Kur'an ve Sünnet
   
 
  2.2.17

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

2.2.17

 

Râfizî şöyle diyor:

“Ehl-i sünnet: Daha önceden de anlaşıldığı gibi fiillerimizin bize isnadı ve irademiz dahilinde meydana gelmesi zaruridir. Şöyle ki:

“Sağa doğru hareket etmek istediğimizde bu hareket sola doğru tahakkuk etmez. Bunun tersi de böyledir. Bunda şüphe etmek safsatadır, diyorlar.”

Ey Râfizî!

Ehl-i sünnetin çoğunluğu bu görüştedirler. Gerçekten fiillerimiz bize dayanır ve onları biz meydana getiriyoruz. Buna dâir nasslar Kur'anda çoktur.

Şunu iyi bil ki, kişi, irade edip fiili işler durumda değilken, birşeyi isteyip onu yapmasıyla “hadis” birşey meydana gelmiş olur.

Binalenaleyh yapılan işin bir yaratıcısı ya vardır veya yoktur. Eğer yaratıcısı yoksa yaratılmışların Halik ile meydana gelmesi gerekir. Yaratıcı varsa, bu yaratıcı ya kul veya Allah'dır. Yaratıcının kul olduğunu kabul edersek teselsül meydana gelir ki, teselsül de batıldır. Öyleyse kul ve Onun yaptığı fiillerin yaratıcısı Allah'tır.

Onun için ehli sünnet:

Kul faildir, Allah da kulu işlerinin faili olarak yaratmıştır. İşlerini isteyen kul olup, Allah da onu bu istek kabiliyetinde yaratmıştır, diyorlar.

 Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“Fakat âlemlerin Rabbi olan Allah, dilemeyince, siz dileyemezsiniz.” (Tekvir: 81/29),

“Rabbim! Beni, gereği üzere namaza devam eden kıl.” (İbrahim: 14/40)

Dolayısıyla kulun iradesi vardır. Ancak Allah (c.c.)'ın isteği ile vücud bulabilir. Kul iradesinde tamamen serbest olup Allah (c.c.)'ın iradesine bağlı değildir; diyenlerin iddiaları asılsızdır. Çünkü kulun iradesi hadistir ve her hadisin bir muhdisi varır. Bunlar daha aşırı giderek:

Allah sebepsiz ve yersiz olarak iradeyi yaratır, demek suretiyle muhal olan şeyleri mümkün kılıyorlar.

Bu durumda üç şeyi söylemiş oluyorlar:

a - Allah (c.c.)'ın iradesi olmadan bir hadis meydana gelebilir,

b - Hiçbir sebep olmadan bir hadis zuhur edebilir,

c - Hiçbir mahal olmadan kendi kendine sıfat kaim olabilir.

Birisi: Bir hadisin iki muhdisi olur mu? diye soracak olursa, şöyle denir:

Allah (c.c.)'ın iradeyi meydana getirmesi Onu yaratması demektir. Kul ise o irade muvacehesinde daha onca kendisinde yaratılmış kudret ve isteğiyle bir şeyin faili olur. Dolayısıyla Allah (c.c.)'ın yaratmasıyla kulun fiili birbirinden ayrılmayan iki şey mesabesindedir. Allah (c.c.)'ın; kulun fiilini yaratması, fiilin meydana gelmesini gerektirir. Fiilin meydana gelebilmesi için de Allah (c.c.)'ın yaratması şarttır.

İmamî şöyle diyor:

“Kulun fiillerini kendisine isnad eden deliller, Kur'anda pek çoktur. Allah (c.c)  şöyle buyuruyor:

“Yapmış olduğunuz güzel işlerin mükâfatı olarak girin cenete...” (Nahl : 16/32),

“Kim salih amel işlerse, (sevabı) kendine; kim de kötülük ederse, (cezası) yine kendinedir.” (Fussilet: 41/46)

Ve daha birçok ayetler zikretmiştir.”

Ey İmamî! Bütün bu söylediklerin doğrudur. Yine Kur'an işlerimizin Allah (c.c.)'ın meşieti - irade - ile meydana geldiğine dair delillerle doludur.

“Eğer Allah dileseydi, birbirinin kanına girmezlerdi. Fakat Allah dilediği şeyi yapar.” (Bakara: 2/253),

“Allah, kime hidayet etmeği dilerse, İslama Onun göğsünü açar, gönlüne genişlik verir.” (En'am: 6/125) mealindeki âyetler gibi.

Ey İmami! Kur'an'ın bir bölümüne inanıp bir bölümünü inkar etmen caiz değildir. Eğer meşiet - istek - emir mânâsına gelseydi, “İnşâ Allah” diyerek yemin edenin, söylediğini yerine getirmediği taktirde yemininde hânis (yeminini bozmuş) olması gerekirdi.

Allah (c.c), şöyle buyuruyor:

“Allah, bu misalle bir çoğunu şaşırtıp saptırır ve yine onunla ancak fasıkları şaşırtır.” (Bakara: 2/26),

“Bilin ki Allah, gerçekten kişi ile kalbi arasına girer.” (Enfal: 8/24)


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol