Kur'an ve Sünnet
   
 
  H A D İ S L E R İ N K U R’A N A A R Z M E S E L E S İ

    H A D İ S L E R İ N    K U R’A N A     A R Z     M E S E L E S İ    

 

   بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

 

   Değerli Müslümanlar ! bilindiği gibi Teşri’de Kur’an’dan sonra ikinci kaynak olarak kabul edilen sünneti seniye hakkında – veya başka bir ifadeyle – hadisi şerifler hakkında bir hayli ileri geri konuşmalar, geçmişte olduğu gibi zamanımızda da yapılmaktadır.

 

   Bu yönlü gevezelik yapanlar, akla Uluhiyet makamı tanıyan ve her şeyde akla öncelik veren kişiler olması hasebiyle, Allah’ın tertemiz şeriatından olan bir çok hadisi şerifi inkara kalkışmışlardır…

 

   Bu akılcı zihniyetin barbarlığını yapan hid’at ehli mezhep ve meşrepler,   geçmişte olduğu gibi zamanımızda da arzı endam etmekte ve tahribatlarını da cahiller üzerinde korkunç bir şekilde sürdürmektedirler.

 

   Bu bid”at ehli mezheb müntesipleri, zihinlerinde hükme bağladıkları bir hususa nasların aykırı gelmesi halinde, hemen icadettikleri bu çarpık metodla hemen red cihetine gidebilme imkanı elde etmişler ve önlerine gelen herhangi bir ayet ve hadisi böylece akılcı bir düşünceyle ya kabul etmiyorlar ya da bir te’vil yoluna başvurarak kabul ediyorlar.

 

   Tabiki bu da, bir çok ayeti istek ve arzularına göre yoruma ve bir çok hadisi şerifleri de redde ve rivayetleri hakkında ileri geri görüşler öne sürmelerine sebep olmuştur.

 

   İmam Şatibi’nin de dediği gibi : “...... Bunlar ; kendi amaçlarına ve mezheplerine aykırı gördükleri hadisleri reddederek, bunun akla aykırı olduğunu, eldeki delillerin öngördüğü ölçüye uymadığını söyleyerek reddederler… Ve bunun da gerekli oIduğunu savunur-lar…. Mesela kabir azabını inkar etmeleri gibi..... Hatta bunlar o derece ileri gidiyorlar ki, sahabe ve tabiin ravilerine dil uzattıkları gibi, adil olduklarında ve imametlerinde ittifak olunan muhaddisleri dahi dillerine hedef seçmişlerdir....”

Şatibi : el-İ’tisam

 

   Hulasa bu insanlar, - ortaya attıkları bir takım uyduruk kurallarla - sünnetin etrafında bir hayli şüphe ve tereddütler oluşturulmaya çalışmış-lardır.

 

   Bunlardan birisi de, bu sohbetimizde bahsini edeceğimiz “ HADİSLERİN KUR’ANA ARZ  MESELESİDİR”

 

   Bu kimselerin ortaya attıkları ve sünnet hususunda cahil olanların kafasını bulandırdıkları iddialardan bir tanesi de ; bir hadisin kabul edilebilmesi için, o hadisin Kur’an’la karşılaştırılması ; şayet Kur’ana uyuyorsa kabul edilmesi, eğer uymuyorsa onun reddedilmesidir… Ve tezgahlarına malzeme olarakta şöyle bir hadis uydurmuşlardır :

 

“ … Benden size ulaşan hadisleri Allah’ın Kitabıyla karşılaştırın. Eğer Allah’ın Kitabına uygun düşerse onu ben söylemişimdir. Eğer Allah’ın Kitabına uygun düşmezse onu ben söylememişimdir, Alah, beni kitapla hidayete ulaştırmış iken ben nasıl olurda o kitaba muhalefet edebilirim. “

 

   İşte uydurdukları bu sözle, akıllarına uymayan bir çok sahih olan hadisleri inkara kalkışmışlardır.

 

   Adına hadis dedikleri bu uyduruk sözün ilim ehli nazarındaki yeri ve değerine geçmeden önce, peşinen hemen şunu ifade etmek gerekirki :

 

“... Resulullah s .a .v , Kur’ana muhalif bir söz söylemeyeceği gibi, Kur’an’a muhalif sahih bir hadisin olması da mümkün değildir....”

 

   Lakin - biraz öncede ifade ettiğimiz gibi - bu tip insanlar, sünnetin etrafında oluşturmaya çalıştıkları şüphelerin geçerliliği için güya sünnete önem verdiklerini ifade eden bu uyduruk sözlerle işlerine gelen hadisleri kabul, gelmeyenleri ise reddetme gayreti içerisine girmişlerdir.

 

   Aslında, önünü arkasını düşünmeden uydurdukları bu hadis, kendi-lerine karşı büyük bir reddiye olmuştur…

 

    Allah kendilerinden razı olsun ilim ehli ; böyle bir sözün Peygamber s.a.v’den sadır olmadığını, bunun uydurulmuş bir söz olduğunu ve adı geçen bu hadisin ifade ettiği mana gereği, onun kur’an’a arzedildiğinde ona uymadığını, ayrıyeten Allah’ ın Kitabında ;

 

“ Bir hadisi kabul etmek için onun Kur’ana arzedilmesi gerektiğini anlatan bir kuralın olmadığını “ aksine ;

 

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيراً

 

“ Andolsunki Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’ı ve Ahiret gününü umar olanlar ve Allah’ı çok zikreden kimseler için pek güzel bir örnek vardır.)

                   AHZAB.21.AY.

                                                                                                                                                                                                                                                              

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ  فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ  فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ  إِنَّ اللَّهَ  شَدِيدُ الْعِقَابِ

 

( ….. Resul size neyi verdiyse ,onu alın ; sizi neden nehyetti ise, ondan da sakının.Allah’tan korkun,şüphesiz Allah ın azabı çok çetindir.)                                                                                                                

         HAŞR : 7. AY.

 

Ayetlerine ters düştüğünü,dolayısıyle bu hadisin kendi ifadesine göre kendisinin reddedilmesi gerektiğini acıkça ifade etmişlerdir.

 

Mesela : Kurtubi r.h : Mes’ele iIe alakalı bir ifadesinde der ki :  Pey-gamber s,a.v’in : “ Haberiniz olsun bana Kitab ve bir de onun bir misli verildi. “

 EBU DAVUT : 5.C.4604.N

 

hadisi şerifi, sünnetin teşri de mustakile  - yani bizatihi - hüccet olduğunu ve :  “ … Benden size ulaşan hadisleri Allah’ın Kitabıyla karşılaştırın. Eğer Allah’ın Kitabına uygun düşerse onu ben söylemişimdir. Eğer Allah’ın Kitabına uygun düşmezse onu ben söylememişimdir, Alah, beni kitapla hidayete ulaştırmış iken ben nasıl olurda o kitaba muhalefet edebilirim. “

 

sözünün ise, aslı astarı olmayan batıl bir söz olduğunu söylemektedir....”

 

 KURTUBİ : CAMİ’ 1/ 38

 

İMAM BEYHAKİ : de şöyle der : “.... Hadisi, Kur’ana arzetme hakkında nakledilen hadisin, sahih olmayıp batıl bir haber olduğunu ve o hadisin kendi kendini çıkmaza ve geçersizliye sürüklediğini beyan etmiştir. – Ve devam ederek diyor ki :

 

   Çünkü kur’anda, hadisin Kur’ana arzedilmesi gerektiğini ifade eden bir ayet yoktur. Hemde bu kişiler, hadisi kabul etmedikleri halde yine kendi sapık düşüncelerine hadis’ten delil getirerek bir çelişkiye düşmekte ve hem, davalarının hem de kendilerinin yalancı olduklarını ortaya koymak-tadırlar….. “

KÜÇÜK  MEDHAL

 

   Ne kadar güzel tesbit etmiş… Gerçekten de İmam Beyhaki’nin dediği gibi ; Bu uydurma hadisi ellerine alanların geneli hadis inkarcılarıdır. Bunlar aslında, - defalarca dediğimiz gibi - Kur’anı bile hakkıyla okuyan ve onu hakkıyla anlayan insanlar deyillerdir. Bunlar, zihinlerinde oluşturmuş oldukları bazı hususlara hadis’lerin karşı gelmesi sebebiyle, çareyi hadisleri inkar etmekte bulmuşlardır.. Bunun geçerliliği için de, en yakır te’villeri :  “ Hadislerin Kur’ana  ters düştüyü ” iddasıdır.

 

İMAM  ŞEVKANİ  R .H :  İRŞADUL FUHUL : adlı kitabında bu hususta şunları söyler : “... Bu hadisin bizden istediyi şeyi yaptık ; onu Kur’ana götürdük Fakat  Kur’an’da :

 

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ  فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ  فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ  إِنَّ اللَّهَ  شَدِيدُ الْعِقَابِ

 

( ….. Resul size neyi verdiyse ,onu alın ; sizi neden nehyetti ise, ondan da sakının.Allah’tan korkun, şüphesiz Allah ın azabı çok çetindir.)                                                                                                                

         HAŞR : 7. AY.

 

Ayetine ve daha bir çok ayete ters düştüğünü gördük… İşte bu sebepten dolayı hadisin uydurma olduğunu ve Reslulullah s.a.v bu hadisi söylemekten beri olduğunu anladık…… “

 

SUYUTİ R.H : Bu konuyla alakalı en geniş bir şekliyle ilgilenen imam suyuti r.h, “ Miftahu’l Cenne “  isimli eserinde, hadislerin Kur’anla karşılaştırılması gerektiği iddasıyla ileri sürülen bir çok hadisler naklederek, bunların değerlendirilmesini yapıp, hiç birinin sağlam olmadığını ve bu manadaki bütün hadislerin hepsinin de uydurma olduğunu ifad etmiştir…. “

 

   Hulasa değerli kardeşlerim ! kendi amaçlarına aykırı gördükleri. hadisleri inkar etmek için uydurdukları bu batıl söz, kendi lehlerine deyil aleyhlerine bir delil olmuştur.

 

   Bir çok şirk ve küfrü bünyelerinde barındıran bu bid’at ehli mez’heb ve meşrep müntesiplerinin aslında gayeleri  - başta da ifade ettiyimiz gibi - sağlıklı bir din yaşama gayreti değil, bilakis Allah’ın kitabını istedikleri şekilde kafalarına uydurmaktır…. Yani ; heva ve arzularına göre bir din yaşamaktır, bunların gayeleri.

 

   Çünkü aynı uyduruk sözlerle karşımıza çıkan bir çok hadis inkarcısının yaşantılarında bunu açıkça görmekteyiz… Hatta değerli kardeşlerim ; bunların sonradan Kur’an’dan dahi yüz çevirdiklerine  şahit olmaktayız desek inanın mubalağa etmiş olmayız.

 

   Bakarsınız ki bazen ellerinde bir hadisle gelerek : “ Bakın efendiler bu hadis Allah’ın kitabına uymamızı emrediyor ” Binaenaleyh, siz neden durmadan hadis,hadis diye ısrarla bunun üzerinde duruyorsunuz ? .. babından sözlerle, hakkında şüphe uyandırdıkları veya kabul etmedikleri bir kaynaktan delil getirmeye çalışırlar.

    ÖyIe ya ! Mademki sadece Kur’ana sarılmamız gerekir… Sadece ondan delil getirmemiz gerekirse, öyleyse neden hala hadisler bu konuda delil olarak kullanılmaya çalışılıyorki ?..

 

   Allah’ın gözlerini ve gönüllerini kör ettiği bu tip insanlar, ne yazık ki bu halleriyle ne kadar çelişkili bir duruma düştüklerini göremiyorlar.

 

   Benim hiç sakınmadan şunu söylemem gerekir ki ; eğer bunlar hak-kıyla Allah’tan korkan insanlar olmuş olsalar, İnanın Allah’u Azze ve Celle bunlara iyi ve kötüyü ayırdedecek bir anlayış lutfedecektir.

 

   Çünkü Rabbimiz bir Ayeti celilesinde şöyle buyurmaktadır : 

 

“ Ey inananlar, eğer siz Allah’tan hakkıyla korkarsanız, o size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir. “

 ENFAL : 29. Ay

 

  Eğer Allah onlarda bir iyilik olduğunu bilseydi, - yani görseydi - elbette onlara işittirirdi …… “

ENFAL : 23.AY.

 

   İşte bu Ayet’lerin de ifade ettiği gibi insan, eğer rabbinden hakkıyla korkar ve samimi bir şekilde dinini dert edinirse, rabbisi ona mutlaka iyiği kötüden ayırt edecek bir anlayış ihsan edecektir…

 

   Değerli Müslümanlar ! şunu asla unutmamak gerekir ki ; eğer Allah’ın indirmiş  olduğu ve resulünün de berrak bir şekliyle beyan etmiş olduğu bu din’de hala bir karışıklık gördüğünü iddia edipte kitabı sünnet’ten ayırdeden bir takım insanlar mevcut ise, işte bunlar Allah’ın gözlerini ve gönüllerini kör ettiği insanların taa kendileridirler… Ve yine bunlar ; Allah’ın kitabından dahi haberdar olmayan kimselerdir…  

 

   Ey Kur’anı okuyup ta ona sarıldıklarını iddia edenler ! siz Allah’ın şu Ayet’lerini hiç okumaz mısınız ? :

 

ٍ.. وَأَنزَلَ اللّهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُنْ تَعْلَمُ وَكَانَ فَضْلُ اللّهِ عَلَيْكَ عَظِيماً

 

“ … Allah sana kitabı ve Hikmeti indirdi.Ve bununla sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah’ın senin üzerindeki fazlu keremi çok büyüktür. “

                                                                                                                         NİSA : 113.AY.

 

كَمَا  أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولا  مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ  آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ  وَيُعَلِّمُكُمُ  الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ  وَيُعَلِّمُكُم  مَّا لَمْ  تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ

 

“ Nitekim kendi içinizden size Ayet’lerimizi okuyan, sizi arındıran,size Kitabı, Hikmeti  ve bilmediğiniz şeyleri öğreten bir resul gönderdik.

 

                                                                                                             BAKARA : 151.AY.

 

.... وَلاَ تَتَّخِذُوَاْ آيَاتِ اللّهِ هُزُواً وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمَاأَنزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ  يَعِظُكُم  بِهِ وَاتَّقُواْ  اللّهَ  وَاعْلَمُواْ  أَنَّ اللّهَ  بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

 

"........ Allah'ın ayetlerini eğlence edinmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatır-layın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah herşeyi hakkıyla bilendir “

 

                                                                                                      BAKARA :231.AY.

 

    Eğer dikkat ettiysen, zikredilen bu Ayeti kerimelerde açıkça ifade ediliyor ki ;

 

   Allah’u Azze ve Celle, insanların öğüt almaları için onlara tabi olacakları iki şey indirmiştir. Bunlardan birinin adı, kitap diğerinin adı ise, hikmet tir  

 

  Bununla beraber ;  peki ey Kur’ana ters düşmeyen hadisleri kabul ettiğini iddia eden yalancılar ! siz şu hadisleri hangi Ayete dayanarak reddedersiniz ?

 

....عن المقدام بن معد يكرب ، عن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم أنه قا ل :   ألا إنِّي أوتيت الكتاب ومثله معه 

                                   

“…. Resulullah s.a.v buyurdular ki  : Dikkat edin ! Bana Kur'an ve bir de misli verildi ….. “

                                                                                                                                     EBU DAVUD : 5.C.4604.N

 

  ….. عن أبي هريرة رضى الله تعالى عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إني قد تركت فيكم شيئين لن تضلوا بعدهما كتاب الله وسنتي ولن يتفرقا حتى يردا علي الحوض

 

{ ……. Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : “ Size, sarıldığınız müddetçe asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım. Biri, Allah’ın Kitabı,diğeri ise benim sünnetim.Bunlar havz’ın başında yanıma gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. }

 

MÜSTEDREK  :   1.C.193.S -  DARE KUTNİ   : 3.C.4525.N - S .  SAHİHA    : 4.C.1761.N

                                                                                                                                  

     Bu hadisi şerifler, biraz önceki zikredilen  “ … Allah sana kitabı ve Hikmeti indirdi…. “ Ayeti celilesiyle eş anlamlı değil mi ?

 

   Eğer bu Ayetler de zikri geçen Hikmet ibaresini gerçekten anlamak istiyorsan, Kur’anın diğer temiz sayfalarına neden bakmazsın ?

 

     

HİKMET’İN  SIFATLARI

 

   Rabbimiz bir Ayet’i celilesinde şöyle buyurmaktadır :

 

ٍ.. وَأَنزَلَ اللّهُ عَلَيْكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُنْ تَعْلَمُ وَكَانَ فَضْلُ اللّهِ عَلَيْكَ عَظِيماً

 

“ … Allah sana kitabı ve Hikmeti indirdi.Ve bununla sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah’ın senin üzerindeki fazlu keremi çok büyüktür. “

                                                                                                                         NİSA : 113.AY.

 

كَم  أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ  آيَاتِنَا  وَيُزَكِّيكُمْ  وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ  وَيُعَلِّمُكُم  مَّا لَمْ  تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ

 

" Nitekim size, kendi içinizden Ayet’lerimizi okuyan, sizi arındıran, size kitap ve hikmeti öğreterek bilmediklerinizi talim ettiren bir peygamber gönderdik "

BAKARA     : 151.AY. - ALİ İMRAN  : 164.AY.

 

    Bu Ayeti kerimelere eğer dikkat edersen, kitapla beraber indirilen hikmetin, öğretilen ve talim ettirilen bir vasfı olduğu gayet açık bir şekilde sana anlatılmaktadır.

 

   Yanı, Kur'an nasıl insanlara öğretilip ta'lim ettirilmiş ise,İndirilen Hikmet de aynen insanlara öğretilip ve talim ettirilmiştir.

 

    Yine bir Ayet’i celile de şöyle buyrulmaktadır :

 

وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلَى فِي بُيُوتِكُنَّ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَالْحِكْمَةِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ لَطِيفاً خَبِيراً

 

" Sizin evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve bir de hikmeti hatırlayın. Şüphesiz ki Allah, latiftir, habir'dir "

                                                                                                                                                      AHZAB : 34.AY.

 

   Bu Ayet'i kerimede de görüldüğü gibi. indirilen öğretilen ve ta'lim ettirilen hikmet'in vasıflarından birisi de, okunmasıdır.

 

“ … Katade r.a der ki : Evlerinizde okunup duran Allah’ın Ayet’lerini ve hikmeti hatırlayın “ kavlindeki Allah’ın Ayetleri Kur’an, Hikmet ise Sünnet’tir. “

BUHARİ : 10.C.4668.S

 

   Allah Resulü s.a.v in şu hadisi şerifleri de göz önünde  bulundurulur ise, Hikmet'in, tabi olunması için Allah'tan resulüne vahyedilen şeriatın bir bölümü olduğu yine gayet açık bir şekilde anlaşılmış olacaktır.

 

....عن المقدام بن معد يكرب ، عن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم أنه قا ل :   ألا إنِّي أوتيت الكتاب ومثله معه 

                                   

“…. Resulullah s.a.v buyurdular ki  : Dikkat edin ! Bana Kur'an ve bir de misli verildi ….. “

                                                                                                                                     EBU DAVUD : 5.C.4604.N

 

“…. Ve yine bir hadisi şeriflerinde Allah Resulü s.a.v şöyle buyur-maktadır : Size kendisine sarıldığınız takdirde dalalete düşme-yeceğiniz iki şey bıraktım. Bunlar, Allah ın kitabı ve benîm süne-timdir "

                                                                                                                                                      HAKİM : 1. 93.S

 

    Ayet ve hadislerin açık ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, insanların tabi olmaları için indirilen bu şeriat, resulün Allah'tan alarak insanlara öğrettiği, okuttuğu, talim ettirdiği ve sarılmalarını emrettiği kitap ve sünnet'ten ibarettir.

 

   Artık bu konuda söylenecek son söz, Allah’u Azze ve Celle insanlara uymaları için Kur’an’ı ve bir de Sünnet’i  indirmiştir.

 

Binaenaley “ ALLAH’IN İNDİRDİKLERİ “ denilince akla hemen “ KUR’AN ve SÜNNET “ gelmelidir.

 

   Ve yine ey Kur’anı okuyupta ona sıkı sıkı sarıldıklarını iddia edenler, siz Allah’ın kitabında buyurmuş olduğu :

 

  ALLAH SİZE EMANETLERİ EHLİ OLANA VERMENİZİ EMREDER 

NİSA 58 Ay

 

Ayetine neden kulak vermezsiniz ?

 

   Eğer üzerinde konuşulan bu mevzu, hadisle alakalı bir mevzu ise,   işi neden ehline vermezsiniz ki ?

 

   Kur’anın bize ulaşmasındı aracı oldukları gibi, hadislerin de bize ulaş-masında aracı olan bu insanların  - yani, Adalet ve zabt ehli olan bu kimselerin -  hangisinden böyle bir kaidenin olduğu bize ulaşmış ki ?

 

   Yani hangisi ; bir hadisi kabul etmek için onun mutlaka Kur’ana arze-dilmesi gerekir, diyerek ona uyanı almış uymayanı ise terk etmiş ki ?... Daha doğrusu ; Kur’ana ters sahih bir hadis varmı ki ?

 

   Böyle bir hadisin varlığından söz etmek mümkün olmayacağı gibi aksine, biraz önceki delillerle de ifade edildiği gibi durum tam iddia edilenin tersinedir……Yani, vahyin muhteviyatında birbirine çelişen bir şey olmaz…. Ayrıyeten EhIi-Hadis nazarında böyle bir kaide de mevcut değildir.

 

   Aslında bizim böyle bir sözden rahatsızlığımız da yoktur…. Bizim bu mes’ele üzerinde ciddiyetle durmamızın sebebi ; “... Bazı asabi ruhların bu şekildeki hakka yakın ifaderin gölgesine sığınarak hadisleri inkar etmelerindendir.

 

   Veya başka bir tabirle : ‘... Kur’ana ve Sünnete  vukufiyetlerinin kısır oluşlarından, bazı anlayamadıkları hadisleri kur’ana muarız görüp te inkar ettiklerindendir..

 

   Ey Müslüman ! unutmayasın ki ; Kur’an ve Sünnet vahye dayalı iki kaynaktır…  dolayısıyle vahye dayalı olan bu iki kaynağın bünyesinde  birbirine tezat bir şeyin olması  mümkün değildir.

 

KUR’ANA  TERSTİR  DİYE  İNKAR  EDİLEN  HUSUSLAR

 

 

RECM  BİR  ZAMANLAR  KUR’AN DA  BİR  AYET’Tİ  DAHA  SONRA  HÜKMÜ

 

BAKİ  KALDI  AMA  TİLAVETİ  NESHOLUNDU

 

{ … Allah Resulü s.a.v  şöyle buyurdular : Benden alın, benden alın.  Muhakkakki Allah, zina yapan kadınlar için bir yol tayin etmiştir : Evlenmemiş olan evlenmemiş olanla zina ederse, bunların her birine yüz değnek ve bir senede sürgün cezası vardır. Evli veya dul olan evli veya dul olanla zina ederse, bunların her birine de yüz değnek ve recm cezası vardır. }

          MÜSLİM : 5.C. 1690.N

 

{ ... Ebu Hureyre r.a şöyle demiştir : Bizler Rasullullahs.a.v’in huzurunda bulunduğunuz sırada birden bedevilerden bir adam ayağa kalktı ve ; -Ya Resulullah ! Benim için Allah’ın kitabı ile hükmet ! Dedi. Akabinde onun muhasımı olan kimsede ayağa kalktı ve : -Ya Resulallah ! Hasmım doğru söyledi. Sen onun için Allah’ın kitabı ile hükmet ve söz söylemek üzere bana izin ver ! Dedi. Peygamber s.a.v’de ona : - Sözünü söyle buyurdu. O da şöyle dedi : - Benim oğlum, bu Arabinin yanında asif, - yani ücretle çalışan - bir kimse idi. Oğlum bunun karısı ile zina etmiş. İnsanlar bana oğlum üzerine taşlanmak cezası olduğunu haber verdiler. Ben bu adama oğlum adına yüz koyun ve bir de cariyeyi fidye vererek oğlumu bu cezadan kurtardım. Bundan sonra ben bu meseleyi ilim ehlinden sordum. Onlarda bana onun karısı üzerine taşlama cezası düştüğünü, benim oğluma da ancak yüz değnek vurulma ile bir yıl gurbete sürgün edilmek üzere, ceza olduğunu haber verdiler ! Dedi . Resulullah s.a.v’de :

 

- Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki ben sizin aranızda elbette Allah’ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ile koyunları kendi sahibine geri veriniz. Senin oğluna gelince ; onun üzerinde yüz değnek cezası ve bir yıl gurbete sürgün edilme cezası vardır, buyurdu. Bundan sonra Eslem kabilesinden bir adam olan Uneys’e de :  Sana gelince ya Uneys ! Sende bu adamın karısına git tahkikini yap, eğer kadın suçunu itiraf ederse onu recm et buyurdu. Ravi : Uneys o kadına gitti, kadının suçunu itiraf etmesi üzerine, Uneys ona taşlama cezası uyguladı demiştir. }

 

Buhari : 15.c 7107.S - Müslim : 5.c. 1697.N - Tirmizi : 3.c. 1457. N

 

{ … İbn Şihab şöyle dedi : Bana Ubeydullah İbn Abdillah İbn Utbe haber verdi ki kendisi Abdullah ibn Abbas’tan şöyle derken işitmiştir : Ömer İbnu’l Hattab Rasulullahın minberi üzerine çıkmış bir halde iken şöyle dedi : Hiç şüphe yok ki Allah, Muhammed’i hak peygamber olarak gönderdi. Ona indirilen bu kitabın içinde “ recm Ayeti de vardı ” Biz bu Ayeti okuduk ezberledik ve onu anlayıp belledik. Rasulullah s.a.v recm etti, bizde ondan sonra recm ettik. Böyle olduğu halde insanlara zaman uzayıpta onlardan birinin :

Biz Allah’ın kitabında recmi bulamıyoruz demesi ve böylece Allah’ın indirmiş olduğu bir farizayı, terk suretiyle dalalete düşmelerinden korkarım. Hiç şüphesiz ki Allah’ın kitabında evli erkek ve kadınlardan olupta zina eden ve zinasında beyyine bulunan yahut da gebelik ve itiraf bulunmasıyla zinası sabit görünen kimse üzerine recm bir haktır. }

 

Buhari : 14.C.6684.S -  Müslim : 5.C.1691.N - Ebu Davud : 5.C.4418.N                                                                          Tirmizi : 3.C.1455.N      

 

{ … Ömer b. El-Hattab r.a’dan rivayet edilmiştir. dedi ki : Resulullah s.a.v recm etti ; Ebu Bekr recm etti ; ben de recm ettim. Allah’ın kitabına ilave etmiş olmaktan çekinmemiş olsam onu muhakkak mushafa – önceden olduğu gibi - yazardım. Çünkü ileride bazı kavimlerin gelip de onu Allah’ın kitabında bulamayınca inkar edeceklerinden cidden korku-yorum.}                                                                                                                           

Tirmizi : 3.c / 1456.N

 

{ … Ömer İbnu’l Hattab, insanlara hutbe okumuş da Abdurrahman onun için şöyle dediğini işitmiş : Uyanık olunuz ; bazı kimseler : Recm de ne oluyormuş ? Allah’ın kitabında değnek cezası var diyorlar. Muhakkak ki Allah Resulü s.a.v Recmi uygulamış ve ondan sonra biz de uygula-mışızdır. Şayet bazı kimseler : Ömer Allah’ın kitabından olmayan bir şeyi Allah’ın kitabına ziyade etti dememiş olsalardı, o Ayet’i nazil olduğu gibi Kur’an’a koyardım. }

 

 

Ahmed : 1 / 23-29-36-40-43-47-50-55 – Abdurrezzak : 7 / 8725 – 10 / 13329 -13364  İbn Kesir: 11.c.5687.s

 

{ ... Hafız Ebu Ya’la el-Mavsili derki : Bize Ubeydullah ibn Ömer el-Kovariri....Kesir İbn Salt’dan rivayet etti ki o şöyle anlatmış : Biz Mervan’ın yanındaydık, içimizde Zeyd de vardı. Zeyd : “ biz zina eden ihtiyar erkeği ve ihtiyar kadını mutlaka recm edin “ , diye okurduk, dedi. Mervan : onu mushafa yazmadın mı ? Diye sordu da, o şöyle dedi : Biz bunu zikretmiştik. Ömer İbnu’l Hattab da içimizdeydi. Size bu hususta yeterli bilgi vereyim mi ? Dedi, Biz : Nasıl ? Diye sorduk da, şöyle dedi : Bir adam Peygamber s.a.v’e ; Ey Allah’ın elçisi, bana recm Ayetini yazdır, dedi. Allah Resulü s.a.v : Şimdi yazdıramam veya benzeri bir söz söyledi. }

 

Beyhaki : 8 / 210 – 13 / 260 – İbni ebi Şeybe : 8825 – 8828 – 8829.n - Ebu Nuaym Hilye : 3 / 95 - İbn Kesir : 11.c.5687.s - Ebu Ya’la - Nesei

                                                                                                                                                                          

RECM’İN  TEVRAT’TA  DA  OLDUĞU

 

{ … Abdullah İbn Ömer şöyle haber verdi : Resulullah’a zina etmiş bir Yahudi erkeği ile bir Yahudi kadını getirildi. Bunun üzerine Resulullah s.a.v Yahudilerin yanına kadar gidip : Sizler zina edenlerin üzerine Tevrat’ta ne cezası buluyorsunuz ? Diye sordu. Onlar : Biz zina eden  erkek ile kadının yüzlerini karartır, onları bir hayvan üzerine yükler, yüzleri biri birinin aksine gelecek suretde oturtup ve böylece onları dolaştırıp teşhir ederiz dediler. Resulullah s.a.v : Eğer doğru söyleyenler iseniz Tevrat’ı getirin, buyurdu. Onlar Tevrat’ı getirdiler ve onu okumaya başladılar. Nihayet “ recm ” Ayet’inin üzerine elinin birini koydu da iki eli arasını ve arkasını okudu. O sırada Resulullah s.a.v ile beraber bulunan Abdullah ibn Selam Peyganber’e : ona emret de elini kaldırsın, dedi. Genç elini kaldırdı. Birde baktılar ki “ recm ” Ayeti elinin altındadır. Resulullah zina eden erkek ve dişi yahudilerin “ recm ” edilmelerini emretti. Onlar da “ recm ” olundular. }

                                                                                                                        Buhari :14.c.6670.S - Müslim : 5.c.1699.N

                        

{ … İbn Abbas der ki : Kim recmi inkar ederse, Kur’anı kerimi de umma-dığı bir yerden inkar etmiş olur. Daha sonra şu Ayeti celileyi okudu :

 

Ey Kitap Ehli, Kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açık-layan ve bir çoğundan da vazgeçen elçimiz size geldi.  MAİDE : 15

 

Ve bu Ayeti celilenin arkasından da şunları söyledi : Recm cezası da onların sakladıkları şeyler arasında idi. }

Hakim : IV / 359

 

 

RECM  AYET’İNİN  YAZILI  OLDUĞU  KAĞIDI  KEÇİNİN  YEME  MESELESİ

 

         - حدثنا عبد الله حدثني أبي ثنا يعقوب قال ثنا أبي عن بن إسحاق قال حدثني عبد الله بن أبي بكر بن عمرو بن حزم عن عمرة بنت عبد الرحمن عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت : لقد أنزلت آية الرجم ورضعات الكبير عشرا فكانت في ورقة تحت سرير في بيتي فلما اشتكى رسول الله صلى الله عليه وسلم تشاغلنا بأمره ودخلت دويبة لنا فأكلتها        

 

تعليق شعيب الأرنؤوط : إسناده ضعيف لتفرد ابن إسحاق وهو محمد وفي متنه نكارة وبقية رجاله ثقات رجال الشيخين

 

{ … Aişe r.anha dan : O şöyle demiştir : Andolsun ki recm Ayeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme Ayeti indi. Ve andolsun ki bu Ayet’ler sedirimin altında bir yaprakta yazılı idi. Resululah s.a.v vefat edip te biz onun ölümü ile meşkul olurken, ev de beslenen bir keçi – veya koyun – girip o yazılı yaprağı yedi. }

 

Ahmed : 6 / 269 – 25784.n – İbni Mace : 5.c.1944.n

 

   Bu rivayetle alakalı Şuayb el-Arnavudi ; ibni İshak’ın teferrüdünden dolayı isnadının zayıf olduğunu söylese de, Şeyh el- Albani bu hadisin hasen olduğunu zikreder.

 

HADİS  İNKARCILARININ  BU  HADİSİ  İNKAR  SEBEPLERİ

 

   Akıllarına uluhiyet makamı tanıyan hadis inkarcılarının reddettiği hadis-lerden bir tanesi de, Aişe validemizden gelen şu hadisi şeriftir….

   Bu hadisi inkar etmelerinin sebebi ise ; güya bu Ayet’in keçi tarafından yenildiğinden dolayı nesh olayının gerçekleştiğidir…

 

   Halbuki resulullah s.a.v’in vefatından sonra nesh denilen bir şey asla söz konusu olamaz…

 

   Kaldıki bu konudaki nesh, hükmün neshi değil tilavetin neshidir. Ve bu da Resulullah s.a.v hayatta iken olmuştur….. Hadisi şerifte Aişe annemizin anlattığı ise ; tilaveti nesholunupta hükmü baki kalan bu Ayetin bir kağıt üzerinde yazılı olduğudur… Hadisin devamında da anlatıldığı gibi ; sedirin altında bulunan bu kağıt parçasını bir keçinin eve girerek yediğidir…

 

   Art niyet taşımayan ve insaflı olan herkes çok iyi bilir ki ; burada anlatılan şey gayet normal olan bir şeydir… Neden ?.. Çünkü koyun ve keçileri iyi tanıyanlar çok iyi bilirler ki bu hayvanlar kağıt da yerler.

 

   Durum bu ise, şimdi bu zavallırın dediği gibi diyebilir miyiz ? … veya  düşündükleri gibi düşünebilir miyiz ? … Yani bir keçinin bu kağıdı yeme-siyle recm Ayeti ortadan kalkmış ve nesholmuş diyebilir miyiz ?…. Acaba az da olsa aklı olan bir kimse bunu böyle düşünebilir mi ? …. Bu  mümkün müdür ? ….

 

   Kaldı ki Ömer r.a dan gelen rivayetlere bakanlar şunu açıkça göre-ceklerdir ki ; recm Ayeti zaten Ömer’in elinde de yazılı olarak var olan bir şeydi…. Ömer’in ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, bu Ayetin sadece tilaveti neshedilmiştir… Çünkü kendisininde dediği gibi :

 

“ Allah’ın kitabına ilave etmiş olmaktan çekinmemiş olsaydım, onu muhakkak mushafa  – önceden olduğu gibi –  yazardım. Çünkü ileride bazı kavimlerin gelip de onu Allah’ın kitabında bulamayınca inkar edeceklerinden cidden korkuyorum. “

 

RİVAYETLERDEN  ELDE  EDİLEN  İSTİNBATLAR

 

    Şimdi konuyla ilgili zikredilen rivatlerden elde edilen istinbatlara şöyle bir göz gezdirecek olursak ;

 

Birincisi     :  Recm Ayeti sahabe tarafından zaten bilinen bir şeydi…

 

İkincisi       :  Bu Ayet bir zamanlar Kur’an da yazılı olan bir Ayet’ti …

 

Üçüncüsü : Bu Ayetin tilavetinin nesh olduğu bilinmese eğer, Ömer gibi bir insan onu tekrar yerine koymaktan neden korksun ki…

 

Dördüncüsü : Bilindiği gibi o zamanlar Ayetler yapraklar üzerine, kağıt üzerine ve deri üzerine yazılmakta idi…

 

Beşincisi  : Birçok sahabenin yanında olduğu gibi Aişe annemizin de yanında bu Ayet yazılı bir şekilde saklanıyordu….

 

Altıncısı   :  Keçiler eğer kağıt yiyorsalar – ki yiyorlar – öyleyse bir keçinin Ayet yazılı bir kağıdı yiyemeyeceği söylenebilir mi ? ... Veya yediyse, keçinin yemesiyle bir Ayet nesholunur mu hiç ? ….

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                      TACUDDİN   EL - BAYBURDİ

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol