Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.8.4---3.8.5

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.8.4

 

Râfizî'nin:

“Varlığında ve yokluğunda Ali, Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) kısa müddetler için vekâlet ettiğine göre, gıyabının en uzun müddeti olan vefatından sonra da Ona halife olması evladır” sözüne gelince şöyle deriz:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), zikredilen zamanlarda Ali'den (r.a.) başkasını da yerine vekil olarak tayin etmiştir. Tebük seferine giderken de Ali'yi (r.a.) Medine'ye vekil olarak bırakması yalnız Ona mahsus bir özellik değildir. Ondan sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in hayatta  iken muhtelif zamanlarda ve ümmetin bir bölümüne birisini ta'yin etmesi vefatından sonra da o kişinin bütün ümmete halife olmasını gerektirmez.



بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.8.5

 

Râfizî şöyle diyor:

“Dördüncü delil şudur:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), kısa bir müddet için olsa da Ali'yi Medine'ye emîr olarak tayin etmiştir. Binaenaleyh vefatından sonra da Ali'nin halife olması gerekir. Bu ta'yin Ali'den başka hiç kimse için vuku bulmadığı icma' ile sabittir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Ali'yi Medine'ye emir olarak tayin ettikten sonra da Onu azletmiştir. Binaenaleyh vefatından sonra Onun halife olması gerekir. Medine'de halife olduğu icma' ile sabittir.”

 

Ey Râfizî!

Bu delilin de diğerleri gibi boş bir delildir. Örümceğin örgüsüne benzer. Bu iddiana bir kaç yönden cevap vereceğiz:

Birincisi:

Bir görüşe göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), vefatından sonrası için Ebubekir'i (r.a.) yerine vekil tayin etmiştir. Sen bunu reddeder, Ali'yi (r.a.) tayin ettiğini iddia edersen, Râvendiye'ye benzemiş olursun. Râvendiye de, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) amcası Abbas'ı (r.a.) vekil tayin ettiğini iddia ediyorlar. Aslında sabit olmuş rivayetler hakkında biraz bilgisi olan kimse, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatından sonra yerine vekil tayin ettiğini beyan eden hadislerin Ebubekir'e (r.a.) delâlet ettiklerini çok iyi bilir. Bu hadisler arasında Ali (r.a.) ve Abbas'ın (r.a.) istihlafına delâlet eden hiçbir hadis yoktur.

İkinci görüşe göre istihlâf olmamışsa Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) müslümanları serbest bırakmıştır demektir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, hayatında yaptığı istihlaf ise vekâlettir. Bu durum her idareci için söz konusudur. Vefatından sonra da sorumluluk ondan kalkmıştır. İsa'dan (a.s.) haber vererek Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Aralarında bulunduğum müddet üzerlerine gözcü idim, Ne zaman ki beni içlerinden aldın, üzerlerinde gözetleyici yalnız sen kaldın.” (Maide: 5/117)

“Ali'yi (r.a.) Medine Emirliğinden azletmemiştir” şeklindeki sözün bir başkasına hakarettir. Bu sözünle Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Ali'nin (r.a.) maiyetinde yaşadığını iddia ediyorsun. Halbuki Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Medine'ye teşrif etmekle yerinde tayin ettiği vekiller otomatikman düşerlerdi. Üstelik senin iddia ettiğin devrelerde dahi Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Ali'yi (r.a.) hac mevsiminde ve Ebubekir'in (r.a.) emîrliği altında “Berae” süresiyle Mekke'ye göndermiştir. Onu Yemen'e de vali olarak tayin etmiştir. Daha sonra Ali (r.a.) veda haccında Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) yetişerek haccetmiştir.



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol