Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.4.2---3.4.3

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.4.2

 

Râfizî şöyle diyor:

“Osman ehil olmayanları vali olarak tayin etmiştir.”

Ey Râfizî!

Osman (r.a.) müctehid idi. İçtihadında yanılmış olabilir. Allah da Onu affedecektir. Hatta Abdullah b. Sa'd irtidat edince Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kanını helal kıldı. Fakat tekrar müslüman olunca tevbesini kabul etmiştir. Ali'de (r.a.), hiç aklına gelmeyen şeyleri valilerinde görmüştür. Osman'da (r.a.) Velid'in sarhoş olduğunu öğrenince Onu çağırtmış ve ceza tatbik etmiştir.


بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.4.3

 

Rafızî şöyle diyor:

“Osman malları akrabasına dağıttı.”

Ey Râfizî!

Osman (r.a.) bu malları dağıtırken günâh olduğunu ve âhirette cezasını göreceğini bilerek dağıtmamıştır. Kaldı ki içtihada binaen bunu yapmışsa -hata etse de bir sevabı olduğu için- bunun hiç bir sakıncası yoktur. Belki de ictihad etmiştir. Osman'ın (r.a.)' içtihadı gibi daha nice ictihadlar yapılmıştır. Mesela:

FakihIer Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) ayrılan payda Onun vefatından sonra halifenin tasarrufu olup olmadığı meselesinde ictihad ederek iki görüşe ayrılmışlardır. Yetime yapılan velayetten dolayı ve yetim zengin ise ücret alınır mı, alınmaz mı?

Ücreti almamak mı efdal, yoksa almamak vacip imidir diye, iki görüşe ayrılmışlardır. Alınması caizdir diyenler, hazine memurlarının zengin olmalarına rağmen ücret almalarının caiz olduğuna dayanarak bu görüşü ileri sürmüşlerdir. Velayetten dolayı yetimin malından ücret almak caiz değildir, diyenler ise bu ücretin beytülmalden alınabileceğini söylemişlerdir. Zekat memurlarının zengin olmalarına rağmen ücretlerini beytül-maldan almalarının caiz olduğu gibi. Yetimin velisi hakkında Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Ey yetimlerin velileri! Yetimleri, bulûğ çağına ermelerine kadar deneyin. Eğer bulûğa vardıktan sonra kendilerinde bir akıl ve rüşd görür ve anlarsanız, hemen mallarını onlara teslim edin. Büyüyecek de ellerine alacaklar diye, o malları, israfla yemeğe kalkmayın. Veli zenginse yetimin malına dokunmasın. Fakir olduğu takdirde, örfe göre (meşru surette) bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şâhid bulundurun...” (Nisa: 4/6)

Bu ihtilaflı ictihadlardan bir tanesi de şudur:

Akrabalara ayrılan pay, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) akrabalarına mı, yoksa İmamın akrabalarına mıdır? Hasan Basri ve Ebu Sevr, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Mü'minlerin velisi olduğu için akrabalarına pay verirdi. Dolayısıyla vefat ettikten sonra akrabalarının payı düşmüştür, diyorlar. Ebu Hanife ve bazıları da bu görüştedirler. Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatı ile akrabalarının payı düşünce, bu payın silah, su işleri ve benzeri ihtiyaçların temininde harcanmasını söylemişlerdir. Ebubekir  (r.a.) ve Ömer (r.a.)'de böyle yapıyorlardı.

Bazıları da Osman'ın akrabalarına mal dağıtmasının esası “akrabaların payı” hususundaki ihtilaftan kaynaklandığını söylemişlerdir. Çünkü Osman'ın (r.a.) bizzat kendisinin bu meseledeki ihtilafı ve Ebubekir (r.a.) ile Ömer'in tatbikatlarını zikrettiğini nakletmişlerdir. Ancak Osman (r.a.) kendi içtihadına dayanarak akrabaların payını kendi akrabalarına dağıtmış ve bunun caiz olduğunu söylemiştir. Ebubekir ve Ömer'in (r.a.) tatbikatları daha iyi olmasına rağmen halife iki görüşten birini alıp tatbik edebilir. Hülasa Ömer'den (r.a.) sonra gelen halifeler akrabalarına görev veya mal vermekle önem vermişlerdir. Ali (r.a.) de akrabalarını tayin etmiştir.

Küfe ehlinin Saîd b. Âs'a karşı ayaklanmaları kesinlikle onun kötü olduğundan değildir. Aslında onlar, amirlerine karşı isyan ettiler. Said b. Âs gibi birisini nerede bulabilirlerdi?



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol