Kur'an ve Sünnet
   
 
  En'am: 6/109-110 Ayetinin Açıklaması

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

En'am: 6/109-110 Ayetinin Açıklaması

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla Ve O'ndan yardım talep ederiz:

Müşkil Ayetlerin Tefsiri ki, birçok alim ve müfessir bu ayetlerin anlamlarını karıştırmışlar ve hatalı bir şekilde tefsir etmişlerdir:

 

Bunlardan Biri:

وَأَقْسَمُواْ بِاللّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِن جَاءتْهُمْ آيَةٌ لَّيُؤْمِنُنَّ بِهَا قُلْ إِنَّمَا الآيَاتُ عِندَ اللّهِ وَمَا يُشْعِرُكُمْ أَنَّهَا إِذَا جَاءتْ لاَ يُؤْمِنُونَ  *  وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُواْ بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَنَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

"Eğer kedilerine bir mucize (ayet) gelirse ona mutlaka iman edeceklerine dair olanca güçleri ile Allah adına and içerler. De ki: Mu'cizeler (ayetler) ancak Allah tarafındandır. Ama mucize (ayet) geldiğinde de iman etmeyeceklerinin farkında (şuurunda) mısınız!? Onların kalplerini ve gözlerini ters çeviririz de, ilkin o'na (mucizeye) iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da) iman etmezler. Ve onları şaşkın olarak tuğyanları (azgınlıkları) içerisinde bırakırız."  (Enam: 6/109-110)

" أَنَّهَا Ennaha"da iki kıraat vardır ki, "nasb" ile okunması daha iyidir.

(Nasb ile okuyanlar: Nafi el-Medeni, İbn Amir eş- Sami, Asım el- Kufi, Hamza el- Kufi, Ali el-Kesai el- Kufi

Elifi kesra ile okuyanlar: Abdullah b. Kesir, Ebu Amr el- Basri, Yakub el- Basriye Halef. Ebu Bekir ise her iki kıraati de okumuştur.)

Bu konu birçok arapça uzmanına karışık geldi. Hatta öyleki "Enne", "Lealle" anlamındadır dediler.

("Enne", "Lealle" anlamındadır diyenlerden arasında Yahya b. Ziyad el-Ferra ve, ez- Zuccac'da vardır. Bkz. Meanil kur'an (Ferra) 1/350. Meanil Kur'an ve irabuhu (Züccac) 2/282-283.)

Ve bunu teyid için bazı örnekler zikrettiler.

("Ma edri enneke sahibuka" yani "Lealleke sahibuhu" anlamındadır dediler.)

Fakat bu insanlar yanılgı içindedirler. Çünkü onlar:

" نُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ    Nukallibu efidete-hum" cümlesinin, mübteda cümlesini olduğunu zannettiler. Fakat gerçek öyle değildir.

Gerçek, bu cümle "Enne" nin haberine dahil ve "izen" ile müteallaktır.

Ayetin anlamı şöyledir:

"Ama mu'cize (ayet) geldiğinde de iman etmeyeceklerinin farkında (şuurunda) mısınız!?"

Mucizeler geldiğinde inanmayacaklarına göre:

"Eğer kendilerine bir mucize (ayet) gelirse ona mutlaka iman edeceklerine dair dair yaptıkları yemin" doğru değildir. Bilakis yalan yere yemin etmektedirler.

Buradaki "Enne", bilinen masdariye "enne"sidir.

" نُقَلِّبُ Nukallibu" mübteda kelamı olsaydı, o zaman Allah'ın kendisine ayet gelen herkesin kalbini ve gözünü ters çevirmesi gerekirdi. Fakat gerçek böyle değildir. Bilakis onlardan birçokları iman etmektedirler. Önce küfrettiği halde sonradan tevbe edip, iman eden çok vardır.

Ceza, ısrar edenler içindir.

("Ceza", küfürde ısrar edenler içindir ve Allah (c.c.) tevbe edenleri bağışlamaktadır.

Kur'an'da bu hussu teyid eden birçok ayet vardır.

Nisa suresinin 17 ve 18 ayetlerinde şöyle buyurulmaktadır:

"Allah'ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder, Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

Yoksa kötülükleri yapıp yapıpda içlerinden birine ölüm çatınca "Ben şimde tevbe ettim diyen ve kafir olarak ölenler için tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.")

Fakat mucizeler geldiği zaman, kesin iman ile hükmedilemez. Bilakis iman edecekleri gibi, küfre de sapabilirler.

"La" harfi ise, nefyin tekidi için olmakla beraber selbi cümleleri lafzen veya manen selbi olarak tekid eder:

Tıpkı cenabı Hakkın şu kavilleri gibi:

"Ehli kitap, bilsinler..." (Hadid: 57/29)

"Merak ettiğimiz bir beldeye, artık (iyi davranış ve makbul çaba) haramdır; çünkü onlar tekrar dönmezler." (Enbiya: 21/95)

"Hayır; Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılmadıkları sürece iman etmiş olmazlar." (Nisa: 4/65)

Ayrıca Ebu Bekir'in:

"La ha Allah izen"

(Abdullah b. Osman b. Amir el- Kurşi, Ebu Bekir es-Sıddık b. Ebu Kuhafe. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in halifesi. Sıddık lakabını, doğruluğundan dolayı Cahiliye döneminde aldığı rivayet edildiği gibi, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in isra ve mirac'ın doğruladığı için aldığı da rivayet edilmiştir. Fil vakasından iki yıl sonra doğmuştur.

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in peygamberliğinden önce de arkadaşı idi ve ilk Müslümanlardan oldu. ve vefatına kadar Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanından ayrılmadı ve tüm gazvelerine katıldı. H. 13 yılında vefat etti.)

(Ebu Bekir'in bu sözü Buhari ve Müslim'in Katede (r.a)'den rivayet ettikleri "Ganimet malının tamamının bir kişiye mahsus olması" hadisinde geçmektedir. "La ha Allah izen" aslında "Le ha Allah izen" dir. Hemze tahfifen hazfedilmiştir. Anlamı: (Hayır, böyle olmaz, demektir.)

Ve Cenabı Hakkın :

َلا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ

"La uksimu biyevmil kıyame." (Kıyamet: 75/1)

Ve arapların:

"La vallahi La yekun izen" demeleri de bu kabildendir.

Bazıları burada "Tefhim" var sandılar fakat öyle değildir, "onların iman edeceklerini nereden bileceksiniz" anlamı vererek " نُقَلِّبُ  nukallibu" kelimesini buna matuf kılmaktadırlar fakat bu doğru değildir.

Ve anlamı:

"mucizeler geldiği zaman onların iman etmeyeceklerini nereden bileceksiniz?" dir.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol