Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.1.10

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.1.10

 

Râfizî diyor ki:

Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.)’tan gelen bir rivayette Muâviye, Ona Ali'yi (r.a.) sebbetmesi (sövmesi) için emrettiği halde Sa'd Onu sebbetmemiştir. Bunun üzerine Muaviye:

Ona sebbetmekten seni alıkoyan şey nedir? diye sordu. Sa'd şöyle cevap verdi:

“Beni Ali'ye sövmekten alıkoyan üç şey vardır ki onları Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) söylemiştir. Onlardan bir tanesi bende olması benim için kırmızı develerden daha iyidir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gazveye çıkarken Ali'yi (r.a.) Medine'de yerine tayin etti. Ali (r.a.) Ona “Ya Rasulullah! beni kadın ve çocuklara mı emir tayin ediyorsun?” demesi üzerine Rasulullah Ona şöyle buyurdu:

“Harun'un Musa'ya olan yakınlığı gibi sen de bana o nisbette olmak istemez misin? Yalnız benden sonra peygamber yoktur.” (Buhari Fedail: 9, Tirmizi Menakıb: 20).

Sa'd devamla:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim:

“Bu bayrağı Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulünün de onu sevdiği birisine vereceğim.”

 Bunun üzerine oradakiler ellerini bayrağa doğru uzatmaya başladılar. O esnada Rasulullah şöyle buyurdu:

“Bana Ali'yi çağırınız.”

Ali gözleri ağrıdığı halde Ona geldi. Rasulullah gözlerine - şifa için - tükürdü ve bayrağı ona verdi.

“Allah Ali'ye bir çok yerleri fethe müyesser kıldı”, dedikten sonra şu ayeti kerime indi. (Buhari Fedail: 9, Müslim Fedail: 35-36).

“Gelin, oğullarımız ve oğullarınızı çağıralım” (Âli İmran: 61).

Ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hemen Ali, Fatma, Hasan ve Hüseyin'i (R. Anhum) çağırarak:

“Bunlar benim ehlimdir”, dedi.”

 

Evet yukarda rivayet ettiğin hadis sahih olup onu müslim rivayet etmiştir.

Cahilliğinden dolayı hadisi bu mevzulara karıştırdın. Bu durum incilerin arasına koyun kığısını dizen birinin haline benzer.

Kaldı ki, bu özellik yalnız Ali'ye (r.a.) mahsus değildir. Çünkü Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Medine'ye ondan başkalarını da tayin etmiştir.

Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali'yi (r.a.) Harun'a benzetmesi (a.s.), Ebubekir'i (r.a.) İbrahim (a.s.) ve İsa'ya (a.s.), Ömer'i (r.a.) de Nuh (a.s.) ve Musa'ya (a.s.) benzetmesinden büyük değildir.

(Bu benzetme şöyle olmuştur:

Bedir gününde esirler getirildiği zaman, Peygamberimiz, sahâbîlerine:

“Bu esirler hakkında ne dersiniz?” dedi.

Ebu Bekir (r.a.):

“Ya Rasulullah! Bunlar, senin kavminden ve ailendendir. Onları, sağ bırak. Onlar hakkında teenni ile hareket et. Allah'ın, onlara tevbe nasib etmesi umulur!” dedi

Ömer (r.a.):

“Ya Rasulullah! Onlar, seni yalanladılar. Seni memleketinden çıkardılar. Vur gitsin onların boyunlarını!” dedi.

Abdullah b. Revaha:

“Yâ Rasulallah! Bak, ağacı çok olan bir vadi bul. Onları, oraya götürdükten sonra ağaçları tutuştur. Onları, ateşe ver!” dedi.

Abbas: Abdullah'a:

“Sen merhameti ve akrabalık münasebetlerini kesip attın!” dedi. Peygamberimiz sustu. Hiçbirine cevap veremedi. Sonra kalkıp çadırına girdi. Bir müddet orda durdu.

Müslümanlardan bir kısmı:

“Söz Ebubekir'in söylemiş olduğu sözdür!” Bir kısmı:

“Söz, Ömer'in söylemiş olduğu sözdür!” diyorlar, bir kısmı da Abdullah b. Revâha'nın sözünü uygun görüyorlardı.

Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına çıktı ve şöyle buyurdu:

“Allah, bazı kişilerin kalplerine son derecede yumuşaklık ve incelik vermiştir ki, onlar sütten daha yumuşak ve incedirler. Allah bazı kişilerin de kalplerine katılık vermiştir ki, onlar taştan daha kardırlar.

Ey Ebubekir (r.a.)! Senin hâlin, Hz. İbrahim'in haline benzer. O Allah (c.c.)'a:

“Kim bana uyarsa, işte o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphe yok ki, sen, çok yargılayıcı ve esirgeyicisin.” (İbrahim: 36) demişti.

Ey Ebubekir (r.a.)! Senin halin Hz. İsa'nın haline de benzer. O, Allah (c.c.)'a:

“Eğer onları azaba uğratırsan onlar, senin kullarındır. Eğer onları yarlığarsan, şüphe yok ki kudretiyle her şeye üstün gelen, hikmetiyle her yaptığını yerli yerinde yapan sensin!” (Maide: 118) demişti.

Ey Ömer, senin halinde Hz. Nuh'un haline benzer. O:

“Ey Rabbim yer yüzünde kafirlerden yurt tutan hiçbir kimse bırakma” (Nuh: 26) demişti.

Senin halin Hz. Musa'nın haline de benzer. O, Allaha:

“Sen onların mallarını mahvet. Rabbimiz! Yüreklerini şiddetle sık ki onlar, inletici azabı görünceye kadar iman etmiyeceklerdir!” (Yunus: 88) demişti” dedi..

(Ahmed b. Hanbel Müsned'i Hadis: 3632-3634, Müstedrek 3/2172, Tirmizi 3/37, 4/113, İbn-i kesir 4/94-95).

Bu dört peygamber de Harun'dan üstündürler. Üstelik Ebu Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.) bunlardan birine değil ikisine benzetilmiştir.

Bu benzetme de Ali'nin (r.a.) benzetmesinden daha büyük ve beliğ olmuştur. Kaldı ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) başkalarını da istihlaf etmiştir. Binaenaleyh istihlaf ve bir peygamberin bazı hallerine benzetme yalnız Ali'nin (r.a.) yüceliğine mahsus bir durum değildir. Ayrıca hadiste Ali'nin (r.a.) hilafetini kabul etmeyip. Onu sevmeyen Nâsibilere ve Onu tekfir eden haricilere red vardır.

Fakat Sahabe-i Kiram hakkında vârid olan ve faziletleriyle ilgili olan nassları (hâşâ!) irtibatlarından önce söylenmiş olduğunu iddia eden râfizîler, bu reddi yeterli görmemişlerdir. Râfizîlerin ashab hakkında söyledikleri şeylerin aynısını hâriciler de Ali (r.a.) hakkından söylüyorlar ki her ikisinin de iddiaları tamamen bâtıldır. Çünkü Allah (c.c.), kâfir olarak öleceğimi bildiği bir kimseden hoşnut olmaz. Ali'ye (r.a.) (haşa!) lanet okuyanlar bununla kalmayıp iki oğlunu da beraber zikrediyorlar.

Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) neden onlardan bir tanesini temenni etti? diye sorulacak olursa verilecek cevap şudur:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali (r.a.) için açık-gizli her zaman iman ile şahitlikte bulunmuştur. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)ın belli bir kimse hakkında müsbet yönden şahitlik etmesi o insan için en büyük fazilettir.

Bir gün Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir cenazenin namazını kıldıktan sonra:

“Allah'ım onu affet, rahmetine kavuştur...” dediğinde Avf b. Mâlik:

Keşke o cenaze ben olsaydım, temennisinde bulunmuştur. Bu dua da yalnız o meyyite mahsus bir şey değildi.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol