Şeyhül İslam, Kur'an tefsiri için birinci kaynak olarak Kur'an'ı Kur'an ile, ikinci kaynak olarak Kuran'ı sünnet ile tefsir esasını kabul ettiği gibi, Kur'anı sahabelerin sözleriyle tefsir etmeyi, üçüncü kaynak ve tabinin sözleriyle tefsir etmeyi de dördüncü kaynak olarak benimsemiştir.
Kur'an'ın sahabenin sözleriyle tefsiri konusunda şöyle diyor:
"Kur'an'ın tefsiri, Kur'an ve sünnette bulunmazsa, o zaman sahabenin sözlerine bakmak gerekir. Çünkü onlar vahyi bizzat yaşamış olmaları, ilim ve anlayışlarının mükemmelliği, ki özellikle de hula fayi raşidin gibi büyüklerinin ilim ve anlayıştaki yüksek mertebeleri nedeniyle onlar Kur'an'ı herkesten daha iyi anlamışlardır." (Mukaddime fi usulü't Tefsir sh: 93.)
Kur'an'ın tabiinin sözleriyle tefsir edilmesi konusunda da şöyle dedi:
"Kur'an'ın tefsiri Kur'an'da, sünnette ve sahabelerin sözlerinde bulunmazsa, bu durumda birçok alim tabiin sözlerine başvurmuşlardır." (Mukaddime fi usulü't Tefsir sh: 97.)
Şeyhul islam bu kitabında da sahabe ve tabiinin sözlerine sık sık yer vermektedir:
Örneğin:
"Kim bir iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır." (En'am: 6/160)
Ayetinin ve konuyla ilgili diğer ayetlerin tefsirinde ibn Ebi Hatem'in tefsirinden naklen iyilik ve kötülüğün anlamı konusunda birçok eser zikretti.
"İbn Ebu Hatem:
"Kim bir iyilik getirirse ona getirdiğinin on katı vardır" kavl-i ilahisi ile ilgili Abdullah b. Mesud'dan şöyle rivayet etti:
"Bu, "Lâ ilâhe İllallah -Allah'tan başka ibadete layık hiç bir ilah yoktur-" tır.
İbn Ebu Hatem şöyle dedi:
Abdullah b. Abbas, Ebu Hureyre, Ali b. Hüseyin, Said b. Cübeyr, Hasan, Ata, Mücahid, Ebu Salih, Muhammed b. Ka'b el-Karzi, en-Nehai, Dahhak, Zühri, İkrime, Zeyd b. Eşlem ve Katade'den de buna benzer sözler rivayet edilmiştir." (Bkz: Müşkil Ayetlerin Tefsiri Sh 335-339.)
|