Kur'an ve Sünnet
   
 
  3.7.14---3.7.15

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.7.14

 

Râfizî şöyle diyor:

“Ali'nin imametine delâlet eden onbirinci delil şu âyet-i kerimedir:

“Allah: Ben, Seni insanlara imam yapacağım (dinde önder), buyurdu. Hz. İbrahim: Benim zürriyetiımden de imam yap, diye yalvardı.” (Bakara: 2/124)

İbnü'l-Meğazilî, Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Davet Bende ve Ali'de sona erdi. Her ikimiz de putlara secde etmedik. Allah (c.c.) beni Peygamber, Onu da vâsî kıldı.”

İşte bu da aynı mevzuda nasstır.”

 

Ey Râfizî!

Hadis diye naklettiğin bu haber, hadîs hafızlarının ittifakı ile yalandır. Eğer bu haberle davetin Ali (r.a.) ile sona erdiği kastediliyorsa, Ondan sonra gelenlerin imam olmadıkları anlaşılmış olur.

Diğer imamlar, hatta fâsıklar da putlara secde etmemişler. Bununla birlikte putlara secde edip sonra iman eden bütün ashab-ı kiram ittifakla çocuklarından üstündürler.

Lut (a.s.) Peygamber olmasına rağmen İbrahim'e (a.s.) olan imanı Onun davetine iştirakliği gerektirmemiştir.

Ali (r.a.) ve diğer imamlar Peygamberlerden çok daha aşağı olmalarına rağmen nasıl onların peygamberlik davetlerine ortak olabilir?


بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.7.15

 

Râfizî şöyle diyor:

“Ali'nin imametine delalet eden onikinci delil şu ayet-i kerimedir:

Rahman, iman etmiş ve salih amel işlemekte olan kimseler için çok yakında kalblerde mutlaka bir sevgi doğuracaktır.” (Meryem: 19/96)

Ebu Nu'aym, kendi isnadıyla İbn-i Abbas'ın şöyle dediğini rivayet ediyor:

“Bu ayet Ali hakkında nazil olmuştur. “Vudd= Sevgi” ise Ali'nin mü'minlerin kalbindeki sevgisidir.” Sa'lebinin tefsirinde nakledildiğine göre, Berâ, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu naklediyor:

“Ey Ali! De ki: Allah'ım! Beni indinde vâsî kıl, mü'minlerin kalbinde bana karşı muhabbet kıl” Bunun üzerine yukarıdaki ayet indi. Bu durum ondan başkası hakkında olmadığına göre imam Ali'dir.”

 

Ey Râfizî!:

Naklettiğinin sıhhatine dair delil getirmen şarttır. Aksi halde kuvvet derecesi tesbit edilmemiş bir delille ortaya çıkmış olursun ki, o delilin de haliyle batıl olur. Üstelik senin naklettiğin haber, ma'rifet ehli indinde uydurma olarak biliniyor.

“Muhakkak iman edip salih ameller işleyenler” mealindeki ayet-i kerimesi de umumîdir. Onunla yalnız Ali'nin (r.a.) kastedildiğini nasıl iddia edebilirsin?

Aksine âyet başkalarını içine aldığı gibi Ali'yide kapsamına alır. Hasan, Hüseyin ve Fâtıma'yı da içine alır. Ayetin yalnız Ali'ye (r.a.) mahsus olmadığı icma' ile bilinmiştir.

Hiçbir zaman Allah (c.c.) va'dini bozmaz. Onun için Allah (c.c.) bütün ashabın, hassaten hulafâ-i Râşidin'in ve bunlardan da özellikle Ebubekir ve Ömer'in (r.a.) sevgisini bütün mü'minlerin kalbine yerleştirmiştir. Başta Ali (r.a.) olmak üzere bütün ashab-ı kiram'da özellikle Ebu Bekir (r.a.) ve Ömer'i (r.a.) sevmişler ve onlardan hiçbirisi Ebubekir ve Ömer'i (r.a.) sebbetmemiştir. Ama bu ashabtan bir cemaat Onu şiddetle eleştirmişlerdir. Osman (r.a.) da aynı durumla karşı karşıya gelmiştir.

Böylece Allah (c.c.)'ın Ebubekir ve Ömer (r.a.) için mü'minlerin kalbinde yerleştirdiği sevginin Ali'ninkine nazaran daha büyük olduğunu öğrenmiş olduk.



Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol