Kur'an ve Sünnet
   
 
  CEMAATCE YAŞAMANIN ÖNEMİ

CEMAATCE  YAŞAMANIN  ÖNEMİ  

 

     Bilindiği gibi Rabbani tezkiyeden geçmiş,kendilerinden övgü ile bah-sedilmiş ve cennetle müjdelenmiş olan en hayırlı nesil,bu ümmetin birinci neslidir…

    Bu neslin, insanların en hayırlısı olan kimsenin dili ile,hayırlı bir nesil olduklarına tanıklık eden pek çok sözler olduğu gibi yine kendilerinin örnek alındığı takdirde kurtuluşa erileceğini anlatan bir çok deliller  mev-cuttur. Hatırlarsanız Allah Resulu s.a.v bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır ;” Ümmetimin en hayırlısı benim asrımda yaşayan-lardır..”  

                                                                                                                    BUHARİ : 7.3412.S

 

   Ve yine onların hayırlı bir topluluk olduklarını anlatan bir diğer delil de şudur :

 

{ …… Avf İbni Malik r.a dan gelen bir hadislerin de ise,Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Yahudiler – dinleri hususunda - yetmiş bir fırkaya ayrıldılar. Bunlardan bir taifesi kurtuldu,yetmiş’i cehennemlik oldu. Hırıstiyanlar da yetmiş iki fırkaya bölündüler.Onlardan da bir taifesi kurtuldu,yetmiş bir’i cehennemlik oldu. Muhammedin nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki,benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Bunlardan bir taifesi cennet’te,yetmiş ikisi de ateş-tedir.  Denildi ki :

- Ya Rasulallah ! bu kurtulan taife hangisidir ? . Resulullah s.a.v :

- O, “ cemaat’tir “ buyurdular.

                       ما أنا عليه اليوم وأصحابي         Diğer bir rivayette ise ;                                      

  Onlar, bu gün benim ve ashabımın yolunda yürüyenlerdir “  buyur-du. }

 

AHMED :  3.120. 145 - İBNİ MACE : 10.C.3993.N - EBU  DAVUD : 5.C.4597.N - EL-ALBANİ : SİLSİLETÜ’S SAHİHA : 204.1492.N  - HAKİM : 1 / 129 – 444.N

 

    Değerli kardeşleri ! elbette ki kendilerinin örnek alınması gereken bu nesil “ ….Bir mekan itibariyle hayırlı bir nesil değildirler….” Bu nesil, “….Irk,soy,sop itibariyle de hayırlı bir nesil değildirler….” bununla beraber bu nesil ne renkleri,ne cinsleri ve ne de bedenleri dolayısıyle de hayırlı bir nesil olma şerefine ulaşmadılar….”

 

    Onların hayırlı oluşları,elbetteki takib ettikleri yol,yöntem,metod ve menhec itibari ile bir hayırlılıktı ….Onların hayırlı oluşları ,inançta ve amelde takip ettikleri bir yol itibariyle bir hayırlı oluştu…Ve yine onların hayırlı oluşları, birbirlerine bağlı cemaatci bir şuura sahip olmalarından dolayı hayırlı olma idi …

    Şanı yüce Rabbimiz üstün bir tanıklık ile Kerim kitabında onlar hak-kında şöyle buyurmaktadır :

كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ  

 

“ Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz…..”

                                                                                                  ALİ İMRAN.110

 

   Elbetteki bu ayet-i celilenin ilk muhatabı olan insanlar onlardı. Yani rabbimiz bu ümmetin en hayırlı bir ümmet olduğunu ilk önce onlara haber vermiştir…

 

   Ve yine Allah’u Azze ve Celle şöyle buyurur :

 

 

وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيراً

 

“ Her kim, huda beyan edildikten sonra peygambere muhalefet eder ve mü’minlerin yolundan başka bir yola saparsa,onu döndüğü o yolda bırakır ve onu cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir gidiş yeridir ”

                                                                                        NİSA.115

 

   Bu Ayeti celilede de görüldüğü gibi Allah’u Teala ; Kur’an’ın ve Sün-netin en güzel şekilde anlatıldığı , anlaşıldığı ve yaşandığı bir dönemi müşahede etmiş o insanların yolundan kim yan çizerse, onun sonunun çok kötü olacağı haber verilmiştir…. Ve yine Rabbimiz :

 

فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ  

 

“ Eğer sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, işte o zaman hidayet bulurlar…… ”

                                                               BAKARA.137

 

    İfadesiyle de, iman etmek isteyenlerin bu hususta o topluluğun – yani selefi salihinin - nasıl iman ettiklerine bakıp ona uygun iman etme-lerinden bahsetmektedir. Yani ; Rabbimiz onlardan sonra gelenlere şu açık mesajı vermektedir ki ; iman hususunda bile kendilerini örnek almadığınız müddetçe hidayet yolunu bulmanız mümkün değildir.

 

   Evet değerli kardeşlerim, bu delillerin ifadelerinden anlaşıldığı gibi, bir kulun kurtuluşunun mümkün olması için inançta olsun, ahlakta olsun ve amelde olsun o insanların takip ettiği yolu takip etmekten geçer…

 

   Değerli kardeşlerim ! Onları takip edeceğimiz en önemli hususlardan bir diğeri de ; onların cemaatçilik hususundaki takip ettikleri metot ve menheçleridir….

    Unutmayın ki onlar, bu konuda da gerçekten örnek alınmaya en layık olan insanlardır.

 

   Çünkü Allah Resulü s.a.v’in, biraz önceki zikri geçen fırkayı Naciye hadisinin son  kısmında zikredildiği gibi ; ” O kurtulacak olan taife cemaattir.”  ifadesini ilk önce onlar  duydular…Dolayısıyla bu hususa da ilk önce onlar önem verdiler…Yani kendilerinden nasıl bir cemaatleşme istendiğini ilk önce onlar duydular ve ona uygun hareket ettiler.

 

Ve yine Allah resulü s.a.v’in :                                  يد الله على الجماعة

 

“ Allah’ın eli cemaatin üzerindedir ”  ….. “ Allah’ın eli cemaatle beraberdir ”

                                                            ES-SÜNNE : 81.N – TİRMİZİ : 4.C.2255.2256.N

 

Hadisi şeriflerini de ilk duyan insanlar onlardı…Dolayısiyle,İslam’ın ne neşilde bir cemaat istediğini ve bu cemaat fertlerinin bu husustaki fasıfları nasıl olmalıdır, bunları evvel emirde öğrenen ve buna uygun hareket eden insanlar o kimseler olmuşlardır.

 

   Çünkü onlara merhametli bir muaalim gibi bütün konuları anlatan Allah Resulü s.a.v, şüphesiz ki sıhhatli bir yapılanma için cemaatin önemini ve ehemmiyetini de anlatmıştır.

 

“… İbni Ömer r.a’dan ; Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Allah benim ümmetimi – veya Muhammed ümmetini – dalalet üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli cemaatin üzerindedir. Her kim, cemaatten ayrılırsa şüphesiz ki cehenneme ayrılır. “

TİRMİZİ : 4.C.2255.N

 

“… Ömer İbnu’l Hattab r.a’dan ; Resulullah s.a.v şöyle buyurdu : Sizin üzerinize cemaati iltizam vardır.Cemaate yapışın onu iltizam edin. Fırkalaşmadan,bölünmeden sakının.Şeytan tek kişiyle beraberdir,iki kişiden daha uzaktır…..”

BEYHAKİ : Ş.İMAN – TİRMİZİ : 4.C.2254 - EL-KENZ : 8.C.207.N

 

                                                                                                                                                                                                                                                              

“... Ömer İbnu’l Hattab r.a’dan : Resulullah s.a.v buyurdu ki : …..Her kim cennetin en güzel yerini arzu ediyorsa cemaati iltizam etsin ve ona yapışsın …”

        TİRMİZİ:4C.2254

 

“… Muaz İbnu Cebel r.a’dan : Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Şeytan, sürüden ayrılıp uzaklaşan koyunu kapan koyun kurdu gibi, insanın kurdudur. Parçalanmaktan ve ihtilafa düşmekten sakının. Cemaate , topluluğa ve mescide sarılınız ……”

 

        AHMED MÜSNED -  İBNİ KESİR : 7.C.3435.S

 

   İşte bu ve emsali delillerden hareketle o güzide insanlar - diğer bir ifadeyle - o seçilmiş insanlar, mükemmel bir cemaat anlayışına sahiptiler.

 

   Onlar birbirleriyle yan yana gelmeyi çok seven, gelmeyenleri ise hemen arayıp bulmayı ve derdinin ne olduğunu sormayı çok seven kimselerdi.

 

   Çünkü onların talim gördüğü medrese de şunlar öğretiliyordu :

 

{ … Yedi sınıf kimse var ki, Allah onları kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan o günde, gölgesi altında gölgelendirecektir. Bun-lardan birisi de : Allah yolunda bir birleri ile sevişen ve yan yana gelişleri ve ayrılışları Allah için olan kimselerdir …….}

 

                                                                                                                                               BUHARİ : 2.C.693. S

                                                                                                                                 TİRMİZİ : 4.C.2500.N

 

   Cemaat almayışının şuurunda olan o insanlar ; ufak tefek meseleleri bahane ederek birbirlerini terk eden insanlar da değillerdi.

 

  Çünkü onlar Allah Resulü s.a.v’in şu hadisi şerifini bizlerden önce duyan kimselerdi :

 

“ İki kimseden birinin işlediği ilk suç veya ilk günah eğer bunların arasını ayırmış ise, bu ikisi Allah için, yahut İslam için birbirlerini sevmiş kimseler değillerdir.”

E. MÜFRET:1C.401

 

   Onlar her konuda birbirlerini destekleyen, maddi ve manevi olarak birbirlerine yardım etmeyi çok seven kimselerdi… Hatta hatırlarsınız ; Rabbimizin kerim kitabında buyurduğu gibi : “ Onlar din kardeşlerini kendi nefislerine bile tercih eden kimselerdi “

 

 Çünkü onların aldığı mükemmel eğitimin içerisinde şunlar da vardı :

 

{ ……. Her kim bir Müslüman kardeşinin hacetini yerine getirirse, Allah’ta onun hacetini yerine getirir. Her kim bir müslümanın kede-rini giderip onu rahatlatırsa , Allah’ta onun kıyamet gününün keder-lerinden bir kederini giderip onu rahatlatır….. }

                                                                                            BUHARİ: 5.C.2262.S

 

    Hulasa onlar bu yoldaki dostluğun,kardeşliğin ve cemaatciliğin ne olduğunu çok iyi biliyorlardı….. Onlar ne pahasına olursa olsun,kişinin din kardeşine her türlü şartlarda yardım etmesinin üzerlerine gerekli olan haklardan bir hak olduğunu çok iyi idrak etmişlerdi.

 

    Onlar,eğer din kardeşleri hak üzere iseler,onları destekleyen ve onlara manevi kuvvet sağlayan kimselerdi. Eğer bir yanlışta iseler, onlara nasihat eden ve onları o çirkin şeyden kurtarmaya çalışan kimselerdi. 

 

   Yani bizler gibi hatası veya günahı olan kimseleri sırt üstü bırakarak onları şeytanın eline teslim etmezlerdi.

 

   Çünkü onlar,kendilerini örnek aldıkları Peygamberlerinin şu nasihat-lerine kulak veren insanlardı.

 

{ …Cabir  ve  Enes  r.a dan gelen bir hadisi şeriflerinde Allah resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır : ”………….. Kişi, zalim olsun mazlum olsun din kardeşine varıp yardım etsin. Eğer din kardeşi zalim ise,onu zulmünden nehyetsin. Çünkü bu da o zalim için bir yardımdır.Şayet kardeşi zulme maruz kalıp mazlum konumunda ise, bu taktirde de ona yardım etsin. }

                                                                            BUHARİ: 5.C.2262.S -  MÜSLİM : 8.C.2584. N

 

{ …Abdullah İbn Ömer’den gelen bir hadislerinde Allah resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır : “ Müslüman müslümanın kardeşidir,ona zulmetmez – tehlikede ve musibet anında – onu yalnız bırakmaz…. }

 

                                                                                            BUHARİ: 5.C.2262.S

 

  Hulasa değerli kardeşlerim ! Onlar, müslümana yakışır bir şekilde cemaatleşen ve her halleri ile Müslümanların yanında olan bir kimlik sahibi olan kimselerdi.

 

  Onlar kardeşlerini Allah  için severler,onlara buğz etmezler,onları terk edip yardımsız bırakmazlar,onlara nasihat eder ve nasihatlerini dinler-lerdi… Bizde olduğu gibi ; “ bizim sizden nasihat dinlemeye ihtiya - cımız yoktur “ demezlerdi.

 

   Onlar zalim de olsa mazlum da olsa birbirlerine yardım eder ve birbir-lerinin ellerinden tutarlardı.

 

   Birbirlerinin kaderleri ile kederlenirler,dertleri ile dertlenirler.Birbirlerinin gıybetini yapmazlar,birbirlerine zulüm etmezler,birbirlerinin kusur ve ayıp-larını araştırmazlar.Birbirlerine karşı yumuşak davranıp kabalık etmezler ve birbirlerine üstünlük taslamazlardı.

 

  Çünkü onların değerli mekteplerinde kendilerine şunlar  öğretilmişti :

 

( … İbn Ömer r.a’dan.Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Her kim kendisini büyük görür ve yürüyüşünde böbürlenirse, ilahi huzura, Allah kendisine gadaplanmış olarak çıkacaktır.  )

 

   HAKİM : MÜSTEDREK : BULUĞUL MERAM : 4.C.412.S

 

( … Enes r.a’dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Dünyada her ne büyüklük taslarsa, Allah’ın onu alçaltması bir haktır.  )

 

                                                                                                                         EBU DAVUD : 5.C.4803.N

 

( … Resulullah s.a.v bir hutbesinde şöyle buyurdular : …………… Allah bana vahyetti ki ; bir birinize karşı mütevazi ve alçak gönüllü olun. Hiç kimse bir başkasına karşı övünmesin……..)

                                                                                                                                       MÜSLİM : 8.C.2865-64.N

 

( …. Allah resulü s.a.v şöyle buyurdular : Her kim Allah için müte-vazi olursa,Allah o kimseyi şüphesiz ki yüceltir. )

 

                                                                                                                                SAHİHU’L  CAMİ : 6038.N

 

( … Cabir r.a’dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : Vakarlı olun ey Allah’ın kulları vakarlı. )

                                                                                                     CAMİU’S SAĞİR:2.C.2416.N

 

   Yani yürüyüşünüzde olsun, konuşmalarınızda olsun, oturup kalkışları-nızda olsun, insanlara karşı tavır ve davranışlarında olsun,olgun ve mütevazi olun…….

 

   Evet değerli kardeşlerim ! O insanlar, sıhhatli bir cemaatleşmenin en güzel yolunun bu ahlaki değerlere sahip olmaktan geçeceğini çok iyi biliyorlardı… Onun için onlar birbirlerine karşı gerçekten çok şevkatli davranan , birbirlerinin kusurlarını araştırmayan ve birbirleri hakkında kötü zanda bulunmayan kimseler idi…. Onlar Allah ve Resulunün şu mesajlarını bizlerden önce duyan ve ona uygun bir şekilde hayat süren insanlardı :

   

......  وَلَا تَجَسَّسُوا     يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيرًا مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ

 

“ Ey iman edenler ! Zannın bir çoğundan kaçının,çünkü zannın bir kısmı günahtır. Ve bir birinizin kusurlarını da araştırmayın……..”

 

                                                                                                                                                  HUCURAT . 12.AY.

 

( … Allah resulü s.a.v bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır : Sizleri zandan sakındırırım.Çünkü zan,sözlerin en yalanıdır. Bir birinizin eksiğini ve kusurunu görmeğe ve işitmeğe uğraşmayınız, birbiri-nizin hususi ve mahrem hayatını da araştırmayınız. Bir birinize haset etmeyiniz,bir birinize sırt çevirip küsmeyiniz ve bir birinize buğz ve düşmanlık da etmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeşler olunuz. )

                                                                       BUHARİ : 13.C.6046.S - MÜSLİM : 8.C. 2563. N

 

( …. Allah resulü s.a.v yine şöyle buyurmaktadır :” Her biriniz kar-deşinin gözündeki çöpü görür de,kendi gözündeki merteği unutur “

                                                                                                                                         İBNİ HİBBAN: SAHİH’DE

                                                                                                                      TERĞİB :  4. C.527.S

 

( … Yine bir hadislerinde : “  Ne mutlu kendi kusuru, alemin kusur-larından kendisini alakoyana “  )

 

                                                          B. MERAM : 4.C.412.S …. BEZZAR : İYİ BİR İSNAD’LA                                                                                                 

 

   Evet, gerçekten de ne mutlu o insanlara ki,başkalarının ayıp ve kusur-larını araştırmaktan ziyade,kendi ayıp ve kusurları ile uğraşırlar. Başka-larının açığını aramaktan ziyade,kendi açıklarını kapatmaya çalışırlar.

 

   İşte o mükemmel cemaatin fertlerinin ahlaki yapıları böyle idi. Onlar birbirlerine karşı güler yüzlü idiler,alçak gönüllü idiler.Birbirlerine üstünlük taslamazlar,birbirlerini hakir görmezler ve birbirlerinin kalplerini kırmaz-lardı.

   Birbirlerine küsmezler,çirkin söz söylemezler ve birbirlerini üzmezlerdi. Birbirlerine dua ederler,hastalandıklarında birbirlerini ziyarete giderler ve birbirlerinin davetine icabet ederlerdi.

 

   İşte basiretli Müslümanların cemaat anlayışı ve aynı inanç ve amel doğrultusundaki cemaat fertlerine karşı  tavırları bu şekildeydi.

 

   Dolayısıyla samimi bir müslümanın, onların yolundan gitmesi, onlar gibi davranması ve onların cemaate önem verdiği gibi cemaate önem ver-mesi gerekir.

 

   Ve yine onlarda olduğu gibi, bu yan yana geliş ve bu cemaatleşme, hizipçi, grupçu bir yapılanma mantığından ziyade, şer’i bir yardımlaşma ve şer’i bir dayanışma mantığına dayalı bir cemaatleşme olmalıdır.

 

   Yani, zamanımızdaki hakimiyet sağlayan şekli ile, çıkarcılığa, menfa-atçiliğe ve adam toplamaya  çalışılan bir yapılanma olmamalıdır.

 

   Çünkü islam’ın cemaat anlayışı ; kelle topluluğu, onların arka arkaya dizili oluşları veya bir yerlere kayıtlı olupta oralara aydat ödeyenlerin oluşturdukları  kalabalıklar değildir.

 

   Cemaat , her şeyden önce sahih bir inanç ve itikada sahip olan kimse-lerin oluşturdukları sağlıklı bir yapılanma demektir. Cemaat ,sayıları ne olursa olsun, yan yana gelerek birbirlerine her hususta yardım eden kimseler demektir… Allah’u Teala İbrahim a.s hakkında bakınız ne buyuruyor :

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتاً لِلّهِ حَنِيفاً وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

“ Gerçek şu ki, İbrahim - tek başına - bir ümmetti ; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhid idi ve o müşriklerden değildi. “

 

NAHL 120.AY.

 

   Bu Ayet’in tefsirinde Mücahid ; Ayet’teki ümmet kelimesini ; “ tek başına bir millet ve tek başına bir mü’min idi “ diye tefsir etmiştir.

 

İBNİ KESİR : 9.C.4590.S

 

“ … Abdullah ibn Mes’ud r.a da şöyle buyurmaktadır : Cemaat, tek kişi de olsa hak ta olandır. “

TABERANİ : EVSAT

 

    Evet değerli kardeşlerim ! Cemaat olayı gerçekten çok önemli bir olaydır. Bu hususta hemem hemen bütün insanlar  şunu çok iyi bilirler ki ; fertlerin tahsil edemediği bir çok şeyi insanlar yan yana gelerek tahsil ederler…

 

    Dolayısıyla cemaat olayına - fikri zikri ne olursa olsun - herkes önem vermiştir. Hatta “ bir elin nesi var,iki elin sesi var ” şeklindeki ifadeler kullanarak, yan yana gelmenin, birlik ve beraberliğin önemine işaret etmişlerdir.

 

   Hatta bu olayı hayvanlarda bile görmeniz mümkündür. Onlar bile toplu olarak gezmenin, toplu olarak otlamanın ve toplu olarak avlanmanın daha sağlıklı bir yol olduğunu kavramışlardır.

 

  Sohbetin başlarında zikredilen hadisi şerifte de anlatıldığı gibi ; “ sürü-den ayrılanı kurt kapar.” İfadesi, aslında birlik ve beraberliğin güzel-liğinden ve ondan ayrılmanın da çirkinliğinden bahsetmektedir.

 

   Öyleyse sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Bizler için  adres gös-terilen o güzide topluluk  - yani sahabe – her hususta kendilerine uymamız gereken bir topluluk olduğu gibi, cemaatleşme olayında da kendilerine uyulması gereken bir topluluk olmalıdır.

 

   Dolayısıyla cemaat olayına istenildiği şekilde değer veren müslü-manlar bu hususta akıllı davranmalı ve fertlerin tek başlarına elde edemeyecekleri güzellikleri yakalamak için cemaatçe hareket etmeleri   gerekir…

 

   Ve sakın unutmayalım ki ; bu olay birbirimize sevap kazandıran bir makineya benzer. Yani, birbirlerine bağlı olan dişlilerin bulunduğu bir makine gibidir cemaat olayı. Çünkü dönen her dişli, diğer dişlilerin de dönmesini sağlayacaktır…..

 

   Sohbetimi daha fazla uzatmadan Allah’u Azze ve Celle den niyazım ; her şeyden önce bizlere akide konusunda sağlıklı bir cemaatleşmeyi ve sonra da ameli ve ahlaki hususlarda da bir birlik ve beraberliği nasibi müyesser eylesin….

 

   Ve bunun yanı sıra yine Rabbimiz bizlere ; bedenlerin yan yana gelme hususunda da  bir birlik ve beraberlik nasibeylesin.

 

                                                                        AMİN

 

 

VEL  HAMDU  LİLLAHİ  RABBİL ALEMİN

 

 

 

 

                                                            TACUDDİN   EL- BAYBURDİ

 


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol