamberi. Allah seni iki defa öldürmeyecektir. Üzerinde yazılmış bulunan ölümü tatmış bulunuyorsun. Bir rivayette de şöyle denilmektedir : Sen artık sonrasında ölmeyeceğin ölümü öldün."

 

Hadisi Buhari (III, 89), Nesai (I, 260-261) rivayet etmiş olup, fazlalık onun naklettiği rivayetlerin birisindedir. İbn Hibban Sahih'inde (2155), Beyhaki (III, 406) ve başkaları da rivayet etmişlerdir.

 

“ … Aişe r.anha'dan rivayet edilmiştir : Peygamber s.a.v Osman b. Maz'un'un yanına - öldükten sonra - girdi. Yüzünü açtı, sonra üzerine kapanarak onu öptü ve ağladı. O kadar ki gözünden yaşlar aktığını gördüm."

 

Hadisi Tirmizi -sahih olduğunu belirterek- (II, 130), Beyhaki ve başkaları rivayet etmiştir. Ayrıca bu hadisin hasen bir sened ile bir şahidi daha vardır. Bunun için Mecmau'z-Zevaid (III, 20)'ye bakılabilir.

 

“ … Enes r.a'dan dedi ki : Rasûlullah s.a.v ile birlikte Ebu Seyf'in yanına girdik. - Ki bu zat - Peygamber efendimizin Mariye'den oğlu olan - İbrahim a.s'ın süt annesinin kocası idi.- Rasûlullah s.a.v İbrahim'i aldı, öptü, kokladı. Daha sonra onun yanına girdik, bu sefer İbrahim son nefeslerini veriyordu. Rasûlullah s.a.v'in gözünden yaşlar akmaya başladı. Abdu'r-Rahman b. Avf ona : Sende mi ağlıyorsun ey Allah'ın Rasûlü dedi. Peygamber şöyle buyurdu : Ey Avf'ın oğlu ! Bu bir rahmettir – dedikten - sonra bir daha gözlerinden yaş aktı ve şöyle dedi : Şüphesiz göz yaş akıtır, kalb üzülür. Bununla birlikte biz de Rabbimizin razı olduğundan başka bir şey söylemeyiz. Gerçekten ey İbrahim biz senden ayrıldığımızdan ötürü üzülüyoruz."

 

Hadisi Buhari (III, 135), Müslim ve buna yakın ifadelerle Beyhaki (IV, 69) rivayet etmiştir.  

 

 

Ölenin yakınlarının sabırlı olmaları ve kadere rıza göstermeleri

 

Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmaktadır : " Andolsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele. Onlar kendilerine bir musibet gelip çattığında : Muhak-kak biz Allah'ınız ve muhakkak biz O'na dönücüleriz, derler. İşte Rablerinden bir mağfiret ve bir rahmet hep onların üzerindedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin ta kendileridir." 

Bakara : 155 -157

 

“ … Enes b. Malik r.a dan. Rasûlullah s.a.v bir kabrin yanıbaşında ağlayan bir kadının yanından geçti. Ona : Allah'tan kork ve sabırlı ol, dedi. Kadın : Beni rahat bırak. Çünkü benim başıma gelen musibet sana gelmedi dedi. Enes dedi ki : Kadın peygamberi tanımamıştı. Ona : Bu Rasûlullah s.a.v’dir denilince, adeta ölür gibi oldu. Rasûlullah s.a.v’in kapısına geldi. Kapısında kapıcıları görmedi. Kadın ey Allah'ın Rasûlü ben seni tanıyamadım deyince, Rasûlullah s.a.v : Sabır birinci anda gösterilir, diye buyurdu. "

 

Hadisi Buhari (III, 115-116), Müslim (III, 40-41 - Beyhaki : IV, 65 rivayet etmişlerdir.

 

Çocukların ölümü üzerine sabretmenin ecri  

 

 “ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Müslümanlardan herhangi bir kimsenin üç çocuğu ölürse - yeminin gereği dışında - ona ateş dokunmayacaktır."

Hadisi Buhari, Müslim ve Beyhaki : IV, 67) rivayet etmişlerdir.

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : İki müslüman – yani karı ve koca - nın henüz ergenlik yaşına erişmemiş üç çocuğu ölürse, mutlaka Allah onları da, anne - babalarını da rahmetinin lütfuyla cennete koyar. Peygamber devamla buyurdu ki : Ve cennet kapılarından bir kapı üzerinde bulunurlar. Onlara : Cennete girin denilir, onlar hayır anne - babamız gelinceye kadar girmeyiz. Onlara : Siz de anne ve babanız da Allah'ın lütuf ve rahmeti ile cennete giriniz denilir."

 

Hadisi Nesai (I, 265), Beyhaki (IV, 68) ve başkaları Ebu Hureyre'den rivayet etmişlerdir. Senedi Buhari ve Müslim'in şartına göre sahihtir.

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : " Herhangi bir kadının üç çocuğu ölürse, mutlaka o çocuklar o kadın için ateşe karşı bir perde olurlar. Bir kadın: Ya iki kişi diye sordu. Peygamber : İki kişi dahi olsa diye buyurdu."

 

Hadisi Buhari (III, 94), Müslim, Beyhaki (IV, 67), Ebu Said el-Hudri (r.a)'dan rivayet etmişlerdir.

 

“ …  Abdullah b. Amr'dan r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki :  Allah mü'min kulunun yeryüzünden çok sevdiği bir varlığını alınır da - o kul – sabreder ve onun ecrini Allah'tan bekleyecek olursa, o kuluna cennetten başka bir mükafat vermeye razı olmaz."

Hadisi Nesai  : I, 264), hasen bir senedle rivayet etmiştir.

 

 

 

Ölüm ve musibet anında söylenecek söz

 

“ … Ümmü Seleme r.anha şöyle demiştir : Ben Rasûlullah s.a.v’i şöyle buyururken dinledim : Müslümana bir musibet gelip çatar da Allah'ın kendisine emrettiği şekilde : " İnna lillah ve inna ileyhi raciun “ “ Şüphesiz ki biz Allah’tan geldik ve yine O’na dönücüleriz “ - der ve akabinde - Allah'ım bu musibetimde bana ecrimi ver ve bana onun yerine ondan daha hayırlısını ver " diyecek olursa, şüphesiz Allah da ona ondan hayırlısını verir. - Ümmü Seleme -  dedi ki : Acaba hangi müslüman Ebu Seleme'den benim için daha hayırlı olur. O Rasûlullah s.a.v’e hicret eden ilk ailedir. Sonra bunu ben lafzan da söyledim. Yüce Allah bana onun yerine Rasûlullah s.a.v’i verdi. - Ümmü Seleme - dedi ki : Rasûlullah s.a.v bana, beni kendisine istemek üzere Hatıb b. Ebi Beltaa'yı gönderdi. Ben : Benim kızım var ve ben çok kıskanç bir kadınım dedim. Şöyle buyurdu : Onun kızına gelince, Allah'a kızının kendisine ihtiyacının kalmaması için dua ederiz. Ayrıca Allah'a kıskançlığı gidermesi için de dua ederim diye buyurdu."

 

Hadisi Müslim (III, 37), Beyhaki (IV, 65) ve Ahmed (VI, 309) rivayet etmişlerdir.

 

Ölen için üç günden fazla ağlamamak ve yas tutmamak

 

“ … Abdullah b. Cafer r.a'dan. Şöyle dedi : Peygamber s.a.v yanlarına gelmek üzere Cafer'in ailesine üç gün mühlet verdi. Sonra yanlarına gidip şöyle dedi : Artık bu günden sonra kardeşim için ağlamayınız..."

 

Hadisi Ebu Davud (II, 194), Nesai (II, 292) rivayet etmiş olup, senedi Müslim'in şartına göre sahihtir. Ahmed bundan daha geniş olarak rivayet etmiştir.

 

Kadın sadece kocası için dört ay on gün yas tutar

 

“ … Zeyneb bintu Ebi Seleme haber verip şöyle demiştir : Ben peygamberin zevcesi olan Ümmü Habibenin yanına girdim.Ümmü Habibe şöyle dedi : Ben Resulullah s.a.v’den işittim buyurdular ki : Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına kocasından başka bir ölü için üç günden başka yas tutması helal olmaz. Lakin kadın, kocasının ölümü için dört ay on gün yas tutar. “

Buhari : 3.c.1208.s

 

Ölenin arkasından yaka yırtarak saç yolarak ağlamanın haram oluşu

 

“ … Ebu Malik el-Eş'ari'den. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Ümmetim arasında dört husus vardır ki bunlar cahiliye işlerinden olup, onları terk etmeyeceklerdir : Şan ve şerefle öğünmek, neseblere dil uzatmak, yıldızlar ile yağmur yağmasını dilemek ve ağıt yakmak. - Devamla - buyurdu ki : Ağıt yakan kadın eğer ölümden önce tevbe etmeyecek olursa kıyamet gününde üzerinde katrandan bir şalvar ve uyuzdan bir gömlek olduğu halde ayakta bekletilecektir."

 

Müslim : 3 / 45 - Beyhaki : 4 / 63

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : İnsanlar arasında iki husus vardır ki bunların onlarda bulunması bir küfürdür : Nesebe dil uzatmak ve ölene ağıt yakmak."

 

  Müslim : I, 58 - Beyhaki : IV, 63 ve başkaları rivayet etmişlerdir.

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Rasûlullah s.a.v’in oğlu İbrahim vefat edince Üsame b. Zeyd feryad etti. Rasûlullah s.a.v buyurdular ki : bu – yaptığınız iş - benden değildir. Feryad eden bir kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Kalb üzülür, göz yaş akıtır, fakat Rabbı gazablandıracak bir iş yapılmaz. "

İbn Hibban : 743 - Hakim : 1 / 382

 

 

“ … Ümmü Atiye'den şöyle dedi : Rasûlullah s.a.v bizden, bey'at ile birlikte ağıt yakmamak üzere söz aldı. Bu hususa aramızdan - bey'at’te bulunan kadınların -  sadece beş tanesi vefa gösterdi, bağlı kaldı : - bunlar - Ümmü Süleym, Ümmü el-Ala, Ebu Sebre'nin kızı ve Muaz'ın hanımı ya da Ebu Sebre'nin kızı ve Muaz'ın hanımı. "

Buhari (III, 137), Müslim (III, 46)   Beyhaki (IV, 62) ve başkaları rivayet etmişlerdir.

 

“ … İbn Mesud'dan Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Yanaklarına vuran, yakalarını yırtan ve cahiliye davasını güden bizden değildir."

 

Buhari : 3.c.1220.S - Müslim (I, 70), İbnu'l-Carut (257), Beyhaki (IV, 63-64)  

 

« … Ebu Burde b. Ebi Musa r.a şöyle demektedir : Ebu Musa bir ağrıya tutuldu ve bunun sonucunda bayıldı. Başı yakınlarından hanımının göğsünde idi. Hanım-larından bir kadın feryad etti. Ona hiçbir şekilde cevap veremiyordu. Kendisine gelince şöyle dedi : Ben Rasûlullah s.a.v’in uzak olduğunu belirttiği kimselerden uzağım. Çünkü Rasûlullah s.a.v ölüm musibeti karşısında sesini yükselten, saçlarını traş eden, - elbiselerini -  yırtan herkesden uzak olduğunu belirtmişti."

 

Buhari (III, 129), Müslim (I, 70), Nesai (I, 263), Beyhaki (IV, 64)

 

Ölümü ilan etmenin yasaklığı

 

   Değerli müslümanlar ! bu konudaki yasak olan şey ; Minare ve benzeri şeyler vasıtasıyla – sela vererek - ölenin haberini vermektir………. Çünkü bu bir çeşit na'y’dır… - yani, ölümü yasak olan bir yolla ilan etmekdir.

 

“ … Huzeyfe b. el –Yeman r.a dan ;  Onun bir cenazesi oldu mu kimseye bunu haber vermeyiniz, derdi. - Ve devamla - : Çünkü ben bunun bir na'y olacağından korkuyorum. Çünkü Rasûlullah s.a.v’i na'yi yasaklarken dinledim."

 

Tirmizi : 2 / 129 - İbn Mace : I / 450 - Ahmed : 5 / 406 - İbn Ebi Şeybe, Musannef : IV, 98'de) rivayet etmiş olup, Hafız İbn Hacer'in Fethu'l-Bari'de dediği gibi senedi hasendir.

 

Ölümü haber vermenin caiz olan şekli

 

    Değerli müslümanlar ! Beraberinde cahiliye türü ölümü haber verme şekli    bulunmadığı sürece ölümün ilan edilmesi caizdir.

 

   Yani ölüyü gasletmek, kefenlemek, namazını kılmak ve benzeri hususları hakkıyla yerine getirecek kimseleri haberdar etmek caizdir.

  

“ … Ebu Hureyre r.a'dan. Rasûlullah s.a.v, öldüğü günü Necaşi'nin ölüm haberini verdi. Namazgaha çıktı, ashabı saf halinde dizdi ve onlara dört tekbir getir - ip cenaze namazını kıl - dı."

 Buhari, Müslim ve başkaları rivayet etmiştir.

“ … Enes r.a'dan dedi ki : Peygamber s.a.v buyurdu ki : Sancağı Zeyd aldı, o da isabet aldı. Sonra Cafer aldı, o da isabet aldı. Sonra Abdullah b. Revaha aldı, o da isabet aldı. - Bu arada Rasûlullah s.a.v’in gözlerinden yaş akıyordu.- Sonra sancağı Halid b. Velid - onların başına geçmesi hususunda tarafımdan - emirliği tayin edilmeksizin aldı ve ona zafer nasib oldu."

Buhari rivayet etmiş

 

CENAZEYLE   İLGİLENMENİN   FAZİLETİ

 

{ … Amır b. Sa’d babası Sa’d b. Ebi Vakkas r.a dan rivayet ederek şöyle demiştir : Sa’d İbni Ömer’in yanında oturuyor iken, oraya maksure sahibi Habbab  r.a geldi ve şöyle ded i: Ey Ömer’in oğlu Abdullah Ebu Hureyre’nin dediği şeyi işitiyor musun, Ebu Hureyre Resulullah s.a.v’in : “ Her kim cenaze ile beraber ölü evinden çıkar ve onun üzerine cenaze namazını kılar sonra da defnedilene kadar cenazeyi takip ederse ona her biri Uhud dağı büyüklüğünde iki kırat ecir vardır, Kim de cenaze namazını kılar sonra dönerse ona da Uhud dağı büyüklüğünde  bir kırat ecir vardır “ dediğini zikrediyor.

 

    Bunun üzerine İbni Ömer, Ebu Hureyre’nin bu badisini sormak ve Aişe’nin ne dediğini öğrendikten sonra gelip kendisine haber vermek üzere Habbab’ı Aişe’ye gönderdi. Sonra İbni Ömer mescidin Çakıl taşlarından alıp elinin içinde evirip çevirmeye başladı. Nihayet Habbab geldi ve İbni Ömer’e Aişe’nin : Ebu Hureyre doğru söylemiştir, dediğini bildirdi. Bunun üzerine İbni Ömer elindeki çakılları yere attı sonra da : Vallahi biz bir çok kırat’ı kaçırdık dedi. }

 

Müslim : 945/56.n – Buhari :l323- 1324-ter : 1248 - Ebu Davud : 3169.n – Nesei : 1996.n – Beyhaki : 3/412-413 – Tayalisi : 2581.n – Ahmed : 2/387 - İbni Hibban el- İhsan : 3079.n

 

Ölümden sonra cenazeyi techiz edip mezara götürmek için acele etmek

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v buyurdular ki : Cenazeyi süratli bir şekilde naklediniz. – yani acele ediniz – ……….. "

Buhari : 3.C.1241.S

 

Cenazeyi öldüğü beldeden başka bir beldeye taşımamak

 

 “ … Aişe r.anha Vadi'l-Habeşe denilen yerde bir kardeşi ölüp de öldüğü yerden taşınıp getirilince şöyle demiştir : Benim rahatsız olduğum yahutta içten içe beni üzen husus sadece onun öldüğü yerde defnedilmiş olmasını arzu etmemdir."

 

 Beyhaki sahih bir senedle kaydetmiştir.

 

ÖLÜNÜN  YIKANMA  KEYFİYETİ

 

“ … Ümmü Atiyye r.anha dan. Peygamber s.a.v yanımıza onun kızı  Zeynep'i yıkarken girdi ve şöyle buyurdu : Onu üç yahut beş [ yahut yedi ] yahut eğer gerekli görürseniz bundan daha fazla defa su ve sidr ile yıkayınız. [ Ümmü Atiye dedi ki : Ben tek mi diye sordum. O : evet diye buyurdu. ] Ve son yıkayış ile birlikte kafur yahut bir miktar kafur koyunuz. Bitirdiğiniz vakit bana haber veriniz. Biz işimizi bitirince  ona  haber  verdik.  Bize  kendi  izarını  verd  ve bunu üzerine sarınız, dedi.  [ Ümmü Atiye, Peygamber efendimizin kendi izarını verdiğini kastetmektedir ], [ dedi ki : Saçlarını üç örük halinde taradık ]. - Bir rivayette : Onu çözdüler, sonra yıkadılar  denilmektedir - . [  Sonra  saçlarını üç bölük halinde sağ ve solları ve başının ortasını - birer örük olarak -  taradık [ ve o örükleri arkasına bıraktık ], [ Ümmü Atiye dedi ki : Bize şöyle buyurdu : Yıkamaya sağ tarafından ve abdest yerlerinden başlayınız diye buyurdu. ] "

 

Buhari (III, 99-104), Müslim (III, 47-48), Ebu Davud (II, 60-61), Nesai (I, 266-267), Tirmizi (II, 130-131), İbn Mace (I, 445), İbnu'l-Carut (258-259), Ahmed (V, 84-85, VI, 407-408

 

 

Resulullah s.a.v’in yıkanması

 

“ … Aişe r.anha dan. Peygamber s.a.v’i yıkamak istediklerinde şöyle dediler : Acaba kendi ölülerimizin elbiselerini çıkardığımız gibi, Rasûlullah s.a.v’in de elbiselerini çıkaralım mı yoksa onu elbiseleri üzerinde olduğu halde mi yıkayalım. Allah'a yemin ederiz ki bilemiyoruz. Onlar bu şekilde anlaşmazlığa düşünce, Allah onlara uykuyu saldı. Çenesi sakalına değmeyen bir adam aralarında kalmadı. Daha sonra evin bir tarafından kim olduğunu bilemedikleri bir kişi onlarla konuştu : Peygamberi elbiseleri üzerinde olduğu halde yıkayınız dedi. Rasûlullah s.a.v’in yanına kalkıp gittiler ve onu gömleği üzerinde olduğu halde yıkadılar. Suyu gömleğinin üzerinden döküyorlar ve elleriyle değil de gömlekle onu ovalıyorlardı. Aişe şöyle diyordu : Şâyet geride bıraktığım bu hususun bir benzeri karşıma çıkacak olsaydı, onu hanımlarından başkası kimse yıkamazdı."

 

Ebu Davud (II, 60), İbnu'l-Carud, el-Münteka (257), Hakim (III, 59-60)  Beyhaki (III, 387), Tayalisi (no: 1530), Ahmed (VI, 267) -sahih bir sened ile- rivayet etmişlerdir. İbn Mace ise (I, 446)'da bu hadisten sadece Aişe (r.anha)'ın hadisin sonunda yer alan: "Eğer..." bölümünü rivayet etmiştir. Ayrıca İbn Hibban Sahih'inde (2156) rivayet etmiştir.

 

“ … Ali r.a şöyle demiştir : Rasûlullah s.a.v’i yıkadım. Ölüde görülen değişiklikleri onda görmeye çalıştım. Hiçbir şey göremedim. O hayatta iken de, ölü iken de pek hoştu. Allah'ın salât ve selamı üzerine olsun."

 

İbni Mace : I, 447 - Hakim : I, 362 - Beyhaki : III, 388

 

Kadının kocasını yıkayabileceği

 

“ … Aişe r.anha'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : “ ……………….. Eğer geride bıraktıklarım gibisi ile gelecekte karşılaşacak olursam, Peygamber s.a.v’i hanımlarından başka kimse yıkamazdı."

 

İbni Mace : I, 446  - İbn Hibban Sahih'inde  : 2156 da  rivayet etmiştir.

 

Kocanın hanımını yıkayabileceği

 

“ … Aişe r.anha'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : Rasûlullah s.a.v baki'de bir cenazeden sonra yanıma döndü. Ben bir başağrısı çekiyor ve vah başım diyordum. Bu sefer o şöyle buyurdu : Asıl ben vah başım demeliyim. Benden önce ölsen de seni yıkasam, kefenlesem, sonra senin namazını kılsam ve seni defnetsem sana ne zararı olur diye buyurdu."

 

Ahmed : VI, 228 - Darimi : I, 37-38 - İbni Mace : I, 447 - Ebu Ya'la, Müsned : 4579   Dara kutni : 192 - Beyhaki : III, 396

 

Ölünün halini gizleme

 

“ … Ebu Rafi r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Her kim bir müslümanı yıkar da onun halini gizlerse, Allah ona kırk kere mağfiret buyurur. Ve her kim onun için bir kabir kazar da onun üstünü örterse o kimseye o ölüyü kıyamet gününe kadar bir meskene yerleştirmiş gibi ecir verilir. Her kim öleni kefenlerse Allah kıyamet gününde ona cennetin ince ve kalın ipeklerinden giydirecektir."

 

Hakim : I, 354, 362 - Beyhaki : III, 395 - Asbahani et-Terğib : 235/1

 

Savaş meydanında öldürülmüş şehid yıkanmaz

 

“ … Cabir r.a'dan şöyle dedi : Peygamber s.a.v buyurdu ki : Onları - yani şehidleri - kanları ile defnediniz. - Uhud günü – şehidlerini - kastetmektedir - ve onları yıkamadı. - Bir rivayette - dedi ki : Ben bunlara şahidim. Onları kanlarıyla kefenlerine sarınız. Çünkü [Allah yolunda] yaralanan herbir yaralı mutlaka kıyamet gününde yarası kanayarak gelecektir. Yarasının rengi kan renginde, fakat kokusu misk kokusunda olacaktır."

 

Buhari : III, 165 - Ebu Davud : II, 60 - Nesai : I, 277-278 - Tirmizi : II, 147 - İbn Mace : I, 461- 462 - Beyhaki : IV, 10

 

“ … Ebu Berze'den rivayete göre Peygamber s.a.v bir gazada bulunuyordu. Allah ona birtakım ganimetler almayı nasib etti. Ashabına : Görmediğiniz kimse var mı ? diye sordu. Onlar : Evet filanı, filanı ve filanı görmüyoruz dediler. Sonra : Görmediğiniz kimse var mı ? diye sordu. Bu sefer hayır dediler. Peygamber ise : Fakat ben Cüleybibi göremiyorum, onu arayınız diye, buyurdu. Ölenler arasında arandı, onu bizzat kendisinin öldürdüğü, sonra onlar tarafından öldürülen yedi kişinin yanıbaşında buldular. Peygamber s.a.v’e getirildi, Peygamber başında durdu ve şöyle buyurdu : O yedi kişi öldürdü, sonra onlar onu öldürdüler. İşte bu bendendir, ben de ondanım. İşte bu bendendir, ben de ondanım. [ Bu sözünü iki ya da üç defa tekrarladı ], [ sonra kollarını şöylece açtı ]. ( Ebu Berze ) dedi ki : Onu kollarının üzerine koydu. Peygamber s.a.v’in kolları dışında onun ( üzerinde taşınacağı ) bir teneşiri yoktu. ( Ebu Berze ) dedi ki : Ona mezar kazıldı, kabrine konuldu. ( Ebu Berze)  yıkandığını söz konusu etmedi."

 

Müslim : VII, 152 - Tayalisi : 924 - Ahmed : IV, 421-422-425 - Beyhaki : IV, 21

 

“ … Enes r.a dan. O şöyle dedi : Uhud şehidleri yıkanmadılar. Kanlarıyla defne-dildiler ve [ Hamza dışında ] üzerlerine namaz kılınmadı."

 

Ebu Davud : II, 59 - Tirmizi : II, 138-139 - Hakim : I, 365 - Beyhaki : IV, 10 -11  Ahmed : III, 128

 

“ … Abdullah b. ez-Zübeyr r.a dan. Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : Sizin arka-daşınızı melekler yıkamaktadır. İsterseniz zevcesine sorunuz." ( Ona sordular ). Şöyle dedi : O dehşetli sesi ( savaş çağrısını ) işitince cünüb olduğu halde dışarı çıktı. Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : İşte bundan dolayı melekler onu yıkadı."

 

İbn Hibban " Sahih " inde, Hakim : III, 204 - Beyhaki : IV, 15'de, Nevevi'nin el-Mecmu'da : V, 260

 

“ … İbn Abbas'tan dedi ki : Hamza b. Abdu'l-Muttalib ile Hanzala b. er-Rahib isabet aldılar ( şehid düştüler ). Her ikisi de cünübtü. Rasûlullah s.a.v : Meleklerin onları yıkadıklarını gördüm diye buyurdu. "

 

Taberani, el-Kebir : III, 148/1 - Heysemi Mecmau'z-Zevaid : III, 23 - Hakim : III, 195

 

 

ÖLÜNÜN  KEFENLENMESİ

 

 

“ … Ebu Rafi r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Her kim bir müslümanı yıkar da onun halini gizlerse, Allah ona kırk kere mağfiret buyurur. Ve her kim onun için bir kabir kazar da onun üstünü örterse o kimseye o ölüyü kıyamet gününe kadar bir meskene yerleştirmiş gibi ecir verilir. Her kim öleni kefenlerse Allah kıyamet gününde ona cennetin ince ve kalın ipeklerinden giydirecektir."

 

Hakim : I, 354, 362 - Beyhaki : III, 395 - Asbahani et-Terğib : 235/1

 

“ … Habbab b. el-Eret r.a dan. O dedi ki : Rasûlullah s.a.v ile birlikte Allah yolunda Allah'ın rızasını arayarak hicret ettik. Bundan ötürü ecrimizi verecek olan Allah'tır. Bizden herhangi bir kimse kendi ecrinden hiçbir şey yemeden geçip gitti. Bunlardan birisi de Mus'ab b. Umeyr'dir. Uhud günü öldürüldü. Çizgili bir kumaş dışında ona ait hiçbir şey bulunmadı. ( Bir rivayette : ... Hiçbir şey bırakmadı ). Onun başının üzerinden koyduğumuz vakit ayakları dışarıda kalırdı. Ayaklarının üzerinden koyduğumuz vakit başı dışarıda kalırdı. Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : Onunla başından itibaren onu örtünüz. ( Bir rivayette onunla başını örtünüz ) ve ayakları üzerine izhir otunu koyunuz. Kimimizin de mahsulleri olgunlaştı, meyve verecek hale geldi. İşte o da o meyveleri toplamaktadır."

 

Buhari : III, 110 - Müslim : III, 48 - İbnu'l-Carut, el-Münteka : 260 - Tirmizi : IV, 357 - Nesai : I, 269 - Beyhaki : III, 401 - Ahmed : VI, 395

 

“ … Cabir b. Abdullah r.a dan. Peygamber s.a.v bir gün bir hutbe irade etti. Ashabından ruhu kabzedilen ve kefeni yeterince uzun olmayan bir kefen ile kefenlenip geceleyin mezara gömülen bir adamdan sözetti. Peygamber s.a.v kişinin namazı kılınmadan geceleyin kabre konulmasını - insanın bu işe mecbur kalması hali dışında - yasakladı ve Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Sizden herhangi bir kimse kardeşini kefenlediği vakit kefenini [ eğer gücü yeterse ] olabildiğince güzel yapsın."

Müslim : III, 50 - İbnu'l-Carut : 268 - Ebu Davud : II, 62 - Ahmed : III, 295, 329

 

“ … Harise b. Mudarrib'den. O şöyle demiştir : Habbab'ın yanına girdim. [ Karın bölgesinde ] yedi yere dağlama yaptırmıştı. Dedi ki : Şâyet Rasûlullah s.a.v’i : Sizden kimse ölümü temenni etmesin." buyururken dinlememiş olsaydım, hiç şüphesiz ben ölümü temenni edecektim. Kendimi Rasûlullah s.a.v ile birlikte tek bir dirhem sahibi dahi değilken gördüm. Şu anda ise evimin bir tarafında kırkbin dirhem vardır. Sonra ona kefeni getirildi. Onu görünce ağladı ve şöyle dedi : Fakat Hamza'nın siyah beyaz çizgili bir cübbeden başka bir kefeni bulunamamıştı. Bu cübbesi baştarafından konulduğu vakit ayaklarını örtmez, ayakları tarafından konulduğu vakit başını örtmezdi. Ayakları üzerine izhir otu konuldu. "

Ahmed : VI, 395

 

“ … Enes r.a'dan o şöyle dedi : Uhud günü Rasûlullah s.a.v Hamza b. Abdu'l-Muttalib'in yanından geçti. Burnu kesilmiş, organları parçalanmıştı. Bunun üzerine şöyle buyurdu : Şâyet Safiye [ kendi kalbinde ] bundan dolayı rahatsız olmayacak olsaydı [ leş yiyen kuşlar onu yesin diye ] öylece bırakırdım ta ki yüce Allah onu kuşların ve yırtıcı hayvanların karınlarından biraraya getirip haşredinceye kadar. Sonra onu çizgili bir kumaş ile kefenledi. Bununla başını örttüğü zaman ayakları görünür, ayakları tarafından örtündüğü zaman başı görünür [ idi ]. Bu sebeble baş tarafını örttü. Onun dışında şehidlerden hiçbir kimsenin namazını kılmadı ve şöyle buyurdu : Bugün ben sizin için bir şahidim. [ Enes dedi ki : Öldürülenler çoktu. Kefen yapılacak kumaşlar ise azdı. Yine dedi ki : ] Üç ya da iki kişi bir kabirde konuluyordu. Peygamber : Hangileri Kur'ân'ı daha çok biliyor diye soruyor ve o lahdde öne geçiriliyordu. Tek bir en ile iki ya da üç kişiyi kefenledi."

 

Ebu Davud : II, 59 - Tirmizi : II, 138-139 - Hakim : I, 365-366 - Beyhaki : IV, 10 - Ahmed : III, 128 - Taberani el-Kebir, I, 7 ve II, 2 - Ebu Nuaym, el-Hilye : IX, 26

 

Şehidin kefeni elbisesidir

 

“ … Peygamber s.a.v Uhud'da öldürülenler hakkında şöyle buyurmuştur : Onları elbiseleri ile sarıp sarmalayınız."

Ahmed : V, 431 -  Nesai : I, 282

 

İhramlı kimse öldüğü ihram bezi ile kefenlenir

 

“ … Amr b. Dinar'dan, o İbn Cübeyr'den, o İbn Abbas'tan iki rivayet yoluyla nakletmişlerdir. Peygamber s.a.v devesinin düşürüp, boynunu kırdığı ihramlı kimse hakkında şunları söylemiştir : "....... Onu [ ihram için giydiği ] iki bez ile kefenleyiniz....."

  Taberani  el-Mucemu'l-Kebir ( k. 165/2 )'de.

 

Beyaz kefen kullanmanın güzelliği

 

“ … İbn Abbas'tan. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Beyaz elbiseler giyiniz. Çünkü onlar sizin elbiselerinizin en hayırlılarıdır. Ölülerinizi de onunla kefen-leyiniz."

Ebu Davud : II, 176 - Tirmizi : II, 132 - İbn Mace : I, 449 - Beyhaki : III, 245 - Ahmed : 3426

 

Ölüyü çizgili kumaşla kefenlemek

 

“ … Vehb b. Münebbih, Cabir'den. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Sizden herhangi birisi ölür de bir imkan bulursa çizgili bir bez ile kefenlensin."

 

Ebu Davud : II, 61 - Beyhaki : III / 403

 

“ … Ebu'z-Zübeyr'den, o Cabir'den. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur :  Her kim bir genişlik bulursa, çizgili bir bez ile kefenlensin."

Ahmed : III, 319  

 

Kefenin üç parça olması

 

“ … Aişe r.anha şöyle demiştir : Rasûlullah s.a.v pamuktan oldukça beyaz Yemen dokuması üç bez ile kefenlendi. Bunlar arasında kamiys  gömlek te, sarık da yoktu. [ Bunların içine özel bir şekilde yerleştirildi. ] "

 

Hadisi Kütüb-ü Sitte, İbnu'l-Carut (259), Beyhaki (III, 399), Ahmed (VI, 40, 93, 118, 132, 165, 192, 203, 221, 231, 264

C E N A Z E    N A M A Z I

 

Üç vakitte cenaze namazı kılmak caiz değildir

 

“ … Ukbe b. Amir r.a şöyle demiştir : Üç vakit vardır ki Rasûlullah s.a.v bizlere o vakitlerde namaz kılmayı ya da o vakitlerde ölülerimizi gömmeyi nehyederdi : Güneş parlak olarak doğup yükselinceye kadar, öğle vakti dik duran güneş - batıya - meyledinceye kadar ve güneş batmaya yaklaşırken büsbütün batıncaya kadar."

 

Müslim : II, 208 - Ebu Avane, Sahih : I, 386 - Ebu Davud : II, 66 - Nesai : I, 277 - Tirmizi : II, 144 - İbn Mace : I, 463 - Beyhaki : IV, 32 – Tayalisi : 1001 - Ahmed : IV, 152

 

Mescid’te cenaze namazı kılamak

 

{ … Abdullah b. Zübeyr oğlu Abbad şöyle dedi :Aişe r.a Sa’d b. Ebi Vakkas’ın cenaze namazını kılmak için cenazesinin mescide uğratılmasını emretti. İnsanlardan bazısı bu hususta kendisine itiraz edince, Aişe r.a şöyle dedi : İnsanlar ne de çabuk unutuyorlar ! Resulullah Sehl b. Beyda’nın cenazesini mescidden başka yerde kılmamıştı. }

 

Müslim : 973/99-100 - Ebu Davud : 3189.n – Nesei : 1966.n – Tirmizi : 1033.n - İbni Mace : 1518.n Ahmed : 6/79-133-169-261 - İbni Hibban el-İhsan : 3065

 

Kabir üzerine cenaze namazı kılmak

 

{ … İbni Abbas r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v bir kabre geldi, orada bulunanlar : Bu mevta dün gece gömüldü dediler. İbni Abbas : Biz Resulullah s.a.v’in arkasında saf olduk sonra Resulullah, ona cenaze namazını kıldırdı dedi. }

 

Buhari : 1326 – ter : 1250 – Müslim : 954/68.n - Ebu Davud : 3196.n – Nesei : 2022-2023.n - Tirmizi : 1037.n - İbni Mace : 1530.N - Ahmed : 1/46 – Dare kutni : 2/76-77 - Beyhaki : 4/45-46 – İbni Hibban el- İhsan : 3085

 

Tevhid ehli kimselerin kılacağı cenaze namazının önemi

 

{ … İbni Abbas r.a.dan şöyle demiştir : “ ……. Öyle ise cenazeyi çıkarınız, Zira ben Resulullah s.a.v den işittim şöyle buyuruyordu : Herhangi bir Müslüman ölür ve onun cenaze namazını Allah’a şirk koşmayan kırk kişi kılarsa onların cenaze için yaptıkları dualarını Allah mutlaka kabul buyurur. }

 

Müslim : 948/59.n - Ebu Davud : 3170.n - İbni Mace : 1489.n – Begavi eş-Şerh : 1505.n - İbni Hibban el- İhsan : 3082.n - Tabarani M.kebir : 12158.n

               

Gıyabi cenaze namazı kılamak

 

{ … Cabir b. Abdullah r.a şöyle dedi : Nebi s.a.v buyurdular ki : Bu gün Habeş‘ten Salih  bir  adam  vefat  etti. Gelin  onun cenaze namazını kılın. Cabir bin Abdul-lah : Namaz için saf olduk, bizler saflar halinde dizili iken Nebi s.a.v – öne - geçip Necaşi’nin cenaze namaznı kıldırdı.}

 

Buhari : 1310-ter : 1243 – Müslim : 952/65.n – Nesei : 1969.n – Beyhaki : 4/50 – Ahmed : 3/295-319-369- 400 – Tayalisi : 1681.n – İbni Ebi Şeybe : 3/241/7 – İbni Hibban el- İhsan :3097.n – Abdurrezzak : 6406.n – Albani el - İrva : 727

{ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v Necaşi’nin  vefatını o öldüğü gün insanlara haber verdi. Müteakiben insanları musallaya çıkartıp dört tekbir alarak cenaze namazını kıldırdı. }

 

Müslim : 951/ 62.n – Buhari : 1245-ter : 1182 – Malik : 1/226 – Ahmed : 2/438-439 - Ebu Davud : 3204.n – Nesei : 1979.n – Beğavi eş-Şerh : 1489.n - İbni Hibban el-İhsan : 3068.n

 

Kadınların cenaze namazı kılabilecekleri

 

{ … Abdullah b. Zübeyr’in oğlu Abbad şöyle dedi : Aişe r.a Sa’d. b. Ebi Vakkas’ın cenaze namazını kılmak için cenazesinin mescide uğratılmasını emretti….. }

 

Müslim : 973/99-100.n - Ebu Davud : 3189.n – Nesei : 1966.n – Tirmizi : 1033.n - İbni Mace : 1518.n – Ahmed : 6/79-133-169-261 - İbni Hibban el-İhsan : 3065.n

 

İmam kadının cenazesinde orta’da erkeğin ise baş tarafında durur

 

{ … Ebu Galib el Hayyat şöyle dedi : Enes b. Malik r.a’yı bir kimsenin cenaze namazını kılarken gördüm. Cenazenin başı hizasında - diğer bir rivayette, başı tarafında - durdu. Cenazeyi kaldırıp götürdüklerinde Kureyş - veya Ensa - den bir kadının cenazesi getirildi. Enes’e : Ya Eba Hamza Bu falancanın kızı falandır ; onun cenaze namazını kılsan, denildi. Enes r.a onun cenazesini kıldırdı ve onun orta tafında durdu. - Diğer bir rivayette. onun beli hizasında durdu. Cenazenin üzerinde yeşil bir örtü vardı. - 0 anda aramızda eI-A’la b. Ziyad el-Adevi bulunuyordu. Enes’in erkek ve kadına cenaze namazı kıldırırken değişik yerlerde duruşunu gördü ve : Ya Eba Hazma ! Resulullah - cenaze namazını kıldırırken - bu şekilde senin erkeğe durduğun gibi ve kadına durdu gibi mi dururdu ? dedi. Enes : Evet dedi. El A’la bize dönerek bu ameli ezberleyin dedi. }

 

Ahmed : 3/118-204 - Ebu Davud : 3194 – Tirmizi : 1034 - İbni Mace : 1494 - Beyhaki : 4/32 Tayalisi : 2149 – Albani  cenaiz : S:1 38-1 39-el- İbni Ebi Şeybe : 3/195/2

 

“ … Semure b. Cundeb r.a şöyle dedi : Nifaslı iken ölen Ümmü Ka’bın cenaze namaznı Nebi s.a.v’in arkasında kıldım. Resulullah s.a.v onun cenaze namazını kılarken orta tarafında durdu. “

 

Müslim : 964/87 - Buhari : 1331 – ter.1253-1254 - Ebu Davud : 3195.n – Nesei : 391 – 1975 Tirmizi : 1035.n - İbni Mace : 1493.n - İbni Hibban el-İhsan : 3067 – Ahmed : 5/14-19 – Beyhaki : 4/33-34  İbnu Carud : 544.n – Tabarani : 6763-6764-6765 – Tayalisi : 902 - İbni Ebi Şeybe : 3/195/1

 

Çocuğa cenaze namazı kılınması

 

“ … Muğire b. Şube'den. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Binekli cenazenin arkasında [ yürür ], yayan ise cenazenin istediği yerinde [ arkasında, önünde, sağında, solunda ama ona yakın olarak ] . Çocuğun da cenaze namazı kılınır. [ Anne babasına mağfiret ve rahmet ile dua edilir. ] "

 

Ebu Davud : II, 65 - Nesai : I, 275-276 - Tirmizi : II, 144 - İbn Mace : I, 451, 458 - Tahavi : I, 278 - İbn Hibban, Sahih : 769 - Beyhaki : 84 – 25 - Tayalisi : 701-702 - Ahmed : IV, 247-248-249-252

 

 

Erkek ve kadınlardan oluşan birkaç cenaze üzerine namaz kılmak

 

“ … Nafi'  İbn Ömer r.a dan şunu anlatır :  O - yani İbn Ömer -  dokuz cenaze üzerine birlikte namaz kıldırdı. Erkekleri imama yakın, kadınları da kıble tarafına yakın yerleştirdi. Kadınları cenazelerini tek bir saf yaptı.

 

“ … Ali r.a nun kızı ve Ömer b. el-Hattab'ın hanımı olan Ümmü Külsum'un cenazesi ile Zeyd adındaki bir oğlu ile birlikte konuldular. İmam o gün Said b. el-As idi. İnsanlar arasında da İbn Abbas, Ebu Hureyre, Ebu Said ve Ebu Katade vardı. Çocuğu imama yakın yerde koydu. Bir adam : Ben bunu uygun görmedim. Bunun için İbn Abbas, Ebu Hureyre, Ebu Said ve Ebu Katade'ye baktım ve : Bu da ne diye sordum. Onlar : Bu sünnettir dediler."

 

Abdur Rezzak : III, 465 / 6337 - Nesai : I, 280 - İbnu'l-Carut, el-Münteka : 267-268 – Dara kudni : 194 - Beyhaki : IV, 33

 

 

Cenaze namazında dört tekbir alma, elleri kaldırma ve onları göğse bağlama

 

“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v bir cenazeye namaz kılmak için  tekbir aldı ve ilk tekbirde ellerini kaldırdı, Sonra sağ elini sol elinin üzerine koydu. “

 

Tirmizi : 1077.n - Dare kutni : 2/75/2 - Beyhaki :4/38 - İbni Hazm Muhalla : 5/128 - El-Albani K.cenaiz : 147.s

 

“ … Ebu Hureyre r.a şöyle dedi : Resulullah s.a.v bir cenaze üzerine namaz kıldı, ona dört kere tekbir aldı ve bir -  kere - selam verdi. “

 

Albani k.cenaiz : 163.s – Dare Kutni : 2/72/1 – Hakim : 1/360 – Beyhaki : 4/4

                                                                              

Cenaze namazında birinci tekbirden sonra Fatiha ve zammı sure okuma, İkinci tekbirden sonra resulullah s.a.v’e salavat getirme, Ücüncü tekbirden sonra cenazeye dua etme ve selam

 

“ … Ebu Umame r.a şöyle dedi : Cenaze üzerine kılınan namazda sünnet, birinci tekbirle – beraber sırri olarak Ümmül Kur’anı – yani Fatiha’yı - okumak ondan sonra üç kere tekbir almak ve sonunda selam vermektir. “

 

Albani k.cenaiz : 141.s – Nesei : 1988.n - İbni Hazm : 5/129 – Nevevi el-Mecmu : 5/33

 

“ … Talha b. Abdullah b. Avf r.a dan. Ben İbn Abbas r.a nun arkasında bir cenaze namazı kıldım. Fatiha'yı [ ve bir sureyi okudu. Bize işittirecek sesini yükseltti. Namazını bitirince elini tuttum ve ona sordu. ] O dedi ki : [ Sesimi yükseltmemin sebebi ] bunun bir sünnet [ ve bir hak ] olduğunu bilmeniz içindir."

 

Buhari : III, 158 - Ebu Davud : II, 68 - Nesai : I, 281 - Tirmizi : II, 142 -  İbnu'l-Carut, el-Münteka : 264 – Dara kudni : 191 - Hakim : I, 358 - 386

 

 

Cenaze namazında kıraatin gizli yapılması

 

{ … Ebu Umame b.Sehl r.a şöyle dedi : Cenaze üzerine kılınan namazda sünnet ; İmam tekbir alır.İlk tekbirden sonra o içinden sırri olarak “ Fatihatu’l kitabı “ okur. Nebi s.a.v’e salatu selam getirir. Bundan sonraki üç tekbirde de cenazeye ihlasla dua eder.Bunlarda kıraatten hiçbir şey yapmaz. Sonra sağına döndüğü vakit içinden gizlice selam verir. İmamın arkasındaki kimselerin de imamın yaptığının aynısını yapması sünnettir. }

 

Albani k.cenaiz : 155.s – Şafii el-Umm : 1/270 – İbni Carud : 540.n – Beyhaki : 4/39 – Abdur-rezzak : 6428.n – Tahavi : 1/500

 

“ … Ebu Umeyye'nin rivayet ettiği hadise göre Peygamber s.a.v’in ashabından bir adam kendisine şunu haber vermiştir : Cenaze üzerine namaz kılmakta sünnet imamın tekbir getirmesi, sonra birinci tekbirin akabinde kendi kendisine gizlice fatiha suresini okuması, sonra Peygamber s.a.v’e salavat getirmesi, sonra 3. tekbirde cenazeye ihlas ve samimiyetle dua etmesidir. Bunların hiçbirisinde okumaz. Sonra [bitirince [sağına] ve sünnete uygun olan arkasında bulunanların da imamlarının yaptığı gibi yapmasıdır.] Kendi kendisine gizlice selam verir."

 

Şafiî el-Um : I, 239-240 - Beyhaki : IV, 39 - İbnu'l-Carut : 265 – el-Albani : kitabu’l Cenaiz

 

Cenaze namazında kıraati duyurmak

 

{ … Talha b. Abdullah b. Avf şöyle dedi : ibni Abbas r.a nun arkasında bir cenaze namazı kıldım, İbni Abbas, Fatiha Suresi’ni okudu ve onu cehri yapıp bize işittirdi. Namazdan  çıkınca  elini  tuttum ve – Fatihayı - cehri okumasını sordum, İbni Abbas : ” O sünnet ve haktır ”dedi. }

 

İbni Hibban el-İhsan : 3071 – Buhari : 1335- ter : 1256 - Ebu Davud : 3198.n – Nesei : 1986.n – Tirmizi : 1027.n - İbnu –Carud : 534-535-536-537.n – Dare kutni : 2/38 – Hakim : 1/358-386 – Beyhaki : 4/37-39 – Begavi eş-Şerh : 1494.n – Tayalisi : 2741.n

 

C E N A Z E    D U A S I

 

{ ….. Avf İbni Malik r.a dan. Dedi ki : Resulullah s.a.v bir cenaze üzerine namaz kıldırdı.Ben de, onun duasından şunları ezberledim :

                                                                                                                                                    

  اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ  وَارْحَمْهُ،  وَعاَفِهِ، وَاعْفُ عَنْهُ وَأَكْرِمْ نُزُلـَهُ، وَوَسِّعْ       مُدْخَلَـهُ، وَاغْسِلْهُ بِالْمَاءِ وَالثَّلْجِ وَالْبَرَدِ، وَنَقِّهِ مِنَ الْخَطاَياَ كَماَ نَقَّيْتَ الثَّوْبَ الأَبْيَضَ مِنَ الدَّنَسِ، وَأَبْدِلْهُ داَراً خَيْراً مِنْ دَارِهِ، وَأَهْلاً خَيْراً مِنْ أَهْلِهِ، وَزَوْجاً خَيْراً مِنْ زَوْجِهِ، وَأَدْخِلْهُ الْجَنَّةَ، وَأَعِذْهُ مِنْ عَذاَبِ الْقَبْرِوَعَذَابِ النَّارِ

 

“ Allahummağfir lehu, verhamhu ve afihi, va’fu anhu. Ve erkim nuzulehu, ve vessi’ mudhalehu, va’sil hu bilmai vesselci vel beredi. Ve nakkıhi minel hataye kema nakkeytes sevbel ebyade mined denes, ve ebdil hu daren hayren min darihi, ve ehlen hayren min ehlihi, ve zevcen hayren min zevcihi, ve edhilhul cenneh, ve eidhu min azabil kabri ve azabin nar . “

 

 “ Allah’ım! Bu kulunu af ve mağfiret eyle ve ona merhamet et. Vardığı yerde ona ikram et ve yerini geniş kıl . Ya Rabbi ! onu soğuk su, kar ve buzla yıka.   Onu,beyaz elbisenin üzerindeki lekeyi temizlediğin gibi   günahlardan  temizle. Ya Rabbi ! Ona bu menzilinden daha hayırlı bir menzil ihsan eyle ve bu topluluktan daha hayırlı bir toplulukla onu karşılaştır. Ona eşinden daha hayırlı bir eş nasip et ve onu cennetlik kullarından eyle. Onu kabir azabından ve cehennem ateşinden koru “ }

 

Ravi Avf b. Malik : Bu duayı işitince keşke bu öİünün yerinde ben olsaydım diye temenni ettim dedi.

 

Müslim :3.c.963.n – İbni Mace : 4.c.1500.n – Nesei : 62-1982 – Tirmizi :1025 – İbni Carud : 538-539.n – Beyhaki : 4/40 – Tayalisi : 999.n – Ahmed : 6/23-28 – Beğavi eş-şerh :1395.n – Taberani M.kebir : 18/76-77-78-79-108 – İbni Hibban el-İhsan : 3075.n – İbni Ebi Şeybe : 3/176/1 – Albani k.cenaiz : 157.s

 

Cenaze namazında selam vermek

                                                                      

{ … Abdullah b. Mes’ud r.a şöyle dedi : Üç haslet var ki ; Resulullah s.a.v onları yapardı insanlar terk etti. Birincisi Resulullah namazda selam verdiği gibi cenaze üzerine kıIdığı namazda da selam verirdi. }

 

Beyhaki : 4/43 – Heysemi M.Zevaid : 3/34 – Nevevi el-Mecmu : 5/239 – Albani k.cenaiz : 162.s

 

Kâfirlerin, Müşriklerin ve münafıkların cenaze namazları kılınmaz

 

    Çünkü şanı yüce Allah şöyle buyurmaktadır :

 

" Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma. Kabrinin başında da durma. Çünkü onlar Allah'a ve Rasûlüne kâfir oldular ve fasık olarak öldüler."

 

  Tevbe : 84

 

    Ayetin nüzul sebebi Abdullah b. Ömer ile onun babasının rivayet ettiğine göre -anlatım Ömer r.a'a ait olmak üzere şöyledir : Abdullah b. Ubeyy b. Selûl ölünce Rasûlullah s.a.v onun üzerine namaz kılmak üzere çağrıldı. Rasûlullah s.a.v ayakta durunca ben ona doğru kendimi attım. [ Tam karşısında durdum ], [elbisesinden yakaladım ] ve şöyle dedim : Ey Allah'ın Rasûlü sen [ Allah'ın düşmanı ] İbn Ubeyy b. Selûl'ün namazını mı kıldıracaksın. Halbuki o filan günü şunları şunları söylemişti.  [ Allah sana münafıklar üzerine namaz kılmanı yasaklayarak şöyle buyurmadı mı ? ] Onlar için ister mağfiret dile, ister mağfiret dileme sen onlar için yetmiş defa mağfiret dileyecek olsan dahi Allah asla onlara mağfiret etmeyecektir. ] Rasûlullah s.a.v gülümsedi ve : Önümden çekil ey Ömer diye buyurdu. Ona ısrarımı arttırınca : Ben seçim yapmakta serbest bırakıldım, ben de seçim yaptım diye buyurdu. [ Bana : " Onlar için ister mağfiret dile, ister mağfiret dileme. Onlara yetmiş defa mağfiret dilesen dahi Allah onlara asla mağfiret etmeyecektir " diye buyuruldu. ] Şâyet eğer yetmiş defadan fazla mağfiret dilediğim takdirde onlara mağfiret edileceğini bilsem yetmişden fazla dilerdim. [ Ömer : O bir münafıktır dedi. ] Ömer dedi ki : Rasûlullah s.a.v onun namazını kıldırdı. [ Biz de onunla birlikte kıldık ], [ Peygamber s.a.v onun cenazesi ile birlikte yürüdü ve defin işi bitirilinceye kadar kabri başında durdu ] sonra ayrılıp gitti. Aradan fazla zaman geçmeden Tevbe suresindeki şu iki âyet nazil oldu : " Onlardan ölen hiçbir kimsenin namazını asla kılma......"  buyruğundan itibaren : " Ve fasık olarak öldüler." buyruğuna kadar indi. [ Ömer dedi ki : Bundan sonra Rasûlullah s.a.v Allah onun ruhunu kabzedinceye kadar hiçbir münafıkın namazını kılmadı, kabri başında durmadı. Ömer dedi ki : Daha sonraları o gün Rasûlullah s.a.v’e karşı cüretkarlığıma şaştım.] Doğrusunu en iyi bilen Allah ve Rasûlüdür."

 

Buhari : III, 177 - VIII, 270 - Nesai : I, 279 - Tirmizi : III, 117-118 - Ahmed : no : 95

 

“ … Müseyyeb b. Hazm r.a'dan şöyle dedi : Ebu Talib'in ölümü yaklaştığı sırada Rasûlullah s.a.v’de yanına geldi. Yanında Ebu Cehil ile Abdullah b. Ebi Umeyye b. el-Muğire'nin de olduğunu gördü. Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : Amcacığım [ şüphesiz sen insanlar arasında üzerimde hakkı en büyük olansın. Bana en güzel iyiliklerde bulunan sensin. Hatta senin benim üzerimdeki hakkın babamdan da fazladır.] O halde la ilahe illallah deyiver. Bu sözü söylediğine dair Allah'ın huzurunda lehine şahitlik edeyim. Bu sefer Ebu Cehil ile Abdullah b. Ebi Umeyye şöyle dedi : Ey Ebu Talib sen baban Abdu'l-Muttalib'in dininden yüz mü çevireceksin. Rasûlullah s.a.v bu sözü ona sunmaya devam etti ve [ o ikisi de ] ona aynı sözleri tekrarlayıp duruyorlardı. Nihayet Ebu Talib onlara son söz olarak şunu söyledi : O - yani ben - Abdu'l-Muttalib'in dini üzereyim. La ilahe illallah demeyi kabul etmedi. [Ayrıca şunları] söyledi : Eğer Kureyş beni - onu bu sözü söylemeye iten ölümün acılarına tahammül edemeyişidir diyerek - beni ayıplamayacak olsalardı bu sözü söyleyerek senin gönlünü hoş ederdim. Bu sefer Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : Allah'a yemin ederim bu işi yapmam bana yasaklanmadıkça senin için Allah'tan mağfiret dileyeceğim. Müslümanlar müşrik olarak ölmüş bulunan ölülerine mağfiret dilemeye başladılar]. Bu sefer yüce Allah : " O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan sonra akrabaları dahi olsalar müşriklere peygamberin de, mü'minlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir."  Tevbe : 113 buyruğunu indirdi. Allah Ebu Talib hakkında da buyruklar indirdi ve Rasûlullah s.a.v’e şöyle buyurdu :

 

" Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin fakat Allah dilediğine hidayet verir ve O hidayet bulanları daha iyi bilir."  Kasas : 56

 

Buhari : III, 173 - VII, 154 -  VIII, 274 – 410 – 411 - Müslim, Nesai : I, 286 - Ahmed : V, 433 - İbn Cerir, Tefsir : XI, 27 anlatım ona ve aynı şekilde Müslim'e aittir.

 

“ … Ali r.a'dan da şöyle dedi : Bir adamın müşrik olan anne -babasına mağfiret dilediğini duydum. Ben : müşrik oldukları halde anne - babana mağfiret mi diliyorsun dedim. Adam : İbrahim de müşrik olduğu halde babası için mağfiret dilememiş miydi dedi. Ali dedi ki : Bunu Peygamber s.a.v’e söyledim. Bunun üzerine şu buyruklar indi : " O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan sonra akrabaları dahi olsalar müşriklere peygamberin de, mü'minlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir. İbrahim'in babasına mağfiret dilemesi ancak ona verdiği bir sözden dolayı idi ama onun Allah'ın düşmanı olduğu açıkça kendisine belli olunca ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim çokça yalvarıp yakaran ve gerçekten yumuşak huylu idi. "   Tevbe : 113 -114

 

Nesai : I, 286 -  Tirmizi : IV, 120 - İbn Cerir : XI, 28 - Hakim : II, 335 - Ahmed : 771, 1085 …. Hakim : Senedi sahihtir demiş, Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir.

 

CENAZENİN  TAŞIMASI  VE  ARKASINDAN  GİDİLMESİ

 

Cenazeyi taşımak ve arkasından gitmek, müslüman ölünün diğer müslümanlar üzerindeki hakkıdır

 

“ … Ebu Said el-Hudri'den. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Hastayı ziyaret ediniz, cenazelerin arkasından gidiniz. Onlar size ahireti hatırlatır."

 

İbn Ebi Şeybe, Musannef : III, 73 - Buhari, el-Edebu'l-Müfred : s. 75 - İbn Hibban, Sahih : 709  -Mevarid - Tayalisi : I, 224 -  Ahmed : III, 27, 32, 48 -  Beğavi, Şerhu's-Sünne : I, 166/1

 

“ … Ebu Hureyre r.a'dan Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Kim cenazede [evinden itibaren] hazır bulunursa, - bir rivayette : kim bir müslümanın cena-zesinin arkasından ecrine inanarak ve umarak giderse - ve namazı kılınıncaya kadar beklerse ona bir kiyrad vardır. Kim de defnedilinceye kadar hazır bulunursa - diğer rivayette : işi bitene kadar - ona ait [ ecir olarak ] iki kiyrad vardır. [ Ey Allah'ın Rasûlü ] iki kiyrad nedir diye soruldu. O : Oldukça büyük iki dağ kadar diye buyurdu. - Diğer rivayette : Herbir kiyrad Uhud gibidir - ."

 

Buhari : I, 89-90 - III, 150 -152-153-154 - Müslim : III, 51-52 - Ebu Davud : II, 63-64 - Nesai : I, 282 - Tirmizi : II, 150 - İbn Mace : I, 467-468 - İbnu'l-Carut : 261 - Beyhaki : III, 412-413 - Tayalisi : 2581 - Ahmed : II, 233, 246, 273, 280, 320, 401, 430, 458, 470, 474, 493, 503, 521, 531

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu :  Müslümanın, müslüman üzerindeki hakkı - bir rivayette : müslümanın kardeşi üzerindeki hakkı - beş tanedir. Selamı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazelerin arka-sından gitmek, davete icabet etmek, aksırana  - elhamdulillah dediği takdirde - yerhamukellah demek."

 

Buhari : III, 88 - Müslim : VII, 3 - İbn Mace : I, 439 - İbnu'l-Carut : 261 - Ahmed : II, 372, 412, 540

 

 

Kadınların cenazenin arkasından gitmesinin yasak oluşu

 

“ …  Ümmü Atiye r.anha şöyle demiştir : Bizlere cenazelerin arkasından gitmek yasaklanıyordu. - Bir rivayette Rasûlullah s.a.v bize yasakladı -  fakat bunu bize kesin bir emir olarak vermedi."

 

Buhari : I, 328-329 - III, 162 - Müslim : III, 47 - Ebu Davud : II, 63 - İbn Mace : I, 487 - Ahmed : VI, 408-409 - Beyhaki : IV, 77

 

 

 

Yüksek sesle ve tütsülerle cenazenin arkasından gitmek yasaktır

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Cenazenin arkasından yüksek sesle de, ateşle de gidilmez."

 

Ebu Davud : II, 64 - Ahmed : II, 427, 528 - 532

 

 

 

Cenazeyi kabrine götürmek için acele etmek

 

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Cenazeyi çabuk götü-rünüz. Eğer salih birisinin cenazesi ise onu bir hayra doğru götürüyorsunuz. Eğer böyle değil ise boyunlarınızdan bırakacağınız bir kötülüktür."

 

Buhari : 3.C.1241.S - Müslim , Tirmizi - Ahmed : II, 240, 280, 488 - Beyhaki : IV, 21

 

“ … Ebu Said el-Hudri r.a dan. Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Cenaze konulup, adamlar boyunları üzerinde onu yüklendiklerinde eğer salih bir kişinin cenazesi ise : Beni çabuk götürün. [ Beni çabuk götürün ] der ve eğer salih değil ise : Vay benim halime bunu nereye götürüyorsunuz der. Onun bu sesini insan dışında herşey işitir ve eğer insan bu sesi duyarsa [ elbette ] baygın düşer."

 

Buhari : III, 142 - Nesai : I, 270 - Ahmed : III, 41,

 

Cenazenin önünde, arkasında, sağında, solunda yürümenin caiz olduğu

 

“ … Muğire b. Şube'den. Peygamber s.a.v şöyle buyurmuştur : Binekli cenazenin arkasında [ yürür ], yayan ise cenazenin istediği yerinde [ arkasında, önünde, sağında, solunda ama ona yakın olarak ] . Çocuğun da cenaze namazı kılınır. [ Anne babasına mağfiret ve rahmet ile dua edilir.] "

 

Ebu Davud : II, 65 - Nesai : I, 275-276 - Tirmizi : II, 144 - İbn Mace : I, 451, 458 - Tahavi : I, 278 - İbn Hibban, Sahih : 769 - Beyhaki : 84 – 25 - Tayalisi : 701-702 - Ahmed : IV, 247-248-249-252

 

 

  “ … Enes bin Malik r.a dan. Peygamber s.a.v , Ebu Bekir ve Ömer cenazenin önünde de, arkasında da yürüyorlardı."

İbn Mace : 1483 - Tahavi : I, 278

 

   “ … Sevban r.a şöyle demiştir : Rasûlullah s.a.v bir cenaze ile birlikte bulunduğu bir sırada ona bir binek getirildi. Ona binmeyi kabul etmedi. Cenazeden döndükten sonra yine ona bir binek getirildi, bu sefer bindi. Ona sebebi sorulunca şöyle buyurdu : Melekler de yürüyordu. Onlar yürürken ben binmek istemedim. Onlar gidince ben de bindim."

Ebu Davud : II, 64 – 65 - Hakim : I, 355 - Beyhaki : IV, 23

 

Cenaze  görünce  ayağa kalkmak

 

 “ …  Ali r.a dan. Rasûlullah s.a.v cenaze sebebiyle ayağa kalktı. Biz de kalktık, sonra o oturdu, biz de oturduk."

 

Müslim : III, 59 - İbn Mace : I, 468 - Tahavi : I, 383 - Tayalisi : 150 - Ahmed : 631, 1094 – 1167

 

 “ … Vakid b. Amr b. Sad b. Muaz yoluyla gelen bir rivayet te O şöyle demiştir : Ben Selime oğullarında bir cenazede hazır bulundum. Nafi b. Cübeyr bana dedi ki : Otur, ben sana bu hususta sağlam bir rivayet haber vereceğim. Bana Mesud b. el-Hakem ez-Zuraki anlattığına göre o Ali b. Ebi Talib r.a’u Kufe'nin düzlüğünde şöyle dediğini dinlemiş : Rasûlullah s.a.v  bize cenazelerde ayağa kalkmayı emretmişti. Daha sonra oturdu ve bize oturmayı da emretti."

 

Şafiî, Ahmed : 627 - Tahavi : I, 282 ve İbn Hibban Sahih'inde rivayet etmişlerdir.

CENAZE  TAŞIYAN  ABDEST  ALIR  YIKAYAN’DA  GUSLEDER

 

 

  "..... عن أبي هريرة  أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم قال :  من غسل الميت فليغتسل ، ومن حمله فليتوضأ  "

 

{ … Ebu Hureyre r.a dan,o şöyle dedi : Resulullah s.a.v buyurdular ki : Kim ölüyü yıkarsa , yıkansın. Kim de onu taşırsa, abdest alsın. }

 

Ebu Davud : 4 . c. 3161 – İbni Mace : 4.c.1463 – Tirmizi : 2.c.998 – İbni Hibban : 751 – Ahmed : 2 / 280 – 433 - 454 - Tayalisi : 2314 - Albani . Cenaiz : 71.s .ter: 37.s – Tahricu Mişkat : 541 – el-İrva : 144

 

 

{… Ali r.a dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : Ebu Talib vefat edince Peygamber s.a.v’e  gidip şöyle dedim : Senin o yaşlı [sapık] amcan ölmüş bulunuyor. [ Onu kim gömsün ] Peygamber : Git onu göm ve yanıma gelinceye kadar da başka hiçbir şey yapma,dedi. Ali dedi ki : Ama o müşrik olarak öldü. – Resulullah s.a.v - : Git onu göm, diye buyurdu. Ali dedi ki : Onu gömdüm, sonra ona gittim. Git guslet, sonra ya-nıma gelinceye kadar hiçbir şey yapma dedi. Ali devamla dedi ki : Guslettim sonra onun yanına gittim. Bana bazı dualar yaptı ki onların karşılığında kırmızı ve siyah tüy-lü develere sahib olmak beni sevindirmez. Hadisi Ali r.a'den rivayet eden dedi ki : Ali ölüyü yıkadı mı kendisi de guslederdi. }

 

Ebu Davud : 4.c.3214 – Nesei : 1.c.192 – Beyhaki : 3/398.1.c.1497.n - Ahmed : 807 ve oğlu Müsned'in zevaid'in de : 1074'de Ebu Abdu'r-Rahman es-Sülemi'den, o Ali'den diye rivayet etmiştir. El-Albani cenaiz : 94.s Derim ki senedi sahihtir.

 

{ … İbni Ömer r.a şöyle dedi : Biz ölü yıkıyorduk. Bizden bazı kimseler - bundan dolayı - gusül abdesti alıyor, bazı kimseler de gusül abdesti almıyordu. }

 

Beyhaki kebir : 1/306 -Albani : 72.s .Cenaiz – Dare kutni : 2/72 - Hatib : 5/424-et-Tarih – İbni Ebi Şeybe : 3/267-268 – Abdurrezzak : 3/407 – İbni Hacer Telhis : 1/239 Sahih der.

 

{ … İbni Abbas r.a dan Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Ölünüzü yıkadığınız zaman, onu yıkamanızdan dolayı sizin gusül abdesti almanız gerekmez. Çünkü ölünüz necis değildir. Ellerinizi yıkamanız size yeterlidir. }

 

İbni Şahin : 295-296 Nasih ve Mensuh - Hakim Müstedrek : 1/386 - Beyhaki : 3/398  Albani Cenaiz : 72.s

 

 

    AÇIKLAMA :  Her  ne kadar İbni Abbas tan gelen bir önceki hadisi delil göstererek “ cenaze yıkamadan dolayı gusletmenin “ nesh olduğunu söyleselerde,ehli tahkik alimleri bu hadisin merfuan zayıf olduğunu bildirmişlerdir.Yani,bu ifadeler Resulullah s.a.v’in ifadeleri değildir.

 

   Ama bunun mevkufen sahih olduğunu ifade etmişlerdir. Yani,bu ifadeler sahabi sözüdür.

                  Beyhaki süneni kübra : 1.c.1504 - 1505.n – El – Albani cenaiz : 38.s.

 

 

   Burada dikkat edilmesi gereken husus ; cenazeyi yıkayanın gusletmesi ile alakalı hüküm ; sahabenin bazılarına göre emir değil muhayyerlik ifade eden bir hükümdür . Çünkü İbni Ömer r.a dan gelen rivayet : Biz ölü yıkıyorduk. Bizden bazı kimseler  gusül abdesti alıyor,bazı kimseler de almıyordu,şeklindedir. Dolayısıyla, inanan-lardan bazıları cenaze yıkadıklarında bu hususu kendilerine örnek alıyorlar. Ama unutmatalım ki,diğer taraftan ;

 

“ … Resulullah s.a.v’in : Kim ölüyü yıkarsa , yıkansın. Kim de onu taşırsa, abdest alsın. “

 

ifadesi bir emirdir… Aslında bu, Ali r.a ya ; Git guslet ifadesinden açıkça anlaşıldığı gibi, Ali r.a’nun da, ondan sonra her cenaze yıkamasında gusletmesi bunu emir olduğunun açık delilidir….. Allah en iyisini bilendir.

 

   Diğer taraftan bu konunun abdest konusundan farklı olduğunu, dolayısıyla cenaze taşıyanın abdest alıp almamasını kayıtlayan – yani bunun da muhayyer olduğunu – ifade eden bir rivayetin bulunmaması, abdest emrinin olduğu gibi alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Öyleyse bu konuda söyleyeceğimiz son söz ; kim cenaze taşırsa abdest alması gerekir.

 

 

DEFİN  VE  DEFİN  SONRASI  YAPILACAK  İŞLER

 

Kâfir dahi olsa, ölen kimsenin defnedilmesi

 

“ … Ebu Talha el-Ensari - ki anlatım ona aittir -  bulunduğu Peygamber s.a.v’in ashabından bir topluluktan rivayet edilmiştir : Rasûlullah s.a.v Bedir günü emir vererek Kureyş'in ileri gelen kâfirlerinden ondört kişi [ ayaklarından sürüklendiler ] ve Bedir'deki kuyulardan oldukça berbat ve kötü bir kuyuya [ biri diğerinin üstüne ] atıldılar. [ Ancak Umeyye b. Halef atılmadı. Çünkü o zırhı içerisinde şişmiş ve zırhını büsbütün doldurmuştu. Onu yerinden oynatmak istediler. Birbirinden dağılacağı görülünce onu olduğu gibi bıraktılar ve üzerine cesedi görülmeyecek şekilde toprak ve taş yığdılar.] Peygamber s.a.v bir kavmin yakınlarına vardığı vakit oranın geniş düzlüğünde üç gece ikamet ederdi. Bedir'in üçüncü günü olunca bineğinin yüke hazırlanmasını emretti. Sonra yürüyerek yola koyuldu. Ashabı da peşinden gittiler ve : Herhalde bir ihtiyacını görmek için gidiyor dediler. Nihayet kuyunun ağzı başında durdu ve onların ve babalarının isimlerini söyleyerek [ onlar leş haline gelmişken ] yüksek sesle seslenmeye başladı :

 

[ Ey Ebu Cehil b. Hişam, ey Utbe b. Rebia, ey Şeybe b. Rabia, ey Velid b. Utbe ] Allah'a ve Rasûlüne itaat etmiş olmak sizi sevindirir miydi ? Şüphesiz bizler Rabbimizin bize vaadettiğinin hak olduğunu gördük. Sizler de Rabbinizin size vaadettiğinin hak olduğunu gördünüz mü ? Ebu Talha dedi ki : [ Ömer, Peygamber s.a.v’in söylediklerini duydu ] ve dedi ki : Ey Allah'ın Rasûlü sen ancak ruhları bulunmayan birtakım cesetlerle konuşuyorsun. [ Acaba onlar duyuyorlar mı ? Aziz ve celil olan Allah : Sen ölülere sesini işittiremezsin ] diye buyurmuyor mu ? . Bunun üzerine Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu :

 

Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki sizler benim bu sözlerimi onlardan daha iyi duyuyor değilsiniz. [ Allah'a yemin olsun ] [ şu anda onlar benim kendilerine söylediklerimin hakkın ta kendisi olduğunu artık biliyorlar ], bir rivayette : Şüphesiz onlar şu anda işitmektedirler. [ Şu kadar var ki onlar bana hiçbir şekilde cevap veremiyorlar. ]

Katade dedi ki : Allah onları [ onun için ] diriltti ve onlara söylediği sözlerini onları azarlamak, küçültmek, intikam almak, hasret ve pişmanlık duymalarını sağlamak için işittirdi."

Buhari : VII, 240-241 - Müslim : VIII, 164 - Ahmed : IV, 129 - Nesai : I, 293

 

“ … Ali r.a'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : Ebu Talib vefat edince Peygamber s.a.v’e gidip şöyle dedim : Senin o yaşlı [ sapık ] amcan ölmüş bulunuyor. [ Onu kim gömsün ] Peygamber : Git onu göm dedi. Yanıma gelinceye kadar da başka hiçbir şey yapma. [ Ali dedi ki : O müşrik olarak öldü. Git onu göm diye buyurdu.] Ali dedi ki: Onu gömdüm, sonra ona gittim. Git guslet, sonra yanıma gelinceye kadar hiçbir şey yapma dedi. Ali devamla dedi ki : Guslettim sonra onun yanına gittim. Bana bazı dualar yaptı ki onların karşılığında kırmızı ve siyah tüylü develere sahib olmak beni sevindirmez.  - Hadisi Ali r.a'den rivayet eden dedi ki : Ali ölüyü yıkadı mı kendisi de guslederdi."

 

Ahmed : 807 ve oğlu Müsned'in zevaid'inde : 1074'de - Ebu Davud : II, 70 - Nesai : I, 282-283 - Beyhaki : III, 398

 

Geceleyin cenaze defnetmenin caizliği

 

“ … İbn Abbas r.a dan. Şöyle demiştir : Rasûlullah s.a.v bir adamı geceleyin kabrine yerleştirdi ve kabri içerisinde – rahat iş yapabilmek için - kandil yaktırdı."

İbn Mace : I, 464 - Tirmizi : II, 157

 

Kabrin derin kazılması, geniş tutulması, güzel yapılması ve gerektiği zaman birkaç ölünün bir kabre konulması

 

“ … Hişam b. Amir'den. O dedi ki : Uhud gününde müslümanlardan isabet alıp, şehid düşenler düştü. Bu arada insanlar dan kimisi birtakım yaralar da aldı. [ Biz ey Allah'ın Rasûlü dedik. Herbir kişi için bir mezar kazmak bize ağır gelir ], [ bize neyi emredersin ? ] Şöyle buyurdu : Kazınız, geniş tutunuz, [ derin açınız ] [ ve güzel yapınız ]. İki üç kişiyi de bir kabre defnediniz, Kur'ân'ı daha çok bilenlerini öne koyunuz. [ Hişam dedi ki : Babam üçün üçüncüsü idi ve aralarında Kur'ân'ı en iyi bilenleri idi. O bakımdan öne geçirildi.] "

 

Ebu Davud : II, 70 - Nesai : I, 283-284 - Tirmizi : III, 36 - Beyhaki : IV, 34 - Ahmed : IV,19 – 20

 

 

Kabirde lahit açma

 

“ … Amir b. Sad b. Ebi Vakkas'tan rivayete göre onun babası vefatı ile sonuçlanan hastalığında şöyle demiştir : " Bana Rasûlullah s.a.v’e yapıldığı gibi bir lahit açınız ve benim üzerime kerpiç taşlarını dikey olarak koyunuz."

 

Müslim ve Beyhaki : 3.407

 

 “… İbn abbas r.a’dan ; Resulullah s.a.v : Kabirlerde lâhid yapmak bizim âlametimizdir. Çukur açmaksa bizden başkalarının alametidir, buyurdu. “

 

 EBU DAVUD : 4.3208.N - İBNU MACE: 4.1554.N - NESEİ : 4.2011.N - K.CENAİZ : 104.S

 

“ … Enes b. Malik'ten şöyle dedi : Peygamber s.a.v vefat ettiğinde Medine'de laht şeklinde mezar kazan birisi ile yararak mezar kazan birisi vardı. Ashab Rabbimizden hayırlısını dileyerek biz her ikisine haber gönderelim, hangisi daha erken gelirse bu işi ona verelim. Her ikisine de haber gönderildi, laht şeklinde kabir kazan kişi geldi, bunun için Peygamber s.a.v’in kabrini laht şeklinde kazıdılar."

İbn Mace : I, 472 - Tahavi : IV, 45 - Ahmed  : III, 99

 

 

Cenazeyi kabre indiren erkeğin o gece hanımı ile ilişkide bulunmaması gerekir

 

“ … Enes b. Malik r.a dan rivayet edilen hadiste şöyle demektedir : Rasûlullah s.a.v’in bir kızının cenazesinde bulunduk. Rasûlullah s.a.v kabrin başında oturuyordu. Gözlerinden yaş akmakta olduğunu gördüm. Sonra şöyle buyurdu : Aranızda bu gece [ hanımına ] yaklaşmamış bir adam var mı ? Ebu Talha : [ Evet ] ben ey Allah'ın Rasûlü dedi. Enes dedi ki :  Ebu Talha indi. Peygamber buyurdu ki : Sen onun kabrine in. [ O da onu kabrine yerleştirdi ]."

 

Yine Enes'den gelen bir başka rivayette şöyle demektedir : " Rukayye r.anha vefat ettiğinde Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu : [ Bu gece ] ailesine yaklaşan herhangi bir erkek kabre girmesin. Bunun üzerine Osman b. Affan r.a kabre girmedi. "

 

Birinci rivayet için Buhari Sahih'inde : III, 122, 162 - Tahavi, Müşkilu'l-Asar : III, 304 - Hakim : IV, 47 - Beyhaki : IV, 53 - Ahmed : III, 126, 228  ………….  İkinci rivayet için Ahmed : III, 269-270 - Tahavi : III, 202 - Hakim : IV, 47 - İbn Hazm V, 145

 

Ölü kabrinde sağ tarafına yüzü kıbleye doğru gelecek şekilde yerleştirilir

 

    El – Albaninin de dediği gibi ; Müslümanların Rasûlullah s.a.v’in döneminden günümüze kadar uygulamaları hep bu şekilde devam edegelmiştir. Yeryüzündeki bütün kabristanlar da böyledir.

Kitabu’l Cenaiz : el-Muhalla : V, 173

 

Ölüyü lahdine yerleştirecek olan kişinin ; " Bismillahi ve ala sünneti Rasûlullahi - Allah'ın adı ile ve Rasûlullah'ın sünneti üzere – demesi

 

“ … İbn Ömer r.a dan. Peygamber s.a.v buyurdu ki : Ölülerinizi kabirlere koyduğunuzda deyiniz ki : Bismillahi ve ala sünneti - bir rivayette milleti - Rasûlullahi."

 

Ebu Davud : II, 70 - Tirmizi : II, 152-153 - İbn Mace : I, 470 - İbn Hibban, Sahih : 773 - Hakim : I, 366 - Beyhaki : IV, 55 - Ahmed : 4990, 5233, 5370, 6111

 

 

Kabrin toprak seviyesinden bir karış yükseltilebileceği

 

“ … Cabir r.a rivayet ettiği bir hadiste şöyle demektedir : Peygamber s.a.v için bir lahit açıldı ve onun üzerine kerpiçler dikey olarak yerleştirildi, kabri yerden yaklaşık bir karış kadar yüksek tutuldu."

 

İbn Hibban, Sahih'inde : 2160 - Beyhaki : III, 410'de rivayet etmiş olup senedi hasendir.

 

Kabrin deve hörgücü gibi toprakla tümsek şeklinde yapılabileceği

 

“ … Süfyan et-Temmar rivayet ettiği hadiste şöyle demektedir : Ben Peygamber s.a.v’in kabrini [ Ebu Bekir ve Ömer'in de kabirlerini ] deve hörgücü gibi tümsekleştirilmiş gördüm."

 

Buhari : III, 198-199 - Beyhaki : IV, 3)'de rivayet etmişlerdir… el-Albani der ki :  et-Telhis'de belirtildiği üzere bu hadisi İbn Ebi Şeybe ile Ebu Nuaym, el-Mustahrac eserinde de rivayet etmiş fazlalık da onlara aittir.

 

 

Kabrin başına, tanınması açısından  bir taş ya da benzeri bir alamet koymak

 

“ … Abdullah b. el-Muttalib b. Hantab'in oğlu olan Abdu'l-Muttalib'in rivayet ettiği bir hadis te o şöyle demektedir : Osman b. Maz'un ölünce cenazesi çıkartıldı ve defnedildi. Peygamber s.a.v bir adama kendisine bir taş getirmesini istedi. O adam o taşı taşıyamadı. Rasûlullah s.a.v kalktı kollarını sıvadı. el-Muttalib dedi ki : Rasûlullah s.a.v'den diye bana haber veren kişi dedi ki : Sanki ben kollarını sıvadığı vakit Rasûlullah s.a.v’in kollarının beyazlığını görüyor gibiyim. Sonra o taşı kaldırıp, başı tarafına koydu ve şöyle buyurdu : Bununla kardeşimin kabrine bir alamet koymuş oluyorum ve yakınlarımdan ölen kimseleri ona yakın defnedeceğim."

 

Ebu Davud : II, 69 - Beyhaki : III, 412 - Hafız'ın : V, 229)'de belirttiği üzere hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.

 

Ölü defnedildikten sonra kabrin başında durarak ona sebat verilmesi için dua etmek ve onun için mağfiret dilemek

 

“ … Osman b. Affan r.a  şöyle dedi : Peygamber s.a.v ölüyü defnetme işini bitirdi mi onun mezarı üzerinde durur ve şöyle derdi : Kardeşiniz için mağfiret dileyin, ona sebat isteyin. Çünkü o şu anda sorgulanmaktadır."

 

 Ebu Davud  : 2 , 70 - Hakim : I, 370 -  Beyhaki : IV, 56 - Abdullah b. Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 129)'da rivayet etmişlerdir. Hakim: "Senedi sahihtir" demiş, Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir. Hadisi ayrıyeten Nevevi : V, 292)'de: "Senedi ceyyiddir" demiştir.

 

 

Ölüyü sağlıklı bir maksat için kabirden çıkarmak caizdir

 

“ … Cabir b. Abdullah rivayet ettiği hadiste şöyle demektedir : Rasûlullah s.a.v mezarına konulduktan sonra Abdullah b. Ubeyin kabrine geldi. Verdiği emir üzerine kabrinden çıkarıldı. Onu dizleri üzerine koydu ve nefesinden üzerine üfledi. Ona gömleğini giydirdi. [ Cabir dedi ki : Ve üzerine namaz kıldı.] Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. [ Abdullah b. Ubey Abbas'a vaktiyle bir gömlek vermişti.] "

 

Buhari : III, 167  - Müslim : VIII, 120 : Nesai : I, 284 - İbnu'l-Caruz : 260 - Beyhaki : III, 402 - Ahmed : III, 381

 

 

Hadisin bir başka yolu daha vardır : O da Ebu'z-Zübeyr'in, Cabir'den yaptığı rivayettir. Cabir dedi ki : Abdullah b. Ubey ölünce oğlu Peygamber s.a.v’e gelerek ey Allah'ın Rasûlü dedi. Eğer sen onun cenazesine gelmeyecek olursan, bundan sonra sürekli ayıplanacağız. Bunun üzerine Peygamber s.a.v ona gitti. Kabrine konulmuş olduğunu gördü. Şöyle buyurdu: Niçin kabrine koymadan önce bana söylemediniz.Bunun üzerine kabrinden çıkarıldı. Peygamber başından tırnağına kadar onun üzerine üfledi ve ona gömleğini giydirdi."

 

Ahmed : III, 371 - Tuhfetu'l-Eşraf : II, 311)'de belirtildiği üzere, Nesai es-Sünenu'l-Kübra'da, Tahavi, Müşkilu'l-Asar (I, 14-15)'de Müslim'in şartına uygun bir senedle rivayet etmişlerdir.  

 

 

TAZİYE  İLE  ALAKALI  KONULAR

 

Ölen kimsenin yakınlarına taziyede bulunmak

 

“ … Enes b. Malik r.a'dan. Peygamber s.a.v buyurdu ki : Kim herhangi bir musibet dolayısıyla mü'min kardeşine taziyette bulunursa Allah ona kıyamet gününde onun sebebiyle kendisine habr olunacak bir elbiseyi ona giydirecektir. Ey Allah'ın Rasûlü habr olunması ne demek diye soruldu. Peygamber : Ona gıbta edilecek demektir diye, buyurdu."

 

Hatib, Tarih-u Bağdad : VII, 397 - İbn Asakir, Tarih-u Dimaşk : XV, 91/1 -  İbn Ady, el-Kamil : IV, 1572 'de rivayet etmişlerdir.  

 

 

“ … Kurra el - Müzeni r.a'dan dedi ki : Allah'ın Peygamberi oturduğu zaman,  yanına hemen ashabından da bir kaç kişi otururdu. Onların arasında küçük oğlu olan bir adam da vardı. O çocuk babasına sırtının arkasından gelir, o da alıp onu önüne otururdu. [ Peygamber s.a.v ona : Onu seviyor musun diye sordu, adam şöyle dedi : Ey Allah'ın Rasûlü : Allah onu sevdirdiği gibi seni de sevdirsin. ] Derken çocuk öldü. Adam da sohbete gelmez oldu. Oğlu için üzüldü. Peygamber s.a.v onu göremeyince : Ben ne diye filan kişiyi göremiyorum diye sordu. Ey Allah'ın Rasûlü dediler. Senin o gördüğün oğulcağızı var ya o öldü. Peygamber s.a.v onunla karşılaşınca oğlunu sordu, o da oğlunun öldüğünü Peygambere haber verdi. Peygamber oğlu dolayısıyla ona taziyetlerini bildirdi, sonra şöyle buyurdu : Ey filan kişi sen şunlardan hangisini daha çok seversin. Ömrün boyunca onunla hoş vakit geçirmeyi mi yoksa yarın cennet kapılarından hangisine gidersen mutlaka onun senden önce oraya varmış olduğunu ve o kapıyı sana açmakta olduğunu görmeni mi ? Adam : ey Allah'ın Peygamberi elbetteki benden önce cennetin kapısına gidip, bana o kapıyı açmasını ben daha çok severim. Peygamber : İşte bu sana verilmiştir, diye buyurdu. [ ensardan bir adam]  dedi ki :  ey Allah'ın Rasûlü [ Allah beni sana feda kılsın ]. Bu sadece ona mı has yoksa hepimize mi ?. Peygamber s.a.v : aksine hepinize diye buyurdu.] "

 

Nesai : I, 296 - İbn Hibban, Sahih'inde - Hakim : I, 384 - Ahmed : V, 35 'de rivayet etmişlerdir. Hakim : Senedi sahihtir" demiş, bu hususta Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Hadisin Mecmau'z-Zevaid : III, 10)'da bir şahidi bulunmaktadır.

 

 

Taziye esnasında ölü sahiplerine söylenecek sözler

 

“ … Üsame b. Zeyd'den dedi ki : Peygamber s.a.v’in kızlarından birisi Rasûlullah s.a.v’e bir küçük çocuğunun, oğlunun ya da kızının - bir rivayette Zeynep kızı Umeyme'nin - ölmek üzere olduğuna dair haber gönderdi. Binaen aleyh bizim yanımıza gel, dedi. Üsame dedi ki : Peygamber ona selam söylemek ve şunları bildirmek üzere haber gönderdi :

" Aldığı şey Allah'ındır. Verdiği de  [Allah'ındır ] herşey onun yanında belli bir ecele kadardır.  Binaen aleyh  sabretsin  ve  ecrini  Allah'tan  beklesin.  Kızı  ona [ mutlaka kendisine gelmesi için ] yemin vererek haber gönderdi.  Bunun üzerine o da kalktı, biz de kalktık. Küçük çocuk Rasûlullah s.a.v’in kucağına verildi. Nefesi [ sanki bir su tulumunda imiş gibi ] hırıldayıp duruyordu. Gelenler arasında Sad b. Ubade [ Muaz b. Cebel ], Ubeyy [ b. Kâb ] zannederim [ Zeyd b. Sabit ve birtakım kimseler vardı.] Rasûlullah s.a.v’in gözleri yaşla doldu. Sad ona : Bu ne oluyor ey Allah'ın Rasûlü  [ sen ağlamayı yasaklamadın mı ? ] Peygamber s.a.v buyurdular ki : Bu [ancak] Allah'ın kullarından dilediği kimselerin kalblerine koyduğu bir rahmettir. Allah kulları arasından merhametlilere merhamet buyurur."

 

Buhari : III, 120-122 - Müslim : III, 39 - Ebu Davud : II, 58 - Nesai : I, 263 - İbn Mace : 481 - Beyhaki : IV, 65-68-69 - Ahmed : V, 204-206-207

 

“ … Bureyde b. el-Hasib'den rivayet edilmiştir. O dedi ki : Rasûlullah s.a.v ensarı arar araştırır, onların hastalarının ziyaretine gider, onları soruştururdu. Bir gün ensardan bir kadının oğlunun öldüğü haberini aldı. Başka bir çocuğu da yoktu. Bundan dolayı onun için çok üzülmüş, çok kederlenmişti. Peygamber s.a.v ona gitti. [ Beraberinde ashabı da vardı. Kadının evinin kapısına ulaşınca kadına : Allah'ın Peygamberi ona taziyede bulunmak üzere girmek istiyor denildi. Rasûlullah s.a.v girip şöyle dedi : Bana ulaştığına göre sen oğlun için çok üzülmüş, kederlenmişsin. O kadına Allah'a karşı takvalı olmasını, sabırlı olmasını emretti. Kadın ey Allah'ın Rasûlü [ nasıl üzülmeyeyim ] ben artık doğum yapamayan rakub bir kadınım. Benim ondan başka bir çocuğum da yok dedi. Bu sefer Rasûlullah s.a.v şöyle buyurdu :  Rakub çocuğu hayatta kalan demektir. Sonra şöyle buyurdu : Bir erkeğin yahut müslüman bir kadının üç evladı ölür de [ onların mükafatını ümit ederse ] mutlaka Allah onu, o çocukları vasıtasıyla cennete girdirir. Bunun üzerine Ömer [ Peygamber s.a.v’in sağında bulunuyordu ] . Anam babam sana feda olsun ya iki kişi olurlarsa diye sordu. Peygamber : İki kişi dahi diye buyurdu."

 

Bezzar : 857 - Hakim : I, 384 'de şöyle demektedir : " Hadisin senedi sahihtir." Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir.

 

 

Taziye için ölü evinde toplanmak, özel toplantı yerleri oluşturmak ve gelenlere yemek yedirmek caiz değildir

 

“ … Cerir b. Abdullah el-Beceli r.a dan. Şöyle demektedir : Bizler ölenin akrabaları yanında toplanmayı ve defnedilmesinden sonra yemek yapmayı bir çeşit ağıt yakmak olarak sayıyorduk  - bir rivayette görüyorduk - ."

Ahmed : 6905 - İbn Mace : I, 490

 

Ölü sahipleri için yemek yapıp götürmek sünnettendir

 

“ … Abdullah b. Cafer r.a dan. O şöyle demektedir : Cafer'in ölüm haberi ulaşınca, Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Cafer'in ailesine bir yemek yapınız, onlara kendilerini yeteri kadar uğraştıracak bir iş gelip çatmış bulunuyor, ya da onlara kendilerini meşgul edecek bir şey gelmiş bulunuyor, diye buyurdu."

 

Ebu Davud : II, 59 - Tirmizi : II, 134 - İbn Mace : I, 490 - Şafiî, el-Umm : I, 247 – Dara kudni : 194, 197 - Hakim : I, 372 - Beyhaki : IV, 61 - Ahmed : I, 175

 

CENAZE  İLE  ALAKALI  BİD’ATLER

 

    Ve son olarak ta memleketimizde cenazelerle alakalı işlenen bid’atlerden söz edebiliriz.

 

= Ölümü yaklaşmış kimsenin başı ucuna mushaf koymak.

 

= Ölmek üzere olan kimseye Yasin suresini okumak.

 

= Ölümü yaklaşmış olan kimsenin yüzünü kıbleye çevirmek.

 

= Ay hali, lohusa ve cünub olan kimselerin ölünün yanından çıkartılması.

 

= Ölünün yanında yıkanmaya başlayıncaya kadar Kur'ân okumak.

 

= Ölünün tırnaklarını kesmek ve etek traşını yapmak.

 

= Ölenin makadına, boğazına, burnuna pamuk sokmak.

 

= Ölenin vefatını minberler üzerinden ilan etmek. - sela vermek -

 

= Cenazenin süslenmesi….. önünde birtakım bayrakların taşınması.

 

= Tabutun üzerine sarık, ceket veya eşarp falan konulması.

 

= Çelenklerin, çiçeklerin ve ölen kimsenin fotoğrafının cenazenin önünde taşınması.

 

= Ölüyü kabre gömdükten sonra mezarının üzerine su serpilmesi.

 

= Ölünün üzerine toprak atılmaya başladığında Kur'ân okumaya başlanması.

 

= Ölüye imam tarafından telkin verilmesi.

 

= Birinci, yedinci, kırkıncı ve sene-i devriyesi gününde ölen için ziyafet hazır-lamak

 

= Öldüğü gün yahut daha sonra yemek yapılmasını, ziyafet verilmesini, ruhuna Kur'ân okuyan yahut onun için tesbih ve tehlil getiren kimselere belli miktarda bir paranın verilmesini vasiyet etmek.

 

= Ölüme hazırlanmak için ölümden önce kabri hazırlamak.

 

= Bayramların birinci gününde kabristanlara gitmek.

 

= Ölüler için Yasin suresini veya üç ihlas bir fatiha okumak.

 

  = Kabirdekilere : Önce selam verilip daha sonra ; " Aleykümü's-selam " diyerek  verdiği selamı almak

 

= Peygamberin veya veli zat olarak bilinen kimselerin kabirlerini ziyarete giden kimseler vasıtasıyla onlara selam göndermek.

 

= Evlerde Kur'ân okuyarak sevabını  ölülere hediye etmek.

 

= Peygamberlerin ve salihlerin kabirlerinin yanında dua kabul olunur demek.

 

= Peygamberlerin, salih kimselerin ve diğerlerinin kabirlerini örtülerle örtmek.

 

= Bazılarının salih kimsenin kabri eğer bir köyde bulunuyor ise onun bereketiyle rızıklandırıldıklarına, onlara yardım edildiklerine inanmaları ve burası şehrin bekçisidir demeleri.  

 

= Peygamberlerin ve salihlerin kabirlerini ziyaret etmek için yolculuk yapmak.

 

= Bazı kabirler içerisinde odalar yapmak ve oralarda şifa niyetiyle kalmak.  

 

= Kabirlerin üzerine mermer ya da tahtadan levhalar yerleştirmek.

 

= Kabrin etrafını parmaklıklarla çevirmek,özel olarak orakarı yaptırmak ve süslemek.

 

= Kabirler üzerine fayda verir amacıyla  bez bağlamak….Teberrük maksadıyla kabrin üzerine mendiller ve kumaşlar bırakmak

 

= Bazı kadınların kimi kabirler üzerine hamile kalmak amacıyla uzanıp yatmaları ve  orada yatanın hatırına çocuk istemeleri.

 

= Kabre el sürmek suretiyle istilam etmek ve oraları öpmek.

 

= Kabirlerin yanında havyan ve kurban kesmek.

 

= Daha erken kabul edilir ümidiyle salihlerin kabirleri yanında dua etmek için oralara gitmek.

 

= Allah'a kabirde bulunan vasıtası ile tevessül etmek, onu vesile yapmak. Ey efendim   benim imdadıma koş, yahut ta düşmanıma karşı bana yardımcı ol gibi sözlerle ölüden yardım istemek.

 

= Ölünün Allah'tan ayrı olarak çeşitli işlerde tasarruf sahibi olduğuna inanmak.  

 

= Kabrin yakınında itikafa çekilmek ve kabre mücavirlik yapmak.

 

= Tazim ettikleri kabirlerin ziyaretinden gerisin geri yürüyerek çıkmak.  

 

= Kabri yükseltmek ve üzerine bina yapmak.

 

= Ölenin adını ve ölüm tarihini kabrin üzerine nakşetmek.

 

= Kabirleri bayram yerine döndürmek.

 

= Kabirler ve yüce zatlardan kaldığı kabul edilen eserler üzerinde mescidler ve meşhedlerin bina edilmesi.  

 

= Kabirler üzerinde ya da yakınında namaz kılmak suretiyle kabirleri mescid haline dönüştürmek  

 

 

= Bu konudaki uygulanan en çirkin şeylerden birisi de ; “ devir “ dedikleri olaydır…. Yani parayla günah çıkarma olayı.

 

 

   Allah’u Azze ve Celle bizlere ; hakkı hak bilen ve ona ittiba eden, batılı da batıl bilen ve ondan ictinab eden kullarından olmamızı nasip eylesin.

                                                                                                        Amin ……..

 

   Değerli kardeşlerim bu çalışmamı büyük bir ölçüde el - Albani’nin Kitabu’l cenaiz isimli eserinden faydalanarak hazırlamışımdır. Allah kendisine rahmet eylesin.

 

 

Vel hamdu lillahi rabbil alemin

 

 

 

 

 

 

 

                                         DERLEYEN

 

                                        TACUDDİN   EL - BAYBURDİ

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol