Kur'an ve Sünnet
   
 
  5.4---5.5

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

5.4

 

Râfizî şöyle diyor:

Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“Senin zürriyetinden olan zâlimler benim ahdime nail olamaz.” (Bakara: 2/124)

Allah (c.c.) bu âyetle imametin zâlime verilemiyeceğini haber veriyor. Zâlim ise kâfirdir. Çünkü Allah (c.c.):

“Kâfirler zalimlerin ta kendileridir” buyurmuştur. Şüphesiz ki ilk üç halife Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ortaya çıkıncaya kadar putlara tapan kâfirler idiler.”

Ey Sapık Râfizîcik!

Her şeyden önce küfürden sonra İslâm sahibine geçmişten hiçbir günah bırakmaz. İslâm geçmişi tümü ile siler. Bu, dinin bilinen zaruretlerindendir. İslâm fıtratı üzerine doğanlar, bilâhare ve bizzat müslüman olanlardan üstün değildir. Böyle olsaydı İslâm fıtratı üzerine doğan herkes ashaptan üstün sayılması gerekirdi. Halbuki insanların en hayırlıları Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in içinde yaşadığı asrın mü'min insanlarıdır. Onlardan bazıları bilahare müslüman olmalarına rağmen, sonradan müslüman anne ve babadan doğanlardan daha faziletlidirler. Bunun içindir ki, birçok âlimler, peygamberlere iman edenlerden birini peygamber olarak göndermesi Allah için caizdir, demişlerdir.

Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“Bunun üzerine İbrahim'e (ilk olarak) Lût iman etti” (Ankebut: 29/26)

Zaten Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlik geldiği zaman küçüklü büyüklü bütün Kureyş mü'min değildi. Eğer Kureyşin erkekleri putlara tapıyorlardı, deniyorsa, çocukları da kendileri gibidir. Ali (r.a.) de bunlardandır. Çocuğun küfrü kendisine zarar vermez diyorsanız, büyüğün imanı gibi küçüğün imanı yoktur, cevabını veririz. Üstelik baliğ olanı kimse küfrü bıraktığı takdirde imana girmiş olur, fakat bulûğa varmamış çocuk için iman da küfür de söz konusudur. Ebeveyni kâfir olan çocuklar dünyada kâfir muamelesine tabî oldukları icmâ ile sabittir. Ama bulûğdan önce çocuk müslüman olursa İslâmî hükümlere tabî olup olmaması hususunda ihtilaf vardır. Fakat bulûğ çağında İslâmı kabul edenin müslümanlığında asla ihtilaf yoktur. Ondan sonra Ali'nin (r.a.) putlara secde etmediği de kesin bir şekilde sabit değildir. Ali (r.a.) gibi Zübeyr (r.a.) de bulûğdan önce müslüman olmuştur.

Netice olarak deriz ki: kim küfürden sonra İslâmı kabul eder ve Allah'tan korkarak emirlerine sarılırsa ona zulüm isnad etmek caiz değildir. Allah (c.c):

“Zalimler benim (ahdim) imametime nail olamaz” (Bakara: 2/124) buyuruyor.

Bu âyetin mânâsı şudur: Yani imametim zalime değil âdil'e tevdi edilir. Binaenaleyh zâlim bir kimse tevbe eder âdil olursa imamet ona tevdi edilebilir. Böylece övülenlerden olur.

Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“İyiler cennettedir” (Muttaffifin: 83/22),

“Gerçekten Allah'tan korkanlar emin makamdadırlar.” (Duhan: 44/51)

Şunu da iyi bil ki, müslümana imanından sonra kâfirdir diyen, ümmetin icmaı ile kendisi kâfir olur.

Ebubekr'in (r.a.) imametini reddeden râfizî şöyle diyor:

Ebubekir (r.a.) şöyle demiştir:

“Beni vazifeden alınız. Ben sizin hayırlınız değilim.” Eğer gerçekten imam olsaydı, kendisinin işten elçektirilmesini talep etmezdi.”

Ey Râfizî!

Bunun sıhhati nedir?

Yoksa naklettiğin herşey sahih mi kabul edilecektir?

Ebubekir'e (r.a.) isnad edilen söz doğru da olsa, “Eğer gerçekten imam olsaydı kendisinin işten el çektirilmesini talep etmezdi” sözün bu konuda hiçbir kıymet ifade etmez. Çünkü bu sözün kuru bir iddiadır.


بســـم الله الرحمن الرحيم

 

5.5

 

Râfizî şöyle diyor:

Ebubekir sekeratta iken şöyle demiştir:

“Keşke Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) Ensar'ın (Medinelilerin ) imamette haklarının olup olmadığını sorsaydım”.

Bu durum kendisine yapılan biattan şüphe ettiğini ifade eder. Halbuki Sakîfe günü, ensarı ilk olarak biata zorlayan Ebubekir olmuştur.”

Ey Râfizî!

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)ın:

“Bütün imamlar Kureyştendirhadisi sahihtir. (Müslim İmaret: 1)

Böyle olmasına rağmen Ebubekr'in (r.a.) bu hadisten ve imametinden şüphe ettiğini kim söyleyebilir?

Ebubekir'e (r.a.) isnad ettiklerin tamamen yalandır. Durum Ebubekir (r.a.) ve arkadaşlarınca tamamen malûmdur. Ebubekir'in (r.a.) bu sözü söylediğini farzetsek dahi, bu Onun yüceliğine işarettir. Çünkü imamların Kureyş'ten olduklarını bilmemiş olabilir. Binâenaleyh içtihad etti ve içtihadı da nassa uymuş oldu. Ebubekir'e (r.a.) isnad ettiğin bu sözde aynı zamanda Ali (r.a.)'nin halifeliğine delâlet eden bir nass'ın olmadığı anlaşılıyor.



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol