Kur'an ve Sünnet
   
 
  2.2.10

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

2.2.10

 

Kaderi inkâr eden Râfizî şöyle diyor:

“Kulların fiillerini Allah yaratıyorsa, ömrünü iyilikle geçirenle ömrünü kötülükle geçiren arasında bir fark kalmaz. Birincisini övmemiz yanında ikincisini zemmetmemiz doğru olmaz. Çünkü her iki fiil de Allah (c.c.)'tan sâdır olmuştur.”

Ey Râfizî!

Senin bu sözlerin tamamen batıldır.

Her iki fiilin Allah tarafından yaratılması hususunda müşterek olması, onların hükümde de müşterek olmalarını gerektirmez. Evet Allah (c.c.)'tan başka herşey, Allah (c.c.)'ın mahlûku olması hususunda müşterektir.

Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“Ne gözleri kör olanla gözleri gören, ne karanlıklarla aydınlık, ne gölge ile sıcaklık müsâvî olmaz” (Fâtır: 19-20-21)

Cenneti, cehennemi, âlimi, câhili, balı, zehiri, lezzeti, elemi, Âdem ve İblis'i yaratan Allah'tır. Akıl ve nakil; camid bir şey olsa da Allah (c.c.)'ın faydalı kıldığı bir şeyin medhedilmesi hususunda ittifak ederlerse, Allah (c.c.)'ın insanlar için gayet iyi kıldığı kimsenin medhe daha çok müstahak olması gerekmez mi? Zararlının zemmedilmesi hususunda da aynı metod geçerlidir.

Kaderi (kaderi inkâr eden) ise şöyle diyor :

Kul yaptığı iyilikten medih, kötülükten de zemmedilemez. Bu yapılacaksa Allah, o halleri kula mukadder kılmaması, iyiliğinden dolayı bize minnet ve şerriyle de bizi imtihan etmemesi şartıyla yapılabilir Kaderiyecilerin sözlerinin hakikati şudur:

 Her nerede kula teşekkür edilecekse orada Allah (c.c.)'a teşekkür edilmez. Her nerede Allah (c.c.)'a şükredilecekse, orada da kula teşekkür edilmez. Yine onlara göre peygamberi öğretip bize tebliğci kılmasından dolayı Allah (c.c.)'ın bize karşı hiçbir minneti yoktur.

Halbuki Allah (c.c.) şöyle buyuruyor :

“Andolsun ki, Allah insanlara, âyetlerini okuyan, onları arıtan, onlara kitab ve hikmeti öğreten kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur..” (Âl-i İmran 3/164)

Kulların fiillerinin Allah (c.c.)'ın mahlûku olmadıklarını iddia eden Kaderî -ki rafizîler de buna tabiîdir- yine şöyle diyor:

Meleklerin kullar için istiğfarda bulunmaları, âlimlerin onlara ta'limde bulunmaları ve idarecilerin adaletli davranmaları kullar için Allah (c.c.)'tan bir nimet değildir. Onlara göre Allah, hükümdarları âdil veya zâlim kılamaz. Birini diğeri için kötü veya iyi yapamaz. Binaenaleyh bunların iddialarına göre Allah hiçbir surette şükre müstahak değildir. Çünkü şükür dini, dünyevî veya uhrevî bir nimete karşı yapılır. Onlara göre dünyevî nimet Allah (c.c.)'a vaciptir. Dini nimeti de bize vermemiştir. Çünkü Allah kimseyi mümin veya kâfir, iyi veya kötü yapamaz. Uhrevî nimetlere gelince, Allah iyilik yapanlara mükafat vermesi haliyle vaciptir.

Bizi hak ile hidayete erdiren, bu sapık fikirlerden uzak kılan Allah'a hamd olsun.

Kadere inananlar iyi kişiyi medhetmek ve kötülüğü zemmetmekle beraber her ikisinin fiilleri, kendilerinin istekleri ve Allah (c.c.)'ın yaratmasıyla meydana geldiklerine inanırlar.

Kaderî'nin “İyiyi ve kötüyü birbirinden ayırmamak gerekir” şeklindeki sözü manasızdır.

Durum gayet açıktır. Allah iyilik yapanı medhe, kötülük yapanı da zemme müstahak kılmıştır. Böyle olunca iyi kişilerin medhedilmesi, kötülüklerin zemmedilmesi asla mümteni değildir.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol